26.06.2005 - 8.Geleneksel Ergenekon Şöleni'nde Yapmış Oldukları Konuşma
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

 

Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet Bahçeli'nin
8.Geleneksel Ergenekon Şöleni'nde Yapmış Oldukları Konuşma

26 Haziran 2005

Değerli Hemşehrilerim,

Çok Kıymetli Türkmen Hanımları, Beyleri,

Sevgili Genç Kardeşlerim,

Saygıdeğer Misafirler,

Basınımızın Seçkin Temsilcileri,

Bu yıl 8.’si gerçekleştirilen Ergenekon Şenlikleri vesilesiyle, burada sizlerle birlikte olmaktan dolayı büyük mutluluk ve gurur duyuyorum.

Bizi burada buluşturan Cenab-ı Allah’a şükürler olsun.

Hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyorum.

Hoş geldiniz, şeref verdiniz.

8 yıldan beri bu önemli ve anlamlı faaliyete ev sahipliği yaparak devam ettiren, geliştiren tüm Hemşehrilerimi, emeği geçen kardeşlerimi, organizasyon komitesini kutluyor, başarılı ve hayırlı hizmetlerinin devamını diliyorum.

Aziz Osmaniyeliler

Hepinizin de bildiği üzere, evrensel anlamıyla kültür, insanlığın ortaya koyduğu birikimleri ifade eder. Toplumlar açısından ise kültür, her bir unsuru tarihin derinliklerinden süzülüp gelen, nesilden nesile intikal eden maddi-manevi değer ve davranışların tamamıdır.

Zamanın, şartların ve ihtiyaçların belirlediği tercihlerle anlam kazanan ve zenginleşen kültürel yapı, insanlara mensubiyet duygusu, kimlik şuuru ve şahsiyet kazandıran, düşünüş ve davranış biçimlerini geliştiren, yaşanılan çevreyi ve şartları kendi istikametinde değiştirme arzu ve iradesi veren en belirleyici yapıdır.

Kültür ve medeniyetlerini koruyup geliştiremeyen toplumların varlıklarını sürdürmeleri mümkün değildir. Tarih sahnesinden kendi kültürü, dili ve tarihinden koptuğu için çekilen pek çok topluluk bulunmaktadır.

Türk milleti ise, tarihinin her döneminde öz kültür ve medeniyetini kurup, yaşatan bir millet olarak var olmuştur.

Ergenekon’dan çıkışımızı konu alan muhteşem destan, aslında bu anlamda bize gerçekten çok büyük ve kudretli bir milletin mensupları olmamızın yanısıra; nasıl muazzam bir kültür ve medeniyetin sahibi olduğumuzu hatırlatması bakımından da önem taşımaktadır.

Türk milletinin tam da bitti, yok oldu denilebilecek bir anda yeniden çoğalıp, güçlenip; bütün zorlukları aşarak bir kez daha tarih sahnesinde bütün haşmetiyle, azametiyle yer almasını anlatan bu destan, tekerrür eden tarih içinde kalplerimizdeki imanı, gönüllerimizi dolduran vatan, millet ve hürriyet sevgisini, en büyük milli hasletlerimizden olan irade ve azmimizi bizlere hatırlatmaktadır.

Ergenekon’dan çıkışımız, bir yandan yeniden büyümeye, cihana yayılmaya dönük adımları ifade ederken, diğer yandan da millet olarak amaca ulaşmak için hiçbir engeli kabullenmeyeceğimizi göstermektedir.

Uzun ve şanlı tarihimizin bir çok dönemecinde Ergenekon’dan çıkış kadar zorlu ve önemli mücadeleler veren, her seferinde daha büyük ve güçlü bir şekilde varlığını, birliğini ve dirliğini sürdüren bir millet olarak, nesilden nesile bu büyük şuuru, bu ruhu aktarmamız gerektiği de açıktır.

Muhterem Kardeşlerim,

Kıymetli Vatandaşlarım,

Aziz Osmaniyeliler

Son yıllarda, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de ciddi anlamda bir yabancılaşma ve başkalaşma salgını kendisini hissettirmektedir.

Dünyanın sayılı büyük medeniyet ve kültür iklimlerini meydana getirmiş; evrensel kültüre çok önemli katkılarda bulunmuş bir milletin evlatları gibi değil de, hiç tarihi, kültürü, medeniyeti olmayan henüz milletleşmemiş unsurların kabulleniş tarzıyla yabancı kültürlerin dayatmacı anlayışlarına boyun eğmekteyiz.

Oysa ki, bu milletin bir tek ferdinin bile, böylesine aciz, teslimiyetçi ve taklitçi bir anlayışta olmaması gerekmektedir.

Elbette ki, milletimizin varoluşundan beri ve Ergenekon’dan çıkışımızın da işaret ettiği gibi, dışa dönük, bütün dünyayı kucaklamak isteyen hayat tarzı, Türk kültürünün diğer kültürlerle buluşmasına vesile olmuş, bunlardan etkilendiğinden daha fazla da etkilemiştir. Ancak, etkilenmelerimiz bize bir katkı bakımından olurken, bunun dışında Türk’ü Türk yapan değerleri değiştirecek boyuta hiç bir zaman ulaşmamıştır.

Günümüzde gelişen iletişim ve ulaşım teknolojileri, toplumsal ve sosyal yapılarda değişikliklere neden olurken; toplumların kültürleri birbirlerine daha da açık hale getirmektedir.

Fakat, bu gelişmelerin kültürel yapılar üzerinde olumsuz etkileri de bulunmaktadır. Bilgi ve teknoloji üretim süreçleri içinde yeri olmayan toplumların kültürel yapıları, bilgi ve teknolojiyi yönlendirme gücü bulunan milletlerin etkisi altına girmekte ve kültür erozyonu başlamaktadır.

Yine, milli kültür içerisinde gelişip değer kazanmış unsurların ihmali, yok sayılması veya başka kültürlerle ikâmesi kültür tahribatını ve yozlaşmayı da beraberinde getirmektedir.

Maalesef, Türk kültürü de günümüzde hakim unsurların etkisinden uzak değildir. Bütün görkem ve zenginliğine rağmen, hem kendimize, hem de dünyaya yeterince aktaramadığımız kültürümüz, Batı kültür ve değerlerinin yoğun baskısına maruz kalmaktadır.

Bu sürecin ortaya çıkması ve etkili olmasında maalesef kendi kültürünü tatmayan ve tanımayan aydınların ve yönetimlerin üstlendiği rolün büyüklüğü gerçekten çok dikkat çekicidir.

Oysa ki, kendi kültürlerinden gerekli tadı alamayan, kültürünü önemsemeyen milletlerin daha güçlü ülkelerin kültürleri tarafından kuşatılacağı açıktır.

İşte, tarihimiz içinde milletimizin engin kültürü ve medeniyetinin tezahürü olarak ortaya çıkmış Ergenekon Efsanesi örneğinde olduğu gibi, milli kültürümüzün en önemli ögelerini, sorunlarını, beklenti ve ihtiyaçları değerlendirebilmek imkanı veren; milli kültürümüzün çok seçkin temsilcilerini bir araya getiren; çok önemli meseleleri vatandaşlarımızın katılımı ile ele alan; etkileşim ve gelişme imkanı yaratan bu tür etkinlikler, bu açıdan önem kazanmaktadır.

Türk kültürünün diğer kültürlerle temaslarından gelişerek çıkmasında, fertlerin kendi kültürlerine karşı duydukları derin bağlılığın rolü çok önemlidir. Türk insanının, özellikle gençlerimizin bu noktayı dikkate almaları ve önemsemeleri gerekmektedir.

Gençlerimiz, tarihini iyi bilmesi gereken, bizi biz yapan, millet olarak daim kılan, güzel dilimiz Türkçeyi en iyi şekilde kullanmaya özen gösteren; hayatını kendi dili ile tanzim etme durumundaki insanlar olmak zorundadır.

Çağımızda, Ergenekon’dan çıkış hedefimizin adı lider ülke Türkiye’dir. Ülkemizi yüzyılımızın lider ülkelerinden biri haline getirme hedefimiz de ancak, gençliğimizin bilgi üretim ve kullanımı süreçlerine hakim olması ve milli kültür ve medeniyetimiz ile irtibatlı bulunması halinde sağlanacaktır.

Çok iyi bilinmelidir ki, milli kültürümüz ve medeniyetimizle aramızda oluşacak her türlü mesafe varlık sebebimizle aramıza konmak istenen en büyük mesafelerin göstergeleridir.

Elbette ki, aziz Türk milleti, tek çıkış yolu olan bilgi üretim ve kullanma süreçlerine hakimiyet yolunda başarılı olacak; öz kültür ve medeniyetine yönelik her türlü etki ve engelleyici baskıların ortadan kalkmasını sağlayacak güçtedir.

Onun için bu yılki Ergenekon'un adı "Yeniden Ergenekon"dur.

Kıymetli Misafirler,

Sevgili Hemşehrilerim,

Bu tür faaliyetlerle, milli kültürümüzün en temel kaynakları olan değerleri koruma ve geliştirme çabaları çok mühim ve anlamlıdır.

Bu çabalar, bizim akıllı devlet, akıllı yönetim, etkinlik ve verimlilik anlayışımızın da bir parçasıdır. Yapılanların milletle birlikte, millet için, en iyi haliyle ve milletimizin bütün değer ve birikimleriyle uyumlu bir şekilde yapılması esas olmalıdır.

Aziz Osmaniyeliler,

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Hepimizin bildiği gibi AKP ülkemizi, iki yıl yedi ayı bulan süreç içerisinde teslimiyetçi politikalarla idare etmeye çalışmıştır.Ülkemizin milli davalarını ver kurtul, ekonomik değerlerini sat kurtul’la, uluslar arası siyasetini ise tüccar siyaseti ve kazan kazan stratejisi adı altında yürüterek, geleceğimizi meçhul karanlıklara hapsetmiştir. Ülkemizi bugün içinden çıkılması zor derin bir krize sevk etmiştir. Bu gün ülkemiz bir kuşatma altındadır. Bu kuşatmanın kırılması gerekmektedir. Sömürülen kullanılan ve ezilen bir ülke olmak yerine lider bir ülke olmanın gereği olarak yeniden bir Ergenekon’dan çıkış ruhunun başlatılması mecburidir. İşte bunu bu mübarek toplantılarda, bu Ergenekona benzeyen mekanda yeniden ilan ediyor ve yeniden Ergenekon diyoruz.

Aziz Osmaniyeler,

Sözüm siyaset yapmak, bu güzel anlamlı günü başka türlü değerlendirmek için değildir. Bu memleketin bir evladı olarak söylüyorum. Sizlerle dertleşmek için söylüyorum. Milletimden güç almak için söylüyorum. Türkiye’nin kuşatılması mutlaka ve mutlaka kırılmalıdır. Onun için bu Aldatma ve Kandırma Partisinden Türkiye kurtarılmalı. Bugünkü AKP’nin tek alternatifi Milliyetçi Hareket olmalı diyoruz.

Yıllarca kara propagandayla bu davaya gönül vermiş insanları sinsice etkilediniz. Onları şimdi olduğu gibi, milletimizi nasıl kandırmış iseniz öyle kandırdınız, davasına soğuttunuz. Sandıktan kaçırdınız veya sandığa gömme görevi ile görevlendirildiniz. Ne oldu? işte Türkiye kuşatıldı. Eğer Milliyetçi Hareket olsaydı, bugüne kadar yaptıklarını başaramazlardı.

Şimdi de Milliyetçi yükseliş durdurmalıdır diyorlar. Kim diyor Amerika Birleşik Devletlerinde bazı Enstitüler, Avrupa Birliğinde bazı Büyük elçiler, Türkiye’nin birliğinden dirliğinden beraberliğinden ve kardeşliğinden yana olmayanlar Milliyetçiliğin yükselişini durdurun diye haykırıyorlar. Açıkça neyin durdurulması gerektiğini söylemeye de cesaret edemiyorlar. Eğer söylerlerse kendi ağızlarıyla bugünkü yönetimin alternatifinin MHP olduğu söylemiş olacaklar.

Aziz Osmaniyelilere, Kıymetli Dava Arkadaşlarıma ve milletimin geleceği olan ve 21. yüzyılda Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünde yani 2023 yılında ülkemizi siyasette, üniversitede, bürokrasi de ve serbest hayatta temsil edecek olan bugünkü Bozkurt kardeşlerime bu milletimin sahibi olan ülkücü evlatlara sesleniyorum.

Aziz dava arkadaşlarım, milliyetçiliği durdurun demenin özel adresi Milliyetçi Hareketi durdurun demektir. Onun için Milliyetçi Hareket üzerinde oyunlar oynanmaktadır. Onu sokağa çekmek istiyorlar onu kavganın çatışmanın içerisine yine Anadolu’nun evlatlarını sokmaya çalışıyorlar. Kendileri lüks villalarda viskilerini yudumluyor, sözde Milliyetçi laflarla Milliyetçi Hareketi sokağa çekmek istiyorlar. Onun için çatışmadan yana değiliz, kavgadan yana değiliz.

Yüzlerce şehit vermiş, bu güzel Osmaniye’de bunları seslendiriyorum. Sokakta değil iktidarda olmak istiyoruz.

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Allah’ın izniyle milletimin üzerinde oynanan oyunları, Milliyetçi Hareket üzerinde oynanan oyunları, ülkücü gençler üzerinde oynanan oyunların hepsini bozarak daha güçlü iktidar olacağız.

Tek başına ses getiren söz verip Anayasayı değiştirecek güçte olmasına rağmen hala siyaset yapan bir AKP iktidarı var. Başörtüsü olanda olmayanda benim canım ciğerim diyor. Peki meclistesin niye çözmüyorsun da hala istismar ediyorsun.

Bunların MHP üzerindeki oyunlarını da bozarak yani herkesin oyununu bozup kendi Türkmen oyunumuzla davul zurnamızla, kimsenin burnu bile kanamadan, hiçbir anamın yüreğini yakmadan bu kadroyu Ergenekon’u şereflendiren ve Türkiye’de milyonları temsil eden ülkücüleri temsil kabiliyetinde olan ülküdaşlarım adına son söz olarak diyorum ki; Her türlü oyunu bozup Milliyetçi Hareket Partisini dağıtmaya, bölmeye ve Milliyetçiliği yok etmeye uğraşanların gayretlerini aşıp hiç kimsenin burnunu kanatmadan bütün ülküdaşlarımı Allah’ın izni ile iktidara taşıyacağız. Bundan herkes emin olmalıdır. Alternatif MHP’dir ve MHP olacaktır. Yeniden Ergenekon’dan çıkışın anlamı budur.

Bu duygu ve düşüncelerle, bu güzel organizasyona emeği geçenleri bir kez daha içtenlikle kutluyorum, siz kıymetli Osmaniyeli kardeşlerimi, bütün misafirlerimizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı