28.12.2011 - Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin, Tarsus Belediyesi Toplu Açılış Töreni'nde yapmış oldukları konuşma
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin,
Tarsus Belediyesi Toplu Açılış Töreni'nde yapmış oldukları konuşma.
28 Aralık 2011

 

Aziz Vatandaşlarım,

Muhterem Tarsuslu Kardeşlerim,

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,

Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Sizlerle beraber olmaktan ve bugünkü mutluluğu paylaşmaktan son derece bahtiyarım.

Güzel vatan beldesi Tarsus’ta bizleri bir araya getiren Cenab-ı Allah’a şükrediyorum.

Buraya, Tarsus Belediyemizin büyük bir özveri ve gayretiyle hayata geçirdiği müstesna hizmetlerini hem yerinde görmeye, hem de açılışını yaparak sizlerle kavuşturmaya geldim.

Kıvançlıyım; çünkü Tarsus Belediyemiz çalışmanın, çabanın ve geliştirmenin ne demek olduğunu biliyor ve aynı zamanda da çok iyi gösteriyor.

Gururluyum; çünkü buradan parlayan hizmet ışığı belediyeciliğin nasıl olması gerektiğini herkese ispat ediyor.

Bugün açılışını yapacağımız 13 eserle Tarsus daha da güzelleşiyor, güçleniyor ve geleceğe emin adımlarla ilerliyor.

Huzurlarınızda tam dört dönemdir Tarsus’un çehresini değiştiren, çelişkilerini bitiren, olumsuz talihini döndüren, çevresini sıcacık millet sevdasıyla saran Belediye Başkanımız Sayın Burhanettin Kocamaz Bey ve çalışma arkadaşlarına teşekkür ediyorum.

Her kademede görev alan belediye çalışanlarını tebrik ediyorum.

Tarsus’ta Milliyetçi Hareket Partisi’ni fedakârca temsil eden, yılmadan savunan ve düşüncelerimizi anlatan İlçe Başkanımız başta olmak üzere, tüm dava arkadaşlarıma takdirlerimi sunuyorum.

Ve elbette 1994 yılından bu tarafa aralıksız bize destek veren, Üç Hilali hiç yalnız bırakmayan, asla mahcup etmeyen aziz Tarsuslularla iftihar ediyor; minnet ve şükranlarımı sunuyorum.

Hepinizin sağ olun, var olun ve varlığınızla daim olun.

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Muhterem Tarsuslu Kardeşlerim,

Dile kolay, tam 17 yıldır Tarsus partimizden vazgeçmedi.

17 yıldır yüzüstü bırakmadı, terk etmedi.

Tarsus; 17 yıl önce Üç Hilal’de karar kıldı ve bundan da geri dönmedi.

Yapılan hizmetleri cevapsız bırakmadı.

Atılan adımları karşılıksız koymadı.

Tarsus’la kurulan gönül köprüsünün üzerinden, inşa edilen muhabbet ve bağlılık güzergâhından 17 uzun yıl geçti.

Vatan sevgisi ve millet aşkı burada vücut buldu.

Kimse yokken Tarsus yanımızda durdu.

Kimse bulunmazken Tarsus hazır olduğunu duyurdu.

Tarsus MHP’de buluştu, düşünü MHP’yle kurdu, geleceğini MHP’de gördü.

Uzattığımız eller hiç havada kalmadı.

Kardeşlik ve sevgi çağrılarımız karşılıksız bırakılmadı.

Tarsus Belediye Başkanımız ve çalışma arkadaşlarının, modern şehircilik için başlattığı hamleler serisi genişleyerek bugünlere ulaştı.

Çağdaş ölçüler içinde tamam edilmiş alt yapı çalışmaları, içme suyu arıtma tesisleri, atık su tesisleri, parklar, meydan düzenlemeleri ve yapılan bulvarlarıyla Tarsus bugün dengeli ve çarpıcı bir biçimde büyüyen kent haline geldi.

Her tarafından tarih akan, her köşesinden geçmişin derin izleri yansıyan Tarsus; hayallerine değerli dava arkadaşlarımın muazzam gayretiyle kavuştu.

Tarsus büyüdü, gelişti ve bugünkü seviyesine 17 yıllık alın teri, emek ve tutkuyla ulaştı.

Ne mutlu bizlere ki Tarsus Belediyemizin başarılarına durmadan yenilerini ilave ediyoruz.

Hizmet halkasının gittikçe büyüdüğünü, var olan tüm engelleri birer bire aştığını övünerek görüyoruz.

Buradan, yapılanları aynı zamanda yapılacakların müjdesi olarak gördüğümü ifade etmeliyim.

Açılışını gerçekleştirdiğimiz;

  • Kırklar Stadı,
  • Kırklar Parkı,
  • Yunus Emre Stadı,
  • Yunus Emre Parkı,
  • Yeşil Evler Parkı,
  • Evsel Katı Atık Aktarma İstasyonu,
  • Mimar Sinan Bulvarı,
  • Molla Kerim Köprüsü,
  • Platin Parkı,
  • Platin Sosyal Tesisleri,
  • Erkut Kuzeyman Tesisleri,
  • Yüzbaşı Yaşar Caddesi,
  • Ve ismimin verilerek şahsımın onurlandırıldığı Devlet Bahçeli Bulvarı Tarsus’a daha da anlam katacak ve Tarsuslu kardeşlerimin beliren ihtiyaçlarını gidecektir.

Bu 13 eserin aziz vatandaşlarımıza hayırlı olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.

İnanıyorum ki önümüzdeki süreçlerde, Tarsus Belediyemiz bunların daha iyilerini, daha fazlalarını ve daha gelişmişlerini mutlaka hayata geçirecektir.

Buradan Belediyemizin değerli Başkanı Sayın Burhanettin Kocamaz Bey’i ve çalışma arkadaşlarını bir kez daha kutluyor, başarılarının devam etmesini içtenlikle temenni ediyorum.

Tarsus’un bakışını değiştiren, önünü aydınlatan, adını duyuran bu değerli kadronun partimizin iftihar kaynaklarından birisi olduğunu bu vesileyle de duyurmak istiyorum.

Değerli Tarsuslu Kardeşlerim,

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Her fırsatta söylediğim gibi bizim anlayışımızda belediyecilik bir gönül ve aşk işidir.

Hissetmek ve adanmışlık ister.

Yorulmak, vazgeçmek, bıkmak ve yarı yolda bırakmak belediyecilik ilkelerimiz arasında asla yoktur.

Ayırmak, dışlamak, ötekileştirmek bize son derece uzak ve yabancı kavramlardır.

Kökeni ve mezhebi ne olursa olsun, kendisini Türk milletinin bir ferdi olarak gören herkesle biriz, beraberiz ve aynı hedefin yolcusuyuz.

Belediyecilik ufkumuz bunun için dar ve kısa menzilli değildir.

Bu itibarla belediyecilik vizyonumuz; ülkülerimizi, heyecanlarımızı, milli yeminlerimizi kapsadığı gibi; beklentileri, talepleri ve yardım isteyen elleri de bağrında toplamaktadır.

Aşının kaygısında olan kim varsa aklımız ondadır.

İşinin arayışında olan kim varsa ilgimiz ona yöneliktir.

Soğukta titreyen, umutsuzluğun karanlığına düşen kim varsa bizim adımlarımız ona doğrudur.

Bir başına kalmış, hüzünlere ve yoksulluğun derinliğine gömülmüş kim varsa emin olun bizim sözümüz onunla ilgilidir.

Belediyecilik; sadece kanunla belirtilmiş işleri yapmak demek değildir.

Vatandaşla arasına duvar ören bir yerel yönetimin; temas ve diyalog kanallarını tam ve olması gerektiği gibi tayin edemeyeceği de aşikardır.

Seçimden seçime vatandaşı hatırlayan, bürokratik meşgaleyle kapıları kapatan, darlık ve yoksulluk içinde kıvranan insanları kaderiyle baş başa bırakan belediyecilik mantığıyla bir yere varmak mümkün olmadığı gibi, Allah rızası kazanmakta söz konusu değildir.

Belediyecilik faaliyetlerinin merkezinde tamamen insan olmalıdır ve hedef de mutluluğa ve esenliğe ulaşmış fertlere ulaşabilmektir.

Partimizin belediyecilik anlayışının özünde ise; dokunmak, hissetmek, yaklaşmak ve sevgiyle sorunlara odaklanmak vardır.

Gülümseyen yüzle, hiçbir eli geri çevirmeyen cömertlikle ve darda kalanlara Hızır gibi yetişen inançla belediyecilik mana ve derinlik kazanacaktır.

İşte Tarsus Belediyesi bunu başarmıştır.

Partimizin diğer belediyeleri bunu gerçekleştirmiştir.

AKP’nin de sancısı esasen bundadır.

Belediyelerimize çamur atma çabası başarımıza duyduğu kıskançlıktan kaynaklanmaktadır.

Hükümet, belediye başkanlarımızı töhmet altında bırakmak için her çirkinliğin altına bunun için imza atmaktadır.

MHP’li belediyeler türlü zorluklarla yörelerine hizmet götürmektedir.

Millete duydukları sadakat ve sahip oldukları dava şuuruyla her engeli kimi zaman aşarak, kimi zaman yararak, kimi zaman da kırarak ilerlemektedirler.

Ne müfettiş baskısı ne de AKP komplosu asla istikametimizden çeviremeyecektir.

 Ne mali imkânsızlıklar ne de karşılanmayan araç ve gereç eksikliği belediyelerimizi hedefinden caydıramayacaktır.

Ne kara çalan alçaklıklar ne de belediyelerimizi dışlayan çifte standartlı uygulamalar sonuç alamayacaktır.

Başbakan boşuna uğraşmasın, Hükümeti boş yere çabalamasın.

Partimizin yönetimi altında bulunan belediyeleri gözden düşüremeyecekler, kötülükle beslenen siyasi emellerine asla erişemeyeceklerdir.

Hizmetlerimiz, eserlerimiz, faaliyetlerimiz ve yerel yönetimlerde hiçbir saldırıyla silinmeyecek marka değerimiz AKP’nin kabusu olacak ve kafasına balyoz gibi inecektir.

 

 

Muhterem Tarsuslular,

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Dün aynı zamanda Tarsus’un düşman işgalinden kurtuluşunun 90.yıldönümünü idrak ettik.

Bu kahraman kentimiz tıpkı vatanımızın diğer yöreleri gibi esarete, işgale ve sömürgeci heveslere teslim olmadı.

Zulme ve eziyete boyun eğmedi.

Bağımsızlık meşalesinin altında toplanarak kutlu varlığımızı ortadan kaldırmaya çalışan canilere haddini bildirdi.

Tarsuslu 90 yıl önce bayrağını, vatanını ve namusunu ölüm pahasına savundu.

Bugün demokrasi ve insan hakları kavramlarını ağızlarından düşürmeyen kanlı yüzleri topraklarından çok şükrü def etti.

Nitekim cesaret ve kahramanlık Tarsus’ta aşılmaz sur, geçilmez kale olmuş ve bugün Ermeni diasporasının uydusu olanları geldikleri gibi geri göndermiştir.

Milletimize küstahça soykırım dersi vermeye çalışan gafiller dün vatanımızı pis niyetleriyle kirletirken; nedense akıllarına insanlığın yüce değerleri hiç gelmemiştir.

Her namus, haya ve adalet sahibi kişi şu soruların üzerinde mutlaka düşünmelidir.

1915 yılındaki Ermeni tehcirini çarpıtarak bundan sözde soykırım hikayesi çıkaranlar bıraksınlar da, acaba Adana’da, Gaziantep’te, Şanlıurfa’da, Kahramanmaraş’ta ne yaptıklarını ve ne aradıklarını bir zahmet Türk milletine anlatsınlar.

Gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan Ermenilere soykırım yapıldığı iddialarını gündeme taşıyanlar Türk milletine yönelik mezalimleri ne zaman kabul edeceklerdir?

Peki, ağızlarından kan damlayan sahte insan hakları taraftarları, 90 yıl önce millet gücüyle atılmadan önce Tarsus’ta ne yapıyorlardı ve neyi amaçlıyorlardı?

Türk milletinden, 1915’in intikamını almak için fırsat kollayan emperyalist fitneden biz de vatanımızı ele geçirme küstahlığının hesabını mutlaka soracağız.

Bizim tarihimizde Allah şükrediyorum ki, ister kıyım densin, ister soykırım ve isterse de katliam diye isimlendirilsin insanlıkla bağdaşmayan hiçbir vaka yoktur.

Kimse boşuna aramasın, nafile yere heveslenmesin; kendi tarihlerindeki kanlı izlerin aynısını şerefli geçmişimizde bulamayacaklardır.

Kutlu ceddimizin yönetiminde adalet, hakkaniyet ve şefkat vardır.

Merhamet, hoşgörü ve vicdanlı olmak vardır.

Ancak hainlere, düzenimizi bozan namertlere, vatanımıza göz diken densizlere de milletin öfkesi, kudreti ve bükülmez bileği her zaman gereğini yapmıştır.

Bu, kimi zaman savaş meydanlarında inanç olmuş, destan olmuş ve şehitlik mertebesine ulaşarak tek dişi kalmış canavarı mahvetmiştir.

Kimi zaman da, dış tezgâhın ürünü olan iç kalkışma ve isyan hareketlerinin başını ezmiştir.

Bunu AKP markalı kimlik tüccarları elbette kavrayamaz.

Etnik işportacılık yapmaya yeltenen kafasız ve ufuksuz zavallılar tabiidir ki bu berrak gerçeği fark edemez.

Bin yılda karılan harcı ayırmaya çalışan BOP memurları da kesinlikle bunu anlayamaz.

  • Ermenilere tarihimizle yüzleşiyoruz diyerek umut veren,
  • Rumlara çözümsüzlük çözüm değildir diyerek el uzatan,
  • PKK’nın dayatmalarını direnmeden kabul eden,
  • Sırf biraz daha iktidar ömrünü uzatmak adına küresel hesapları sahiplenen AKP Hükümeti, bugünkü musibet ve marazların yegâne müsebbibi olduğunu bilmelidir.

AKP’nin milleti bölme ve etnik tasnife tabi tutma konusunda içine girdiği son parkur tüm şirret yüzleri ve gizli gündemleri belirgin kılmıştır.

Türk tarihini lekelemeyi, Türklük değerlerini küçültmeyi, dünkü isyanları alkışlamayı, bastıranları karalamayı, ecdadımızın mirasını tarumar etmeyi akıllarından geçirenler AKP’nin nifak bahçesinde bir araya gelmişlerdir.

Başbakan Erdoğan’ın; Dersim isyanına karşı gösterilen milli tepkiyi katliam gibi sunması bu süreçte aşılan en önemli eşiklerden birisidir.

Dersim isyanını sahiplenen ve hainlerle aynı düşüncede buluşan bir Başbakan; nasıl olacak da Ermeni soykırım iddialarının yalan ve iftira olduğunu anlatacaktır?

Kendi vatanımızda ki isyan girişimlerini durdurmaya ve engellemeye çalışanlara; “katliam yaptınız” diyen bir hükümet zihniyeti, tarihimizin şerefli sayfalarını sorgulayan kifayetsizlere karşı nasıl dik ve omurgalı duracaktır?

Türk milleti var olduğu zamandan beridir sayısız provokasyon ve başkaldırı hadisesiyle karşılaşmıştır.

Kurulan devleti benimsemeyen, milli gerçekleri kabul etmeyen, vatanın bütünlüğünü içine sindiremeyen mihraklar kurulu düzeni yıkmak için her fırsatı değerlendirmişlerdir.

Bazıları da, Ermeni çeteleri gibi en zor zamanlarımızda sırtımızdan vurmaya çalışmışlar ve yaşadıkları vatana ve üzerinde yaşayan her değere ihanet etmişlerdir.

Ne var ki isyanlar, fitne saçan girişimler milletimiz tarafından tarihin her devrinde lanetlenmiş; failler ve azmettiriciler başta olmak üzere iştirak eden kim varsa hak ettikleri cevabı almışlardır.

Bu tarihi gerçeklerimizi bilmeyen, üstelik bu şuurdan da yoksun kişilerin milletimize katliamcı yaftası vurması tam anlamıyla çirkeflik ve vicdansızlıktır.

Başbakan Erdoğan’ın katliamla Türk milletini yan yana getirme izansızlığı kuşku yok ki sözde soykırımın çok sesli korosuna mazeret teşkil edecektir.

Eğer AKP zihniyetinin, kalan süresi içinde sözde Ermeni soykırım iddialarını kabul etme gibi bir gizli gündemi yoksa; zemin hazırladıkları uluslararası baskılar milletimizi bunaltacak ve fazlasıyla yoracaktır.

Fransa Parlamentosunun en son kararı ve arkasından takip edecek başka ülkelerin bu çerçevedeki niyetleri, milletimizin sözde soykırım suçlusu olarak ısrarla takdim edileceğini ve bunun üzerinden de kanaat belirtme özgürlüğüne darbe vurulacağını göstermiştir.

Başbakan Erdoğan bir tarafta milletimizin hassasiyetini sözde yansıtıp gündeme taşırken, diğer tarafta varlığımıza diş bileyenlere imkân sağlamakla meşguldür.

Bu kafa yapısıyla, teslim olmuş bu bakışla ve sömürge değirmeninde öğütülmüş bu idrakle milli meselelerin layıkıyla hakkını ve hukukunu korumak mümkün değildir.

Biliniz ki, aziz milletimizi bugünkü tuzağa ve çıkmaza sürükleyen AKP’dir.

Türkiye’nin temellerini bozmayı, ölçü ve ayarlarını zedelemeyi hedefleyen yine AKP’dir.

Anayasa’da Türk milletinin anlam ve ruhunu tahrip etmeyi amaçlayan, milleti otuzaltıya dilimleyerek önüne gelene kimlik vereceğini söyleyen de bu AKP’den başkası değildir.

Başbakan Erdoğan; Papa heykeli önünde imza atarken olacaklar belliydi.

Cübbe giyip, Yahudi ödülü alırken nelerin başımıza geleceği az çok belirgindi.

BOP eşbaşkanlığıyla övünürken, Medeniyetler İttifakı’nı heyecanla servis ederken hangi belaların üzerimize geldiği barizdi.

Yıkım projesini ilan ederken, Habur felaketini yaşatırken, Ermenilerle Zürih’te anlaşmalar yaparken ve milletimizi otuzaltı parçaya ayırırken nelerin olabileceği az çok biliniyordu.

Başbakan Erdoğan ve yıkım arkadaşlarının zihniyeti Cumhuriyet’in kuruluşunda olmadı, içinde yer almadı ve katkı vermedi.

Türk milletinin yaşamasına destek olmadı ve bu uğurda mücadele vermedi.

Ancak söz konusu bu işbirlikçi zihniyetin içinden geçtiğimiz şu dönemde; değerlerimizi ahlaksızca peşkeş çekmesine, omuz vermediği muazzam millet eserini harabeye çevirme cüretine biz sessiz kalmayacağız.

İzin vermeyeceğiz, müsamaha göstermeyeceğiz.

Türk milletine sahip çıkacağız.

Kim ne derse desin, ne yaparsa yapsın; Türkiye’yi böldürmeyeceğiz.

Tarsus’tan tekraren ilan ediyorum ki, Türk milletinin; “kimlikleri veriyoruz, hakları sunuyoruz, herkesi tanıyoruz” diyerek kardeşlik bağlarını çözmeye, kutlu varlığını yıkmaya, devamlılığını sekteye uğratmaya çalışanlara aziz milletimiz mutlaka haddini bildirecektir.

Ve bunlar gün gelecek bölücülükten sabıka giyen ve insan içine dahi çıkamayan sefiller olmaya mahkûm olacaklardır.

Muhterem Tarsuslu Kardeşlerim,

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Sözlerime son vermeden önce, Tarsus’a kazandırılan Belediye eserlerinin bir kez daha hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Bugün bize yüreğini açan; sevgisini ve ilgisini hiç esirgemeyen Tarsuslu kardeşlerimi en kalbi duygularımla selamlıyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Yaklaşan yeni yılınızı şimdiden tebrik ediyor, 2012 yılının sizlere sağlık, başarı ve mutluluklar; ülkemize dirlik, düzenlik ve birlik getirmesini Yüce Allah’tan diliyorum.

Hepinizi Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum.

Ne Mutlu Türküm Diyene.