07.01.2012 - Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin "ekonomideki son gelişmeler" hakkında yaptıkları yazılı basın açıklaması
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin
"ekonomideki son gelişmeler" hakkında yaptıkları yazılı basın açıklaması.
7 Ocak 2012

 

Yeni bir yıla girdiğimiz şu günlerde, Türkiye ekonomisini merkezine alan tartışmalar, görüşler ve fikir ayrılıkları her düzeyde kendisini hissettirmekte ve varlığını göstermektedir.

Bilindiği üzere 2011 yılı, sanal başarı hikâyelerine, sözde rekor kıran büyüme verilerine, iddialı sözlere ve ekonomik parametrelerin gürültü koparan takdimine sahne olmuştur.

Rakamsal ve oransal gelişmenin parlak bir ekonomik mucize gibi sunulduğu bu dönemin arkasından, üzeri örtülen gerçekler ve ötelenen istikrarsızlıklar artık belirginleşmeye başlamış ve ekonomik aktörleri ve aziz vatandaşlarımızı tedirgin etmiştir.

Tüm emareler ve göstergeler 2012 yılının zor geçeceğine ve günü kurtarmaya dönük kolaycılığın önemli badirelere kapı aralayacağına işaret etmektedir.

Kaldı ki kur, enflasyon ve faiz sacayağında sıkışan ekonomik yapının çözüm üretmesi ve kabaran sorunları bertaraf etmesi kolay olmayacaktır.

Bu çerçevede, yeni yılın ilk günlerinde döviz fiyatlarındaki artışı frenlemek amacıyla Merkez Bankası’nın arkası arkasına müdahalesi önümüzdeki süreçte tam bir döngüye yol açacak, pusuda bekleyen faiz lobisine ilerleyen süreçte kuvvetle muhtemel gün doğacaktır.

Adı konulmamış bir devalüasyonun talihsiz ve sıkıntı veren sonuçlarına maruz kalan vatandaşlarımız, artan döviz fiyatlarından dolayı daha da bunalacak ve bunun eşliğinde ortaya çıkan hayat pahalılığı nedeniyle feryatları kaygı verici şekilde yükselecektir.

Bu nedenle, Başbakan Erdoğan’ın satılan buzdolabı sayısından önce, içine konulacak gıda maddelerinin miktar ve fiyatına bakması, bununla ilgili bir itiraf da bulunması daha makul, mantıklı ve insaflı olacaktır.

Anlaşıldığı kadarıyla, zamlardan ve vergi artışlardan dolayı huzuru ve yaşama sevinci kalmayan insanımız, yükselen enflasyonla birlikte çaresizliğe daha çok teslim olacaktır.

Şüphesiz yüzde 10,45’lik oranla çift haneye ulaşarak başını kaldıran enflasyon canavarı, ekonomideki tüm denge ve ayarları cepheden tehdit etmekte, bu yüzden de çarşı ve pazarlarda infiale yol açmaktadır.

Tehlike alarmını çoktandır çalan cari açık, sürekli ivme kazanan ithalat, tüketime ve sıcak para girişine dayanan hormonlu ekonomik büyüme önümüzdeki en ciddi sorun alanları olarak dikkat çekmektedir

Kabul edilmelidir ki, hükümetin başarı, gelişme, iyileşme ve fark yaratma olarak tanımladığı temelsiz, yönsüz ve günlük hayattan kopuk ekonomik performansı; vatandaşlarımıza refah getirmemiş, iş ve aş sorunlarını bir türlü bitirememiştir.

Nitekim geçtiğimiz yılın Ocak-Eylül döneminde ortalama yüzde 9,6 olarak gerçekleşen ekonomik büyüme, aynı oranda ve hızda toplumsal bünyeye sirayet etmemiş, dertlere deva olmamıştır.

Bu kapsamda yüzde 8,8’e düştüğü iddia edilen işsizlik oranı, gerçekte iş bulmaktan umudunu kaybeden vatandaşlarımızın hesaba katılmasıyla yüzde 15,4 oranına çıkmakta ve toplam işsiz sayısı da 4 milyonu aşmaktadır.

Üretim gücü zafiyet içinde bulunan, başkalarının tasarruflarıyla ayakta kalan bir ekonomik sistemin 2012 yılındaki riskleri göğüslemesi, bolluk ve bereket getirmesi neredeyse imkânsız bir hal almıştır.

Önümüzdeki süreçte düşen büyüme, artan borç miktarı, fırlayan enflasyon ve cari açığın finansman zorlukları milletimizi ziyadesiyle meşgul ve mahkum edecektir.

Gerçeklerin bastırılmasıyla ve hamasetten medet uman vizyonsuzlukla Türkiye ekonomisi sonunda karanlık bir aşamanın sınırına dayanmıştır.

Avrupa Birliği ülkelerindeki kriz yumağı ve küresel düzlemdeki sarsıntılar ekonomideki yapısal hastalıklarla tam olarak üst üste çakıştığı takdirde ortaya çıkacak ağır neticeler herkese fatura edilecek ve toplumsal yapı yangın yerine dönecektir.

Bu itibarla gelir ve tasarrufları arttırıcı önlemlere, üretimi ve yatırımı teşvik eden kararlı hamlelere çok ihtiyaç bulunduğu aşikârdır.

Özellikle dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızı emniyete alacak ve onları rahata kavuşturacak niyet ve politikalar bir an önce hayata geçirilmelidir.

Bunun için geçim zorluklarını ileri derecede yaşayan emeklilerimizin merakla beklediği intibak işlemlerinin bir an önce ve geniş kapsamlı bir şekilde yasalaştırılması gerekmektedir.

Bu durumdan emeklilerimizin hepsi faydalanmalı, hiç olmazsa ekonomik problemler karşısında biraz nefes almaları temin edilmelidir.

Memurumuzu, işçimizi, esnafımızı ve çiftçimizi enflasyon ateşi altında bırakmadan hayat standartlarını iyileştirecek tedbirlerin gecikmeksizin sağlanması bir mecburiyet halini almıştır.

AKP zihniyetinin bu konuda birinci dereceden sorumlu ve görevli olduğu kuşkusuzdur.

Milliyetçi Hareket Partisi üretim bazlı bir ekonomik sistemin mutlaka tesis edilmesi gerektiğine inanmaktadır.

Ve milletimizin her ferdinin ekonomik açmazlardan, umutsuzluk sarmalından ve karamsarlık girdabından kurtulması için ne gerekiyorsa yapmaya da kararlılıkla hazırdır.