Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 97'nci Yıldönümü Münasebetiyle Yayınladığı mesaj.
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin
18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 97'nci Yıldönümü
münasebetiyle yayınladığı mesaj. 
18 Mart 2012 

 

Bir tarafta ‘18 Mart Şehitler Günü’nü yâd ederken, diğer tarafta Çanakkale Deniz Savaşı’nı zaferle taçlandıran yüksek ve yüce millet ruhunu hürmetle hatırlıyoruz.

97’nci seneyi devriyesinde, Çanakkale destanını ve muhterem şehitlerimizi dualarla ve hayranlıkla bir kez daha idrak ediyoruz.

Çanakkale; Türk milletinin tarihi bir direnişi, asla unutulmayacak mücadele azmi ve emperyalist mihrakların kanlı planlarını alt üst eden stratejik silkinişidir.

Hepsinden de önemlisi;  imanın, inancın ve milli iffetin gülleye, mermiye ve gelişmiş savaş gemilerine tavizsiz duruşudur.

Sömürgeci heveslerin, zulüm ve eziyeti rehber edinen yedi düvelin kıyılarımıza kadar getirdikleri kanlı hesaplar; Türk milletinin fedakârlıkla ve cesaretle inşa ettiği tabyalara ve siperlere çarpmış ve sonuçsuz kalmıştır.

Çanakkale Zaferi; ayağa kalkan millet iradesinin, bağımsız yaşama dışında hiçbir seçeneği olmayan beşeri kudretin ve kuvvetin somutlaşmış halidir.

Vatan topraklarına göz diken küresel odakların; sayı, malzeme, imkân ve teknolojik üstünlükleri millet olma şuuru karşısında çaresiz kalmış, böylelikle Hak, Batılı Ege’de denize gömmüştür.

Türk milletinin her ferdi; yöresi, kökeni ve mezhebi ne olursa olsun, Çanakkale semalarında yüreklerini buluşturmuş, birlikte şahadet şerbetini içmiş, beraber hücuma kalkmış, aynı safta dua etmiş, birbirinin umudu olmuş ve vatanın selameti için emek vermiş ve kan dökmüştür.

Sırtında adeta vatan coğrafyasının yükünü kaldıran Seyyit Onbaşı’nın, Nusret Mayın Gemisiyle devleşen Tophaneli Yüzbaşı Hakkı’nın, askerlerine ölmeyi emreden Mustafa Kemal’in ve dönmeyi aklından bile geçirmeyen nice kınalı kuzunun manevi hatırası ve mirası sayesinde bağımsızlığımız korunmuştur.

Çanakkale aynı zamanda milli mücadelenin ilham ve esin kaynağı olarak geleceği aydınlatmış, son yurdumuzun tek dişi kalmış canavarlara asla yem edilmeyeceğini ispatlamıştır.

Bu zafer insanlık âleminin şahitliğinde, Türk milletinin varlığına ve yaşama hakkına el uzatan alçaklara karşı abideleşen ruhu olup, şeref ve milli onur savunmasının zirve halidir.

Çanakkale’yi geçilmez kılan, milletimizi yenilmez yapan ve kardeşliğimizi dağılmaz hale getiren de işte bunlardan feyzini alan birlikte yaşama ülküsü ve kararlılığıdır.

Ancak bu tarihi şan ve övünç kaynağımızı alet ederek, mahalli dillerde afişler bastırmak, Çanakkale bilincine etnik anlamlar yüklemek her şeyden önce kendini bilmezlik ve samimiyetsizliktir.

Dün, millet varlığında buluşarak fani bedenlerinden vazgeçen vatan evlatlarını; dille, fikirle ve siyasi çıkarla tefrik etmeye cüret etmek çok büyük bir haksızlık ve vebal olarak bölünme ayini yapanların hanesine yazılacaktır.

Temennim, Türkiye’yi 36 parçaya ayırarak zımnen millet varlığına suikast düzenleyenlerle, bunu açıkça yapan bölücü çevrelerin Çanakkale’nin derin hikmetinden ve ışığından istifade etmeleri ve layıkıyla anlamalarıdır.

Herkes bilmelidir ki, Türk milletinin Çanakkale menkıbesi gönüllerde yaşadıkça ve bunu sahiplenen vatansever şahsiyetler bulunduğu müddetçe, geçmişte başaramayan yabancı emeller, bugün de maşaları vasıtasıyla kesinlikle hedeflerine ulaşamayacaklardır.

Bu duygularla; 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 97’nci Yıldönümü’nde; tertemiz kanlarıyla üzerinde yaşadığımız toprakları vatanlaştıran aziz şehitlerimizi minnet duygularımla anıyorum.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, bağımsızlık ve varlık mücadelemizde üstün ve fedakârca çabası olan muhterem ecdadımıza  Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.

Ruhları şad, mekânları cennet olsun.