Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin Dr. Sadık Ahmet’in kabri başında yapmış oldukları konuşma metni. 27 Haziran 2012
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin
Dr. Sadık Ahmet’in kabri başında yapmış oldukları konuşma metni.
27 Haziran 2012

 

Batı Trakya Türklüğü’nün Muhterem Temsilcileri,

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Değerli Basın Mensupları,

Hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Bugün, hayatını Batı Trakya Türklüğü’nün var olma mücadelesine adayan merhum Dr. Sadık Ahmet’i, kabri başında dualarla anmak üzere bir araya geldik.

Henüz 48 yaşındayken, 24 Temmuz 1995 tarihinde aramızdan şaibeli bir trafik kazasıyla ayrılan merhum Sadık Ahmet, Türklüğü yüceltmek ve layık olduğu yere taşımak maksadıyla insanüstü bir çaba sarfetmiştir.

O, soluk alıp verdiği her dönemde içinden çıktığı milletinin kültür ve tarihi mirasını unutmamış, ilke ve iddialarından vazgeçmemiştir.

Gümülcine’nin Küçük Sirkeli Köyü’nde başlayan hayatı çileyle örülmüş, hapishanelerle kilitlenmiş, baskı ve zulümlerle zehirlenmeye çalışılmıştır.

Ne var ki merhum Dr. Sadık Ahmet, Batı Trakya Türklüğü’nün ruhunda sembolleşen isim olarak yine de yılmamış, yine de vazgeçmemiştir.

İnandığı doğrulardan, sımsıkı bağlı kaldığı fikirlerinden asla geri adım atmamış ve ödün de vermemiştir.

İftihar edilecek bir şekilde, siyaset ve meslek hayatında Batı Trakya Türklüğü’nün dili, umudu, heyecanı, nefesi ve hedefi olmuştur.

Doktorluğuyla şifa dağıtmış, siyasetçi kimliğiyle kendi toplumunun taleplerine kararlılıkla dikkat çekmiş ve karşılanması için emek vermiştir.

Dünya’ya Batı Trakya Türklüğü’nün sorunlarını taşıyan öncü ve lider şahsiyet olarak haklı bir biçimde gönüllerde de taht kurmuştur.

Gururla söyleyebilirim ki;

Hiçbir güçlük bu muhterem dava insanını yolundan alıkoyamamıştır.

Hiçbir tahrik, tertip ve eziyet sevdalarından, ülkülerinden, tutkularından döndürememiştir.

Ona, rahatlık yabancı, duyarsızlık uzak olmuştur.

Vurdumduymazlık ve boş vermişlik yakınından bile geçmemiştir.

Merhum Dr. Sadık Ahmet cesaretle Batı Trakya Türklüğü’nün önüne düşmüş ve düşünceleriyle bu topraklardan kutup yıldızı gibi yükselmiştir.

O, kısacık ömrünün yarısından çoğunu mahkemelerde, cezaevlerinde geçirmiş, acılara katlanmış, zorbalıklara dayanmış ve kendi yurdundan ayrılığı ölmeden yaşamıştır.

Kendisi Türküm demekten ve Türklüğü, Müslümanlığı şerefle bayraklaştırmaktan ne pahasına olursa olsun geri durmamıştır.

Milli değerlerini pusula, vicdanını sancak ve faziletini manevi zırh yaparak yılmadan, yıkılmadan inandıklarının peşinden gitmiştir.

Bu mümtaz ve muhterem vasfı bugün ülkemizdeki bazı çevrelere de mutlaka emsal teşkil etmeli ve ibretle örnekle olmalıdır.

Merhum Dr. Sadık Ahmet’in yaktığı milli kimlik meşalesi bugün gür bir şekilde yanmakta ve Batı Trakya Türklüğü tarafından sahiplenilmektedir.

Batı Trakya Türk toplumunun Lozan Antlaşmasından kaynaklanan haklarını çiğnemeye çalışanlar, gösterilen fedakârlıklarla gerilemiş ve emellerine ulaşamayacaklarını geç de olsa görmeye başlamışlardır.

Unutulmasın ki, Batı Trakya Türklüğü dün vardı, bugün vardır ve yarın da mutlaka olacaktır.

İnancım ve beklentim odur ki, buradaki kardeşlerimizi sosyal, ekonomik ve siyasal haklardan mahrum bırakmak için durmadan çaba içinde olanlar bu amaçlarını uzun süre ayakta tutamayacaklardır.

Bunun teminatı ise anavatandan buradaki soydaşları için dua eden büyük Türk milletidir.

Batı Trakya Türklüğü’nün ümit ışığı olarak cefayı omuzlarına alan ve varlığını Türklüğe feda eden merhum Dr. Sadık Ahmet her daim milletimizin gönlündeki eşsiz yerini koruyacak ve kalbimizde ayrıcalıklı bir değer halinde ilelebet yaşayacaktır.

Türklüğü Batı Trakya’nın ruhunda canlı ve diri tutmak için olağanüstü çaba ve mücadele gösteren merhum Dr. Sadık Ahmet’e Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyor aziz hatıralarını hürmetle yâd ediyorum.

Ruhu şad mekânı cennet olsun.

Cenab-ı Allah tarihe mal olan hizmetlerinden ve hepimize bıraktığı emanetlerinden dolayı kendisinden razı olsun.