20.01.2002 - Nevşehir'de Belediye Başkanları Toplantısında Yapmış Oldukları Konuşma
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Genel Başkanımız Dr. Devlet Bahçeli'nin
Nevşehir'de Belediye Başkanları Toplantısında Yapmış Oldukları Konuşma
20 Ocak 2002

 

Kıymetli Dava Arkadaşlarım,

Değerli İl ve Belediye Başkanlarım,

Muhterem Nevşehirli Hemşehrilerim,

Sayın Basın Mensupları,

Bugün, burada, siz partili belediye ve il başkanı arkadaşlarımla birlikte olmaktan dolayı büyük bir memnuniyet duyduğumu bilmenizi istiyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Bu toplantıya ev sahipliği yapan, ülkemizin dört bir yanından gelen belediye başkanlarımızı ağırlayan değerli Nevşehirli hemşehrilerime, il başkanımıza ve teşkilatımızın bütün kıymetli mensuplarına da ayrıca teşekkür ediyorum.

Huzurlarınızda, bütün MHP’li belediye başkanı arkadaşlarımızı bir araya getiren, gerek birbirleriyle bilgi alışverişinde bulunmalarına ve gerekse yerel yönetimlerde geçen 30 ayı aşkın sürede yapılanların muhasebesine imkan verecek bu zeminde, bir kaç husus üzerinde durmak istiyorum.

Fakat, bu değerlendirmelere geçmeden önce, siyasi hayatına Milliyetçi Hareket Partisi çatısı altında devam etme kararı alan belediye başkanı arkadaşlarıma da bir kez daha hoş geldiniz diyorum. İnşallah, hep beraber, aziz milletimize hizmet yarışında çıtayı daha yukarılara kaldıracak ve başarılı olacağız.

Hepinizin bildiği gibi, geride bıraktığımız yıl, hem ülkemiz ve hem de dünyamız açısından zorlu bir yıl olmuştur. Bir taraftan küresel ekonomik daralma, diğer yandan Türkiye’nin içerisine girdiği ekonomik kriz ortamı ve en son olarak da 11 Eylül terör olaylarıyla başlayan ve Afganistan’a yönelik NATO harekatına varan süreç 2001 yılına damgasını vurmuştur.

11 Eylül olayları ile birlikte, terörizmin insanlığın ortak geleceği açısından ne denli büyük bir tehdit olduğu kanaati hasıl olmuştur. Terörizm gerçeğinin uluslar arası alanda yoğun olarak gündeme gelmesi, mücadele sürecinde de evrensel bir işbirliğinin zorunluluğunu ortaya koymuştur.

Sayın Başbakan’ın Amerika Birleşik Devletleri’ne yaptığı ziyaret bu açıdan da önem kazanmış, Türkiye’nin hassasiyetlerinin dünya kamuoyuna açıklanmasına vesile olmuştur.  Türkiye’nin terörizmle müceadelede çektiği sıkıntılar ile bazı devletlerin farklı yaklaşımlarına, özellikle de AB yönetiminin bu konudaki yetersiz ve tutarsız tavırlarına bir kez daha dikkat çekilmiştir.

Kısacası, uluslararası camianın terörizmin her türlü vasatını ortadan kaldırmada kararlı ve samimi bir işbirliği yapması ve Afganistan’ın yeniden imarı ve istikrara kavuşması için gerekli desteği sağlaması önem taşımaktadır.

Yıllardan beri bölücü ve yıkıcı teröre karşı mücadele veren Türkiye’nin çektiği sıkıntıların ve yaşadığı büyük acıların anlaşılır olması bakımından da ayrıca bir anlam ifade eden son aylardaki gelişmelerin, insanlığa karşı suç olan terörizmin topyekün ortadan kalkıncaya kadar bütün dünyada kollektif bir mücadele şuurunu yaratması en büyük dileğimizdir.

Sonuç ne olursa olsun, Türkiye varlığını tehdit eden her türlü yıkıcı ve bölücü unsura karşı mücadelesini bütün zeminlerde sürdürmeye devam edecektir. Son zamanlarda bölücü unsurların yeni stratejileri çerçevesinde çeşitli eylemler geliştirdiği ve amaçlarına dolaylı yollardan ulaşmak istediği anlaşılmaktadır.

Bölücü-yıkıcı terörist odakların bu tür yollarla da hedeflerine varması mümkün değildir. Türk milleti ve devleti, hem gelişme ve reform iradesini kuvvetlendirerek koruyacak, hem de birlik ve dirliğine yönelik planlı girişimleri bertaraf edecektir.

Diğer yandan, geçtiğimiz yıl boyunca ülkemizi derinden sarsan ekonomik kriz ortamının etkilerinin giderek azaldığı da hepinizin malumlarıdır. Ne yazık ki, 1990’lı yıllarla birlikte ekonomi yönetimindeki yanlışlıkların borç ve faiz sarmalını artık sürdürülemez hale getirmesi ve finans sistemini tıkaması ile reel sektöre de yansıyan kriz ortamı bütün insanlarımız üzerinde tesirli olmuştur.

Hükümetimiz, yıllardan beri ertelenegelen yapısal dönüşüm politikalarının hayata geçirilme sürecinde ciddi mesafeler kaydetmiştir. Bunun sonucunda, kriz sürecinin daha fazla uzamadan netileneceğine dair iyimser işaretleri de hep beraber müşahade etmekteyiz.

Nitekim, en son bankacılık ve finans sisteminin daha güçlü bir yapıya kavuşması ve mevcut ortamdan kaynaklanan reel sektör üzerindeki baskılarının azalması için gerekli kanuni düzenleme de gerçekleştirilmiştir. Bu yapılırken, aynı zamanda küçük ve orta ölçekli işletmelerin, esnafımızın ve köylümüzün de nefes almasına imkân verecek bir yapı da ihmal edilmemiştir. Hepinizin de malûmu olduğu üzere, bu amaçla Ziraat ve Halk Bankalarına birbuçuk katrilyon liralık kaynak aktarılması öngörülmüştür.  

Son olarak, çiftçilerimizin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları, onları rahatlatacak şekilde yeniden düzenlenmiştir.

İnanıyorum ki, bütün piyasalar ve sektörler pek yakın bir zamanda krizin olumsuzluklarından büyük ölçüde sıyrılarak, yeniden önlerini görebilecekleri, güven içerisinde yatırım ve üretim yapabilecekleri bir atmosfere kavuşacaktır.

Kıymetli Dava Arkadaşlarım,

Değerli Basın Mensupları,

Bizler için vatan ve millet sevgisinin çok özel bir anlamı ve değeri vardır. Bundan dolayıdır ki, yerel yönetimler, bu sevgimizi doğrudan ve en güzel şekilde gösterebileceğimiz, hizmet edebileceğimiz fırsat zeminleridir.

Yaşadığımız mekânları güzelleştirip geliştirmek, mamur hale getirmek ve hemşehrilerimize hizmet etmek için belli bir süre ile  sınırlı olarak tanınan fırsatın en iyi şekilde kullanılması da bu bakımdan büyük önem taşımaktadır.

Şüphesiz ki, belediye  hizmetlerinin verimli ve ihtiyaçlara uygun olmasında yöneticilerin seçimindeki isabet kadar, kaynak sorununun aşılması, yerel yönetimlere sağlanan imkânların artırılması da gerekmektedir.

Kaynak sorunu, yıllardan beri âdeta yerel yönetimlerin kanayan yarası olmuştur. Birçok belediyemizin en temel hizmetleri dahi verebilmesini imkânsız kılan bu sorunun çözümü, hepinizin de bildiği gibi, hükümetimizin öncelikleri arasında yer almıştır.

Belediyelerimizin kendi ayakları üzerinde durabilecekleri, kendi gelirleri ile hizmetlerini gerçekleştirip geliştirebilecekleri bir yapının kurulmasında gelirlerinin artırılmasının elzem olduğu da açıktır. Bunun içindir ki, Hükümetimizce konu üzerinde bir hassasiyet geliştirilerek, yerel yönetimlerin sağlam ve düzenli bir gelir akışına kavuşmaları hedeflenmiştir.

Bilindiği gibi ülkemizde, gerek yatırım ve gerekse istihdam konularında titizlik sergilemeyen, hatta kendi başlarına dış kaynaklı krediler kullanmak da dahil olmak üzere yüksek düzeyde borçlanmış olan belediye yönetimi örnekleri bulunmaktadır. Bu çerçevede göz önünde bulundurulması gereken bir gerçek, Arjantin ekonomisinin çöküş sürecinde yerel yönetimlerin aşırı borçlanma yükü altına girmelerinin ve hizmetlerde verimliliğe özen gösterilmeyişinin büyük bir paya sahip olduğudur.

Dolayısıyla, belediyelerimizin sunmakta olduğu hizmetlerde bir öncelikler sıralaması yapmaları gerektiği ve ellerindeki kaynakları bu doğrultuda en iyi şekilde kullanmaları zarureti ortaya çıkmaktadır.

Yeni iş ve yatırım imkanlarına kapı aralayacak, yapılan harcamaları geri kazanmaya ve geliştirmeye müsait tesislerin kurulup hizmete sunulması bu bakımdan büyük önem arzetmektedir.

Yine, kamu yönetiminin etkin ve verimli hizmet üreten bir yapıya kavuşturulmasının hedeflendiği bu süreçte belediyelerimizin kendilerini bunun dışında kabul etmeleri elbette ki doğru değildir.

Belediyelerimizin de gerek faaliyet alanları ve gerekse istihdam konularındaki hedeflerini, ihtiyaç ile imkan dengesini gözeterek planlamaları gerekmektedir.

Milliyetçi Hareket’e mensup belediye başkanlarımızın, yaşanan ekonomik kriz ortamına ve kendilerinden önceki yönetimlerden kalan yüksek borçlara rağmen, 18 Nisan seçimleri öncesi halka vaad etmiş olduğu hizmetlerin pek çoğunu yerine getirebilmesi işte bu anlayışla  mümkün olmuştur. 

İnanıyorum ki, görevde geçen üç yıllık süre içerisinde zoru başaran, takdire şayan hizmetlere imza atan arkadaşlarım, önlerindeki iki yıllık süreyi de en iyi şekilde değerlendireceklerdir. Halkın ihtiyaçları ve mevcut kaynaklar arasındaki dengeyi sağlayan, bölge kalkınmasına ivme kazandıran yararlı projeler gerçekleştireceklerdir. 

Burada, bir eksikliğe de değinmekte yarar görüyorum. Şu ana kadar, pek çok yapısal değişikliğe ve reform mahiyetinde düzenlemeye imza atan Hükümetimiz, maalesef Mahalli İdareler yasası konusunda biraz geç kalmıştır. Ancak, bu yasanın da en kısa sürede Yüce Meclisimiz tarafından çıkarılacağı ve eksikliklerin giderileceğini ifade etmek istiyorum.

Kıymetli Dava Arkadaşlarım,

Sayın Basın Mensupları,

Bilindiği üzere, yerel yönetimlerde göreve başladığımız ve Hükümet sorumluluğunu paylaştığımız 1999 yılı içerisinde, ülkemiz ve insanlarımız iki büyük deprem afeti yaşamıştır. Bütün Marmara Bölgemizi etkileyen, onbinlerce vatandaşımızın hayatını, yüzbinlerce insanımızın da evini ve işyerini kaybettiği iki büyük deprem afeti, etkileri itibariyle bu bölge ile sınırlı kalmamış ve bütün ülkeyi sarsmıştır.

Ancak, milletimiz, doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine büyük bir dayanışma ve yardımlaşma seferberliği içerisine girmiş ve yaşanan acıları hafifletmek için tarihte eşine az rastlanır bir birliktelik sergilemiştir.

Bununla birlikte, öteden beri afetlere karşı birbirlerinin yanında olmayı en büyük erdem olarak kabullenen insanlarımızın felaket anlarında daha hızlı ve sistematik bir şekilde organize olmalarını sağlayacak olan “afet kardeşliği sistemi”nin belediyelerimiz tarafından yerleşim birimleri esası üzerinde yeniden tesisi ve işler hale getirilmesi önem taşımaktadır. Birbirlerine yakın il, ilçe ve beldelerin ellerindeki bütün imkanları birbirlerine açmaları, afetin olumsuzluklarını en hızlı bir şekilde ortadan kaldırmada mühim bir rol oynayacaktır.

Yine, geçtiğimiz yıl, ülkemizin birçok tarım alanında ve şehirlerinde sel ve taşkınlar etkili olmuş, pek çok vatandaşımız mağdur duruma düşmüştür. En son, yoğun kar yağışları neticesinde pek çok yerleşim yerimizde hayat neredeyse durmuş, şehirlerimizin altyapılarının bu gibi zor durumları aşmamızda yetersiz kaldığı bir kez daha görülmüştür.

Bütün bu tabii afetlerin yol açtığı ağır sonuçların ortadan kaldırılmasında yerel yönetimlerin çok büyük rolü olmuştur.  Huzurlarınızda, bu derece ağır şartlar altında dirayetle çalışan, vatandaşlarımızın sıkıntılarını gidermek için bütün imkan ve gayretlerini seferber eden partimize mensup olan veya olmayan bütün belediye başkanlarımızı ve çalışanlarımızı bir kez daha kutlamak istiyorum.

Fakat, takdir edileceği üzere, bütün bu yaşanan acılardan ve sıkıntılardan alınması gereken çok önemli dersler bulunmaktadır. Aradan geçen zamanın, yaşanan olumsuzlukları unutturması, yapılan çalışmalarla yaraların sarılması elbette ki önemlidir. Ama bunlardan daha önemlisi, aynı sıkıntıların tekrarının önlenmesinde üzerimize düşenleri yapıp yapmadığımızdır. 

İşte bu noktada, şehirlerimizin gerek altyapı ve gerekse “bilgi sistemi” eksikliklerinin bir an önce giderilmesi gerçeği ile karşı karşıya kalmaktayız.

Yerleşim bölgelerimiz, en eskisinden en yenisine kadar, altyapı bakımından pekçok eksiklikle yüzyüze bulunmaktadır.  Maalesef, şimdiye kadar karşılaşılan birçok afetin, boyutlarını aşan bir etki gücüne sahip olmasında da bu eksiklikler yatmaktadır.

Deprem ve sel felaketleri, yerleşim yerlerimizin seçiminde ve genişlemesinde zemin etüdlerinin ve yapı denetimlerinin büyük önem taşıdığını bir kez daha ortaya çıkarmıştır.

Ülkemizde, pek çok yerleşim bölgesinde geçmişten günümüze maalesef bu bilinçten mahrum bir yaklaşım sergilenmiş bulunması sorunları derinleştirmiştir. Ama ne olursa olsun, yerel yönetimlerin, insanların can ve mal emniyetinin ve şehirlerin geleceğinin en büyük garantisi olan bu hususlarda gösterişten ve kısa vadeli çıkar hesaplarından arınarak, kararlı bir tavır geliştirmeleri ve sergilemeleri şarttır.

Sağlıklı içme suyu, kanalizasyon, yol gibi mahalli açıdan hayatiyet arzeden problemler, çözümü zor olsa da şehirleri yaşanılır ve cazip kılmak için vazgeçilmez belediyecilik uğraşlarıdır. Bunun için, bütün arkadaşlarımdan, önceliklerini bu hizmetlere vermelerini ve kalıcı eserler bırakmak gayretinde olmalarını bekliyorum.

Yine unutulmamalı ki, şehirler, tarihleriyle ve doğal dokularıyla vardır ve anlamlıdır. Tabii güzellikleri, kültürel zenginlikleri şehirlerin ufkunu genişletir, geleceğini aydınlatır.

Belediyecilik faaliyetleri gerçekleştirilirken, şehrin doğal güzelliklerini, tarihi ve kültürel dokusunu zedeleyecek ve gölgeleyecek bir şehircilik anlayışından uzak durulmalıdır. Mutlak surette çevresel değerler gözönünde tutulmalı, şehre eklenecek her yeni yapıda estetik duyarlılık ön plana çıkarılmalıdır.

Bugün, şehirlerimizde, yeterli sayıda çağdaş Türk mimarisinin örnekleri addedilebilecek özellikte eserler ortaya konulamayışı, elbette ki, temelde kültür ve sanatta bir geri kalmışlıkla, yozlaşmayla açıklanabilir. Şehirlerimizi, kimliksizlikten kurtaracak, onlara hem çağın hem de millî kimliğimizin özelliklerini birlikte yansıtacak, yaşanılan mekâna olan duyarlılıklarımızı yaşatacak olanlar da siz belediye başkanlarından başkası değildir.

Yine belediyecilik hizmetini, kentsel rant arayışları ile karıştıran anlayış da bizim hizmet kriterlerimizle bağdaşmamaktadır. Çünkü, şehirlerimizi altyapısı ile beraber büyütmek, ihtiyaçlara cevap veren sağlıklı bir zeminde geliştirmek zorunda olduğumuz, hiç bir şekilde gözlerden uzak tutulmamalıdır.

Afetlere karşı daha hızlı ve etkin müdahale imkanları aranırken en fazla eksikliği çekilen hususların başında ise “Kent bilgi sistemininbulunmayışı gelmektedir. 

Elbette ki, bu sistemleri en iyi ve gelişmiş haliyle bütün yerel yönetim çevrelerinde oluşturabilmek çok zor ve pahalı bir iştir. Ancak bu işin hacmi, özellikle büyükşehir, il ve büyük ilçe belediyelerimizin imkanlarını zorlayacak ölçülerde değildir.

Muhterem Dava Arkadaşlarım,

Değerli Basın mensupları,

Huzurlarınızda son olarak, yerel yönetimlerin vatandaşlarla olan ilişkilerinin taşıdığı hayatî öneme değinmek istiyorum.

Verdiği hizmetlerin özellikleri itibariyle, vatandaşla her an içiçe, yüzyüze olma mecburiyetindeki belediyelerimizin, aslında devlet-vatandaş ilişkilerinin tanziminde de en öncelikli ve belirleyici yerler olduğu açıktır.

Belediye hizmetlerinin bir diğer önemli ayırdedici vasfı ise, seçilen ve seçen ilişkisinin yanısıra, hizmeti sunanla hizmeti alan arasındaki derin bir yakınlığın, yani hemşehrilik bağının bulunmasıdır.

Hepinizin yakinen bildiği ve yaşadığı gibi, bu bağ, yönetici ile vatandaş arasındaki ilişkileri ve işleyişi çoğu zaman kolaylaştırıcı, sıcaklaştırıcı bir rol oynamaktadır. Önemli olan, işte bu sıcaklığın, güvenin ve dinamik sürecin sürekli kılınmasıdır. Bu anlamda, inanıyorum ki, siz değerli arkadaşlarım, bütün gerekli hassasiyetleri sergilemekte ve vatandaşlarla ilişkilere özel bir önem vermektesiniz.

Ekonomik krizi aşma mücadelemizin kararlılıkla devam ettiği, ancak olumsuz toplumsal sonuçlarını hâlâ yaşamakta olduğumuz şu günlerde, belediyelerimize çok büyük ve zorlu görevler düştüğü de açıktır. Çünkü, belediye başkanı olmak şehrin emini olmaktır. Yani, şehirde, beldede, yoksun, düşkün, çaresiz ve kimsesiz insan bırakmamak görevleri arasındadır. Burada, gıda, yakacak, giyecek, barınma ihtiyaçları gibi pek çok konuda muhtaç vatandaşlarımız için projeler geliştiren, yardımcı olan tüm belediye başkanlarımıza da teşekkür ve takdirlerimi ifade etmek istiyorum. 

Unutulmalıdır ki, krizin sosyal maliyetinin azaltılmasında, insanlarımızın dayanışma duygularının canlılığını korumasında bilinçli ve duyarlı yerel yönetimlerin çok büyük katkısı olmaktadır.

Belediye hizmetlerinde temel amaç kârlılık değil, israfın önlenmesi ile hizmetlerde verimliliğin ve etkinliğin sağlanması olmalıdır. Hizmetlerin belirli bir maliyeti bulunsa da, Belediyelerimizin, insanlarımızı ‘müşteri’ olarak algılamaları ve hizmetlerini bu esas dahilinde sunmaları hiç bir şekilde doğru ve insanî bir yaklaşım olamaz. Çünkü, sosyal bir devlette, hiçbir sıfatın, vatandaş olma sıfatından daha fazla hizmet almayı, o ülkenin insanlarına sağladığı hak ve özgürlüklerden yararlanmayı içermediği açıktır.

Belediye başkanlarımızın, sadece kendilerini seçen insanların değil, bulundukları beldenin ya da şehrin başkanı olduklarını ve mutlak surette herkese eşit mesafede ama en yakınlarında bulunmaları gerektiğini hep hatırlarında tutmaları bizim için vazgeçilmezdir.

Milliyetçi Hareketin bütün mensupları bu hususlarda her zaman gerekli tavır ve davranışı sergilemişlerdir ve bundan sonra da sergilemeye devam edeceklerdir.

Siz değerli arkadaşlarımın, görevlerinizde geçen her anınızı çok iyi değerlendirmeniz ve her zaman için halka hesap vermeye açık bir anlayış içerisinde olmanız milletimizin yarınları için büyük önem taşımaktadır.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi bir kez daha saygı ve sevgiyle selamlıyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
GenelBaşkanı