26.08.2001 - 930. Malazgirt Zaferi Kutlamalarında Yapmış Oldukları Konuşma
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Genel Başkanımız Dr. Devlet Bahçeli'nin
930. Malazgirt Zaferi Kutlamalarında Yaptığı Konuşma
26 Ağustos 2001

 

Aziz Malazgirtli Hemşehrilerim,

Muhterem Misafirler,

Değerli Basın Mensupları,

Malazgirt Zaferi'nin 930. yılını kutladığımız bugün, hepinize saygılar sunuyor, sizleri en içten duygularımla selâmlıyorum. Hepiniz hoşgeldiniz, şeref verdiniz.

Böyle güzel bir vesileyle biraraya gelmekten çok büyük mutluluk duyduğumu belirtmek istiyorum. Tarihimizin en önemli dönüm noktalarından biri olan Malazgirt Zaferi'nin, hep artan bir coşkuyla ve aynı heyecanla kutlanmasını diliyorum.

Sevgili Malazgirtliler,

Değerli Misafirler,

Tarihimizdeki zaferlerin pek azı Malazgirt Zaferi kadar yüksek anlamlara sahiptir. Çünkü Malazgirt'le birlikte, milletimizin kutlu yürüyüşü önemli bir misyonla bezenmiştir.

Her parçası ayrı güzelliklere sahip olan Anadolu coğrafyası, Malazgirt Zaferi ile vatanlaşmaya başlamış, bu coğrafyayı vatan kılma özlemi milletimizin tarihî yürüyüşünü ve yükselişini hızlandırmıştır.

Bilindiği üzere milletimiz için vatan kavramının çok büyük bir anlamı ve değeri vardır. Vatan bizler için Ahlat'ta bir mezar taşı, Edirne'de Selimiye minâresidir. Vatan Sivas'ta bir Selçuklu kümbeti, Bursa'da bir Osmanlı çeşmesi, Malazgirt'te mübarek topraktır. Vatan, coğrafyanın ruhuyla milletin ruhunun bütünleşmesi; yabancıya verilmez, elle paylaşılmaz kutsal bir yerdir. Vatan, bağımsızlıkla tadıldığı zaman yüreğimizin şenliği, yerle göğü dolduran kâinatımızdır.

İşte Malazgirt Zaferi ile birlikte, yaklaşık bin senedir vatan toprağı olan ve inşallah kıyâmete kadar da vatan toprağı kalacak olan Anadolu'nun kilidi açılmıştır. Bir yandan Anadolu toprağı ebedî vatan olmaya başlarken, bir yandan da Bizans'ın köhnemiş zulüm idaresi çökmeye yüz tutmuştur.

Bu zaferle birlikte, Anadolu toprakları için yeni bir devir başlamıştır. Önce Anadolu Selçukluları, sonra Osmanlılar ile zulmün yerini adâlet, düşmanlığın yerini kardeşlik, kinin yerini sevgi almaya başlamış, Anadolu'da yeni bir medeniyetin ışıkları yükselmiştir.

Bu medeniyetin temelinde kökleri Hoca Ahmet Yesevî'ye uzanan insan sevgisi, toplumsal barış ve engin hoşgörü anlayışı bulunmaktadır. Bu esaslar üzerinde yükselen Anadolu Türk-İslâm medeniyeti, asırlarca bütün dünyaya örnek bir ileriliğin sembolü olarak parlamıştır.

Aziz Malazgirtliler,

Değerli Misafirler,

Bildiğimiz gibi geçtiğimiz on yıl boyunca bölgemizde yaşanan olaylar, güvenlik sorunları devletin büyük ölçüde sosyal ve ekonomik sorunlara yeterince eğilmesine engel olmuştur.

Yaşanan gelişmeler, bölgemiz için büyük önem arzeden Güneydoğu Anadolu Projesi'nin tamamlanmasını ve ekonomik kalkınmayı maalesef geciktirmiştir. O dönemde işadamları bölgeye gereken yatırımları yapmaktan çekindikleri için işsizlik sorunu en çok bu bölgeyi etkilemiştir. Bölgenin gelişmesi önemli ölçüde durmuş, yoksulluk alabildiğince artmıştır. Kısacası en büyük sıkıntıyı bu bölgedeki insanlarımız yaşamıştır.

Bugün Türkiye'nin önündeki en önemli sorunlardan birisi, bölgeler arasındaki dengesizliklerdir.

Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerimizin ekonomik bakımdan daha fazla geri kalmış olmaları ülkemizin ve insanlarımızın büyük sorunlarla karşılaşmasına sebep olmaktadır.

Bunların başında bölgeye yönelik yatırımların düşük olması ve bölgenin sermaye çekememesinden dolayı ortaya çıkan kayıplardır. Bunlar her şeyden önce bölgenin potansiyel zenginliklerinin, tarımsal hayvancılık ve doğal kaynaklarının üretim sürecine sokulamaması ve pazarla entegre olamaması gibi olaylara yol açmaktadır.

Bu bölgenin ekonomik potansiyelinden, imkanlarından yararlanamamak anlamına gelir ki; bölgesel geri kalmışlık aynı zamanda ülkenin milli gelir artışını engelleyen, topyekün kalkınmasını önleyen bir faktör haline gelmiştir.

Bölgesel az gelişmişliğin yarattığı önemli toplumsal sorun ise, istihdam, işsizlik ve yoksulluk sorunlarıdır. Bunlar kaçınılmaz olarak bölgeden büyük bir göç dalgasını hızlandırmaktadır. Bölge kaynakları harekete geçirildiğinde, burada istihdam edildiği zaman verimli bir şekilde çalışacak insanlarımız, göç ettiği şehirlerde ya işsizler kervanına katılmakta, ya da düşük verimli işlerle meşgul olmaktadırlar. Her iki durumda Türkiye'nin zararınadır. Türkiye'nin kalkınmasını engelleyen neticelerdir.

Bunun için Türkiye'nin topyekün kalkınmasının yolu bölgesel dengesizlikleri mutlaka aşmayı zorunlu kılmaktadır. Türkiye bu konuda kararlıdır.

Değerli Malazgirtliler,

Kıymetli Basın Mensupları,

Bugün gelinen noktada, bölücülüğün, ayrımcılığın, kardeşi kardeşe düşürmenin kimseye bir faydasının olmadığı anlaşılmıştır. Bugünden sonra yapılması gereken, geri kalmışlık zincirini kırmak için elele verip, kardeşlik ve birlik anlayışı içinde çalışmaktır. Devletimiz Doğu bölgemizdeki geri kalmışlığı ortadan kaldırmak ve bu bölgemizi kalkındırmak için bir dizi hazırlık içindedir.

Yüce Allah'a şükürler olsun ki, GAP projesinde hatırı sayılır bir ilerleme sağlanmıştır. Bu projenin tamamlanmasıyla birlikte bölgede tarım ve sulama imkânları ciddî oranda gelişecektir. Elde edilen ürünlerin işlenmesi için gerekli altyapı, sanayi ve ulaştırma yatırımlarının gerçekleştirilmesi durumunda, bölge çok hızlı bir kalkınma sürecine girebilecektir. Böylece bu bölgedeki işsizlik de hızla azalacak ve toplumsal refah artacaktır.

Diğer yandan DPT ile bölgedeki üniversitelerin 2 yıl süren çalışması sonucunda, GAP'a benzer şekilde Doğu Anadolu Kalkınma Projesi hazırlanmıştır. Bu kapsamda hazırlanan ve yatırıma dönüştürülmesi uygun görülen bir dizi proje Devlet Planlama Teşkilâtı'na sunulmuştur. DPT'nin bu proje demeti içinden belirleyeceği öncelikli projeler hemen uygulamaya konulacaktır.

Bu projelerin uygulamaya konulmasıyla bölgenin çehresinin değişeceğine, ekonomik alanda ciddî bir ilerleme sağlanacağına şüphe yoktur. Çünkü bu projeler bölgenin yeraltı ve yerüstü kaynaklarının en etkin ve verimli şekilde değerlendirilmesi esası üzerine kurulmuştur. Yine bu projelerle bölgenin kalkınma ve istihdam sorunlarına büyük oranda çözüm bulunacağı öngörülmektedir.

Muhterem Malazgirtliler,

Değerli Misafirler,

Türkiye'nin üçüncü büyük ovası olan Muş Ovası'nın sulanması ve enerji üretimine katkı sağlaması amacıyla başlatılan Alparslan I ve Alparslan II barajları ile hidroelektrik santralleri, bu ilimizdeki önde gelen büyük yatırımlardır.

Bu yatırımlar bitip tesisler işletmeye açıldığında, bölgenin sulama problemi çözülmüş olacaktır. Arazideki drenaj çalışmalarının bitmesiyle ürün kayıpları azalacak ve tarımsal üretimde büyük bir atılım gerçekleşecektir.

Yine Muş bölgesi ile ilgili olarak; eğitim başta olmak üzere, sanayi siteleri, kamu kurumlarında nitelikli personel istihdamı, verimli tarım, yolların iyileştirilmesi gibi konular üzerinde çalışmalar devam etmektedir.

Şu da iyi anlaşılmalıdır ki, bütün bunların hayata geçirilmesi için, güvenlik çok önemli bir unsurdur. Güvenin ve huzurun olmadığı yerde, ekonomik gelişme ve kalkınmanın olması mümkün değildir. Bu bölgenin gelişmesini istemeyen birtakım dış odaklar bu gerçeği bildikleri için, muhtelif şekillerde huzuru bozan tertiplere yönelmişlerdir.

Ancak onların bilmediği bir şey vardır ki, o da milletimizin bin yıldır sahip olduğu Malazgirt ruhudur. Bu ruhun temelinde adâletli bir yönetim kurma irâdesi vardır. Anadolu toprağını ebedî vatan kılma arzusu vardır. Sevgi ve kardeşliğe dayalı yüksek bir medeniyet inşâ etme ülküsü vardır. Biz bu ruhun, bölgesel gerikalmışlığı aşacak dinamizmi yaratacağına inanıyoruz.

Bu ruh, Anadolu toprağını vatan kılan beylerin, alplerin, gâzilerin, Horasan erenlerinin, Sultan Alparslan askerlerinin taşıdığı ve bize miras bıraktığı bir ruhtur. Bu ruhun derininde, bizleri birbirimize perçinleyen, çok kuvvetli ve kolayca kırılmayacak kadar sağlam bir bağ vardır. Bu yüzdendir ki, onların hain planları ve şer hücumları, Allah'ın izniyle başlarında parçalanacaktır.

Aziz Malazgirtliler,

Değerli Misafirler,

Bu gün bu topraklarda önümüzde duran görev geri kalmışlığın zincirlerini kırmak, Türkiye'nin toplumsal ve ekonomik entegrasyonunu sağlam temeller üzerine inşa etmek görevidir. Bu bakımdan alt yapı yatırımlarında, kara yolundan demir yoluna kadar geniş bir ağla GAP'ı limanlara ve pazarlara ulaştırmak zorunluluğu vardır.

Türkiye'nin üretim gücünü harekete geçirmek ancak bölgesel gelişmeyi hızlandırmakla mümkün olacaktır. Bizim anlayışımıza göre Türkiye'nin bölgesel gelişmişlik problemleri öncelikle çözüm bekleyen hususlardır. Türkiye bu gün bir taraftan ekonomik krizi aşma mücadelesi verirken, aynı zamanda Güney Doğu ve Doğu bölgelerinde ortaya çıkan yaraları sarmak bölgeyi ekonomik bakımdan canlandıracak projeleri devreye sokmak mecburiyetindedir.

GAP'ın tamamlanması kısaca DAP diye ifade edilen Doğu Anadolu projesinin hayata geçmesiyle birlikte yürütülecek bölgesel sanayii geliştirme projeleri bu bölgenin yıllardır içine düşürülmüş bulunduğu ekonomik ve toplumsal sorunların aşılmasını sağlayacaktır.

Türkiye'nin kardeşlik bilinciyle bu toprakları vatan haline getiren kahramanlık ruhuyla birlik duygusuyla kalkınmayı gerçekleştirmesinin önünde hiçbir engel olamaz. Burada bizlere düşen görev birlik, toplumsal barış ve kalkınmayı her halükarda herşeye rağmen başarmaktan geçmektedir. Malazgirt ruhu bu gün bizlere Türkiye'nin yükselmesini emretmektedir. Türkiye bunu başaracak güçtedir. Dostunda, düşmanın da bunu böyle bilmesi gerekmektedir.

Anadolu'nun kapısını Türk milletine açan Sultan Alparslan'ı, onun yiğit kumandan ve askerlerini, bu toprakların ebedî yurt olduğunu ilân eden Mustafa Kemal ve silâh arkadaşlarını hayırla yâd ediyorum.

Anadolu coğrafyasının kıyâmete kadar vatan olarak kalması uğrunda can veren bütün şehitlerimizi rahmetle, minnetle, dualarla anıyoruz.

Sözlerimi noktalarken, kardeşlik ve birlik duygularımızın her dâim canlı kalmasını diliyor, sizleri sevgi ve saygıyla selâmlıyorum.

Sağolun, varolun, Allah'a emanet olun!

Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı