Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin, “Balyoz Harekât Planı Davası” hakkında Yargıtay 9’ncu Dairesi’nin verdiği kararla ilgili yapmış oldukları yazılı basın açıklaması. 9 Ekim 2013
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin,
“Balyoz Harekât Planı Davası” hakkında Yargıtay 9’ncu Dairesi’nin verdiği
kararla ilgili yapmış oldukları yazılı basın açıklaması.
9 Ekim 2013

 

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Balyoz Güvenlik Hareket Planı Davası 21 Eylül 2012 tarihinde sonuçlanmış, bu çerçevede çok düşündürücü ve vicdanen çok yaralayıcı bir tablo ortaya çıkmıştır.

Söz konusu mahkeme; haklı-haksız, doğru-yanlış, suçlu-suçsuz ayrımını isabetle yapmadan yargılamaya konu olan kişilerin önemli bir bölümüne bol keseden ceza vermiş ve adaletin ruhunu ağır derecede incitmiştir.

İstanbul Milletvekilimiz Sayın Engin Alan başta olmak üzere, terörle mücadelede eşsiz kahramanlık ve başarılar gösteren saygın isimlere yargı kanalıyla uygulanan karartma kampanyasının ve darbeci suçlamasının hukukun objektifliğine hasar verdiği de ortadadır.

Bu itibarla İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararları tartışmaya ve sorgulanmaya açık olmakla birlikte, inandırıcılığı ve milli vicdanlardaki karşılığı hemen hemen yok hükmündedir.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin adı geçen mahkemenin kararına yönelik ilk tepki ve değerlendirmesi 21 Eylül 2012 tarihli yazılı basın açıklamasıyla yapılmış olup her yönüyle kamuoyunun bilgisine sunulmuştur.

Bilindiği üzere, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararını 7 Ocak 2013’de açıklamıştır.

Bu aşamadan sonra sırayı Yargıtay aşaması almıştır.

Nihayetinde Yargıtay 9. Ceza Dairesi yapılan müracaatları değerlendirmiş ve ulaştığı kararları bugün itibariyle açıklamıştır.

Bu kapsamda aralarında İstanbul Milletvekilimiz Sayın Engin Alan’ın da yer aldığı 237 kişinin cezaları onanmakla kalmayıp; haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik de teyit edilmiştir.

Ayrıca Yargıtay 9.Ceza Dairesi, 88 kişinin mahkûmiyet kararını bozmuş, daha önce verilen beraat kararlarını onaylamıştır.

Baskı, telkin ve yönlendirme altında verilen mahkeme kararlarının Yargıtay nezdinde düzeltilmemesi milletimiz adına büyük bir kayıp ve handikaptır.

Gerçek suçlular, bölücü hainler, yolsuzluğa batanlar ve çeteler her yeri kaplamışken siyasi dürtü ve emellerle hareket eden yargının TSK’dan intikam almak için sıraya giren fırsatçılara destek vermesi tarifi olmayan bir yanlıştır.

Saldırganlar, eli kanlı caniler dışarıda rahat rahat gezerken, mesela Sayın Engin Alan’ın 18 yıllık cezasının onanmasını hiç kimse izah edemeyecek ve bu rövanşist muameleyi hiç kimse unutamayacaktır.

Her ne hikmetse milli ve manevi değerlere yönelik hakaretlere, Türk’lüğe yapılan saldırılara, hayat ve varlık haklarımıza karşı işlenen rezil suçlara hukuk sessiz, hukuk insanları hareketsizdir.

İktidarın gölge ve güdümünde kalmış vicdanlarıyla sözde darbe davalarını Türk askeriyle hesaplaşmaya çevirenler, aldıkları talimatla cezaevlerini masumlarla dolduranlar elbette bu vebalin altından kalkamayacaklardır.

Ayrıca iktidarın dayatma ve tavsiyelerine müsait hale gelen bir yargı anlayışıyla milli birlik ve huzurun sağlanması, sosyal barış ve uyumun korunması düşünülemeyecektir.

Başbakan Erdoğan’ın 30 Eylül 2013 tarihinde ilan ettiği PKK paketinden kısa bir süre sonra, ömrünü terörün bitirilmesine adayan değerli komutanlara verilen cezaların onaylanması çok manidar bir rastlantı olarak da not edilmelidir.

Bundan sonra, bağımsızlığını ve tarafsızlığını yitirmiş hukuk anlayışının milletimizin hayrına kararlar veremeyeceği, güven ve itimada layık olamayacağı kuşkusuzdur.

Milliyetçi Hareket Partisi tarafsız, adil, ahlaklı ve herkesin hakkını gözeten, herkese eşit mesafede bulunan bir hukuk zihniyetine hem hasret duymakta hem de saygı göstermektedir.

Türkiye’nin en acil ihtiyaçlarından birisi de budur.

Partimiz sahte ve üretilmiş delilerle çalkalanan, savunma hakkını ihlal eden birçok iddiayla baştan lekelenen ve kirlenen Balyoz Güvenlik Hareket Planı Davası’nın Yargıtay safhasında doğru, meşru ve makul bir karar çıkmadığına yürekten inanmaktadır.