21.03.2007 - Başbakan Erdoğan'ın İmralı Katiline "Sayın" Sıfatını Kullandığını İtiraf Etmesinin Ortaya Çıkardığı Sonuçlar Hakkında Yaptığı Yazılı Basın Açıklaması
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

 

Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet Bahçeli'nin
Başbakan Erdoğan’ın İmralı Katiline "Sayın" Sıfatını Kullandığını İtiraf Etmesinin
Ortaya Çıkardığı Sonuçlar Hakkında Yaptığı Yazılı Basın Açıklaması

21 Mart 2007

 

Başbakan Erdoğan, 2000 yılında bebek katiline “Sayın” sıfatıyla hitap ettiğine ilişkin iddialar karşısında derin bir sessizliğe gömülmüş ve dürüst ve namuslu olarak ortaya çıkıp ya “söyledim” ya da “söylemedim” demek cesaretini gösterememiştir.

AKP yöneticilerinin beyhude inkâr çabaları ile geçen uzunca bir suskunluktan sonra Başbakan Erdoğan “müflis tüccar eski defterleri karıştırır” diyerek, zımnen de olsa, bebek katiline “sayın” sıfatıyla hitap ettiğini ve böylece İmralı canisiyle aynı onur ve itibar çukurunu paylaştığını nihayet ikrar etmiştir.

Başbakan’ın kırıklarla dolu siyaset çizgisi ve sicili ışığında, bu ibret ve esef verici itiraf bizim için şaşırtıcı olmamıştır.

Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’nin milli kimliği, milli değerleri, devletin temel kuruluş ilkeleriyle sorunları bulunduğuna, bu konudaki takıntıların esiri olduğunu siyasi geçmişi şahittir.

  • 1991 yılında PKK’nın taleplerini bir rapor haline getirerek bunları sahiplenen,
  • Türkiye’de eyalet sistemini savunan,
  • Türk milli kimliğini, sıradan bir alt-kimlik konumuna düşürmek için “Türkiyelilik” ve “Türkiye mozaiği” gibi hezeyanların sözcüsü olan,
  • Peşmerge liderleri ve Türkiye’deki terör destekli ayrılıkçı hainlerle bölücülük yarışına giren ve seçim rekabetine hazırlanan ve
  • Sürekli kimlik ve kişilik değiştirerek maskeli siyaset yapma anlayışının iflah götürmez temsilcisi olan

Başbakan Erdoğan’ın, İmralı canisi ile kurduğu itibar ilişkisi, ibret ve esef verici olsa bile, siyasi akidesi bakımından yadırganacak bir husus değildir.

Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır’da bölücülere cesaret ve ümit veren “demokratik Cumhuriyet” konuşmasından sonra İmralı canisinin kendisini takdir ettiğini açıkladığı düşünülürse, bu “takdir ve itibar”ın karşılıklı olduğu görülecektir.

Başbakan Erdoğan, kafa yapısını gün gibi açığa çıkaran bu suçüstü yakalanışını, “eski defterler” edebiyatıyla geçiştiremeyecektir.

Bu konulardaki defterlerin eskisi ve yenisi yoktur, kafa yapısı ne ise odur.

Siyasi düşüncelerin zaman içinde belirli ölçülerle değişmesi, gelişmelerin ve sosyal olguların ışığında yeni yorumlara kavuşturulması mümkündür.

Ancak, ideal ve inanç sistemlerinin, fikir yapılarının ana eksenin ve özünün yüzseksen derece yön değiştirmesi düşünülmeyecektir.

Bunun yanı sıra, devletin varlığı, milletin birliği, ülkenin bütünlüğü ve milli değerlerin böyle bir değişime konu olamayacağı ve bunu kaldıramayacağı da çok açıktır.

Bu konularda içine virüs girmesini bir kere kabul eden bünyelerin, takiye amaçlı söylemleri değişse bile, iflah ve tedavi olmaları mümkün değildir.

Böyle bir zihniyetin temsilcisinin Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ı olması, Türkiye için hem büyük bir talihsizlik, hem de züldür.

3 Kasım seçimlerinde “şiir-mağduriyet-merhamet” sömürüsüyle Türk milletini aldatan Başbakan’ın siyasi hüviyeti ve sicili şimdi bütün unsurlarıyla açığa çıkmıştır.

Başbakan Erdoğan’ın Türk milletini bir kere daha aldatması artık mümkün değildir.

Çankaya’ya çıkmaya heveslenen Başbakan’ın yakında sokağa dahi çıkacak yüzü kalmayacaktır.

 

 

Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı