Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin, “Elazığ Mitingi”nde yapmış oldukları konuşma. 2 Haziran 2015
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin,
“Elazığ Mitingi”nde yapmış oldukları konuşma.
2 Haziran 2015

 

 

Aziz Gakkoşlar,

Muhterem Vatandaşlarım,

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Saygıdeğer Hanımefendiler, Beyefendiler,

Eminim ki, Elazığ İstasyon Meydanı hiç böyle bir coşku görmemiştir.

Biliyorum ki, Elazığ Elazığ olalı, hiç böyle bir gönül ve sevda seferberliğine tanık olmamıştır.

Gakkoşlarım, yine tarih yazıyor, yine Milliyetçi Hareket’e kucak açıyorsunuz.

Vefanız, kadirşinazlığınız, yiğitliğiniz Türkiye’ye şevk veriyor, milli mücadelemize heyecan katıyor.

Hepinize şükranlarımı sunuyorum.

Sizleri sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Ağın’a, Alacakaya’ya, Arıcak’a, Baskil’e, Karakoçan’a, Keban’a, Kovancılar’a, Maden’e, Palu’ya, Sivrice’ye en halisane, en içten selam ve muhabbetlerimi gönderiyorum.

Harput’u selamlıyorum.

Çayda çıra oynayıp deliloyla gülenleri selamlıyorum.

Kardeşliğin, vakarın ve asaletin simgesi Gakkoşları, Elaziz’in her değer ve mirasını selamlıyor, bağrıma basıyorum.

Bu açık hava toplantımızın gerçekleşmesinde emeği geçen, katkısı bulunan her dava arkadaşımı yürekten kutluyorum.

6 gün sonra yapılacak 25’inci Dönem Milletvekilliği Genel Seçimleri’nin ülkemizin birliğine, milletimizin dirliğine, insanımızın refahına en üst düzeyde katkılar sağlamasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.

Seçimlerin barış, huzur, güven ve demokratik yarış içinde geçmesini temenni ediyor, siyasi partilere ve milletvekili adaylarımıza başarılar diliyorum.

Ve hepinize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyorum.

 

Değerli Vatandaşlarım,

Muhterem Dava Arkadaşlarım,

6 Mayıs’tan beri yurdumun her yerindeyiz.

6 Mayıs’tan buyana meydanlardayız, milletimizin huzurundayız.

Bugün açık hava toplantılarımızın 48’incisini Elazığ’da yapıyoruz.

Şurası bir gerçektir ki, Arap Baba’dan destur almadan yürüyüşümüz aksayacaktır.

Balak Gazi, Beyzade Hazretleri, İmam Efendi, Tayyar Baba, Heybet Baba olmadan yürüyüşümüz manevi güvenceden mahrum kalacaktır.

Harput’un hatıra ve hedefleriyle yürüyeceğiz.

Yürürken Fırat Nehri gibi coşacağız.

Yürürken Elazığ gibi tavizsiz olacağız.

Yürürken sağımıza, solumuza ve arkamıza bakmadan ilerleyeceğiz.

Attığımız her adımda biraz daha hızlanacağız.

Hızlandıkça büyüyecek, büyüdükçe Türkiye’nin prangalarını sökeceğiz.

Zalime boyun eğmeyeceğiz.

Haine teslim olmayacağız.

Şiddetseverlere eğilip bükülmeyeceğiz.

Küresel boyunduruğa diz çökmeyeceğiz.

Oyunları bozup, senaryoları buruşturup atacağız.

Yürüyüşümüz umut çığlığı, uğur çağrısı, ufuk pırıltısı, uyanış ışığı, uyarış hamlesidir.

Yürüyüşümüz adalet, ahlak ve asaletle perçinlenmiştir.

Hırsızlara karşı yürüyoruz, siz de var mısınız?

Haram kervanına, rüşvet ve soygun şebekesine karşı yürüyoruz, sizler de katılır mısınız?

Türkiye’yi durdurmaya çalışan, Elazığ’ın önünü kesmeye yeltenen işbirlikçilere karşı yürüyoruz, bize destek verir misiniz?

O halde diyorum ki, Bizimle Yürü Elazığ.

Bin yıllık kardeşliği korumak için Bizimle Yürü Elazığ.

Kin ve kan koalisyonunu, silah ve ölüm ittifakını bozguna uğratmak için Bizimle Yürü Elazığ.

Milli çıkar ve bekamızı muhafaza etmek, milli kimlik ve kişilik haklarımızı ayağa kaldırmak için Bizimle Yürü Elazığ.

Aş için, iş için, sosyal ve ekonomik diriliş için Bizimle Yürü Elazığ.

Teslimiyete dur demek, tavize set çekmek, ihanet ve iftira korosuna hezimet yaşatmak için Bizimle Yürü Elazığ.

Gakkoşlar, soruyorum sizlere;

        Bizimle huzura yürüyecek misiniz? (Evet)

        Bizimle kurtuluşa yürüyecek misiniz? (Evet)

        Bizimle Türkiye’nin istikrar ve esenliğine yürüyecek misiniz? (Evet)

√        Ve bizimle kararlı şekilde yürümeye söz veriyor musunuz? (Evet)

Elazığlılar babacandır, dost canlısıdır, sözünün eridir.

Elazığlılar zalime düşman, mazluma yumuşak ve munistir.

Çünkü Elazığlılar mert ve tavizsizdir.

Ve bu evetler Elazığ’ın kiminle ve nereye yürüdüğünü açıklıkla göstermektedir.

Cenab-ı Allah hepinizden razı olsun.

Varlığınız gücümüze güç katıyor.

Desteğiniz önümüzü aydınlatıyor, yürüyüşümüzü kuvvetlendiriyor.

 

Değerli Gakkoşlar,

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Türkiye koyu bir karanlıkta, kör bir çıkmazdadır.

Sizler işsiz ve yoksulken, Ankara’da bir avuç imtiyazlı ve sonradan görme hazineyi hortumlamakta, kaçak saraylarda yaşamaktadır.

Sizler darlık ve yokluk çekerken, AKP milli servet ve kaynakları zimmetine geçirmektedir.

Elazığlı çiftçinin cebi boş, borcu çoktur.

Elazığlı esnafın geliri yok, gideri fazladır.

Elazığlı emekli, işçi, memur, dul, öksüz ve yetim feryat etmektedir.

Hayat pahalılığı Elazığ’ın her hanesini yangın yerine çevirmiştir.

Ekonomik girdap her evladımızı, her insanımızı içine almıştır.

Açıkça söyleyiniz, AKP iktidarında;

        Sorunlarınız bitti mi? (Hayır)

        Şikayetleriniz dindi mi? (Hayır)

        Geliriniz arttı mı? (Hayır)

        Refahınız yükseldi mi? (Hayır)

Hal böyleyse, büyüdüğü söylenen ekonomi kimlere hizmet etmiş, kimleri büyütmüştür?

Siz zenginleşmediğinize göre, zenginleşen, suyun başını tutan, milli varlıkları sömüren kimlerdir?

Elazığlı boğaz tokluğuna çalışır, didinir ve çırpınırken, yandaşlar gemi yüzdürmekte, yolsuzluk santralleri kurmakta, küplerini doldurmaktadır.

Davutoğlu uyuyan devin uyandığından bahsederek ekonomide başarı yalanlarından medet ummaktadır.

Oysaki kimin devleştiğini, kimin cüsseleştiğini, kimlerin palazlandığını sizler iyi biliyor ve tanıyorsunuz.

AKP’nin büyüttüğü, uyandırdığı, umutlandırdığı, tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını peşkeş çektiği hırsızlardır, haramzadelerdir.

İktidar sizlerin kaynak ve varlıklarınızı önüne gelene ulufe gibi dağıtmıştır.

Bunu da veren el olduk sözleriyle açıklamıştır.

AKP’ye umut bağlayan aç gözlüler ekmeğinizi dilim dilim küçültmektedir.

Para ve servet avcıları rızkınızı yağmalamanın peşindedir.

Ekonomiyi ithalata bağlayan, kaçakçılığı teşvik eden, sıcak paracıları, faiz, rant ve silah lobilerini memnun eden AKP’nin, Elazığlıyı dert ettiği yoktur.

Erdoğan ve Davutoğlu’nun aklında siz değil, BOP’un hedefleri, küresel güçlerin kanlı hesap ve çıkarları vardır.

Çöken dış politikaya bakınız, ülke olarak düştüğümüz acınası duruma dikkat ediniz, bunları açıkça göreceksiniz.

Elazığlı’nın kazanması Erdoğan’ı rahatsız etmektedir.

Çünkü tek kazananın kendisi olmasına alışmıştır.

Asgari ücretle çalışan kardeşlerimizin düzlüğe çıkması, belini doğrultması Erdoğan’ı da, Davutoğlu’nu da ürkütmektedir.

Bizim asgari ücreti 1400 liraya çıkarma sözümüz bu ikiliyi panikletmiştir.

Davutoğlu apar topar işadamlarını toplamış, bizim teklifimize itiraz etmelerini yüzsüzce istemiştir.

Yakın bir geçmişte, TÜSİAD’ı ihanetle özdeşleştiren bu zihniyet, asgari ücretlilere karşı cephe açmış ve müttefik arayışına girmiştir.

Davutoğlu, 1400 lirayı yüksek bulmuş, asgari ücretle çalışan vatandaşlarımızın ekmeğinin büyümesine aşırı tepki göstermiştir.

Kriz olur demiştir.

Abartılı bulmuştur.

Sayın Davutoğlu, asgari ücretin 1400 liraya çıkmasından niçin rahatsızsın?

Niye gocunuyor, niye telaş yapıyorsun?

Sağa sola koşuşturarak MHP’nin teklifine niçin itiraz bloğu oluşturmaya çabalıyorsun?

Asgari ücretlinin gezmeye, karnını doyurmaya, tatil yapmaya, temel ihtiyaçlarını kimseye muhtaç olmadan karşılamaya hakkı yok mu?

Hep yandaşlarınız mı yiyecek?

Hep bakan çocukları mı sefa sürecek?

Böyle bir haksızlık, böyle bir adaletsizlik inançlarımızın ve kültürümüzün neresinde var?

Davutoğlu, boşuna kendini yorma.

Boş yere çırpınma.

Nasıl olsa 7 Haziran’dan sonra yoksun ve olmayacaksın.

Nasıl olsa AKP iktidardan kayıp düşecek.

MHP iktidarında asgari ücret tutarının derdi seni almasın.

Erdoğan diyor ki, asgari ücret 1400 lira olursa, istihdamda tıkanma olur.

Bu Erdoğan ki, henüz asgari ücretin ne kadar olduğunu dahi bilmiyor.

Yeri geliyor bin lira, yeri geliyor birkaç gün önce televizyon ekranlarında söylediği gibi 990 lira diyor.

Ama bir türlü doğru rakamı telaffuz edemiyor.

Bir türlü asgari ücret rakamını tutturamıyor, 949 lirayı bulamıyor.

Çünkü böyle bir derdi yoktur.

Çünkü asgari ücretle geçinen 5 milyona yakın kardeşimizle gönül ve vicdan bağını uzun zaman önce koparmıştır.

Erdoğan’ın gözü banka hesaplarındaki milyar dolarlarındadır.

Erdoğan’ın aklı ayakkabı kutularından çıkan paralardadır.

Gündeminde devletin kasasını boşaltmak vardır.

Asgari ücretlinin nasıl geçindiği, ne yiyip ne içtiği ilgi ve merak sahasında bulunmamaktadır.

Somali’ye para yağdıranlar emekliye cimridir.

Myanmar’a servet akıtanlar çiftçiye gaddardır.

Suriyeli sığınmacılara milyar dolarları harcayanlar mazlumlarımıza duyarsızdır.

Filistin ve Libya’ya Elazığlının hakkını havale edenler asgari ücretle çalışanlara acımasız ve zalimdir.

Erdoğan birkaç gün önce, iki bin Filistinli çiftin toplu nikahını finanse ettiklerini söylüyor.

Hastane ve stad yapacaklarını da ilave ediyor.

Peki Elazığlı kardeşlerim yuva kurarken parayı kim verecektir?

Elazığ’ın bitmeyen ve yılan hikayesine dönen stadyumunu kim inşa edecektir?

Erdoğan Filistin’e stadyum yapmadan önce gelsin de Elazığ’a baksın, Elazığ’ın talep ve şikayetlerine kulak versin.

Merak etmeyin, Milliyetçi Hareket Partisi AKP’nin yapamadığı ne varsa yapacak, Elazığ’ın istek ve beklentilerini Allah’ın izniyle karşılayacaktır.

Elazığ yatırım bekliyor, müflisler dar ve kısıtlı imkanlarımızı başka coğrafyalarda savuruyorlar.

Elazığlı fabrika diyor, bunlar yandaşları kayırmakla uğraşıyorlar.

Sonra da dönüp asgari ücret 1400 lira olur mu diye eleştiriye başlıyorlar.

Evet Erdoğan, evet Davutoğlu; asgari ücret bal gibi 1400 lira olur ve olacaktır.

Şunun şurasında ne kalmıştır?

7 Haziran’dan sonra asgari ücret artışının önüne hiçbir güç geçemeyecektir.

Milliyetçi Hareket Partisi sözünü yutmaz.

Milliyetçi Hareket Partisi vaatlerini unutmaz.

Milliyetçi Hareket Partisi yeminlerinden dönmez.

Hatırlayınız, sizler, 5 Haziran 2011 tarihinde, büyük bir sevgi seli altında bize yönelik aynen şunları söylemiştiniz:

“Vallahi olacak, billahi olacak, MHP bu sene iktidar olacak.”

Değerli Gakkoşlar, 4 yıl önce yemin etmiştiniz.

4 yıl önce yine burada vallahi olacak demiştiniz.

Biz yeminimizi çiğnemeyeceğiz.

Peki sizler, 7 Haziran’da MHP’yi iktidara taşıyarak yemininizi tutacak mısınız? (Evet)

7 Haziran’da tertemiz vicdanınızla mührü üç hilale vuracak mısınız? (Evet)

7 Haziran’da size yalan söyleyen, sizlere yüz çeviren zulüm iktidarını yıkacak mısınız? (Evet)

Asgari ücretle geçinen kardeşlerim, AKP size rahatı, refahı çok görüyor, sizler de iktidarı AKP’ye çok görecek misiniz? (Evet)

7 Haziran geldiğinde, MHP’yle yürüyecek misiniz? (Evet)

Tekrar soruyorum, yürüyecek misiniz?

Vallahi mi? Billahi mi?

Hamd olsun bu iş Elazığ’da bitmiştir.

Gakkoşlar milli onurun, milli haysiyetin, milli ahlak ve şerefin yılmaz savunucuları olarak yürüyüşe geçmişlerdir.

 

Değerli Elazığlı Kardeşlerim,

Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Recep Tayyip Erdoğan’ın kuşatması ve tazyiki altındadır.

Erdoğan layık olmadığı makamın ağırlığı altında ezilmiş, siyasi tarafgirlikle, açılış kılıfı altında düzenlediği mitinglerle Cumhurbaşkanlığını mahvetmiştir.

Bu şahıs her gün fitne saçmaktadır.

Her gün dedikodu yapmaktadır.

Her gün yalan dolanla milli vicdanı sarsmaktadır.

Erdoğanla geçen her gün artık zarar, ziyan hale gelmiştir.

Erdoğan israf, itham, inkar ve iftiradır.

Erdoğan kavga, kutuplaşma, karanlık ve kargaşadır.

Dün yine zırvalamış, hezeyana batmış, zıvanadan çıkmıştır.

Erzurum’da milliyetçilik postuna bürünebilmek, milli poz verebilmek adına asıl yüzü ve niyetini saklamak için olağanüstü gayret sarfetmiştir.

Ve bunu yaparken şahsıma ve partimize ağza alınmadık hakaretleri arka arkaya sıralamıştır.

Erdoğan aklıyla arasını açmış, klinik bir vaka haline gelmiştir.

Güya ben demişim ki, HDP Meclis’e girmezse ülkede kaos olur, erken seçime gidilir.

29 Mayıs günü Erzincan’da, Erdoğan’dan bunu ispatlamasını istemiştim.

İspatlamayanın namert, alçak ve şerefsiz olduğunu hiç çekinmeden haykırmıştım.

Fakat Erdoğan bana mısın demiyor.

Sanki duvara konuşuyorum.

Pişkince, hayasızca asılsız ve ahlaksız iddiasını sürdürüyor.

Bak Sayın Erdoğan, MHP Genel Başkanı olarak, bölücü HDP’nin Meclis’e girmediği takdirde kaos olur türünden bir beyanatım varsa ve sen bunu somut şekilde, yer ve zamanını göstererek açıklayamıyorsan, tekrar ifade ediyorum, alçaksın, şerefsizsin.

Erdoğan, sen nasıl bir Müslümansın?

Hadi Cumhurbaşkanı olmanı geçtik de, nasıl bir insansın?

Sen de hiç mi Allah korkusu yok?

Sen de hiç mi günaha girme kaygısı kalmadı?

Yalan söylemek, iftira atmak, gıybet yapmak, dedikodu ve tezviratlara bel bağlamak İslamiyet’in hangi buyruğunda, Kur’an-ı Kerim’in hangi ayetinde vardır?

Senin yaptıklarına ancak iblis teşebbüs edecektir.

Erdoğan bu iddiasını ispata mecburdur.

Erdoğan ileri sürdüğü hayasız iddiayı netleştirmekle mükelleftir.

Yine dün Erzurum’da şahsıma yönelik diyor ki;

“Nerede siyasi kadromdan bir arkadaşım İmralı’daki ile masaya oturdu, bunu ispat et. Eğer bunu ispat etmezsen alçaksın, namertsin, müfterisin.”

Sayın Erdoğan şimdi kulaklarını aç ve Elazığ’dan bizi dinle.

Artık iyice anlaşılıyor ki, sende şeref ve mertlik işportaya düşmüş, hurdaya çıkmış.

Erdoğan 16 Eylül 2012’de, katıldığı bir televizyon programından tıpkısının aynısıyla şöyle konuşuyor:

“Biz statükoyu nerede kırdık? Adaya danışmanımızı göndermek suretiyle kırdık. Oslo’ya göndermek suretiyle kırdık. Statükoyu korumak isteyenler 'Yanlış yapıyorsun' dediler bana. "Hayır ben onun riskini alıyorum" dedim.”

Erdoğan bu sözlere dublaj, montaj, komplo diyebilecektir.

Fakat ne derse desin, neyi bahane gösterirse göstersin, her şey meydandadır. Ve terörle pazarlık edenlerin kirli yüzü açıktadır.

Erdoğan defalarca İmralı canisine AKP’den milletvekili aday adayı olmuş özel temsilcilerini göndermiş, PKK’yla görüşmelere en yakın adam ve arkadaşlarını görevlendirmiştir.

Erdoğan kendi kendini yalanlayarak ne duruma düşmüştür?

Biz geçmişte kendisine PKK’yla görüşüyorsun dedik, yine şerefsizlik polemiğine başvurdu, kaybetti.

Cumhurbaşkanı görevine başlarken şeref ve namus üstüne yemin etti, kaybetti.

 

Şimdi bir kez daha ispat bekliyor, aksi takdirde alçaklıktan namertliğe kadar sövüp sayıyor.

Erdoğan, bilesin ki, bizim ispatlamamıza gerek yoktur.

Sen zaten her şeyi ispat ediyorsun. Yazık ki söylediğin ağır sözlerin de misliyle geri dönüyor, alnına kazınıyor.

Ve şerefsizliğin kara bulutu başının üzerinden bir türlü ayrılmıyor.

Kazdığın kuyuya yine kendin düşüyorsun.

Ektiğin rüzgarı fırtına olarak biçiyorsun.

Erdoğan sen yakın tarihimizin en yanlış şahsiyetisin.

Milletimiz adına çok üzülüyorum.

Elazığlı adına kahrediyorum.

Böyle birisinin Cumhurbaşkanı olması yıkımdır, kayıptır, zulümdür, milli ve manevi depremdir.

Elazığ’dan Erdoğan’a bazı sorularım olacaktır:

1-              İmralı canisiyle mektuplaştın mı? Öcalan canisinin İmralı adasından günü birlik giriş-çıkışlarına onay verdin mi? Ve şahsen temas kurdun mu?

2-              Kandil’deki PKK’lılara dinlenmesin diyerek kriptolu telefon gönderdin mi? Terör baronlarıyla telefon görüşmeleri yaptın mı?

3-              Bülent Arınç’a yönelik düzmece suikast iddiasından sonra, girilen kozmik odalardan gasp edilen devlet sırları, en mahrem bilgiler kimlerin eline geçti? Şu anda Türkiye’nin güvenlik kartları hangi mihrakların elindedir?

4-              KCK’nın kuruluşunda katkın ve dahlin var mı?

5-              PKK ve HDP’ye başkanlık karşılığında federasyon ümidi verdin mi?

Daha sorularımız vardır.

Fakat Erdoğan’a şimdilik bunlar yetecektir.

Erdoğan’ın çok yakında maskesi düşecektir.

Çok yakında eski günlerini mumla arayacaktır.

Ve günü geldiğinde ya kaçacak ya da adalete hesap verecektir.

 

Değerli Vatandaşlarım,

Aziz Dava Arkadaşlarım

Şundan herkes emin olsun ki, iktidarımızda;

Yoksullukla savaşacağız, yolsuzlukla ve terörle mücadele edeceğiz.

Devlet ve yönetim reformuyla çürümenin önüne geçeceğiz.

Ahlak ve kalitenin tesisiyle çöküşü engelleyeceğiz.

Üreten Ekonomi Programımızla sanayinin, işadamlarımızın, aç ve açıkta kalan milyonlarca masum vatandaşımızın sorunlarını gidereceğiz.

Ekonomi büyüyecek, insanımız refah ve zenginliğe ulaşacaktır.

Türkiye, MHP iktidarıyla, milli varlığına, tarihi misyonuna sahip çıkarak bugün içinde bulunduğu ataletten kurtulacaktır.

Ülkemizi 2023’de bölgesel güç ve küresel aktör, 2053’te de küresel güç mertebesine çıkaracağız.

Emeklilerimize; Mart ayında 1400 ve Eylül ayında 1400 lira olmak üzere yılda toplam 2800 lira Emekli Destek Ödeneği vereceğiz.

Ayrıca esnaflarımızın emekli aylıklarından kesilen sosyal güvenlik destek priminin kaldırılması için ne gerekiyorsa yapacağız.

Emekli aylıkları arasındaki eşitsizliği gidereceğiz.

Kamu çalışanlarımızın çeşitli isimler altında ödenen tüm ek ödenekleri emekli aylıklarına yansıtacağız.

Emeklilikte yaşa ve prim gün sayısına takılan vatandaşlarımızın mağduriyetlerini çözeceğiz.

Çiftçilerimiz feryat etmektedir.

Bu kapsamda mazotta, gübrede, ilaçta, tohumda, yemde, fidede, ÖTV ve KDV’yi tamamen kaldıracağız.

Çiftçilerimizin belini büken mazotu 1 lira 75 kuruşa indireceğiz.

Tarımı canlandırmak, çiftçimizi, hayvan üreticimizi borçtan dertten kurtarmak için bizimle yürüyecek misiniz?

Canlı hayvan kaçakçılığını önlemek, et ve sütte garanti fiyat uygulamak için tedbir alacağız.

Erdoğan karşı çıksa da, Davutoğlu itiraz etse de, Maliye Bakanı bütçe dengelerini hatırlatsa da, asgari ücreti net 1400 liraya çıkaracağız. Hayırlı olsun.

İmamsız ve müezzinsiz cami bırakmayacağız.

Cemevi gerçeğini siyasi kaygılardan uzak bir şekilde kabul edecek ve devlet yardımının önünü açacağız.

Köy ve mahalle muhtar maaşlarının en az asgari ücret kadar yükselmesi, yani en az 1400 lira olması için gereğini yapacağız.

Esnaf ve sanatkârlarımız yeni işyeri açtılarsa, onları beş yıl süreyle gelir vergisinden muaf tutacağız.

İlave olarak, kendi nam ve hesaplarına ödedikleri sigorta primlerinin yarısı beş yıl süreyle devlet tarafından karşılanacaktır.

Şoför esnafımızın aldığı yeni ticari araçtan 10 yıl kullanmak kaydıyla KDV ve ÖTV almayacağız. Kutlu olsun.

Bizimle yürümeye söz veriyor musunuz?

İşsiz kardeşlerim üzülmeyin, Üreten Ekonomi Programımızla her yıl 700 bin insanımıza iş sağlayacağız, sorunlarınızı bitireceğiz.

Bugüne kadar kim, hangi ad altında, hangi tutar ve miktarda yardım alırsa alsın, anasının ak sütü gibi helali olan sosyal yardım ve desteklerden kesinlikle mahrum bırakılmayacaktır.

Ve de bu yardımları refah artışı kapsamında yükseltip yüzleri güldüreceğiz.

Muhtaç durumda olan ailelerimizin en az bir ferdine iş vereceğiz.

İş sağlanana kadar, asgari ücretin yarısı kadar, yani 700 lira “Aile Desteği” adı altında ödeme yapacağız.

Şehit yetimlerimizin tamamına iş sağlayacağız.

Gazilerimiz ve çocuklarının işe yerleştirilmelerine öncelik tanıyacağız.

Şehit ve gazi çocuklarımızın her kademedeki eğitimini devlet üstlenecek, talepleri halinde anne veya baba mesleğine doğrudan girişlerinin önü açılacaktır.

Geçici Köy Korucularımızın mutlaka yanında olacağız, ihtiyaç ve taleplerini karşılıksız bırakmayacağız.

Uğurlu olsun.

Koruyucu sağlık ve temel sağlık hizmetlerini, eşitlik ve hakkaniyet prensiplerine uygun olarak; kolay ulaşılabilir, kullanılabilir ve hasta haklarına saygılı bir şekilde ücretsiz olarak sunacağız.

Sağlık çalışanlarımıza yönelik şiddet eylemlerinin önlenmesi için her türlü hukuki, idari ve sosyal tedbirleri uygulayacağız.

Can sıkıntısından doktor katleden, katletmeye azmetmiş canilerle etkin mücadele edeceğiz.

65 yaşını doldurmuş kardeşlerim, rahat olun, size ödenen aylığı 300 liraya çıkaracağız.

Yaşlısına bakmakla yükümlü ailelerimize sosyal bakım yardımını helalinden vereceğiz.

Kamuya ait atıl arazileri yoksullarımıza tahsis etmekle kalmayacak, istihdam oluşturmak amacıyla, büyük ya da küçükbaş hayvanları bedelsiz dağıtacağız.

Evi olmayan muhtaç ailelerimize sosyal konut sağlayacağız. Veya 250 lira kira yardımı yapacağız.

Engelli ve engelli yakını aylığını 400 liraya, ağır engelli aylığını 600 liraya yükselteceğiz.

İlköğretime ve ortaöğretime devam eden evlatlarımızın annelerine muhtaçlık durumlarını dikkate alarak en az 50 lira vereceğiz.

Aylık 200 kilowatsaatin altında elektrik tüketen ve ödeme gücü olmayan vatandaşlarımıza yüzde 75 indirim yapacağız. Hayırlı olmasını diliyorum.

Muhtaç durumdaki ailelere aylık temel ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri Hilalkart uygulamasına geçeceğiz. Güle güle harcayınız.

Öğretmenlerimizin 3600 ek göstergeden yararlanmalarının önünü açacağız.

Atanamayan 330 bin öğretmenimizin KPSS puanları yanmadan atamalarını yapacağız.

Yuva kuracak gençlerimize 10 bin lira tutarında, iki yıl vadeli, faizsiz kredi imkânı sağlayacağız.

Devletin asli ve sürekli hizmetlerinde çalıştırılan taşeron işçilere kadro vereceğiz.

Kamuda sözleşmeli, geçici, 4/B’li, 4/C’li, vekil ve benzeri şekilde istihdam edilenlerin alayını kadrolu yapacağız.

Emniyet mensuplarımızın çalışma şartlarını ve özlük haklarını iyileştirecek, bu kapsamda polislerimizin ek göstergesini 3600’e çıkaracağız. Hayırlı, uğurlu olsun.

Astsubaylarımızın intibaklarını yapacak, haklarını verecek, uzman jandarma ve uzman erbaşların tüm mağduriyetlerini gidereceğiz.

Ve şüphesiz bölücülüğün ve terörün kökünü kazıyacağız.

Temiz siyaset, dürüst yönetim için Bizimle Yürü Elazığ.

Dik baş, tok karın, mutlu yarın için Bizimle Yürü Elazığ.

7 Haziran’da MHP’ye oy verecek misiniz? (Evet)

7 Haziran’da vatana, millete ve geleceğinize sahip çıkacak mısınız? (Evet)

MHP’nin Elazığ milletvekili adaylarını tam kadro Meclis’e gönderecek misiniz? (Evet)

Bu evetler sayesinde, Genel Seçimler, büyük milletimizi tıpkı asırlar öncesinde olduğu gibi lider ülke Türkiye ülküsüne götürecek yolun başlangıcı olacaktır.

Sizleri bir kez daha sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Yolunuz, bahtınız, alnınız açık olsun diyorum.

Hepinizi Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum.

Sağ olun, var olun.

Ne mutlu Türküm Diyene.