27.10.2008- 17-19 Ekim 2008 tarihlerinde Merkez Yönetim Kurulu üyeleri ve Milletvekilleri ile, 25-26 Ekim 2008 tarihlerinde Başkanlık Divanı üyeleri ve İl Başkanları ile yapılan özel gündemli toplantılar hakkındaki değerlendirmeleri
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin
17-19 Ekim 2008 tarihlerinde Merkez Yönetim Kurulu üyeleri ve
Milletvekilleri ile, 25-26 Ekim 2008 tarihlerinde Başkanlık Divanı üyeleri ve
İl Başkanları ile yapılan özel gündemli toplantılar hakkındaki değerlendirmeleri

27 Ekim 2008

 

Ülkemizin yaşadığı yoğun gündem, milletimize yönelmiş beka düzeyindeki tehditler ile vatandaşımızın huzur ve refahını hedef alan vahim ekonomik gelişmelere yapıcı ve yol gösterici siyaset anlayışının duyarsız kalması elbette ki söz konusu olamaz.

Türkiye, altı yıldır yönetimde bulunan tek başına iktidar gücünün ciddi yönetim yanlışları ve ihmallerinden kaynaklanan ağır sorunları bütün boyutları ile ve daha derinden yaşayacağı yeni bir dönemin içine girmiştir.

Kısır ve yapay gerilim ve çatışma siyasetinden beslenerek ülkemizi kaosa sürükleyenlerin bu dönem içinde de eski alışkanlıklarını sürdürecekleri, hatalarına inatla devam edecekleri anlaşılmaktadır.

Derin bir siyasi kimlik ve kişilik buhranı yaşayan; vahim meşruiyet sıkıntıları içinde kıvranan; devletle ve kurumlarla sürekli çatışan bir zihniyetin bu aşamadan sonra ülkemize kazandıracaklarının olmayacağı ve bu anlayışın öncelikli ihtiyacımız olan istikrarı sağlayamayacağı artık belli olmuştur.

Vaad ettiği mutlu ve müreffeh, huzurlu ve adaletli bir ülke ve toplum modelinden tamamen uzaklaşarak, menfaatçilerin, fırsatçıların siyasi organizasyonu halini alan hükümet, yakından şahit olduğumuz çürüme ve yozlaşmanın hem kılavuzu hem de kaynağı haline gelmiştir.

Küresel güçlerin taşeronluğuna soyunan bu zihniyet, düştüğü taviz ve teslimiyet döngüsünün içine aziz milletimizi de hapsetmiş, yokluğun, yoksulluğun ve yolsuzluğun adresi haline gelmiştir.

Altı yıl boyunca yorulan ve hırpalanan milletimiz bilinçli bir siyasi strateji kapsamında cephelere ayrıştırılmaya çalışılmış, değerlerine ve birbirine yabancılaştırılmak ve geleceğe dair umutları sorgulatılmak istenmiştir.

İktidarda bulunan zihniyetin geride kalan altı uzun yıldaki uygulamaları, devletimizi ve milletimizi Cumhuriyet tarihinin en büyük problemleri ile karşı karşıya bırakmıştır.

Milli her meselede direnme imkânlarını tamamen kaybeden hükümeti tarihi bir fırsat olarak gören, yerli ve yabancı mihraklar ise milletimiz için besledikleri ve sakladıkları ertelenmiş niyetlerini ardı ardına sıralamaya başlamışlardır.

Bu taleplere sıcak bakan hükümet bununla da kalmamış, bu ülkede bin yıldır yaşayan Türk Milletinin bölünmesine, bu bütünleşmiş beşeri cevherin içinden yeni milletler çıkarılmasına yönelik çok tehlikeli ve vahim bir süreci de başlatmıştır.

Son yıllarda yakından yaşadıklarımız ve bunların bizlere kazandırdığı tecrübeler, önümüze yeni dayatmaların, sinsi planların konulacağına ve bu coğrafyada milli varlığımızı tehlikeye atacak önemli gelişmelerin yaşanacağına kuvvetle işaret etmektedir.

Yılların birikmiş sorunları ve ısrarla sürdürülmeye çalışılan gayri milli politikalar ülkemizi derin bir uçurumun kenarına kadar getirmiş, bin yılın köklü ve derin kardeşliğine dayanan sosyal, siyasal ve kültürel mutabakatın yerine öfke ve kuşkuların yer aldığı tehlikeli bir çatışma süreci önümüze konulmuştur.

Diğer alanlarda olduğu gibi ekonomik ve mali gelişmelerde de tam bir teslimiyet yaşanmış, siyasetin, meslek kuruluşlarının, sivil toplumun, uzman kurumların önerileri kulak ardı edilerek, yalnızca küresel dayatmalara itibar edilmiş, yaklaşan ekonomik kriz yalnızca seyredilmekle yetinilmiştir.

Yükselen cari açık, artan dış ticaret açığı, reel sektörün yüksek borçluluk düzeyi, ufukta beliren finansman problemi, yabancılaşan sermaye piyasasının hassasiyeti ve en önemlisi bunların geniş toplum kesimlerinde yol açacağı derinleşen yoksulluk hali beka düzeyindeki sorunları daha da ağırlaştıran en önemli faktör olmuştur.

Siyasi solunum cihazına bağlı olarak yalnızca gerginlikten ve ataletten nefes alan iktidar, ülkemizin ve milletimizin varlığının, geleceğimizin ve kardeşliğimizin devamının, toplumsal huzur ve refahımızın sorgulanacağı karanlık bir mecraya doğru vatanımızı hızla sürüklemektedir.

Milliyetçi Hareket olarak karşımıza çıkacak bu karanlık tablonun öngörüsünü 22 Temmuz seçimlerinden önce yüksek sesle dile getirmiş, düşüncemizi “ya teslimiyetçilik, ya milliyetçilik” seçenekleri etrafında aziz milletimizle paylaşarak, yanlış bir tercihin akıbeti konusunda uyarılarımızı yapmıştık.

Nitekim, genel seçimden sonra hayatın her alanında yaşananlar, iktidar zihniyetinin çözüm bekleyen ağır sorunlar karşısında nasıl inisiyatif kaybettiğini, nasıl bir iradesizliğe mahkum olduğunu ve iddiamızdaki gibi nasıl bir teslimiyete itildiğini göstermiş ve beklentilerimizi maalesef doğru çıkarmıştır.

Bölücü terörle mücadeleyi teröristin insafa, aşiret reisinin imdada gelmesini; ekonominin düzelmesi, yoksulluğun ve açlığın azalmasını ise krizin kapıya dayanmasını bekleyerek çözeceğini zanneden bir zihniyetin ağır bedelini çaresizleştirilmiş yoksul halk kitleleri ödemektedir.

Ancak, devir değişmiş, şartlar farklılaşmış, yalan üzerine kurulan vaadlerin altından çok sular geçmiş, gerçekler ortaya çıkmaya başlamıştır.

O dönemin aldatıcı siyasal ortamı, kirli siyaset aktörlerinin medyatik karalama ve yönlendirme kampanyaları ile aklı ve gönlü çelinen milletimizin partimize yönelişinin devamı ve haklı çıkan öngörülerimize katılımın sonuçları mutlaka yine bir sandık başında tecelli edecektir.

Siyasi mevcudiyetini devam ettirebilmenin telaşı ile kendi derdine düşen iktidar zihniyeti, ağır sorunların kuşatmasından bunalan aziz milletimizi yalnız ve çaresiz bir halde adeta kaderine terk etmiştir.

Bu gelişmelere dur diyebilmek ve bir siyasi yol haritası çizebilmek için Milliyetçi Hareket Partisi’nin değerli ve Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri ve Milletvekilleri 17–19 Ekim tarihlerinde; Başkanlık Divanı Üyeleri ile İl Başkanları ise 25–26 Ekim 2008 tarihleri arasında;

  • Ülkemizin temel sorunlarını bütün yönleri ile tartışmak,
  • Giderek karmaşık hal alan sosyal, siyasal ve ekonomik sorunlar hakkında bilgilenmek,
  • Siyaset ve demokrasi içinde bulunacak çözüm yollarını değerlendirmek,
  • Yakın ve orta vadede muhtemel gelişmeleri analiz etmek,ve
  • Mahalli idareler seçimlerine ön hazırlık yapmak maksadıyla, gündemli toplantılarla bir araya gelmişlerdir.

Toplantılar sonucunda; üzerinde mutabakat sağlanan ve kamuoyu ile paylaşacağımız ana hususlar şunlardır.

1-    Türkiye içine düştüğü; ancak son yıllarda şiddetini giderek yoğunlaştıran çetin ve tehlikelerle dolu siyasal, sosyal ve ekonomik darboğazın sancılarını yaşamaktadır.

2-    Bölücü terörün artan eylemleri ve bölücülüğün iktidar eliyle cesaretlendirildiği bu süreçte; milli değerlerimiz tartışılmakta, Cumhuriyetimiz sorgulanmakta, üniter yapımızı aşındıracak, kardeşliğimizi zedeleyecek tahrikler sinsice sürmektedir.

3-    Yüreğinde vatan ve millet sevgisi olan hiç kimse tarafından kabulü mümkün olmayan bu zincirleme hıyanet faaliyetlerinin önleyicisi ve engelleyicisi olması gereken hükümet ise gelişmeleri yalnızca izlemekte tam bir yönetim zafiyeti ve aczi göstermektedir.

4-    Türk milletinin bin yıllık kardeşlik hukukunun ve kopartılamaz manevi bağın cellâtlığına soyunan şer odakları; sınır ve kural tanımaksızın yaktıkları ihanet ateşini yükseltmenin hesaplarını yapmaktadır.

5-    Hükümetin yanlış teşhisinin neden olduğu etkisiz ve özürlü tedbirlerin gevşekliğinden cesaret alan silahlı bölücüler ile içteki uzantıları hiçbir önlemeye ve takibata maruz kalmaksızın artık alenen isyan provaları yapabilecek cürete ulaşmışlardır.

6-    Bölücü terörle mücadelede kahramanlaşan evlatlarının şehadetleri ile öfkesi giderek kabaran aziz milletimiz, siyaset eliyle yürütülen bu hain gidişata artık bir son verilmesini, devlet kudretini ve milletin kahir caydırıcılığını görmek ve göstermek istemektedir.

7-    Yabancılaşan milli kaynaklarımızın akıbeti, yaşanan yoksulluk ve yolsuzluklar, ekonomik darboğazın neden olacağı bunalım, bölücülüğün ve terörün dayanılmaz hale gelen yükselişi, yıkıcı faaliyetlerin alabildiğine kullandığı psikolojik ortam, artık Türkiye’yi bir karar aşamasına kadar getirmiştir.

8-    Bu gerilim ve tahriklere açık ortamda, varlığını aziz milletinin birliğine adamış olan Türk milliyetçileri, tarihi kardeşlik bağlarının asla ve asla kopartılmasına izin vermeyecekler, tahrikler ne kadar ağır olursa olsun büyük bir milli sorumlulukla vakar ve sükûnetlerini koruyacaklardır.

9-    İnancımız, büyük Türk milletinin tarihi asalet ve duruşunu bir kez daha sergileyerek, aziz şehitlerimizin manevi hatıralarına bütün benlikleri ile sahip çıkacakları, üzerlerinde oynanmak istenen oyunları mutlaka bozarak bu talihsiz dönemdeki gelişmeleri vicdanlarında sorgulayacakları yönündedir.

10-  Türk milleti, bugüne kadar sürdürmekte ısrarlı olduğu kardeşliğini yaşatmaya mutlaka devam edecek, buna sessiz kalanlara en güzel ve en anlamlı cevabı, er veya geç mutlaka demokrasinin kuralları içerisinde verecektir.

11-  Partimiz, yaşanan gerilim ve kargaşanın, yokluk ve yoksulluğun taviz ve teslimiyetin öncelikli sorumlusu olarak gördüğü Adalet ve Kalkınma Partisi’ne verilecek demokratik bir ihtar için önümüzdeki seçim sürecinin bir imkân ve fırsat sunduğunu düşünmektedir.

12-  Bu itibarla, yaklaşan Mahalli İdareler Seçimlerinde yapılacak tercihler, yalnızca bir siyasal desteğin ve yerel yöneticilerin seçiminin ifadesi olmayacak, aynı zamanda aziz millet varlığının kardeşçe ve beraberce yaşamasında göstereceği kararlılığın ve bölünme ve parçalanma senaryoları ile beraber yaşanan yoksulluğun ve yolsuzluğun da reddedilmesi anlamını taşıyacaktır.

13- Gelişmeler aziz vatandaşlarımızın yaşadıklarından bir sonuç çıkarmaya başladıklarını, siyasal tercihlerini Milliyetçi Hareketin kadrolarından ve siyasetinden yana kullanmaya hazırlandıklarını işaret etmektedir.

14- Milliyetçi Hareketin yöre, bölge, inanç ve kökenlere bakmaksızın bütün milletimizi kucaklayan mesajlarının yerine ulaştığının en güzel işareti, istisnasız olarak toplumun her kesiminden, her siyasi görüşten partimize olan teveccühün giderek artıyor olmasıdır.

15-  Vatanımızın geleceği açısından çok önem atfettiğimiz bu süreçte her kademedeki parti yöneticileri ve mensuplarımız özellikle bu dönemin siyasi istikametini doğru analiz edecekler ve partimizin ilkelerini ve değerlerini içtenlikle sahiplenerek her vatandaşımızın gönlünü mutlaka kazanacaklardır.

16-  Her eve, her ocağa ve her gönüle ulaşacak olan Milliyetçi Hareketin bu kutlu mesajı; milli devletin, üniter yapının, bölünmez bütünlüğün güvencesi; daha huzurlu, daha mutlu, daha müreffeh ve kardeşçe yaşamanın yüksek heyecanın ifadesi olacaktır.

Önümüzdeki günlerde Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye’yi içine düştüğü bunalımdan kurtaracak kadroların şekilleneceği, bu kutlu inancın ülkemizin her yöresinde filizleneceği Yerel Seçim Sürecine, 40. Kuruluş Yıl Dönümüne ve akabinde 2009 yılı içerisinde 9.Olağan Büyük Kurultay dönemine girmektedir.

Bu tarihi aşamada görev üstlenecek kadrolar, yalnızca Milliyetçi Hareket Partisi’nin değil aynı zamanda Türkiye’nin makûs talihinin dönüşü ve milletimizin yükselişinin de mimarları olacaklardır. İnancımız ve güvencimiz bu yöndedir.

Bu tarihi dönüm noktalarını kapsayan önümüzdeki günlerin Milliyetçi Harekete yakışır bir siyasi olgunluk, vakar ve sükûnet içinde; kaynağını büyük milletimizden aldığımız sevgi ve saygıya dayalı hasletleri koruyarak sürdürülmesi hepimiz için bir sorumluluk ve zorunluluktur.

Milliyetçi Hareket Partisine gönül vermiş inanç ve dava mensupları, dün olduğu gibi bugün ve yarın da “önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” ilkesi ile hareket edecek, “milli beka, milli devlet ve milli kimlik” üzerinde oynanan oyunları sabırla, akılla, sağduyuyla, metanet ve şuurla mutlaka bozacaktır.

Bu görevin her aşamasının demokratik bir yarışma ve heyecan içinde, Türk Milletini ve Türk milliyetçiliğini esas alan bir siyasi rekabet ortamında, ahlâkı ve erdemi muhafaza ederek, birleştiren, kucaklaştıran, kaynaştıran bir milli siyaset anlayışı ile yürütüleceğinden kuşkum yoktur.

Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı