16.07.2010 - "Oğuzata İlköğretim Okulları Eğitim Konakları" Projesi kapsamında Dikmen Köyü’ndeki temel atma töreninde yapmış oldukları konuşma
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin
"Oğuzata İlköğretim Okulları Eğitim Konakları" Projesi kapsamında Dikmen Köyü’ndeki
temel atma töreninde yapmış oldukları konuşma metni 
16 Temmuz 2010

Oğuzata İlköğretim Okulları Eğitim Konakları

Muhterem Vatandaşlarım,

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Kıymetli Basın Mensupları,

Çok hayırlı ve anlamlı bir temel atma töreni münasebetiyle bir araya gelmiş bulunuyoruz.

Bu vesileyle hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.

Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı’nın başlattığı ve dokuz bölgede gerçekleştireceği “Oğuzata İlköğretim Okulları Eğitim Konakları” projesi kapsamında, bu güzel vatan köşesinde sizlerle buluşmaktan dolayı son derece bahtiyarım.

Bu projenin, öncelikle Dikmen Köyü’nde somutlaşmasının ayrı bir anlamı ve değeri olduğu kuşkusuzdur.

Baştan beri, ilgi ve desteklerini hiç esirgemeyen ve eğitime olan bağlılıklarını en üst aşamada gösteren Dikmenli değerli kardeşlerime bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.

İnşallah okul projesinin tamamlanmasıyla birlikte, Dikmenli evlatlarımız modern ve gelişmiş bir eğitim yuvasına sahip olacaklardır.

Buna inancım tamdır ve şimdiden ilköğretim okulunun bütün Dikmenli ve Aksaraylı vatandaşlarıma hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Değerli Dikmenli Kardeşlerim,

Muhterem Konuklar,

Eğitim ve öğretim seviyesi, bir toplumun gelişmişlik düzeyini gösteren en önemli göstergelerin başında gelmektedir. Bu gerçeği kabul etmeden, hiçbir meselenin anlaşılması mümkün değildir.

Bunun önemine vakıf olmuş toplumlar bugünkü medeniyet âleminde ön sıralarda yer almışlar ve tarih sahnesinde rakiplerine her zaman fark atmışlardır.

Eğitim o kadar önemlidir ki; dünden bugüne olgunlaşarak ulaşan kültürel birikimlerin gelecek nesillere aktarılmasında ve her yaş kuşağındaki insanların toplumsal rollerini öğrenmelerinde hayati bir fonksiyonu vardır.

Nitekim hakikat ve faziletin kaynağı eğitimdir, bilgidir. Bu haliyle, güçlü bir devlet ve muktedir bir millet olmamızın yolu mutlaka ve tartışmasız eğitim ve öğretimdeki ilerlemeden geçmektedir. His ve duyguların, bilinç ve bilgiyle ehlileşmesi de doğaldır ki ancak bu yolla gerçekleşecektir.

Cehalet ve bilgisizliğin açtığı derin yaraların, millet varlığına büyük zararları olacağı kuşkusuzdur.

Barbarlık, ahlaki zafiyetler, iptidai bir zihniyet, hoşgörüsüzlük ve uzlaşmaz çelişkiler takdir edersiniz ki bilginin ve eğitimin olmadığı alanlardan beslenmekte ve buradan yayılmaktadır.

Her şeyden önce eğitim; insanın şuuruna güç verecek, heyecanına rehberlik yapacak, meseleleri tahlil ve izah etmesindeki belirsizliği giderecektir.

Eğitimin ve öğretimin sonucu olan öğrenme ise bireyden başlayarak tempolu bir şekilde ve yukarı doğru değişim ve gelişim dinamiklerini harekete geçirecek ve hayatı anlamlandırma konusunda çok değerli katkılar sağlayacaktır.

Özellikle bu coğrafyada neden var olduğumuzun, nereden gelip, nereye gitmeyi amaçladığımızın cevaplarını elbette eğitim yoluyla bulmak mümkün olacaktır.

Hadiseleri kendi haline bırakan ve çok defa da gelişmeler karşısında aciz kalan zihin örgüsünün, eğitim ve öğretimin itici gücüyle çağının olaylarında ön alan, onları belirleyen ve hatta yönlendiren bir kudrete dönüşmesi her zaman mümkündür.

Unutmayalım ki, sorunlara teslim olmak yerine; onu aşacak, etkisiz hale getirecek ve yarınlara umut ve cesaretle bakacak aydınlık bir mizaca ancak eğitim yoluyla ulaşabiliriz.

Asırlarca coğrafyaları bir kumaş gibi ölçmüş ve biçmiş kutlu ecdadın torunları olarak, hem bugüne hem de geleceğe yönelik sorumluluklarımız çok fazladır. Ve bunu da ancak eğitim ve öğretimin ortaya çıkardığı eşsiz imkânlarla gerçekleştirebileceğimiz de açıktır, kuşkusuzdur.

Özellikle bilimsel ve teknolojik alandaki gelişmeler, etkili ekonomik ve sosyal ilerlemelere yol açmış, buna sahip milletler ise küresel nizamın en önemli aktörleri olmuşlardır.

Doğaldır ki bunun yolu bilgiye ve kullanabilme becerisine bağlıdır ve aralarında bire bir ilişki bulunmaktadır.

Eğitim ve öğretimin milli olması, en az diğer özellikleri kadar önemlidir ve ön planda tutulmalıdır.

Bu sayede yetişme çağındaki milyonlarca evladımızın kafasında belirecek olan ‘ben kimim’ sorusuna cevap bulunacak ve milletimize mensubiyet bilinci kuvvetlendirilecektir.

Zira milli kimliğin oluşma süreci de bu şekildedir ve bu haliyle anlamı büyüktür. Nitekim kitle iletişim araçlarının kışkırtmalarını süzüp, bilgi çeperlerini güçlendiren ve Türk kimliğine her şart altında sahip çıkan evlatlarımız sayesinde geleceğin Türkiye’si güçlü ve muzaffer olacaktır.

Bundan asla şüphe duymuyorum.

Dizginlerinden boşanan kutuplaşmanın, kafalara sokulmaya çalışılan biz ve öteki şablonunun; öncelikle akılcı, objektif ve idealist bir eğitim seferberliğiyle etkisiz hale geleceğini düşünüyorum. Bunun için ise Dikmen Köyümüzden yakılan meşaleyi çok önemli ve kutlu görüyorum.

Ortaya çıkan aydınlığın çevreyi ışıtacağını ve buradan güç alarak hiç sönmeyeceğine inanıyorum.

Muhterem Vatandaşlarım,

Gelişmekte olan ülkelerde en belirgin eğilim, okuryazarlığı bütün topluma yaygınlaştırma, özellikle okulu, okul çağındaki çocuklara ulaştırma çabası olmuştur.

Ne var ki, içinde bulunduğumuz yüzyıl artık okuryazar olmanın bile yeterli olmadığını göstermektedir.

İnsanlığın, kusurlarına rağmen içine girdiği hızlı değişim ve gelişme süreci, bilginin ve eğitimin önemi konusunda kafası hala karışık toplumları hırpalamış ve zayıf düşürmüştür.

Bu itibarla milletimizin görüş alanına inşa edilmeye çalışılan karanlık ufukları;

Çağın şartlarına göre biçim almış, Türk ahlak ve töresinden beslenmiş, İslam inanç ve faziletinden feyizlenmiş, gücünü dünden, heyecanını yarınlardan alan bir eğitim sistemiyle,

Sorgulayan, tartışan ve meselelere analitik bakabilen berrak bir zihni teşvik eden, ezberden ziyade anlamaya öncelik veren, çağının sorunlarına kafa yoran, okuma alışkanlığı kazandıran ve zorlamaya dayalı olmayan çalışma disiplinini tavsiye eden öğretim yapısıyla aşacağımızdan kimse kuşku duymamalıdır.

Gelecekte Dikmen Köyümüzden yetişerek, devlet ve toplum hayatının güzide yerlerinde görev alacak birçok evladımıza şahit olacağımızı şimdiden biliyorum. Ve bundan da son derece mutluyum.

Artık Dikmen Köylü kardeşlerim, evlatlarını civar kasabalara göndermekten kurtulacaklar ve onlar da hak ettikleri, ancak çok gecikmiş olan modern bir eğitim kurumuna kavuşacaklardır.

Bu itibarla, bugün bunun ilk temelini atıyoruz ve “Oğuzata İlköğretim Okulları Eğitim Konakları” projesinin ilk ayağını böylelikle başlatmış bulunuyoruz.

Konuşmama son verirken, bu kıymetli projede emeği geçen, destek olan ve katkı sağlayan; Milli Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu Hanımefendiye, Sayın Aksaray Valisine, İl Milli Eğitim Müdürüne, Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfının değerli Genel Başkanına ve Aksaray Ülkü Ocaklarının yönetici ve mensuplarına huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Yapılacak olan ilköğretim okulumuzun bugünden itibaren tüm Dikmenli kardeşlerime hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyor ve güzellikler getirmesini Cenab-ı Allah’ta diliyorum.

Hepinizi bir kez daha saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.

Sağ olun, var olun.