Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – İstanbul Milletvekili Sayın Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın “Ana Muhalefet Partisi CHP’nin Hezeyanları Hakkında” yapmış olduğu yazılı basın açıklaması. 18 Kasım 2016
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – İstanbul Milletvekili
Sayın Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın
“Ana Muhalefet Partisi CHP’nin Hezeyanları Hakkında”
yapmış olduğu yazılı basın açıklaması.
18 Kasım 2016

 

Yıllardan beri ana muhalefet limanına demir atmaktan gövdesi çürüyen CHP; bir süredir politikanın dalgalı sularına ağ atmakta, tamtakır kalmış ambarını doldurmak üzere açıldığı sularda dümeni kilitlenmiş takalar gibi seyretmektedir. 

Siyaset pazarında satmak üzere istif ettiği yük ise başka partilerin bıraktığı safralardır. Ana muhalefet partisi, bir süreden beri politik yatırımı bunlara yapmaktadır.

Düşük profilli bir CHP Grup Başkan Vekili’nin MHP’ye yönelik açıklamaları, ana muhalefetin ülkenin temel meseleleri çözüm beklerken safra avına çıktığını göstermektedir.

CHP sözcüleri; kendi bahçesindeki mezbeleyi temizlemeyi unutup başkasının bahçesindeki çerçöpü karıştıranlar misali, MHP’nin iç âlemini ilgilendiren konulara burnunu sokmaktadır.

Ana muhalefetin Grup Başkan Vekiliyle öteki meraklı CHP sözcülerinin aklı, MHP’nin dinamiklerine ermez.

İktidar partisinin Anayasa ve yönetim değişikliğiyle ilgili teklifi henüz Meclise intikal ettirilmemişken CHP, MHP’nin tutumuyla ilgili faraziye ve senaryolar icat etmektedir.

CHP sözcülerinin “dört başı mamur başkanlık sistemi yutturmaya çalıştığımızı” öne sürmesi, ciddi bir anlayış ve kavrayış kıtlığının işaretidir.

Bu sözcülerin sırayla sahne alıp doğmamış çocuğa fistan biçmesi ve niyet okuyuculuğu yapması; elbette politik bilgelikten(!) değil, CHP’nin korkularından kaynaklanmaktadır.

Meclisin herhangi bir konuda irade beyan etmesi CHP için fobi, halka gidilmesi ihtimali de kâbustur.

Kuruluşu halka ve onu esas alan bir programa dayanan, adında da halk kelimesi bulunan CHP; Meclisten ve milletten kaçan, halktan kopuk bir parti hâline gelmiştir.

CHP, Türkiye’nin sorunlarına ilaç olacak somut alternatif çözümler bulmak yerine minare gölgesi kabilinden fikirler üretmektedir. Yol arkadaşlarını, politika yandaşlarını ve destekçilerini de aynı kafadaki çevrelerden seçmektedir. 

Bu hâliyle CHP’nin, ne yükünü ve taşımaya heves ettiği yolcuları selametle karaya çıkarabilmesi ne de onların ihtiyaçlarını karşılayabilmesi mümkündür.

Atatürk’ün ruhu ve onun dünya görüşü olan çelik gibi Türk milliyetçiliği, yaslandıkları CHP’den sökülüp atılmıştır.

Cumhuriyet’in kurucusu olan bu parti, rotasız ve hayalet bir takaya dönüşmüştür. Gövdesini bölücülük nemi çürütmektedir.

CHP, saltanat kayığından dem vurup bizi Saray’ın bir hastalığına yakalanmakla suçlayacağına kendi hazin durumuna hayıflanmalıdır.

CHP bazı sözcülerinin yakalandığı tavukkarası hastalığından anlaşılmaktadır ki Cumhuriyet’i kuran siyaset kartallarının yerini uçamayan kanatlılar almıştır.

Ana muhalefet partisi rüzgâra karşı boşuna kanat çırpmaktadır. Güdük kanatlılarla uçması, havalanması mümkün değildir.

CHP, mağduriyet küreğiyle adaletin temeline dehliz açmaktan vazgeçmelidir. Türkiye’nin bütünlüğüne ve milletimizin bekasına kasteden teröristlerin hak ettikleri cezadan kurtulmak için gelecekte bu geçidi kullanmak isteyeceğini hesap etmelidir.

Şeytanın avukatlığını yapmak yerine ortak aklın, millî iradenin hâkimi; toplumsal bir zaruret olan millî mutabakatın savcısı olmalıdır.

Gelecekte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde açılacak ve Türkiye’nin başını ziyadesiyle ağrıtacak davalara dosya gömleği, AB’ye de malzeme üretmekte olduğunu hesaba katmalıdır.

CHP; PKK’nın siyasi temsilcisi konumundaki HDP’nin hamiliğinden vazgeçmeli, FETÖ/PDY’ye zımni payanda olmaktan kaçınmalıdır.

CHP, MHP’nin dinamiklerine kafa yoracağına, gövdesini çürüten bölücü akımlardan temizlenmeli ve kuruluş felsefesine geri dönmelidir.

CHP, milletimizin değerleriyle barışmayı denemelidir.

CHP; Anayasa ve yönetim değişikliğiyle ilgili tekliflere ayak direteceğine, kendi görüş ve önerilerini hem iktidar partisi hem MHP hem de kamuoyuyla açık yüreklilik içinde paylaşmalıdır.

Nihai kararı verecek olan ne tek başına AKP ne de kendi başına MHP’dir.

Kararı millet adına parlamento verecek, buna göre gerekirse doğrudan milletin hakemliğine başvurulacaktır.

Ana muhalefet partisine yakışan; bu çerçevede yapıcı bir yol takip etmek, polemik yerine diyalog kapılarını açık tutmaktır.

Ana muhalefet teknesinin kaptanları da başka siyaset gemilerine seyrüsefer dersi vermeye yeltenmek yerine kendilerine makul ve gerçekçi bir rota çizerek siyaset denizine açılmalıdır.

Aksi takdirde milletimiz CHP’yi demokrasi tersanesine çekip eski rengine boyayarak müzeye kaldıracaktır.