Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreter Yardımcısı ve Konya Milletvekili Sayın Mustafa KALAYCI, TBMM’nde devam eden 2017 Bütçe görüşmelerinde, Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısının 4. ve 8. maddeleri üzerine yaptığı konuşmanın Basın Açıklaması. 16 Aralık 2016
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreter Yardımcısı ve Konya Milletvekili
Sayın Mustafa KALAYCI, TBMM’nde devam eden 2017 Bütçe görüşmelerinde,
Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısının 4. ve 8. maddeleri üzerine yaptığı konuşmanın
Basın Açıklaması.
16 Aralık 2016

 

Atanamayan öğretmenlerin umutları, bu bütçede karşılık bulamadı.

 

Bütçenin 4 bini öğretim elemanı, 5 bini de memur kadrolarına olmak üzere toplam atama sayısı 9 bin adettir. Engelliler, hâkim ve savcılar, hekim ve eczacılar, Emniyet ve askerî personel gibi bazı özellikli kadrolar atama sınırlamasına tabi olmamakla birlikte, Hükûmet, bunlar dâhil yapılacak toplam atama sayısını da 60 bin olarak açıklamıştır.

Öğretmen atamaları için ayrı bir sayı verilmemiştir. Okulların öğretmen ihtiyacı ve atanamayan öğretmenlerin umutları bu bütçede karşılık bulmamıştır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak şubat ayında en az 20 bin öğretmen ataması yapılabilmesi için önerge verdik. Mevcut ödenek ancak bu kadar sayıyı karşılayabildiği için 20 bin önerebildik. Atanamayan öğretmenler adına desteklerinizi bekliyoruz.

 

İnsanların işsizliği istismar edildi.

Birçok kamu idaresinde personel sıkıntısı had safhada olup öngörülen atama sayısı çok yetersiz kalacaktır.  Kamuda iş umuduyla 2016 yılında ortaöğretim ön lisans ve lisans mezunlarına yönelik 3 ayrı KPSS sınavına yaklaşık 6 milyon kişi girmiştir. Memur olmak için sınava giren 6 milyon kişi, buna karşılık Hükûmetin atayacağı memur sayısı sadece 5 bin kişidir.öğretmen adayları, iktisatçılar, işletmeciler işsiz, mühendisler, veteriner hekimler, teknikerler işsiz.

Hükûmet âdeta maden bulmuştur. 2015 yılında 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinden önce 400 binin üzerinde kişi "Toplum Yararına Program" adıyla ve AKP kanalıyla geçici süreli işe alınmıştır. Toplum yararından ziyade devlet imkânlarının parti yararına kullanıldığı görülmüştür. İnsanların işsizliği ve çaresizliği istismar edilmiştir.

Hükûmet taşeron işçilere verdiği sözü tutsun, aylardır ne çalışması bu?

Gençlerin hakkını yemeyin, KPSS'ye girip atanmayı bekleyen bir türlü sıra gelmeyen ve sıra gelmeden de kadroları başka yollarla doldurulan milyonlarca işsiz gencimizin hakkını nasıl ödeyeceksiniz? Taşeron elemanı, İŞKUR elemanı diye iş vermek yerine niye kadrolara alım yapmıyorsunuz?

Hükûmet öncelikle taşeron işçilere verdiği sözü tutsun. Sürekli "Çalışıyoruz, sona gelindi." gibi laflar ediliyor. Hükûmet, sıra vergi koymaya gelince anında görüntü veriyor, jet hızıyla ve acımasızca vergileri artırıp peş peşe vergi zamlarını yapıştırıyor. Aylardır ne çalışmasıdır bu? Yeter artık, taşeron işçilerle alay etmeyi bırakın. Ne yapacaksanız artık getirin şu düzenlemeyi.

AKP Suriyelilere bile kadro verdi.

AKP pek çok kamu çalışanını mağdur etmiştir. Geçici ve mevsimlik işçilerin çalışma sürelerinin uzatılacağına dair protokol imzalayan, söz veren ama yerine getirmeyen AKP'dir. 4/C mağdurlarını, vekil imam ve fahri Kur'an kursu öğreticileri ile vekil ebe/hemşireleri, aile sağlığı çalışanlarını, usta öğreticileri kadroya geçirmeyen ve ayrımcılık yapan AKP'dir. Öğretmen ihtiyacı kadar kadro ihdas etmeyen, atanmayı bekleyen öğretmen adaylarını bunalıma sokan AKP'dir. Bu arkadaşlarımız kadro beklerken Suriyelilere bile kadro veren, parti referansıyla sözleşmeli, taşeron işçisi ve İŞKUR elemanı alımları yapan AKP'dir.

 

Engelli aylığı bağlamada, kendi geliri esas alınmalı.

Hükûmet 2017 Ocak ayında 65 yaş aylığına 6,5 lira, muhtaç engelli aylığına 10 lira, muharip gazilere 19 lira, güvenlik korucularına 32 lira gibi bir zam yapmayı öngörmektedir. Hükûmet övünebilir ama ben söylerken bile sıkılıyorum. Bu paraları harçlık diye çocuklarınıza verseniz almazlar. Bu kesimlerin maaş ve haklarının iyileştirilmesi gerekmektedir.

Ailesinin geliri esas alınarak "Muhtaç değilsin." diye aylığı kesilen engelliler, yasal olarak muhtaç olmasalar da bu defa ailelerine muhtaç bırakılmışlardır. Engelli aylığı bağlanmasında kendi gelirinin esas alınmasına yönelik düzenleme yapılmalıdır. Ayrıca, doğuştan ya da işe girmeden önce engelli olanların malul sayılabilmesi sağlanmalıdır.

Engellilerin en önemli sorunlarından biri işsizliktir. Engellilerin işe yerleştirilmeleri, üretime katılmaları ve topluma kazandırılmaları temin edilmelidir.  Kamuda engelli kotaları artırılmalı ve münhal engelli kontenjanlarına süratle atama yapılmalıdır.

MHP olarak dileğimiz; şehitler arasındaki ayrımcılığın giderilmesi için verdiğimiz Kanun Teklifimizin bir an önce gündeme alınması.

Muharip gazilerden bir kısmına net asgari ücret, bir kısmına 6503 gösterge rakamı üzerinden aylık ödenmektedir. Şeref aylığında aylık bağlama gerekçesi olan "vatana hizmet" kriterinin farklılaştırılması asla kabul edilemez. Gelir ve iş durumuna bakılmaksızın muharip gazilerimize aynı tutarda şeref aylığı bağlanmalıdır. Ayrıca, muharip gazilerden madalya parası istenmesi ayıbı ortadan kaldırılmalı ve hepsine gururla taşıyacakları madalyaları verilmelidir. Muharip gazilerimiz de istihdam hakkından ve faizsiz konut kredisinden yararlanabilmelidir.

Hükûmetin şehitler ve gaziler arasında ayrım yapması gönülleri incitmiş, vicdanları sızlatmıştır. Şehitleri "görevi olmadan" ya da "görevli olup şehit olanlar" diye ayrıma tabi tutmak hangi kitapta yazıyor? Daha yeni toprağa verdiğimiz 44 şehidimize nasıl farklı bakılabilir? Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konuda hazırladığımız kanun teklifini geçen hafta Meclis Başkanlığına sunduk. Eşitsizlik ve ayrımcılığın giderilmesi için kanun teklifimiz bir an önce gündeme alınmalıdır.

Kahraman güvenlik güçlerimize hak ettikleri 3600 ek gösterge verilmeli.

Güvenlik güçlerimizle "kahramanlarımız" diye haklı olarak övünüyoruz. Güvenlik güçlerimizin huzurlu, itibarlı, güvenli ve insanca bir hayat sürdürebilmeleri sağlanmalıdır. Özellikle emekli polislerimizin ekonomik ve sosyal sorunlarına artık çözüm getirelim. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Hükûmetten isteğimiz, Emniyet çalışanlarının ek göstergelerinin yükseltilerek polislerimize 3600 ek gösterge verilmesi, emeklilikte bir nebze olsun rahatlamalarının sağlanmasıdır.

 

Çıraklık ve staj sürelerinin hizmetten sayılmaması haksızlık.

Çıraklık ve staj sürelerinin emeklilik hizmetine sayılması konusunda çok yoğun ve haklı talep bulunmaktadır, zira çıraklık ve staj süreleri emeklilik yönünden bir anlam taşımamakta, boşa gitmektedir. Çırak ve stajyer olarak çalışanların ellerine sigorta kartı ve sigorta numarası verilerek "sigortalısın" denilmekle birlikte çalıştıkları süreler emeklilikte hiç sayılmamakta, borçlanma imkânı da verilmemektedir.

Sigortalı olmaksızın askerlikte geçen sürelere, sigortalı olmaksızın doktora veya uzmanlık sürelerine, sigortalı olmaksızın yurt dışında resmî öğrenci olarak geçirilmiş sürelere, hekimlerin fahri asistanlıkta geçen sürelerine, sigortalı olmaksızın geçen avukatlık staj sürelerine borçlanma imkânı verip emeklilik hizmetine sayarken çıraklık ve staj sürelerinin hizmetten sayılmaması açıkça haksızlıktır, eşitlik ve hakkaniyetle bağdaşmamaktadır.  

Kadınlara sigortalılık öncesi doğumları için borçlanma imkânı verilmeli.

Sosyal Güvenlik Kurumu hem çıraklık ve staj sürelerini hizmetten saymayıp hem de kadınlara sigortalılık öncesi doğumlarını borçlanma imkânı vermez iken çıraklık ve staj döneminde yapılan doğumlara borçlanma imkânı vermektedir. Bu uygulama kurumun çelişkisini ve tutarsızlığını ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, staj ve çıraklık sürelerinin hizmete sayılmasına ve kadınlara sigortalılık öncesi doğumları için borçlanma imkânı verilmesine yönelik yasal düzenleme bir an önce yapılmalıdır.

Erkeklere, çalışma hayatından uzak kaldığı gerekçesiyle askerlik borçlanması imkânı verildiği gibi kadınlara da aynı gerekçeyle sigortalılık öncesi doğumlar için borçlanma hakkı verilmesi gerekliliği de mutlaka dikkate alınmalıdır.

Kamu çalışanları arasında ayrımcılık yapılmamalı, 4/C'lilere hakları muhakkak verilmeli.

4/C'lilerin çalıştıkları hizmetler süreklilik arz eden kamu görevleridir. Öyle ki "geçici" diye tanımlanmakla birlikte uzun yıllar çalıştırıldıkları ve buradan emekli oldukları yaşanan bir gerçektir. O nedenle, mevcut uygulama kanunun lafzına ve ruhuna aykırıdır. 4/C'liler mağdur edilmekte, üvey evlat muamelesine maruz kalmaktadır. 4/C'liler kendileriyle aynı işi yapan emsallerinin aldığı mali ve sosyal hakları alamamaktadır.

Geçtiğimiz yıllarda çıkarılan kanunlarla sözleşmeliler ve bazı vekil statüde çalışanlar memur kadrolarına alınmış, 4/C mağdurları ise boynu bükük bırakılmıştır. Kamu çalışanları arasında ayrımcılık yapılmamalı, çalışanların emeği sömürülmemelidir.

Vekil imamlar ve fahri Kur'an kursu öğreticileri kendi kurumlarında ötekileştiriliyor.

Din görevlileri arasında bile ayrımcılık bulunmaktadır. Vekil imamlar aynı şartlarda çalışan kadroluların aldığı maaşın yarısını alabilmektedir. Fahri öğreticiler ise aylık 600-700 liraya çalışmakta ve sigorta primleri on-on beş gün üzerinden yatırılmaktadır. Aldıkları maaşın yarısı yol parasına giden fahri öğreticilerin yanlarında çalışan İŞKUR elemanları kadar hakları bulunmamaktadır.

İş güvenceleri olmayan ve sosyal imkânları kısıtlı olan vekil imamlar ve fahri Kur'an kursu öğreticileri kendi kurumlarında ötekileştirilen ve sahip  çıkılmayan Diyanetin yetimleridir.

 

Hükümet, geçici işçilere seçim öncesi müjde verdi, seçimler geçince görmezden gelindi.

Belediyeler, şeker fabrikaları, çay fabrikaları, orman idaresi, tarım işletmeleri ve demir yolları gibi çeşitli kamu idarelerinde geçici işçi, muvakkat işçi, kampanya işçisi ve mevsimlik işçi olarak yıllardır çalışan işçiler bir türlü kadroya alınmamışlardır. Geçici ve mevsimlik işçilerin çoğu kamunun asil işlerinde çalışmaktadır. Şu garipliğe bakın ki kamu kurumları bu işçileri çalıştırmadıkları dönemde personel ihtiyacını taşeron işçilerle ve İŞKUR elemanlarıyla gidermektedir.

Geçici ve mevsimlik işçilerin daimî çalıştırılmaları hâlinde bir taraftan hizmet alımı ihalesine gidilmesine ihtiyaç kalmayacak, bir taraftan da kadro sorunu çözüleceği için iş yerlerindeki verim artacaktır.

30 Mayıs 2015 tarihinde dönemin Başbakan ve Çalışma Bakanı, işçilerin huzurunda geçici işçilerin çalışma sınırının kalkacağını müjdelemiştir. Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü'nün 9'uncu maddesine de bu amaçla hüküm konulmuştur. Bu konunun Parlamentoya sunulacağı ve hızlı bir şekilde yasalaştırılacağı açıklanmıştır. Seçimler öncesi müjde verilmiş, söz verilmiş ama seçimler geçince geçici işçiler görmezden gelinmiştir. Geçici ve mevsimlik işçiler sürekli arıyor, "Bizi unuttular." diye dert yanıyor ve hayal kırıklığına uğradıklarını söylüyorlar. Hükûmeti geçici ve mevsimlik işçilere verdiği sözün arkasında durmaya davet ediyorum.