Milliyetçi Hareket Partisi Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Şefkat ÇETİN’in, ABD’nin terör örgütlerine silah yardımları ve milli güvenliğimiz hakkında yaptığı yazılı basın açıklaması. 15 Eylül 2017
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Şefkat ÇETİN’in, ABD’nin terör örgütlerine silah yardımları ve milli güvenliğimiz hakkında yaptığı yazılı basın açıklaması.
15 Eylül 2017

IRAK VE SURİYE’YE YAPILAN SİLAH YARDIMI ABD İÇİN YATIRIM ARACI
ABD IRAK VE SURİYE’DE İKİ YENİ ORDUYU KİME KARŞI KURMAKTA?
IŞİD ORTADAN KALKTIĞINDA SİLAHLARIN NAMLUSU NEREYE DÖNECEK?
DÖRT PARÇALI KÜRDİSTAN, YÜZYILLIK EMPERYALİST PROJE
CHP TERÖRLE MÜCADELEYİ ŞİKÂYET EDEREK BATIYA ŞİRİN GÖRÜNMEYE ÇALIŞIYOR

 

Gün geçmiyor ki, ABD’nin Suriye’deki terör örgütlerine ağır silahlar ve zırhlı araçlar gönderdiğine ilişkin yeni haberler gelmesin. Türkiye’nin yıllardır mücadele ettiği kanlı terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan PYD ve YPG gibi örgütlere ve bunların birlikteliğinden oluşan Demokratik Suriye Güçleri’ne ABD yönetimi gizleme gereği duymadan silah vermeye devam etmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri’nin IŞİD’e karşı savaşmak bahanesiyle bugüne kadar Suriye’deki terör örgütlerine binlerce tır ağır silah verdiği resmi açıklamalardan anlaşılmaktadır. Bu yardımlar arasında doçkalar, havan topları, ısı güdümlü füzeler, tank savarlar, zırhlı hummer araçları, ağır silahlar, 4x4 jipler ve vinçler yer almaktadır. Türkiye’ye her silahı satmayan ABD, terör örgütlerine karşı çok cömerttir.

Son olarak iki bağımsız kuruluş olan Organize Suç ve Yolsuzluk Bildirim Projesi ve Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı’nın duyurduğuna göre; ABD ülkesindeki silah üreticilerinin talebe yetişememesi üzerine, Suriye’deki grupları silahlandırmak için Doğu Avrupa ve diğer eski Sovyet ülkelerindeki silah tedarikçilerinden de yararlanmaktadır. Söz konusu raporu hazırlayanlar, bu silahların büyük çoğunluğunun PKK/YPG’ye verildiğini ifade etmektedir. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon bütçesinden karşılanan bu silahların önemli bir kısmının Irak üzerinden ulaştırılması ise manidardır. ABD silah ve para yardımında Irak’ın kuzeyi ile Suriye’nin kuzeyini birbirinden ayırmadığını göstermektedir. Irak ve Suriye’nin kuzeyine yapılan silah yardımı aslında ABD çıkarları için yatırım anlamı taşımaktadır.

ABD’nin IŞİD ile mücadele bahanesiyle Ortadoğu’yu adeta cephaneliğe çevirdiği ortadadır. Ancak bu kadar silah ve silahlı örgütün IŞİD ile mücadeleyi aşan bir amaca hizmet ettiği de çok açıktır. IŞİD ortadan kalktığında bir orduya yetecek sayıdaki silahın namlusu nereye dönecektir? Kahraman güvenlik güçlerimizin ülkemizde göz açtırmadığı terör örgütü mensuplarının Irak’tan sonra Suriye’nin kuzeyinde de düzenli ordu haline dönüşüyor olması dikkatlerden kaçmamalıdır. ABD sınırımızın dibinde hem Irak’ta hem Suriye’de iki yeni ordu kurmakta ve teçhizatlandırmaktadır. Bu silahlı yapılanmaları bütün imkânlarıyla organize eden ABD’nin asıl niyeti, Irak ve Suriye’den sonra beslediği terör örgütleriyle Türkiye’ye karşı vekâlet savaşı yürütmek midir?

Soğuk savaş sonrası yeni bir küresel hâkimiyet konsepti geliştiren ve 11 Eylül’le birlikte uygulamaya sokan ABD, Ortadoğu ülkelerinin haritalarını kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde değiştirmek peşindedir. Terör örgütlerinin devletleri istikrarsızlaştırmak için kullanıldığı bu yeni savaş konsepti, Türkiye’yi de doğrudan etkileyen Irak ve Suriye bölgesinde fiilen uygulanmaktadır. Yıllar önce ABD Dışişleri Bakanı Condellize Rice’ın ilan ettiği, 22 ülkenin sınırlarını değiştirecek Büyük Ortadoğu Projesi anlaşılan devam etmektedir.

BOP’un Irak ve Suriye’yi parçalara ayırıp yeniden dizayn ederken, Türkiye’yi ya da İran’ı hedef olmaktan çıkardığını düşünenler yanılmaktadır. Irak’ın kuzeyinde kurulması planlanan Barzanistan’ın kendi çıkarlarına hizmet ettiğine yönelik İsrail’in üst düzey yetkililerinin geçtiğimiz hafta yaptıkları açıklamalar, aynı zamanda BOP’un devam ettiği şeklinde okunmalıdır. Dört parçalı Kürdistan planı, yüz yıllık emperyalist projedir. Bu proje daha sonra İsrail’in güvenliğine yönelik Yinon Planı ile güncellenmiş ve günümüzdeki halini almıştır. Osmanlı’yı parçalayan ve Müslüman milletleri sömürge haline getiren emperyalizmin yeni hedefi, Türk ve Arap milletlerinin arasına ikinci bir İsrail devleti kurmaktır. Okyanus ötesinden gelen tırlar dolusu silahlar, emperyalizme hizmet edecek dört parçalı Kürdistan için savaşın süreceği anlamına gelmektedir.

Terör örgütlerini devletlerin düzenli ordularının dahi sahip olmadığı silahlarla donatan ABD’nin asıl hedefi IŞİD değil bölge devletlerini parçalamaktır. Terör örgütlerinin hizmetine sunulan silahların menşeinden yola çıkarsak, sadece ABD değil Rusya, İsrail, Almanya ve İngiltere gibi devletlerin Ortadoğu coğrafyasını paylaşmak için daha büyük bir savaşı zorladıkları anlaşılmaktadır. Başta Almanya ve ABD’nin Türkiye’ye yönelik politik baskılarına ve silah ambargosuna karşın, vekâleten savaştırdıkları terör örgütlerine Türkiye’ye vermedikleri silahları vermelerinin dostlukla ve müttefiklikle hiçbir ilgisi yoktur. Türkiye’ye tehdit oluşturan bir örgüte yardım eden hangi ülke olursa olsun ülkemizin ve milletimizin düşmanıdır.

Irak’ın kuzeyinde on yıllardır sürdürülen ve bugün Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e ulaşmaya çalışan sözde devlet yapılanmaları, aslında terör bölgelerinden başka bir şey değildir. Irak ve Suriye’den koparılacak her bölge Türkiye için açık bir tehdittir. Burada önemli olan Türkiye’nin ve bölge ülkelerinin bu tehdidin farkına vararak oluşturacakları politikalardır. ABD, Rusya ya da İsrail istediği için bölge ülkeleri bölünmeye mahkûm değildir. Tıpkı yüzyıl önce Türk milletinin işgalcileri ve mandacıları vatandan defettiği gibi, bugün de Irak ve Suriye’den başlayarak Müslümanları birbirine düşüren emperyalist projeye karşı milli direnç ortaya çıkarılmalıdır. Hiçbir emperyalist projenin işbirlikçiler olmadan hayata geçirilemeyeceği unutulmamalı, Türkmen’in ve Arab’ın canına, malına ve vatanına kast edenlere fırsat verilmemelidir.

Ülkesini yabancı güçlere şikâyet eden işbirlikçi zihniyetin bir benzeri ne yazık ki Türkiye’de de mevcuttur. Devletimizin terörle mücadelesini karalayarak ve Türkiye’de sanki siviller hedef alınıyormuş algısı oluşturarak dünya kamuoyuna mesaj vermeye çalışan muhalefet anlayışının kimlere hizmet ettiği ortadadır. MİT tırlarını dillerine dolayanların ABD’nin terör örgütlerine ulaştırdığı binlerce tır dolusu silahtan hiç söz etmemesi düşündürücüdür. Muhalefet yapayım derken ölçüyü kaçırıp Türkiye’ye muhalefet etmek, Türkiye’nin düşmanlarına hizmet edecek söylem ve eylemlerle iktidara hazırım mesajı vermek bizim kitabımızda yoktur. MHP Türk milletinden yana taraftır. SİHA’lar ve İHA’lar sayesinde teröriste göz açtırılmamasından rahatsız olan muhalefet anlayışını kınıyoruz. Türkiye’nin terörle mücadelesini şikâyet ederek batıya şirin gözükmeye çalışan CHP’nin tuttuğu yol yanlıştır. İçindeki terörist sevicileri temizlemediği takdirde CHP işbirlikçi parti yaftası yemeye mahkûm kalacaktır.

Türkiye’nin terörle mücadelesi meşru bir haktır. ABD okyanus ötesinden Ortadoğu’ya ya da Afganistan’a kadar her yere müdahale ederken, Türkiye’nin açık saldırı karşısında güvenliğine yönelik mücadelesine başka kulp takmaya çalışanların niyetlerinden şüphe edilmelidir. Her türlü uluslararası platformda ve kamuoylarında ülkemizin güvenlik ve egemenlik haklarını savunmak siyasi partilerimizin görevleri arasındadır.

Son yıllarda ülkemizi istikrarsızlığı sürükleyecek olağanüstü pek çok hadiseye rağmen, küresel operasyonlara karşı direnç gösterebilmemiz devletimizin ve milletimizin gücüyle ilgilidir. Irak ve Suriye’den ülkemize yönelecek tehdide karşı gerçekleştirilen Fırat Kalkanı operasyonu ve güvenlik güçlerimizin terörle mücadeledeki kararlılığı ülkemize nefes aldırmıştır. Ancak yeterli olacağı düşünülmemelidir. Çünkü sınırımızın hemen ötesinde büyük bir hazırlık yapılmaktadır. Türkiye milli bekasını korumak ve bu toprakların ebediyen vatan toprakları olarak kalmasını temin etmek için içeride ve dışarıda çok daha güçlü adımlar atma kararlılığını göstermelidir.

Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletine ve vatanına yönelik emperyalist tehditlerin savuşturulmasını milli bir vazife olarak görmektedir. Devletimizin ve milletimizin bekasını güvenceye almak için en önemli ihtiyaç olan milli ruh ve inanç Milliyetçi Ülkücü Hareket’tedir.