Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Mersin Milletvekili Sayın Oktay ÖZTÜRK’ün yapmış olduğu yazılı basın açıklaması. 21 Şubat 2018
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Mersin Milletvekili
Sayın Oktay ÖZTÜRK’ün yapmış olduğu yazılı basın açıklaması.
21 Şubat 2018

 

Türk milleti egemenlik haklarına vurulmak istenen prangaları kırmak için tarihi bir mücadele verirken bu durumdan rahatsız olan güruhun hezeyanlarını ibret ve hayretle takip ediyoruz. Özellikle CHP ve etrafında yuvalananların tavrı, tutumu ve açıklamaları çok vahim, çok acı ve çok yaralayıcıdır. Biz CHP'yi bu Cumhuriyeti kurmuş Mustafa Kemal Atatürk'ün partisi olarak görmek istedikçe, partiyi yönetenler ısrarla ve inatla bizi yanıltıyorlar. Her açıklamaları ile Türkiye’nin meşru ve haklı davasını başka yerlere çekmeye çalışan ve bunun üzerinden yeni bir düşmanlık geliştiren, NATO müdahalesi isteyecek kadar rezilleşen, vatan haini PKK uzantısı, PYD versiyonu HDP ile aynı çizgide oluyorlar. Biz CHP'nin ana muhalefet partisi olmasını, milli birliğe katkı yapmasını, alternatif üretmesini, çözüm geliştirmesini beklerken, onlar gererek, karıştırarak, öteleyerek, bölerek ve yıkarak ana ihanet olmayı tercih ediyorlar. Bir taraftan kendi içlerindeki kısır, anlamsız, sonuçsuz tartışmaları sürdürüyor, bir taraftan Zeytin Dalı Harekatı'nı sulandırmak ve içini boşaltmak için birbirleriyle yarış ediyor, diğer taraftan da yalan, iftira ve hakaretlerle milli birliğin değişmez adresi olan partimize saldırıyorlar. CHP giderek ağırlaşan ciddi bir milli güvenlik sorunu olmaya devam ediyor.

CHP parti sözcüleri MHP düşmanlığında sıraya girmiş durumdadırlar. Birinin bıraktığı yerden diğeri seviyesizliği, çirkefliği ve hakareti bir adım daha ileri götürerek devam ediyor. Erdal Aksungur, aldığı emri uygulayan sıradan birini arıyorsa dönsün aynaya baksın. FETÖ’den aldıkları talimatları yerine getirebilmek için hangi taklaları attıklarını, Kandil seviciliğinde nasıl yarıştıklarını, PKK sözcülüğünde ne kadar mahir olduklarını çok net görecek ve zerre kadar haysiyeti varsa en azından yüzü kızaracaktır. Liderleri satın alınabilen varlıklar olarak gören Öztürk Yılmaz için, en doğru ve haklı tanımlama bizzat kendi mesleki geçmişinde açık şekilde yer almaktadır. Korkaklığın, dönekliğin, adam satmanın incelikleri konusunda çok becerikli olduğunu, Musul sicili net olarak ortaya koymaktadır. Sayın Dışişleri Bakanının ifşa ettiği siyasi serüveni ayrı bir vahamettir ve bırakın adamlığı, insanlık ölçüsünün nerelerde indiğini ispatlamaktadır.

CHP’nin bir de kerameti kendinden menkul Grup Başkanvekili Özgür Özel’i var ki, kendisini tanımlamak için lügat yetersiz kalmaktadır. Hafiflik numunesi olan bu zat, belli ki Türk milletinin en büyük kutsallarından olan ay yıldızlı bayrağımızdan da habersiz. Genel Başkanımız Sayın  Devlet Bahçeli'nin hükümet sistemiyle ilgili ay yıldız benzetmesini akla ziyan değerlendirmelerle sulandırmaya ve kendi seviyesine indirmeye çabalamış. “Yıldız güneş, ay uydu” değerlendirmesi gerçekten özel biri olduğunun açık ispatıdır. Zira, böyle yüksek bir bilgi karşısında şaşkınlığımızı gizleyemedik. Bu muhtereme, ay-yıldızın Türk bayrağının değişmez simgesi olduğunu, Sayın Genel Başkanımızın yaptığı benzetmenin de millet iradesinin karargâhı olan Meclis’i ve devletin temsil makamı olan Cumhurbaşkanlığını yükseltmekten ibaret bulunduğunu özellikle hatırlatırız. PKK ve FETÖ uydusu olanların, aklını MHP ve Bahçeli ile bozmuş bulunanların bunu anlamaları kolay olmayacaktır, ama biz yine de uyarı görevimizi yapmış olalım.

CHP’nin bir de medyadaki uzantıları var ki, onların hali daha da içler acısıdır. Kimin ve neyin sözcüsü olduğu bizce malum olan gazetenin bazı yazarları, seviyesizliğin, hadsizliğin, rezilliğin, yalanın ve iftiranın zirvelerinde dolaşıyorlar. Yüzlerine tükürülmesini nisan yağmuru zanneden bu zevat, iflah olmaz kinlerini her bahane ile kusmakla kalmıyor, bir de milletin aklıyla alay ediyorlar. Yılmaz Özdil denilen dili yanık,  "Devlet Bahçeli diyor ki 'ben de Afrin'e gideceğim' Baba seni tutan mı var?" diye buyururken, Afrin operasyonunda PKK sözcülüğüne soyunan Türk Tabipler Birliği’ne de sahip çıkmış. Sayın Bahçeli ne zaman nereye gideceğini çok iyi bilir. Hiç de yanılmadı ve yanıltmadı. Burada bir sorun yok, ancak sen nereye gittiğinin, kime hizmet ettiğinin acaba farkında mısın? PKK sevici TBB ile çıktığınız bu kirli yolda size güle güle diyorum.

İflas olmaz PKK ve Bahçeli düşmanı Emin Çölaşan için artık söyleyecek söz bulmakta zorluk çekiyoruz. Lastik top misali duvara vurdukça geri gelen, bu müzelik şahsiyetin derhal tedaviye alınmasını, sonrasında da fanusa konulup ziyarete açılmasını özellikle ve önemle tavsiye ediyoruz. Zira, nesli tükenmiş bu varlıkları, “bir zamanlar bunlar vardı” diye, gelecek nesillere anlatmak kolay olmayacaktır.

CHP ve avenesinin bu çırpınışları boşunadır. Türk milleti meşru bir savunma ve mücadele bilinciyle varlığına, birliğine, bekasına yönelmiş düşmanca emellere kahramanca duruş, korkusuzca vuruş gösteriyor. Sayın Genel Başkanımızın isabetle belirttiği gibi Hak ile batıl bir kez daha karşılaşmıştır. Halen ne işiniz var Afrin’de diyenler; geçmişte ne arıyorsunuz Viyana kapılarında diyenlerin bugünkü varisleridir. Ne arıyorsunuz Afrin’de diyenlerle, Afrin’e girmeyin uyarısı yapanlar zihniyet itibariyle hıyanet madalyonun iki yüzü, aynı beşikte ninnisi söylenen iki süt kardeşidir. Zira her şey tarihin tanıklığıyla meydandadır.