Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – İstanbul Milletvekili Sayın Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın “Seçim İttifakı Yasa Teklifiyle İlgili” yapmış olduğu yazılı basın açıklaması. 24 Şubat 2018
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – İstanbul Milletvekili
Sayın Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın “Seçim İttifakı Yasa Teklifiyle İlgili”
yapmış olduğu yazılı basın açıklaması.
24 Şubat 2018

 

 

 

Ak Parti ve MHP’nin ortak çalışmasıyla TBMM’ye getirilen Seçim İttifakı Yasa Teklifi karşısında verdiği akıl dışı tepkiler; ana muhalefet partisi CHP’nin demokrasi ve politika kulvarından feci şekilde savrularak millî irade duvarına çarptığını, kendisini toparlayacak siyaset üretmekte de zorlandığını göstermektedir.

Gerçek şu ki ittifak konusunda CHP için durum, “Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.” deyiminin karşılığıdır. 2017 yılının 16 Nisan’ındaki Anayasa Değişikliği Referandumunda kendisiyle aynı yoldan giden “Hayır!”cı partilerle ittifak etse halk cezalandıracak, ittifak etmese sandıkta hüsrana uğrayacaktır.

Yani her hâlükârda CHP kayıptadır.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin cumhur ittifakı çıkışı; daha başından ana muhalefet partisinin aldatıcı politikalarını açığa çıkarmış, çıkar hesaplarını bozmuş, gizli planlarını darmadağın etmiştir.

CHP yönetiminin; FETÖ ile PKK’nın siyasi kanadı HDP ile çürük İP’lilerle kaderini bağlayıp yoldaşlık etmesi güçleşmiş, muhataralı hâle gelmiştir.

Ana muhalefet partisi, henüz seçim sathımailine girilmeden yaman bir girdabın içine düşmüştür.

Cumhur ittifakının ezici sinerjisi ve dominant işlevi dolayısıyla CHP aciz duruma düşmüştür. Ana muhalefet partisi, MHP karşısında siyaset üretmekte zorlanmaktadır, bu yüzden de en çok partimize saldırmaktadır.

CHP'nin klişeleşmiş, eskimiş ve aşınmış ezberlerini MHP bozmuştur.

Hasedinden çatlayan CHP; çareyi partimize çamur atmakta, iftira etmekte bulmaktadır.

“Hayır!”cı şer ortaklarıyla iş birliği etmenin doğuracağı kayıpları gören CHP sözcüleri; yalansa da ağzının suyu aksa da uzanamayacağı ciğere murdar diyen aç kedi misali, şimdi cumhur ittifakını eleştirmektedir.

Ana muhalefet partisinin ittifakla ilgili yasa teklifini eleştirmesi, seçim ittifakının demokrasimiz açısından yararlarını ortadan kaldırmayacaktır.

Ana muhalefet partisinin; seçim ittifakını “Bu bir koalisyondur.” diyerek kötülemeye çalışması, mugalatadır. Teklif sağduyuyla incelendiğinde görülecektir ki burada bir koalisyon değil, ittifak söz konusudur.

Gazeteci-Yazar Rauf Tamer’in de altını çizdiği gibi, koalisyon; demokrasilerde bir zarurettir. İttifak ise peşinen ve bilinçli bir siyasi tercih, uyumlu bir eşleşmedir.

Koalisyonlar seçimlerden sonra ortaya çıkar ve kurulan koalisyon hükümetleri Meclisin onayına sunulur. Yeni sistemdeyse hükümet, seçilecek cumhurbaşkanı tarafından oluşturulacağı için, buna koalisyon denilemez.

Hatırlanacağı üzere parlamenter sistemde koalisyon bozulunca hükümet düşmekte, bu yüzden de siyasi kaos çıkabilmektedir. Hâlbuki cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde böyle bir durum yoktur. Yürütme yara almadan yoluna devam edebilmektedir.

Hâl böyleyken ana muhalefet partisi CHP, 16 Nisan’daki Anayasa Değişikliği Referandumunda parlamenter sistem üzerinden koalisyonu överken şimdi “Hani koalisyon bitecekti?” diyerek koalisyonu kötülemektedir.

Anayasa değişikliği referandumunda “Hayır!”cı koro cepheleşme eğilimine girmiş ve alınan oyları konsolide etmek için çaba sarf etmiştir. Bu da bir tür fiilî ittifak çabasıdır. Şimdi buna da mı koalisyon denecektir?

Seçim ittifakı, siyasi bir mutabakatın sandıkta halkın tasvibine sunulmasıdır ki bunun koalisyonla ilgisi olmadığı gibi; meşruiyetini doğrudan halktan alan, halka dayanan bir sistem vazetmektedir.

Ayrıca cumhur ittifakı, halkın çoğunluğunun temayülünü sandığa ve oradan da Meclise yansıtması bakımından güçlü bir demokratik yasama tablosu ortaya çıkaracaktır.

Dün parlamenter sistemin koalisyon dönemlerini savunan ve cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşı çıkan CHP’nin, bugün koalisyondan şikâyet etmesi; çaresizliğin, tükenişin ve alternatif üretecek güçten yoksun oluşun göstergesidir.

Cumhur ittifakının ‘yeni milliyetçi cephe’ şeklinde nitelendirilmesi de çok yanlıştır. Çünkü bu ittifakta siyasi yelpazenin sağında yer almış bütün partiler yoktur. Bu partilerden “Hayır!” cephesinde ve CHP’nin saflarında yer alanların varlığı hatırlanırsa CHP’nin bu konudaki tezlerinin temelsizliği de kendiliğinden ortaya çıkar. Milliyetçiliğin, CHP tabanında da önemli bir karşılığı olduğu unutulmamalıdır. 

Cumhur ittifakının önünü açacak yasa teklifinin eşitsizlik ve adaletsizliğe yol açacağı iddiaları da gerçeği yansıtmamaktadır. Çünkü İttifak sadece MHP ve Ak Parti için geçerli olmayacak, isteyen her parti ittifaka gidebilecektir. O hâlde MHP ve Ak Parti’nin yapacağı seçim ittifakı eşitsizlik anlamına gelmez. Aksine temsilde adaletin yolunu açarak % 1, % 2 oy alan küçük partilerin de Mecliste temsil edilmesini sağlar.

Cumhur ittifakı konusunda CHP yöneticilerinin iltihak çığlıkları atması ise siyaseten boşa düştüğünün delilidir.

MHP’nin iktidar partisi ile millî mutabakata dayanan cumhur ittifakı kararı, ne bir ilhak ne iltihak ve ne de bir ittihattır. Bu sadece bir seçim ittifakıdır. Meşruiyetini de millet iradesinden, demokrasinin temel dayanağı olan seçim sandığından alacaktır.

MHP, cumhur ittifakı ile 2019 Kasım’ında TBMM’de en güçlü şekilde temsil edilecektir.

MHP açısından cumhur ittifakı; Türkiye’nin içeride ve dışarıda maruz kaldığı tehditleri bertaraf etmektir. Ülkemizi 2019-2023’da Lider ülke Türkiye gayesine salimen ulaştırmak için hedefte birlikteliktir, aynı hedefe yönelmektir.

Cumhur ittifakının temel gerekçesi; Türkiye’nin bekası, milletimizin birlik ve bütünlüğü yolundaki millî mutabakat zeminini sandıkta perçinlemektir.