Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin, İstanbul’da İl ve İlçe Teşkilatlarıyla Düzenlenen Yemekli Toplantıda yapmış oldukları konuşma metni. 27 Ocak 2019
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin,
İstanbul’da İl ve İlçe Teşkilatlarıyla Düzenlenen Yemekli Toplantıda
yapmış oldukları konuşma metni.
27 Ocak 2019

 

 

 

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Basınımızın Değerli Temsilcileri,

Sözlerimin hemen başında hepinizi muhabbetle selamlıyorum.

İstanbul’da yaşayan bütün vatandaşlarıma, kökeni ve yöresi ne olursa olsun her kardeşime bu vesileyle sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimlerine 64 gün kala İstanbul’dayız.

Çok şükür siz değerli teşkilat mensuplarımızla bir aradayız.

500 yıla yakın bir süre Türklüğün başkenti ve hükümranlık merkezi olmuş bu büyük kentin önemi bizim için çok ayrı, çok anlamlıdır.

İnancım odur ki, burada atacağınız her adım, yapacağınız her çalışma huzurlu ve müreffeh bir Türkiye’nin oluşması için başlangıç teşkil edecektir.

Bu muhteşem kentte elde edeceğimiz siyasal sonuçlar, bütün yurttaki mücadelemizde moral ve motivasyon kaynağı olacaktır.

İstanbul, bugünkü toplumsal dokusu ile ülkemizin bütününü temsil eden büyük bir kaynaşmanın eseridir.

İstanbul, Türkiye’nin özetidir, özelidir, özgüvenidir.

Ev ev, semt semt, sokak sokak, mahalle mahalle asırların olgunluğunu, milletimizin sahip olduğu bütün zenginlikleri ihtişamında buluşturan bir dünya kentidir.

Burada aşacağımız her siyasi engel, ulaşacağımız her siyasal zemin, vatan sathında karşımıza çıkan bütün zorlukları aşmada bize heyecan verecektir.

Bunun için göreviniz ağırdır, büyüktür, tarihidir.

İstanbul’da hak ettiğimiz siyasi mevkie gelmek, feleğin çemberini yarmak, şeytanın bacağını kırmak artık ertelenemez bir amaçtır.

Biliyor ve takdir ediyorum ki, il ve ilçe teşkilatlarımız insanüstü bir gayretle, samimi ve dürüst bir mizaçla görevlerini yapıyorlar.

Kıt imkânlarla boğuşuyorsunuz, ama davamızı bir adım daha ileriye taşımaktan asla vazgeçmiyorsunuz.

Verilen mücadelelerin, katlanılan zahmetlerin, dayanılan zorlukların farkındayım.

Aynı zamanda yan gelip yatanların, köşe bucak dedikodu yayanların, emek vermek yerine engel çıkarmak için uğraşanların dönen tekere çomak sokmalarına izin vermiyorsunuz.

Davayı büyütmek yerine kendisini büyütmeye çalışanlara, davayı yükseltmek yerine çıkarlarını yürütmeye çabalayanlara karşı çıkıyorsunuz.

Kaldı ki olması gereken de budur.

Bu nedenle hepinize müteşekkirim.

Ancak mevcutla yetinemeyiz, mirasyedilere benzeyemeyiz.

Yerimizde sayamayız, hesabi davranamayız.

Geçmişi konuşurken ne gerçekleri ne de geleceği göz ardı edemeyiz.

Halimize şükretsek bile hedeflerimizin gerisine düşemeyiz.

Sürekli ve sürdürülebilir bir mücadele disiplininden asla ödün veremeyiz.

İstanbul muazzam bir fethin mirası, muhteşem bir Fatih’in mükâfatıdır.

Bunu bilmek, buna müstahak olmak, buna müzahir hareket etmek sadece görev değil, tarihi mükellefiyettir.

Dünyanın en büyük Türk kentinde fetih ruhuna sahip olmadıktan sonra ne yapılsa nafiledir, ne söylense beyhudedir.

Şunu bir defa açık açık ifade etmek isterim ki, mazisi yarım asrı bulmuş Milliyetçi Hareket Partisi bu kentte olması gereken yerde, hayal ve hedefindeki mertebede değildir.

Bunun pek çok sebebi vardır.

Bu sebepleri doğru teşhis ederek, doğru tedaviyle buluşturarak gücümüze güç katmamız, yürüyüşümüze sürat eklememiz ortak gayemiz olmalıdır.

Bu gayeden taviz veremeyiz, buna ilgisiz ve duyarsız kalamayız.

İstanbul, Türk-İslam medeniyetinin yüz akıdır.

İstanbul, elleri öpülesi ecdadımızın şanlı emanetidir.

Her karışında şehidin-şühedanın hatırası vardır.

Her köşesinde camilerinden yükselen ezanları, hisarlarında çınlayan anıları, burçlarında dalgalanan umutları, 39 ilçesini kavrayan yüksek bir ahlakı vardır.

Her yöresinde Müslüman Türk milletinin göz nuru, el emeği, helal kazancı, haysiyetli mücadelesi vardır ve görmesini bilenler için bütün değerleriyle meydandadır.

Bu kentte gemiler karadan yürütülüp yıkılmaz denilen surlar yıkılmışsa, yani imkânsız gibi görülen ne varsa biraz sabır, biraz akıl, biraz çaba, elbette büyük bir imanla üstesinden gelinmişse, aynısını biz niye yapmayalım, niye başarmayalım?

Sevdalısı olduğumuz bu kentte niye geriye düşelim, neden arzuladığımız seviyede olmayalım?

Dünyanın en büyük Türk kentinde, Türklüğün bekası için gerekirse candan vazgeçmeye hazır olan bir inanmışlığa sahip Milliyetçi Hareket’in gıpta edilecek diriliş ve şahlanışına neden imza atmayalım?

Şunu bilin ki, inanırsak mutlaka başarırız.

Çevresine kötümserlik aşılayanları, iş yapmak yerine laf yapanları kenara itersek önemli mesafeler alırız.

Bir olursak her zorluğu yeneriz.

Yüreklerimiz toplu vurursa her güçlüğü ezip geçeriz.

Biz İstanbul’un surlarına tırmanıp yaralı halde üç hilali diken Ulubatlı Hasan’ın ahfadıyız.

Biz Fatih’in nesli, fetih zincirinin son halkasıyız.

Kendinizi küçük görmeyiniz, cüret etmekten, cesaretinizi sergilemekten, devamlı ilerlemekten çekinmeyiniz, gecikmeyiniz.

Bunu yaparken şuurla hareket edip, güç ve güven veriniz.

Ecdadımız Oğuz Kağan’ın asırlar öncesinden söylediği şu sözü ibret verici, hepimize yol göstericidir:

Oğuz Kağan diyordu ki: “Siz birbirinizden ayrılırsanız, hepinizi ok gibi birer birer kırıp parçalarlar. Oysa birlik olursanız, hiçbir güç sizi yıkamaz, kıramaz.”

İstanbul ülküleri olanların harcıdır.

İstanbul büyük düşünenlerin haysiyetidir.

İstanbul dünyayı Türkçe okuyanların hedefidir.

İstanbul biziz, biz İstanbul’uz, hepimiz büyük Türkiye’yiz, büyük Türk milletiyiz.

Zulüm 1453’te başladı diyen soysuzlarla görülecek hesabımız vardır.

Beka sorunu yok, zeka sorunu var diyen, 31 Mart’a yönelik olarak sinsi sinsi kaos hazırlığı yapan siyasi maskaralardan sorulacak hesabımız vardır.

Zayıf düşersek, dağınık olursak, birbirimizle uğraşırsak, enerjimizi dışımıza değil de içimize harcarsak bu hesabı nasıl göreceğiz?

Küçük küçük dilimlere ayrılan, grup ve ekiplere bölünen bir siyasetin başarı şansı olur mu?

Ülkücünün ülkücüyle alıp veremediği hiçbir şey olmaz, olamaz.

Gıybet günah değil mi? Fitne günah değil mi? İftira insan hakkını gasp etmek değil mi?

Aynı anda, hem dava adamı hem de insan azmanı olunamaz.

Bu terazi bu sıkleti çekemez.

Aynı şekilde, hem Ülkücü hem de eyyamcı ve entrikacı da olunmaz.

Ülkücülük hayat boyu devam eden, Türk milletine mensubiyet ve fedakârlıkla temellenen, kazancı dua ve şükranla şekillenen tek taraflı bir sevda sözleşmesidir.

Ülkücülük, ülküsünde eriyen, ülküsüyle yükselen ahlak kahramanlarının harcı, manevi ihtişamıdır.

Bakınız ne diyordu merhum Galip Erdem:

“İnsan ancak bütün bir ömrünü Ülkücü gibi tamamlayınca Ülkücü olur.”

Nitekim Ülkücü olmak zor, Ülkücü kalmak daha zor değil midir?

Boş işlerle geçirecek vakit yoktur.

Oyalanmaya hakkımız yoktur.

Ya bir olacağız, birlikten kuvvet doğacağına inanacağız, ya da ümitleri heba ve israf edeceğiz.

Ya adam gibi adam olup davamızı omuzlarda taşıyacağız, ya da serpilmek yerine yatağından taşan ırmaklar gibi sağa sola saçılıp gideceğiz.

Elbette başarmanın dışında ikinci bir seçenek takmıyor, tanımıyoruz.

Elbette egolarına teslim olan, kendisini dünyanın merkezi sanan, nefsinin esareti altına giren kim olursa olsun, elimizin tersiyle itiyor, önümüzden çekip atıyor, tabii ki yok sayıyoruz.

Kendini aşmış, günlük hesapların peşinde koşmayan, davamızın vizyonunu İstanbul sathına yaymayı kafasına koymuş, üstelik bunu dert edinmiş yüksek vasıflı insanlarla hedeflerimize ulaşacağız.

Bunun da, ancak ve ancak güçlü bir teşkilatla, kuvvetli bir kucaklaşmayla olabileceği ortadadır.

Ülküsü bir, ülkesi bir, ilkesi aynı tüm dava arkadaşlarımın bu şuurda olduklarını biliyorum.

Bu erdemi gösterebilecek olanların, Milliyetçi Hareket’in özlediği siyasal yükselişe ve İstanbulluyu özlediği günlere kavuşturacağından şüphe duymuyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul’da vardır, daha da güçlenecek, daha da büyüyecek, daha da yükselecektir.

Bu yükselişin önünde hiç kimse duramaz.

Bu yükselişe hiç kimse mani olamaz.

Bu yükselişin ilerleyişini hiç kimse kesemez, engelleyemez.

 

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Bilhassa ifade etmek isterim ki, Cumhur İttifakı’nın başarısı, Milliyetçi Hareket Partisi’nin başarısıdır.

İstanbul’da Cumhur İttifakı’nın doğasına uygun şekilde Adalet ve Kalkınma Partisi’yle uzlaşmaya vardık.

Bildiğiniz gibi, Maltepe, Beşiktaş ve Silivri’de partimizi ve Cumhur İttifakı’nı temsil eden değerli dava arkadaşlarım belediye başkan adayı olarak İstanbullu kardeşlerimizin huzuruna çıkmışlardır.

Kalan 36 ilçede ise AK Partili isimler belediye başkan adayı olarak gösterilmişlerdir.

Ancak 39 ilçenin tamamında belediye başkan adayı olan kardeşlerimiz aynı zamanda Cumhur İttifakı’nın adaylarıdır.

Ayrımız gayrımız yoktur.

Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız da Sayın Binali Yıldırım’dır.

Milliyetçi Hareket Partisi hem Maltepe’de, hem Beşiktaş’ta, hem de Silivri’de belediye başkanlıklarını kazanmak için mücadele halindedir.

Artık İstanbul’da bir belediyemiz olsun, artık İstanbul’a yerel düzeyde doğrudan bir hizmetimiz dokunsun. Beklentimiz budur, arayışımız buna yöneliktir.

Bunun yanında diğer ilçelerde de Cumhur İttifakı’nın AK Partili belediye başkan adaylarının seçilmesi hususunda bütün samimiyet ve gayretimizle çalışacağız, kendi adaylarımız için ne yapıyorsak onlar için de aynısını yapacağız.

Büyükşehir ve ilçe belediye meclislerinde mutlaka etkili olmalıyız, temsil kapasitemiz güçlü olmalıdır.

Cumhur İttifakı İstanbul’da öne çıkmalıdır.

İstanbul’un kronik sorunları kökünden çözülmelidir.

Cumhur İttifakı’yla birlikte Milliyetçi Hareket Partisi 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimlerinde İstanbul’a mührünü vurmalıdır.

Şayet İstanbul zilletin yönetimi altında olursa milli bekamız ağır hasar alacaktır.

Çünkü;

Zillette hayır yoktur.

Zillette umut yoktur.

Zillette gelecek yoktur.

Allah’ın izniyle Cumhur İttifakı zilleti silip süpürecektir.

Milli beka için Cumhur İttifakı’nın Mahalli İdareler Seçimlerinde de varlığına kanaat getirdik, ona göre siyasetimizi ve stratejimizi tayin ettik.

Cumhur İttifakı’nın 24 Haziran Seçimlerinden aldığı sonucun 31 Mart Seçimlerinde tahkimini kaçınılmaz bir ihtiyaç olarak değerlendirdik.

31 Mart 2019’da herhangi bir yol kazasının pek çok badireye yol açacağını öngördük.

Bu maksatla dört ayaklı stratejimize uygun olacak şekilde iki ana siyasi hedefimizi belirledik ve paylaştık.

Birinci ana siyasi hedefimiz, hiç şüphesiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin 31 Mart 2019’dan güçlenerek çıkması, buna uygun mahalli idareler yönetiminin demokratik kazanımlarla tesisidir.

Zillet ittifakının yeni hükümet sistemini boğma emelini bozguna uğratmak, kriz ve kaos çıkarma çabalarını püskürtmek gayemizdir, gayretimizin temelidir.

İkinci ana siyasi hedefimiz, milli bekamız üzerinde oynanan tehlikeli oyunların bertarafı, aynı zamanda küresel tahrik ve dayatmalara karşı uyanık olmak, diri olmak, sağlam duruş göstermektir.

31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimlerinde Türkiye’nin yeni bir tarih yazmasını arzuluyoruz.

Milli mukavemeti kırmak için zaafımızı gözleyen iç ve dış mihraklara unutamayacakları bir dersin, altından kalkmayacakları bir cevabın verilmesini istiyoruz.

Bunu yapacak olan İstanbullu kardeşlerimdir, elbette büyük Türk milletidir.

İnancım odur ki, Cumhur İttifakı sahip olmuş olduğu Milli Mücadele ruhuyla Türkiye’nin hak ve hukukuna sahip çıkacak, milli bekaya omuz ve destek verecektir.

Hepinizin bilmesini istiyorum ki, zilletin meydan okumasına tepkisiz duramazdık.

Bu itibarla Cumhur İttifakı’nın iradesini 31 Mart 2019’da göstermek, zilleti her seviyede etkisizleştirmek için kutlu bir sefere çıktık.

30 büyükşehir belediye başkanlığının tamamında ve bunların alt belediyelerinde Cumhur İttifakı’nın doğasına riayet edecek şekilde Adalet ve Kalkınma Partisi’yle uzlaşmaya vardık.

30 Mart 2014 Mahalli İdareler Seçimleriyle 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerindeki oy dağılımlarını dikkate alıp siyasi irademizi netleştirdik.

Partimizin yönetimi altında bulunan büyükşehir belediye yönetimleri ve ilçe belediyelerinde Adalet ve Kalkınma Partisi aday çıkarmadı.

Hatta 30 Mart 2014’e göre söyleyecek olursak, partimizin yönetimi altında olmayan bazı yerlerde AK Parti yine aday göstermedi.

Bunun yanında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yönetimi altında bulunan büyükşehir belediyeleriyle bunların ilçe belediyelerinde de biz Cumhur İttifakı’na uygun olacak şekilde adaylarımızı çıkarmadık.

Uzlaşmamız, az evvel dile getirmiş olduğum dört ayaklı stratejimizle iki ana siyasi hedefimiz kapsamında varlık bulmuştur.

İlçe, il veya büyükşehir fark etmeksizin, bütün seçim çevrelerinde belediye meclis üyesi aday listelerimiz tanzim edilip seçime girecektir.

Bu konuda herhangi bir ihmal, gecikme, geride kalma, ağırdan alma kesinlikle olmayacaktır.

İstanbul’da, sizlerden bu kapsamda tam bir hassasiyet beklediğimi özellikle dile getirmek isterim.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak Cumhur İttifakı’nın gereği neyse onu yaptık ve yapmaya da devam edeceğiz.

Siyasetimizi gölgeleyecek hiçbir ilişki ağının içinde olmadık.

Birkaç daha belediye alalım diye ilkelerimizi çiğnemedik, boyun eğmedik, aman demedik, beka ağırlıklı siyasetimizden taviz vermedik.

Sizlerden bilhassa bekliyorum ki, sağlam duruşumuzu, berrak düşüncelerimizi, isabetli değerlendirmelerimizi İstanbul’daki her insanımızla paylaşınız.

Partimizin aday çıkarmadığı her yerde, hem Cumhur İttifakı’nın adayları için çalışınız, hem de belediye meclislerine daha fazla arkadaşımızın seçilmesi için elinizden gelen çabayı gösteriniz.

Belediye derken bekayı görmezden gelmeyeceğiz.

31 Mart 2019’da düşman sevindirmeyeceğiz.

Zilleti güldürmeyeceğiz, buna karşılık İstanbul’da, inanıyorum ki, hasretle beklediğimiz zafere, önem ve öncelikle belirlediğimiz hedeflere muhakkak ulaşacağız.

Ya beka ya bela seçiminde, sonuna kadar beka diyeceğimizi, bu uğurda her fedakârlığı yapacağımızı aklınızdan bir an olsun çıkarmayınız.

Gevşeklik göstermeyiniz.

Acziyete prim vermeyiniz.

Yılgınlığa müsaade etmeyiniz.

Önümüzdeki dönem, Türk milletinin geleceğine damga vurmanız ve iradenize sahip çıkmanız için tarihi bir fırsatı sizlere sunuyor.

Bu milli görevi yerine getirmek için İstanbul’da her eve ulaşarak, her vatan evladının sevgisini ve gönlünü kazanmak zorundasınız.

İstanbullu, kendisine ulaşacak mesajları bekliyor.

İstanbullu, kendisine uzanacak elleri gözlüyor.

İstanbul artık Milliyetçi Hareket Partisi’yle bütünleşme, kucaklaşma özlemi çekiyor.

 

Değerli Arkadaşlarım,

Beka demek var oluş demektir.

Beka demek istiklal, istikbal, milli iffet, milli haysiyet demektir.

Beka sorunu yok, zeka sorunu var diyenler, biliniz ki çukurdadır, uçurumun dibindedir.

CHP yine tarihin yanlış tarafındadır.

HDP’yle gönül ittifakı kuranlar, FETÖ’nün kumandası altında olanlar, YPG’yi kendi vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum görenler bekayı nereden bilecek, bekanın nesini idrak edecektir?

Biz hem beka deriz, hem de zekâmızla bahtiyarlık duyarız.

Biliriz ki, malum isimlere zekâmızın sadakasını versek ömür boyu kendilerini alim, arif, ilim kutbu zannederler.

Bunlar bekayı bilmeseler de zeka sorunları olmadığı kanaatimdeyim.

Allah herkese nasibine göre az ya da çok bir zeka vermiştir.

Ancak bunlarda vatana sadakat sorunu vardır, devlete bağlılık sorunu vardır, bayrağa sevgi sorunu vardır, demokrasiye muhabbet sorunu vardır, millete aidiyet sorunu ise had safhadadır.

Terör bir beka sorunudur, teröristlere cici çocuk muamelesi yapanlar beka sorununu anlamazlar.

15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsüne tiyatro diyen kripto işbirlikçiler beka sorununu göremezler.

Fırat’ın doğusuna girilmesin diyen, Zeytindalı Harekatı’nı hazım zorluğu çeken çürümüşlere göre beka sorunu vehimden ibarettir.

HDP’yle yasak ilişki yaşayanlar, PKK’lılara arkadaş diyenler için beka sorunu doğal olarak ham bir hayaldir.

Güney sınırlarımız boyunca sahnelenen vahşet ve dehşete bir kez olsun tepki göstermeyen, haine hain diyemeyen, katile katil diyemeyen, milli güvenlik için kaygı taşımayan zevat için beka sorunu değil börek-çörek sorunu vardır.

Üstelik 1881 adet Atatürk hakkındaki kitabı 2 bin 500 liradan satanlar için beka sorunu değil, ballı kaymaklı ticaret sorunu vardır ve bu sorunu da alavere-dalavereyle çözmüşlerdir.

Türkiye’nin beka sorunu yok demek için bir insanın ya sabah-akşam fok balığı belgeseli izlemesi, ya da nesli tükenen kuşların peşine düşüp ülkeler arası mekik dokuması yeterlidir.

Beka sorununu görmeyen belayı mutlaka bulacaktır.

Venezuela’daki tüyler ürpertici feci olayları görüyorsunuz.

Tüm dünya bu ülkeye kilitlenmiş durumdadır.

ABD Başkanı Trump seçilmiş bir devlet başkanını yayımladığı Twitter mesajıyla devirmeye kalkışmıştır.

Bu haydutluktur, darbeciliktir, despotluktur, kanunsuzluktur, hüsran verici bir ilkelliktir.

Maalesef demokrasi ve özgürlük savunucusu pek çok ülke sosyal medyadan verilen darbe çağrısına destek vermiştir.

Küresel vicdan sınıfta kalmıştır.

Demokrasi ağır bir yara almıştır.

Uluslararası hukuk yırtılıp atılmıştır.

Uluslararası düzen mahvın eşiğindedir.

Birleşmiş Milletler zalimlerin yanında saf tutmuştur.

Maduro’ya yapılan alçak girişim bundan sonra başka ülkeler için emsal teşkil edebilecektir.

Trump yarın sabah kalktığında, canını sıkan, asabını bozan, sinirlerini oynatan bir devlet ya da hükümet başkanıyla ilgili yeni bir açıklama yaparsa dünyanın akıbeti ne olacaktır?

Veya ABD’deki bir muhalefet lideri geçici başkan olarak herhangi bir ülke ya da ülkeler tarafından tanınır ve ilanı yapılırsa insanlığın nerelere doğru savrulacağını düşünen, hesap eden var mıdır?

Trump’ın Maduro’ya darbe teşebbüsünü şiddetle kınıyorum.

Ve de Venezuela’nın iç savaş şartlarına sürüklenmeden bu badireyi atlatmasını temenni ediyorum.

Zalimlere direnmek haktan, hakikaten yana olmak demektir.

Maduro’nun teslim olmaması, boyun eğmemesi, emperyalizmin esaretine girmemesi dileğimdir.

Dikkatlerimizi çekmedi sanılmasın, ülkemizdeki işbirlikçi tatlı su demokratlarından Maduro’yla ilgili tek bir söz işitilmiş değildir.

Bunlar üç maymunu oynamaya devam ediyorlar.

İbretlik şekilde zillet suskundur, vurgun yemiş gibidir.

Biz ise zalime zalim demeyi sürdüreceğiz.

Biz doğrudan ve halkın iradesinden yana tavrımızı sonuna kadar, her seviye ve durumda muhafaza edeceğiz.

Zora dayalı siyasetin ters döneceğini, zorbaları perişan edeceğini inançla söyleyeceğiz, bunun da arkasında duracağız.

Biz Milliyetçi Hareket Partisi’yiz.

Mazlumların her zaman yanındayız.

Hakkı yenilenlerin, haksızlığa uğrayanların her zaman destekçiyiz.

Zalimlerin ise Allah şahit hasmıyız.

Beka İçin Milli Karar, Cumhur İçin İstikrar diyen tarihi iradeyiz.

Sağduyunun Birlikteliği, Cumhur İttifakı diyen inanmış ve ülküleri olan milli hedef ve heyecanız.

İnanıyorum ki 31 Mart 2019’da Türkiye Ehline Emanet edilecek, ülkemizi hiç kimse tutamayacak, Cumhur İttifakı’nın geleceği inşa amacına ve 2023 hedeflerini yakalama azmine hiçbir zalim ve zillet ehli ket vuramayacaktır.

Bayrağa sahip çıkacağız.

Vatanımıza sahip çıkacağız.

Onurumuza sahip çıkacağız.

Bekamıza sahip çıkacağız.

Davamıza sahip çıkacağız.

Geleceğimize sahip çıkacağız.

Bin yıllık kardeşliğimizi yaşayıp yaşatacağız.

Yoksulluğu bir kader olarak kabul etmeyeceğiz.

Bölücülüğü meşru ve normal görmeyeceğiz.

İstismara ve işbirlikçiliğe izin vermeyeceğiz.

Çatışma ve kavganın vebaline ortak olmayacağız.

Milli değerler etrafında kenetlenecek, bölünmeyeceğimizi dosta ve düşmana göstereceğiz.

İstanbul’un önünde güveneceği Cumhur İttifakı, sırtını yaslayacağı Milliyetçi Hareket Partisi vardır.

Sizlere inancım tamdır.

Durmayınız, yılmayınız, yorulmayınız, çok çalışmaktan yüksünmeyiniz.

Milliyetçi Hareket Partisi, Türk milletinin dimdik ayakta kalmış son burcudur.

Milliyetçi Hareket Partisi, Türk milletinin birlik, refah, huzur ve kalkınma yolunda son umududur.

Milliyetçi Hareket Partisi asla teslim olmayacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi sonuna kadar mücadele edecektir.

Ve İstanbul’da mutlaka başarılı olacaktır.

Bu heyecanı sizlerde görüyorum.

Bu ruhu gözlerinizden okuyorum.

Burada sizlerden aldığım güçle, inançla vurguluyorum ki;Beka İçin Milli Karar, Cumhur İçin İstikrar

Hepinize üstün başarılar diliyorum.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayımıza, 39 ilçedeki belediye başkan adaylarımıza üstün başarılar diliyorum.

Özellikle Maltepe, Beşiktaş ve Silivri’yi sizlerden bahanesiz istiyorum.

Cenab-ı Allah yar ve yardımcınız olsun.

Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun.

Sağ olun, var olun.

Ne Mutlu Türküm Diyene.