Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri Sayın İsmet BÜYÜKATAMAN’ın, “ABD Senatosunun Aldığı Yok Hükmündeki Sözde Soykırım Kararına Dair” yaptığı yazılı basın açıklaması. 13 Aralık 2019
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

 

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri Sayın İsmet BÜYÜKATAMAN’ın,
“ABD Senatosunun Aldığı Yok Hükmündeki Sözde Soykırım Kararına Dair”
yaptığı yazılı basın açıklaması.
13 Aralık 2019

 

Amerika Birleşik Devletleri her seçim sürecinde olduğu üzere bu sefer de sözde Ermeni soykırımı tasarısını gündeme getirmiştir. Geçtiğimiz ay ABD Temsilciler Meclisi’nde onaylanan sözde soykırımın alelacele ABD Senatosu’na getirilmiş olması kendileri adına büyük bir utanç vesilesiyken bizim adımıza yok hükmündedir.

Kristof Kolomb’un 1492'de yolunu şaşırıp Atlantik Okyanusu'nu aşarak Kuzey Amerika'ya ulaşmasıyla başlayan Kızılderili katliamları 1886 yılına gelindiğinde insanlık dışı amacına ulaşmış ve en az 60 milyon Kızılderili hayatını kaybetmiştir.

Koloniler döneminde başlayan daha fazla kazanç, kendini büyük görüp diğerlerini yok sayma kültürü böylece 4 Temmuz 1776’da kurulan ABD’nin genetik kodlarına işlemiştir. İnsanı en iyi tanıyan kişi, düşmanıymış. ABD’nin bugün de devam eden, sadece belli çıkar çevrelerinin menfaatlerini düşünen, insanlığı yok sayan anlayışı 19. yy.da yaşayan bir Kızılderili şefi tarafından oldukça net bir şekilde gözler önüne serilmiştir: “Sahip olma isteği onlarda bir hastalık olmuş. Bu insanlar, zenginlerin bozabileceği ama yoksulların bozamayacağı birçok kural koymuşlar. Yönetici olan zenginleri güçlendirmek için yoksullarla güçsüzlerden vergiler alıyorlar. Bizim annemizin, toprağın, kendilerinin olduğunu söylüyorlar. Bu ulus, baharda yatağından taşarak yoluna çıkan her şeyi yok eden bir ırmağa benziyor.

Milyonlarca Kızılderili’yi düzenledikleri insan avlarıyla, yardım ediyoruz diyerek dağıttıkları zehirli gıda ve battaniyelerle katletmekten utanmayan bozuk Amerikan zihniyeti, köle olarak Afrika’dan getirdiği insanlara yaptıklarıyla da tarihin utanç sayfalarındaki yerini almıştır. Zencileri, sırf ten renklerinden dolayı her türlü insan hakkından mahrum bırakılmaları, hayvanat bahçelerinde kafeslerde sergilenmeleri de Amerikalılara yetmemiş, zenciler katliamlarla yok edilmek istenmiştir.

ABD’nin bugün kabul etmek zorunda kaldığı bazı insanlık dışı uygulamalar genetiği bozuk Amerikan zihniyetinin soykırımdan söz edecek son ülke bile olmadığının ispatıdır. İlaç şirketlerinin daha da zenginleşmesi için Zencilere ilaç deneylerinde ölümcül hastalık bulaştırılması ABD için sıradan bir vakıadır. Özellikle Alabama’da topyekûn bir halkın denek olarak kullanılması, hastalığa müdahale edilmeyip hastalığın seyrinin takip edilmesi insanlık tarihinin görmediği bir devlet terörüdür. Kaldı ki ABD’nin son 10 yıldır Orta Doğu’da yaşanmasına sebep olduğu katliamlar, soykırım boyutuna ulaşmış durumdadır. Yakın gelecekte ABD’nin soykırım kitabına bu vahşet de kaydedilecektir.

Martin Luther King’e hayal kurdurtan ABD’nin zencilere uyguladığı katliam politikalarıdır. 1963 yılında 250 bin zencinin katıldığı hak arama yürüyüşünde “Bir hayalim var benim. Gün gelecek, bir zamanlar köle olanların evlatlarıyla yine bir zamanlar köle sahiplerinin evlatları, Georgia'nın kızıl tepelerinde, birlikte kardeşlik sofrasına oturabilecekler. Bir hayalim var benim. Gün gelecek, dört büyük çocuğum, derilerinin rengine göre değil, karakterlerinin yapısına göre değerlendirilecekleri bir ülkede yaşayacaklar.” diyen King, sadece insan olarak kabul edilmelerini isterken Amerikan zihniyetinin bir çukur olduğunu da göstermiş oluyordu. Ne üzücüdür ki bugün hâlâ bu hayal ABD’de gerçekleşmemiştir.

1965 yılında “Zenci ellerini cebimden çek.” diye bağıran suikastçının kurşunlarıyla ölümsüzleşen Malcolm X’i Müslüman yapan da, zencilerin onun arkasından gitmesini sağlayan da ABD’nin insan onurunu yok sayan, kendi zenginleri dışındakileri insan olarak görmeyen zihniyetidir.

Sakat Amerikan zihniyetinin bir özelliği de yaptığı katliamlara rağmen kendini mazlum, katledilenleri zalim gösterme becerisidir. TV’lerde, sinemalarda hatta çizgi filmlerde Kızılderililerin sözde kötülüklerini yıllarca izlediğimiz gibi bugünün Amerikan sinemasında, katledilen milyonlarca Müslüman’ın aslında terörist olduğu yalanını görmekteyiz. Çocuklarımızın ellerindeki tablet ve telefonlara yükledikleri, Müslümanların terörist olarak gösterildiği oyunlar, zihinlerimizin henüz çocuk yaşta devşirildiğini göstermektedir.

Ermenilerin iddiaları gerek Türk milletinin medeni vasfına aykırı olması gerekse tarihî belgeler ışığında asılsızdır. Bu sebeple bu bir iddia değil, iftiradır. Osmanlı Devleti, Ermenilerin sözde katliam iddialarının araştırılması için İspanya’ya Hollanda’ya, Danimarka’ya ve İsveç’e Şubat 1919’da birer nota göndermiş ve ikişer hukukçu görevlendirilmesini ve soruşturma komisyonu kurulmasını talep etmiştir. Bu talep, İngiltere’nin engellemesi sebebiyle sonuçsuz kalmıştır. Bugün de Türkiye Cumhuriyeti’nin “Arşivlerimizi açalım, bu iddiaları tarihçiler araştırsın.” önerisi karşılık bulmamaktadır. Türkiye’nin bu safsatalarla kaybedecek vakti bulunmamaktadır. “2023 lider ülke Türkiye” hedefine koşan Türkiye’yi çıktığı yoldan geri çevirmeyi amaçlayan bu hamlelere karşı şanlı devletimizin ve asil milletimizin yanında olduğumuzun bilinmesini isteriz.

Türk milleti asildir; mazluma şefkati, zalime şiddetiyle tanınır. Türk milleti kadife eldiven içindeki demir yumruktur. Tarih bunun vesikalarıyla doludur. Dini, milleti fark etmeksizin dünyanın neresinde bir mazlum varsa duasında Türk milleti vardır. Eğilip sesine kulak verdiğinizde vefalı Türk’ü beklediğini duyarsınız. Amerika’nın, şirketlerinin çıkarlarını korumak için sömürmek amacıyla gittiği coğrafyaların tamamında Türklerin şefkatli ellerini karşılık beklemeksizin uzattığını görürsünüz. Türk’ün medeni vasıfları, insanlığın özüdür.

Temiz Türk milleti, ABD senatörlerinin kanları ellerini kaldırmasıyla kirlenmeyecektir. Tarihi saptırma konusunda uzman olan ABD’nin bu özelliğini Malcolm X ne de veciz bir şekilde ifade etmiştir: “Eğer, dikkatli olmazsanız, gazeteler mazlumlardan nefret etmenizi, zalimleri ise çok sevmenizi sağlar.

Bu vesileyle bir gereklilik olan Ermeni tehcirini düşünen, dönemin şartları düşünüldüğünde bu kararı uygularken her türlü insani tedbiri alan ve tehciri sağlıklı bir şekilde gerçekleştiren dönemin kudretli devlet adamlarını rahmet ve minnetle tekrar yâd ediyorum. Ruhları şâd, mekânları cennet olsun.