Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri Sayın İsmet BÜYÜKATAMAN’ın “İp cambazlarının, FETÖ tutuklusu Enver Altaylı üzerinden partimizi hedef alan saldırılarına dair” yaptığı yazılı basın açıklaması. 24 Ocak 2020
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri Sayın İsmet BÜYÜKATAMAN’ın
“İp cambazlarının, FETÖ tutuklusu Enver Altaylı üzerinden
partimizi hedef alan saldırılarına dair”
yaptığı yazılı basın açıklaması.
24 Ocak 2020

 

 

Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin; FETÖ’nün siyasi ayağının ortaya çıkarılması gerektiğini söylemesinin ve bunun yolunu göstermesinin ardından belli odakların ve siyasi partilerin içerisine düştükleri telaş, kamuoyunun malumudur. Yaklaşık bir haftadır yarasından gocunan siyasi partilerin temsilcileri ve bunların kalemşörleri, konuyu mecrasından nasıl çıkarabileceklerinin derdine düşmüştür. Sayın Genel Başkanımız belli ki bir taşla birçok hain vurmuştur.

Türk Milliyetçilerinin tek ve son kalesi olan Milliyetçi Hareket Partisini FETÖ ile ilişkilendirebilmek adına bugüne kadar becerisini gösterememiş olan ipotekli zihniyetin müfterileri, birkaç gündür FETÖ tutuklusu Enver Altaylı üzerinden partimize sistemli bir şekilde saldırmaktadır. Bunlara göre güya Enver Altaylı; Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in sağ koluymuş, Milliyetçi Hareket Partisinin en önemli isimlerinden biriymiş. “At yalanı, bulursun inananı.” misali partimizde hiçbir değeri olmayan bir isim üzerinden MHP’yi FETÖ’cülerin merkezi olarak göstermek basit bir “ip cambazlığı”dır.

Milliyetçi Hareket her devirde saldırıların hedefi olmuş; fitne ve fesatlarla içten çökertilmeye çalışılmıştır. Birilerinin elleri her dönemde Ülkücü Hareket’in işlerine müdahil olmaya yeltenmiştir. Çok şükür ki bu kirli eller tespit edildikçe kırılıp atılmış, bunların partimize müdahalesine müsaade edilmemiştir. Geçmişte yaşanan acı tecrübeler hafıza kayıtlarımızda durmaktadır:

12 Eylül 1980 askerî darbesinden sonra Ülkücü Hareket’in yeni bir siyasi parti çatısı altında varlığını sürdürmesinin engellenmesi için başvurulan oyunlar ve tezgâhlar hafızlarımızda tazeliğini korumaktadır.

1992’de Ülkücü Hareket’te yaşanan kırılma ve kopmada hangi fitne mekanizmalarının harekete geçirildiği ve bu süreçte dış mihrakların oynadığı rol de unutulmamıştır.

12 Eylül sonrası kapatılan MHP’nin yeniden açılmasının gündeme geldiği dönemde 27 Aralık 1992’de Söğütözü’nde yapılan kongrede hangi oyunların sahnelendiği ve kimlerin hangi tezgâhlara başvurduğu da hafızalardan silinmemiştir.

2002 yılından başlayarak “MHP’siz Meclis” için yapılan zorlamalar, sonuçsuz kalan karalama kampanyaları, yakılan fitne ateşleri, sahneye sürülen taşeronların, bunların hezeyanları, kaset kumpasları ve nihayet MHP’yi mahkeme yoluyla kayyuma teslim etmek için başlatılan süreçler de herkesin malumudur.

15 Temmuz darbe planını aylar öncesinden bilen FETÖ mensuplarının 1 Kasım 2015 seçimlerinin ardından MHP’de bir liderlik sorunu varmış gibi gösterip kimin adını öne çıkardıkları, MHP kongresine müdahil olmaya çalışıp büyük bir seferberlikle hangi adayı destekledikleri ortadadır.

Geçmişte “Türkeş’siz MHP, MHP’siz Türkiye” planlayanların dünkü yeni taktik ve oyunlarına direndik; MHP’siz hükümet, MHP’siz Meclis isteyen şerefsizlerle sonuna kadar mücadele ettik. Böylece “Devlet Bahçeli’siz MHP” hayali kuranların gördükleri rüyayı kâbusa çevirdik.

Milliyetçi-Ülkücü Hareket tüm bunları yaşarken cephenin karşısında yer alan isimleri bugün partimizle ilişkilendirilmek suretiyle MHP’yi FETÖ’cülükle suçlamaya kalkanların tüm gayreti Sayın Genel Başkanımızın yöntemiyle birlikte ortaya koyduğu FETÖ’nün siyasi ayağını ortaya çıkarma iradesine gölge düşürme çabasından başka bir şey değildir.

Enver Altaylı’nın kime ve nereye hizmet ettiği açıktır. Camiamız için dalından kopmuş bir yaprak dahi değildir. Bununla birlikte cezaevindeki bu FETÖ’cüye kimin maddi destek sağladığı ortadadır. Kapalı devre ve derin (!) akrabalık ilişkileri açıktır. Çok sevdiği yeğeninin hangi partide il başkanı olduğu da devlet sırrı değildir. Hâl böyle iken önümüzde apaçık duran manzarayı gizlemek için uğraş veren, dikkati Milliyetçi Hareket’e çekmeye çalışan bu çevreler; FETÖ tutuklusu ve yabancı devletlerin gönüllü ajanı olan bu vatan haininin teröristbaşı Gülen’e yazdığı mektuptaki ifadelerden neden bahsetmemektedirler. Mektubunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e danışman olması için tavsiyede bulunan teröristbaşı Gülen’e teşekkür ettiğini, Devlet Bahçeli’nin bunu engellediğini söylemesine neden değinmemektedirler. Bu mektupta MHP’ye Genel Başkan olma hayalinden de bahseden Altaylı; o dönem kimlerle gezmiştir, hangi sözde gazetelerin sahipleriyle düşüp kalkmıştır? Cevabı belli olan tüm bu sorular, MHP’ye yönelik saldırıların da sebebidir.

Karanlık “oda”larda senaryo yazanlar, FETÖ karşıtı gözüküp FETÖ’nün ekmeğine yağ sürenler, süreci sulandırmak adına partimize saldıranlar sıranın kendilerine de geleceğini bilmektedir. Yargı süreci başladığında siyasi ayağın ortaya çıkmasından korkup partimize saldıranların afkurması yolun sonunun gözüktüğünün ispatıdır. Türk milletine düşmanlık güden herkesin uğrayacağı kaçınılmaz son bellidir. Sadece sabırla beklemek gerekmektedir.