EDİP SEMİH YALÇIN

Meclis Konuşması : 11 Aralık 2012

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Gaziantep Milletvekili Sayın Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın “TBMM’de Cumhurbaşkanlığı Bütçesinin görüşülmesi sebebiyle” yapmış olduğu konuşma. 11 Aralık 201211 Aralık 2012Belge Sahibi :
 
EDİP SEMİH YALÇINİSTANBUL-1 Milletvekili
Detay İçin Tıklayın

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Gaziantep Milletvekili
Sayın Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın “TBMM’de Cumhurbaşkanlığı Bütçesinin
görüşülmesi sebebiyle” yapmış olduğu konuşma.
11 Aralık 2012

 

Sayın Başkan,

Değerli milletvekilleri,

Cumhurbaşkanlığı Bütçesinin görüşülmesi vesilesiyle, Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri,

Son günlerde iktidar partisinin sözcüleri tarafından kamuoyunda sıcak tutulmaya çalışılan gündem maddelerinin ilk sırasında Başkanlık sistemi gelmektedir. Bu, doğrudan Cumhurbaşkanlığı makamını alakadar eden bir konudur. Ancak, meselenin muhatabı olan Sayın Cumhurbaşkanından şimdiye kadar bu hususta herhangi bir açıklama gelmemiştir.

Mevcut iktidarın tam da yeni anayasa oluşturma sürecinde bu meseleyi ortaya atması dikkati çekicidir. Bildiğiniz gibi, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda yeni anayasa yazma çalışmaları devam etmektedir. Tabiatıyla rejimin şeklini tayin edecek olan başkanlık sistemi tartışmaları da komisyona gelecektir. Bu durumda yeni anayasa çalışmaları sekteye uğrayacak ve rejim tartışmalarının gölgesinde kalacaktır.

Rejim tartışmalarının gündem oluşturduğu bir zamanda anayasa yazımının, beraberinde bir siyasi kriz getirme ihtimali yüksektir. Bu yüzden öncelikle rejim tartışmaları sonlandırılmalı, anayasa bilahare nihaî şeklini almalıdır.

Türkiye’de temel hak ve hürriyetlerle ilgili ihlallerin yaygınlaştığı bir zamanda, her türlü insanî ve demokratik hakkın teminat altına alınmasının yolları aranacak yerde, başkanlık sisteminin derde deva gibi gösterilmeye çalışılmasında iyi niyet göremiyoruz. Başkanlık modelinin Türkiye’nin sorunlarına çare olacağı yolundaki değerlendirmelere de katılmıyoruz.

 

Değerli milletvekilleri,

Siyasi rejim, bir siyasi binadır. Bir toplumun yönetim yapısını, geniş anlamda, yönetenlerle yönetilenler arasındaki ilişkileri düzenleyen bir sistemdir. Toplumda birlik ve bütünlük olgusunu sürekli kılacak olan ortak dil, kültür, coğrafya, vatan ve inanç birliği gibi değerler ise, bu değerleri bir arada tutacak olan da siyasi rejimdir. Toplumsal ahenk ve dengeyi sağlayamayan rejimler, devletleri yıkıma götürür.

Dünya yüzünde çok sayıda siyasi rejim anlayışı ve uygulaması bulunmaktadır. Her ülke, kendi toplum yapısına uyan yönetim tarzını benimseyip uygulamaktadır. Teorik açıdan en az kusurlu görünen rejimler bile uygulamada mutlaka yeni sorunlar çıkarmaktadır. Hele de bir toplumun yapısına, kültürel dinamiklerine uygun olmayan siyasi rejim modeli benimsendiğinde sosyal doku onu reddedecektir.

Başkanlık sistemiyle ilgili tartışmalarda, en çok Amerika Birleşik Devletleri akla gelmektedir. Ancak Amerikan modelinin bir başka ülkede işleyip işlemeyeceği, bu modelin başka sosyal yapılara uyup uymayacağı,  çok da fazla dikkate alınmamaktadır.

Amerika Birleşik Devletleri’nde başkanlık sisteminin kendine has tarihî süreci vardır. Amerikan toplumunun yapısı, dinamikleri ve federal devletin kuruluşu esnasındaki sancılar bu ülkeye özgüdür.

 

Sayın milletvekilleri,

Klasik parlamenter rejim, millet temsilcilerinin seçtiği cumhurbaşkanına temsilî görevler yüklemektedir. Bu sistemde başbakanların yetkileri yarı başkanlık modelini aratmaz. Buna karşılık, yarı başkanlık sisteminde başkanın yetki sahası oldukça geniştir. Başkanın Meclisi dağıtabilme, referandum isteyebilme, olağanüstü durum ilan ederek yasama, yürütme ve hattâ yargı gücünü elinde toplayabilme gibi hükümdarlığa özgü yetkileri vardır. Başkan, hem yasamanın hem de yürütmenin üstünde bir çeşit kraldır.

Bu nedenle ünlü siyaset bilimci Maurice Duverger başkanlık sisteminde yürütmenin başını “seçilmiş kral” olarak nitelendirmiştir.

Yarı Başkanlık modelini Türkiye’nin sorunlarını çözecek, dertlere deva bir sistem gibi sunmak doğru değildir. ABD dışındaki ülkelerde bu modelin avantajlarından çok dezavantajları bulunmaktadır. Dünyada, İngiltere, Almanya, İtalya, Japonya, Hindistan ve Avustralya başta olmak üzere Türkiye gibi parlamenter demokrasiyle yönetilen ülke sayısı, başkanlıkla yönetilenden daha çoktur. Ayrıca herhangi bir ülkedeki demokrasinin seviyesiyle başkanlık sistemi arasında doğrudan bir ilişki bulunduğunu gösteren hiçbir delil, hiçbir bilimsel veri yoktur.

 

Değerli milletvekilleri,

Sayın Başbakan’ın başkanlık hayalleri, bir AKP milletvekili tarafından kitaplaştırılmış ve kamuoyuna sunulmuştur. Başkanlık sistemini savunan kitapta iktidar partisinin hayata geçirmeye çalıştığı başkanlık sisteminin, hükümdarlığa benzediği itiraf edilmektedir.

Bakınız Sayın Başbakan da ne diyor Başkanlık sistemi hakkında:

“Başkanlık sistemini tartışıp, faydalı yanlarını alalım, öyle çalışalım ki Türk sistemi olsun…"

Sayın Başbakan… Bir kere rejimin bir Türk yönetim tarzı olmasının birinci şartı, üniter devlet yapısının ve millî egemenlik ilkesinin korunmasıdır. Anayasa’dan Türk adını ve millî egemenlik vurgusunu kaldırmaya çalışan, millet kavramının içini boşaltan bir zihniyetin Türk milletinin dokusuna ve Türk kültürüne uygun bir başkanlık sistemi oluşturacağına inanmamız asla mümkün değildir.

Nitekim bir süre önce bir araştırma şirketi tarafından yapılan bir kamuoyu yoklaması, başkanlık sistemine yönelik desteğin düşük olduğunu ortaya koymuştur.

Şurası bir gerçektir ki bir ülkedeki hak ve özgürlüklerin durumu, demokrasinin sağlıklı işleyişi; sistemin türüne değil, nasıl çalıştığına ve tasarlandığına bağlıdır. O zaman Türkiye için sorun nerededir? Sorun rejimde değil, rejimi yönetenlerin mantalitesinde, bakış açısında ve uygulamadaki eksikliklerin belirlenmesindedir. Türkiye’nin öncelik ve ihtiyaçlarını tayin etmekte siyasi iktidarın sıkıntısı vardır. Türkiye, bölge ateş çemberi içindeyken ve sınırlarımızın güvenliği tehdit altındayken, Sayın Başbakanın tek adamlık ihtirasları doğrultusunda belirlenen gündem maddeleriyle zaman kaybetmektedir.

 

Değerli arkadaşlar,

Demokrasi, çoğunluğun mutlak ve keyfî iradesi üzerine bina edilmiş rejim değildir. Demokrasi, çoğunluğun tahakkümü karşısında azınlıkta kalanların haklarının da garanti altına alındığı yönetim biçimidir. Demokrasiyi halkın seçimlerle iradesini belirlemesinden ibaret saymak yanlıştır. Dikta rejimlerinde de halk sandığa gitmekte, diktatöre oy vermektedir. Demek ki esas olan, halkın bütün kesimlerinin hukukunu eşit düzeyde koruyan adil ve özgürlükçü bir rejimin kurulmasıdır. Sözünü ettiğimiz modern demokrasiye en yakın sistem, çok partili parlamenter sistemdir, çoğulcu demokrasidir. Bu itibarla başkanlık sistemini çare olarak lanse etmek, akla uygun değildir. Aslolan, eksiklik ve kusurları giderecek gerekli anayasal ve yasal düzenlemelerin yapılması ve sistemin sağlıklı işletilmesidir. O bakımdan, Türkiye’de mevcut parlamenter sistemi değiştirmeye değil bilakis güçlendirmeye ve iyileştirmeye odaklanılmalıdır.

Nasreddin Hoca’nın göle maya çalması misali ya tutarsa diyerek milletimizin kültür gölüne rejim ithal etmenin veya birkaç farklı rejimi karıştırarak devlet ve toplum bünyesinde yabancı bir karışım denemenin ne yararı, ne de gereği vardır.

Türkiye’de başkanlık sistemini getirmek için şartlar oluşmamıştır. Başkanlık sistemini istemeden önce, Türkiye’yi yönetenlerin, bu toprakların sahiplerinin kim olduğu noktasında mutabakata varmaları, Türk milletinin ebedi egemenliğini kabullenmeleri zaruridir.

 

Değerli milletvekilleri,

Başkanlık tartışmaları vesilesiyle bir gerçek ortaya çıkmıştır. O da Sayın Başbakan’ın partimizin fikir babası olan merhum Alparslan Türkeş’in 9 Işık adlı kitabını zaman zaman okuması ve açıklamalarında onu esas almasıdır. Sayın Başbakan’ın 9 Işık’ı Başkanlık sistemi için referans göstermesi, bizi ziyadesiyle memnun etmiştir. Ancak Sayın Erdoğan 9 Işık’tan, Başkanlık hayallerine uyan kısmını almakta, geri kalan onca değerli bilgiyi ise görmezden gelmektedir.

Adamın birine sormuşlar, “Neden namaz kılmıyorsun?” diye… O da, a sultanım demiş, “Nisa Suresi’nin 43. Âyetinde ‘La takrabussalah’, yani namaza yaklaşmayın” yazıyor. O zaman kardeşim, demişler. “Ayetin devamını da okusan olmaz mı? Devamında ‘ve entum sukara’, yani içkili iken, diyor.” Adam, “Canım ben “o kadar da hafız değilim!” diye karşılık vermiş. Sayın Başbakanınki de bu darbımesele benziyor.

Başkanlık sistemi için 9 Işık’ı örnek veren AKP yöneticileri boşuna çırpınıyorlar. O kitabı yazan anlayış, Türkiye’nin Türk milletine ait olduğu gerçeğine dayanmaktadır. Türk devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü, millî ve üniter devlet yapısını esas almaktadır.

Sıkışınca MHP’nin fikriyatına sarılan AKP’lilerin 9 Işık’tan işine gelen yerleri kullanmakla yetinmeyip onun ruhuna vakıf olmasını temenni ediyoruz.

 

Değerli milletvekilleri,

Ne Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu ağır siyasi ve sosyal sorunlar, ne de bölgedeki kaosla yüzünü gösteren tehlikeli konjonktür, başkanlık sistemini hayata geçirmeye uygundur.

O bakımdan AKP’nin başkanlık sistemi konusundaki ısrarlarını inandırıcı ve samimi bulmuyoruz. Bu samimiyetsizliğin arkasında, milletimizin mutlak egemenliğini tartışma konusu yapan bir iktidarın, federal parçalara bölerek yeniden haritasını çizecekleri coğrafyamızı bir çeşit monarşiyle, tek adamlıkla yönetme hülyası sırıtmaktadır.

Rejim değişikliğinin üniter devlet yapısına, millî bütünlüğümüze ve bin yıllık kardeşliğimize darbe vuracağını biliyoruz. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” düsturunun tecelli yeri ve demokrasimizin mabedi olan bu meclisin çatısı altında Türk milletinin egemenliğinin rejim değişikliğiyle ortadan kaldırılmasını asla kabul etmeyeceğimizi buradan duyuruyoruz.

Sözlerime son verirken Yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlıyorum.

 

EDİP SEMİH YALÇIN Tarafından Yapılan Meclis Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Gaziantep Milletvekili Sayın Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın “TBMM’de Cumhurbaşkanlığı Bütçesinin görüşülmesi sebebiyle” yapmış olduğu konuşma. 11 Aralık 201211 Aralık 2012Detay İçin Tıklayınız