Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet Bahçeli'nin
11 Ocak 2007 günü yaptığımız basın toplantısında, siyasi gündemi değerlendirmiş ve Başbakan Erdoğan’ın mevsimlik milliyetçilik özentisi olarak gördüğümüz Türk bayraklı propaganda afişleri hakkındaki düşüncelerimizi dile getirmiştik. Başbakan Erdoğan’ın bu konudaki ifadelerimiz hakkında 11 Ocak akşamı bir televizyon kanalına verdiği özel mülakatta dile getirdiği hezeyanlar şu hususları dikkatine getirmemizi zaruri kılmıştır. Suçluların telaşı içinde her gün yeni bir hezeyanla ortaya çıkan Başbakan “hesap verme günü” sendromu yaşamaktadır. Bu psikolojinin ruhunda yarattığı çöküntü üslubuna da yansımaktadır. Başbakan Erdoğan, bu alanda da giderek seviye ve irtifa kaybetmektedir. Bugüne kadar siyasi literatüre kazandırdığı yakışıksız ve argo sözlerle “üslup kirliliği” konusunda zirveye ulaşan Başbakan’ın siyasi hayatımızda nezaket ve zerafeti temsil etmediği bir gerçektir. Bunun yanı sıra, Başbakan Erdoğan’ın;
İlkeli, temiz, dürüst ve seviyeli siyasetten dem vurmasına manidir. Böyle bir sicilin ve hüviyetin sahibi olan Başbakan’ın “slogan dili” ve “derinlik” tartışmasına girmesi, kendisi açısından büyük bir talihsizlik olmuştur. Sathi fikri alt yapısı ve müktesebatıyla, bu konuda tevazu sahibi olması için yeterli sebep bulunan Başbakan Erdoğan’ın “derinlik” konusundaki bir tartışmaya taraf olmadan önce şu hazin gerçekleri hatırlamasında yarar görmekteyiz.
Bir şahsın fikri, ahlaki ve vicdani derinlik kavramlarına ne derecede yabancı olduğu ortadadır. Bu durum karşısında Başbakan Erdoğan’ın bu kavramlardan bahsetmesi abesle iştigaldir. Kendisinin hangi alanlarda derin bir tecrübeye sahip olduğu çok iyi bilinmektedir. Böyle bir zihniyetin sadece milliyetçilik konusunda değil, siyasi ve ahlaki bakımlardan da bizim muhatabımız olması esasen mümkün değildir. Bizim kendisine tavsiyemiz, Milliyetçi Hareket’e dil uzatma cüretini göstermeden önce çok iyi düşünmesi ve altından kalkamayacağı hezeyanlarda bulunarak haddini aşmamasıdır.
Dr. Devlet Bahçeli |