12.01.2007 - Genel Başkanımız Devlet Bahçeli'nin Yazılı Basın Açıklaması
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet Bahçeli'nin
Yapmış Oldukları Yazılı Basın Açıklaması

12 Ocak 2007

 

11 Ocak 2007 günü yaptığımız basın toplantısında, siyasi gündemi değerlendirmiş ve Başbakan Erdoğan’ın mevsimlik milliyetçilik özentisi olarak gördüğümüz Türk bayraklı propaganda afişleri hakkındaki düşüncelerimizi dile getirmiştik.

Başbakan Erdoğan’ın bu konudaki ifadelerimiz hakkında 11 Ocak akşamı bir televizyon kanalına verdiği özel mülakatta dile getirdiği hezeyanlar şu hususları dikkatine getirmemizi zaruri kılmıştır.

Suçluların telaşı içinde her gün yeni bir hezeyanla ortaya çıkan Başbakan “hesap verme günü” sendromu yaşamaktadır.

Bu psikolojinin ruhunda yarattığı çöküntü üslubuna da yansımaktadır.

Başbakan Erdoğan, bu alanda da giderek seviye ve irtifa kaybetmektedir.

Bugüne kadar siyasi literatüre kazandırdığı yakışıksız ve argo sözlerle “üslup kirliliği” konusunda zirveye ulaşan Başbakan’ın siyasi hayatımızda nezaket ve zerafeti temsil etmediği bir gerçektir.

Bunun yanı sıra, Başbakan Erdoğan’ın;

  • Dalgalı siyasi çizgisi ve geçmişi,
  • Rüzgarın estiği yöne göre değişen ve şekil alan anonim siyasi kimliği,
  • Feyz aldığı siyasi kültür ve
  • Dünü ve bugünüyle siyasi sicili,

İlkeli, temiz, dürüst ve seviyeli siyasetten dem vurmasına manidir.

Böyle bir sicilin ve hüviyetin sahibi olan Başbakan’ın “slogan dili” ve “derinlik” tartışmasına girmesi, kendisi açısından büyük bir talihsizlik olmuştur.

Sathi fikri alt yapısı ve müktesebatıyla, bu konuda tevazu sahibi olması için yeterli sebep bulunan Başbakan Erdoğan’ın “derinlik” konusundaki bir tartışmaya taraf olmadan önce şu hazin gerçekleri hatırlamasında yarar görmekteyiz.

  • Yolsuzluk dosyaları Türkiye Büyük Millet Meclisinde bekleyen,
  • Dokunulmazlık zırhının arkasına saklanarak hesabını dürüstçe verme erdemini ve cesaretini gösteremeyen,
  • Kaynağı tartışmalı mal varlığını bile ancak büyük zorlamalar sonucu açıklamak durumunda kalan,
  • Kendi kökenini sürekli ön plana çıkararak Türk milletini etnik tasnife tabi tutma hevesine kapılan,
  • Türkiye’nin milli değerleriyle derin sorunlar yaşayan ve Türk milleti sözünü ağzına almamak için “Türkiyelilik” ve “etnik mozaik” gibi hezeyanların savunucusu olan,
  • Türkiye’nin terörle meşru mücadelesini zaafa uğratan,
  • Sözleri ve fiilleriyle siyasi bölücülüğün cesaret kaynağı olan,
  • “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” diyerek aziz şehitlerimizin ruhlarını muazzep etme densizliğini gösteren ve
  • İmralı canisinin özel misafirliğine son verilerek cezasını tam tecrit şartlarında çekeceği F tipi cezaevine nakledilmesi talebimizi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına göre hukuk dışılık olarak görecek kadar bu caniyi savunma telaşına düşen,

Bir şahsın fikri, ahlaki ve vicdani derinlik kavramlarına ne derecede yabancı olduğu ortadadır.

Bu durum karşısında Başbakan Erdoğan’ın bu kavramlardan bahsetmesi abesle iştigaldir.

Kendisinin hangi alanlarda derin bir tecrübeye sahip olduğu çok iyi bilinmektedir.

Böyle bir zihniyetin sadece milliyetçilik konusunda değil, siyasi ve ahlaki bakımlardan da bizim muhatabımız olması esasen mümkün değildir.

Bizim kendisine tavsiyemiz, Milliyetçi Hareket’e dil uzatma cüretini göstermeden önce çok iyi düşünmesi ve altından kalkamayacağı hezeyanlarda bulunarak haddini aşmamasıdır.

 

Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı