Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin
Anısını ve Acısını Yüreğimizde Taşıdığımız, Mensubu Olmaktan İftihar Ettiğimiz Büyük Türk Milleti, İnanç, İrfan ve İman Mücadelesinin Eşsiz Temsilcileri Aziz Ülküdaşlarım, Her Biri Birbirinden Değerli Muhterem Dava Arkadaşlarım, Çok Kıymetli Hanımefendiler, Beyefendiler, Yazılı ve Görsel Basınımızın Sayın Temsilcileri, Bugün çok anlamlı ve tarihi bir toplantıyı gerçekleştirmek amacıyla sizlerle bir araya gelmiş bulunuyoruz. Partimizin tek başına iktidar hedefi doğrultusunda, milletimizden yetki ve sorumluluk aldığı takdirde; yapacağı hizmetlerin, hayata geçireceği icraatların nelerden ibaret olduğunu ve “2023’e Doğru Yükselen Ülke Türkiye Sözleşmesi”ni bugün aziz milletimizin bilgi ve himmetine sunacağız. Ne mutlu bizlere ki, bir kez daha milletimizin huzurundayız, karşısındayız ve dayanılmaz hal alan sorunlarını bitirmek için dimdik hazır bir halde ayaktayız. Bu çerçevede yapacağım konuşmama başlarken hepinizi sevgi, saygı ve muhabbetle selamlıyorum. Cenab-ı Allah’a bizleri kavuşturduğu için şükrediyorum. Milli coşkunun ihanet bariyerlerini yarıp fışkırdığı, millet sevdasının sağanak olup yağdığı, yüreklerdeki umutların hilaller eşliğinde dile geldiği bu muhteşem tablo karşısında son derece bahtiyarım ve kıvançlıyım. Sizlerle gurur duyuyorum, övünüyorum. Türkiye’nin kara talihi, buradan tüm vatan sathına yayılacak nurlu ışıkla inşallah tersine çevrilecektir. ‘Tam Yol İleri Parolası’yla süratli, kararlı ve istikrarlı bir şekilde ilerlediğimiz ‘Tek Başına İktidar’ hedefine hep beraber yapacağımız çalışmalarla her gün biraz daha yaklaşacağız. Bu itibarla, bugün açıklayacağım Seçim Beyannamemiz sisli ve fırtınalı yollarda pusula işlevi görecektir ve milletimize hak ettiği güzellik ve refahı yaşatmak için şeref sözümüz olacaktır. Aynı ufka odaklanarak, saflarımızı sıkılaştırarak, el ele, tam bir inanmışlık göstererek Milliyetçi Hareket Partisi’nin iktidarını birlikte inşa edeceğiz. Hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz, sefalar getirdiniz. Aziz Dava Arkadaşlarım, Değerli Misafirler, Milliyetçi Hareket Partisi bugünlere kolay gelmedi, önüne ardı ardına çıkarılan engelleri bir çırpıda aşmadı. Başkaları için hiç olmayan mesafeler ‘Üç Hilal’ için hep vardı, ve sarp yollar, keskin dönemeçler, imkânsız geçitler hep karşımıza çıkarıldı. Sürekli yokuşlarda susadık, dar patikalarla sınandık, ateş çemberiyle imtihana çekildik. Milliyetçiliğin yaşaması, Ülkücülüğün var olması, Türk milletinin ebediliği için hep bedel ödememiz gerekti, çileyi ve mahrumiyeti alt etmemiz icap etti.
Bunlar bizim 42 yıllık kutlu mazimizin özetidir, acı da olsa gerçekleridir. Ne var ki bizi yok etmeye çalışanlar, üzerimize kinlerini kusanlar, Ülkücüyü hakir görenler her dönemde mağlubiyetin sillesiyle soluksuz kalmışlardır. Bizlere yenilgi yaşatmak için ahlaksızca saldıranlar, nefretleriyle kardıkları çamuru bağrımıza sıçratmaya çabalayanlar başlarını Üç Hilal’in kudretine durmadan çarpmışlardır. Dava arkadaşlarıma katil, faşist, mafya bozuntusu, kovboy, kafatasçı, şerefsiz diyen; sonra da dönüp rahmetli dava şehidimizin mektubunu okuyarak sahte gözyaşı döken zihniyetlerin ömrü hayatında beddualar peşlerini hiç bırakmayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi bugünlere kolay gelmedi derken, kast etmeye çalıştığım hakikatlerden bazıları işte bunlardır. Bir asrı aşan Türk milliyetçiliği fikriyatının siyasal temsilcisi olan partimiz elbette Türk milletinin desteğiyle, ilgisiyle ve yardımıyla bu zamana kadar güçlenerek gelmiştir. Milliyetçi Hareket’in şanlı geçmişinin bizlere tek başına iktidar sorumluğu yüklediğini anlamak lazımdır. Üç Hilal’in tek başına iktidarı artık bir zorunluluktur, ihtiyaçtır ve geleceğin lider ülke idealinin gerçekleşmesi buna bağlıdır. Hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmediğini en iyi bilen ve yaşayan sizlersiniz. Gündüz kandilini hazırlamayanın, gece karanlığına mahkûm olacağının da farkındasınız. Kararsızlığın, inançsızlığın, gecikmenin ve tembelliğin başarısızlığı hazırlayan unsurlar olduğu şüphesizdir. Allah’ın izniyle Tek Başına İktidar zaferine çetin mücadeleler sonucunda ulaşacağız. Asla pes etmeyeceğiz, düşmeyeceğiz, beklemeyeceğiz, atalet göstermeyeceğiz. Yenileceğinden korkanların, mağlubiyetten başka şansları olmadığını unutmayacağız. İktidar hamurunu, bugünden özenle ve arzuyla mayalayacağız ve yoğuracağız. Biliniz ki, muhatap olduğumuz sorunlar, önümüze çıkarılan güçlükler ulaşacağımız iktidar zaferinin değerini artıracaktır. Felaketlere dayanacağız, üstesinden geleceğiz, dedikoduyu bertaraf edeceğiz ve hıyanetin tüm taraflarına başarısızlığı tattıracağız. ‘Sesime Kulak Ver Türkiye, Ses Ver Türkiye’ diyerek yurdumun her yöresine, milletimizin her ferdine, hüzünlere ram olmuş her haneye mesajımızı götüreceğiz. Yeminlerimiz ve millet hizmetinde yapacaklarımız için gece gündüz çalışacağız. Çözümün bir parçası olacağız, ümitleri demetler halinde milletimize dağıtacağız. Dikkatle, intizamla, şevkle Üç Hilal’in muzafferiyeti için didineceğiz. Yüreklerimizdeki iyilik, yüzümüzdeki sevimlilik, ruhumuzdaki dürüstlük ve mertlik, kalbimizdeki Allah aşkı, gönlümüzdeki Türklük sevdası ve davranışlarımızdaki nezaket bizi mutlaka sonuca götürecektir. Tam 42 yıl önce çıktığımız hak yolunda, hakikat yolunda ve Allah yolunda milletimiz bizi mahcup etmeyecektir. Unutulmasın ki biz çileyi azık, zahmetleri katık yaptık. Ancak asla inandıklarımızdan dönmedik. Necip Türk milletine daha iyisini yapmak, daha fazlasını vermek, daha güzelini sunmak için karar verdik, yemin ettik. Geçtiğimiz güzergâhlardaki tuzaklara aldırmadık, eyvallah demedik. Pusmadık, sessiz kalmadık, tepkisiz olmadık. Çelik gibi bir disiplinle Türklüğü sahiplendik, yüce dinimiz İslam’ı gönlümüze işledik. Nitekim bugüne kadar başarılı olduk, aziz milletimizin sevgisini kazandık. Eğer başarıyı, başlangıç noktası ile ulaşılan yer arasındaki fark olarak tanımlarsak, buna göre Milliyetçi Hareket Türk siyasetinin en başarılı birkaç partisinden birisi olduğu açıkça görülebilecektir. Ne var ki daha fazlasını istiyoruz ve başka da bir seçeneğimiz olmadığını düşünüyoruz. Partimiz bugün her zamankinden daha fazla iddialıdır, tek başına iktidar olmaya taliptir. Dün maruz kaldığımız hain suikastlar karşısındaki vakarımız, tehlikelere karşı gösterdiğimiz cesaretimiz, ödediğimiz bedeller, asla vazgeçmediğimiz ilkelerimiz sayesinde Türk siyasetinin çekim ve cazibe merkezi haline gelmemiz son derece doğaldır. Bunda emeği geçen, türlü badirelere göğüs geren başta Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey olmak üzere, aramızda olsun ya da olmasın tüm dava arkadaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Allah hepsinden razı olsun ve aramızdan ebediyete uğurladıklarımıza da rahmetini esirgemesin. Muhterem Dava Arkadaşlarım, Bugün aynı zamanda Misak-ı Milli’nin 91.yıldönümünü idrak ediyoruz. Kutlu yeminimiz milli mücadele tarihinin en önemli dönüm noktalarından birisidir. Ve aziz milletimizin şartlar ne olursa olsun işgal ve esaret karşısında geri adım atmayacağının tarihe mal olan irade beyanıdır. Kuşkusuz Misak-ı Milli Cumhuriyetimizin siyasi ve hukuki dayanağı olmuştur. Esasları Sivas Kongresinde belirlenen Ahd-ı Millimiz, son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde Felah-ı Vatan Grubu’nun ısrarları ve büyük gayretleriyle kabul edilmiş ve sonrasında tüm cihana duyurulmuştur. Türk milletinin ebedi vatanında ne pahasına olursa olsun var olacağı Misak’ı Milli’yle somutlaşmıştır. Ve vatanın bölünmez bir bütün olduğu kararlaştırılmıştır. Türk milletinin vereceği toprağının, kaybedecek insanının olmadığı açıklıkla vurgulanmıştır. İşbirlikçilerin, mandacı zihniyetlerin, verelim de kurtulalım diyen çürümüş şahsiyetlerin emelleri Milli Yeminin alevinde yanıp kül olmuştur. Bir tarafta bizden görünüp, diğer tarafta yabancı güçlerin yanaşmalığını yapanlar ve muhipliğinde karar kılanlar Türk’ün heybetli şamarını bir kez daha yemişlerdir. Türk milletini sığıntı bir topluluk gibi görmeyi isteyenler, yenilmiş, dağılmış, ufalanmış etnik kalıntı olarak düşleyenler edilen Milli Yeminle şaşırıp kalmışlardır. Misak-ı Milli; stratejik bir diriliştir, silkiniştir ve kendi irademizle sınırlarımızın tekrar belirlenmesine dönük kuvvetli bir karardır. Bağımsızlığa sevdadır, Türk milletinin son anayurdunda dünya durdukça yaşayacağının kesin ilamıdır. Namusumuzla, haysiyetimizle, kimliğimizle yaşamanın azmidir. Şehit kanlarıyla kazanılan vatan topraklarının bağış ya da lütufla elde edilmediğinin ispatıdır. İşgalin en karanlık bir döneminde; hala varım, ayaktayım, sönmedim, yenilmedim, vazgeçmedim diyen Türk milletinin dillere destan direnişidir, diklenişidir ve alçaklara karşı dikilişidir. Verilecek toprağımızın, terk edilecek ilimizin, paylaşılacak vatanımızın, vazgeçilecek insanımızın, indirilecek bayrağımızın ve gidilecek yurdumuzun olmadığını kanıtlayan muazzam bir hamledir. Bizim ilham kaynaklarımız arasında geçmişte edilen bu kutsal Milli Yemin de vardır. Aradan 91 yıl geçse de sadakatimiz tamdır, bağlılığımız tartışmasızdır. Milletin istikbalini ve istiklalini yine milletin azim ve kararının kurtaracağına dönük niyet bizim sözümüzdür, anlayışımızdır ve yolumuzu aydınlatan inanç meşalesidir. Türk vatanının bölünmez bir bütün ve Türk milletinin ayrılmaz, parçalanmaz bir kuvvet olduğunu ecdadımız kanı pahasına bize miras bırakmıştır. Türk tarihi, yaşamış her Türk’ün hatırasını taşımamamız için büyük bir mesuliyeti ödev olarak her birimize vermiştir.
Karar anı geliyor; ‘Sesime Kulak Ver Türkiye, Ses Ver Türkiye’ nidalarıyla da milletimizi mutlu etmek, insanımızı huzurlu kılmak ve devletimizi güçlü yapmak için yola çıktık. Bugün bir kez daha söz veriyoruz, edilen yeminleri tekrarlıyoruz ve yeni bir milli yemini hep birlikte ediyoruz. Etnik tahrikçi fesada izin ve fırsat vermeyeceğiz. Ebedi vatanımızda milli birliğimizi ve kardeşliğimizi koruyacağız. Türkiye’yi böldürmeyeceğiz, Türkçe’ye sahip çıkacağız. Bölücülüğü def edeceğiz, Türk milletinin bir ve kardeşçe yaşaması için her türlü fedakârlığı gerçekleştireceğiz. Şehide kelle, katile sayın diyen; müzakere masaları kurup canilerle el sıkışan kokuşmuş zihniyetlerden hesap soracağız. Her insanımızı aziz bileceğiz, saygı duyacağız ve kıymet vereceğiz. Hiçbir vatandaşımızı diğerinden ayrı görmeyeceğiz. Bayrağı indirmeye çalışanları, özerklik hayaline kapılanları, bunlara ortam ve zemin hazırlayanları Türk’ün gazabıyla tanıştıracağız. Hainlerin melanetlerini başlarına geçireceğiz. Milletimize işsizliği, yoksulluğu, sefaleti ve açlığı reva görenlerle amansız bir mücadele edeceğiz. Türk milletini 36 parçaya ayıranların hakkından Allah’ın izniyle geleceğiz. Sözde ileri demokrasi yalanlarını ağızlarına dolayan, temelsiz özgürlük vaatleriyle insanımızı kandıran ve kendi hukuklarını tesis etmek için uğraşan riya ve münafık siyaset erbabına haddini mutlaka bildireceğiz. Cumhuriyet’i yıkmak için fırsat kollayanları, dedeleri gibi teslimiyetçi olanları, yetim hakkına el uzatanları, haramzadeleri, haksızlıkları yaygınlaştıranları, yandaşlarını kayıranları asla affetmeyeceğiz. Misak-ı Milli kararından 91 yıl sonra;
Şehit kanı dökenleri, Habur’daki davul zurnalı terörist karşılama törenlerini, Hizbullah militanlarını halaylar eşliğinde serbest bırakanları, düzmece mahkeme kuranları hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayacağız. Yakında iyi şeyler olacak diyerek başlatılan PKK açılımını, eli kanlı canilerin gelişini umut verici gelişmeler olarak yorumlayan sefilliği unutmayacağız. Yıkım için seferber edilen devlet imkânlarının, yerlere serilen milli haysiyetimizin ve peşkeş çekilen milli varlıklarımızın diyetini muhataplarından kesinkes alacağız. İhanetle kol kola giren hainleri, İmralı canisinin projelerine destek veren iktidarı ve ana muhalefeti bir an olsun zihnimizden uzaklaştırmayacağız.
Bedeli ne olursa olsun;
Türk bayrağı çekildiği gönderden inmeyecek, ezan susmayacak. Huzur arayan, iş isteyen, aşının arayışında olan insanımızın hüzünlerini dağıtacağız. Özlemleri dindireceğiz, hasretleri bitireceğiz. İşte bunlar bizim yeminlerimiz arasındadır. Türk milletine açıkça beyanımızdır. Sözümüzdür ve namus borcumuzdur. Aziz Dava Arkadaşlarım, Muhterem Misafirler, Her alanda bir çöküş ve çözülme sürecine mahkûm edilen, karanlık bir uçurumun kenarına hızla sürüklenen Türkiye bugün tarihi bir kavşak noktasına gelmiştir. Önümüzdeki seçimler Türkiye’nin bundan sonraki akıbetini belirleyecek bir dönüm noktası ve kader anı olacaktır. Aziz milletimiz beş aydan az bir süre sonra Türkiye’yi bu hale getiren, siyasi sicilleri lekeli inançsız kadrolarla seçim sandığı başında hesaplaşacaktır. Türkiye’nin geleceği için hayati önem taşıyan bu tarihi fırsat ve tarihi randevu için geriye sayım başlamıştır. Bugün içinde bulunduğumuz zaman diliminde, AKP’nin demokratik yollarla tasfiyesi Türkiye için her anlamda bir varlık sorunu haline gelmiştir. Türk milleti; ya seçim sandığı yoluyla AKP’yi tasfiye edecek, ya da milli birliğin ve devletin tasfiyesinin yolu ve önü ardına kadar açılacaktır. Aziz milletimiz; ya AKP’yi oylarıyla işbaşından uzaklaştıracak, ya da Türkiye’nin etnik temelde bir ayrışma, çatışma ve bölünme sürecine sürüklenmesi kaçınılmaz olacaktır. Seçim sandığında ortaya çıkacak milli irade ya AKP’ye yaptığı kötülüklerin hesabını sorarak ağır bir ders verecek, ya da yoksulluk, işsizlik, soygun, vurgun, yolsuzluk, sosyal gerginlik ve huzursuzluk Türk milletinin katlanmaya mahkûm olacağı çok acı bir kader haline gelecektir. 2011 seçimleri bu bakımdan hayati öneme sahiptir, bu sebeple her yönüyle Türk milleti için büyük bir önemi olacaktır. Bu kapsamda Türkiye bir yol ayrımındadır ve aziz milletimiz için karar anı gelmiştir. Başbakan ve AKP iktidarı;
Ermenistan karşısında teslimiyetin, Barzani’ye boyun eğmenin, ABD ve AB’nin dümen suyunda sürüklenmenin, Rumlar karşısında ezikliğin adı AKP iktidarıdır. AKP iktidarı; manevi değer ticaretinin, inanç hortumculuğunun, yolsuzluk ve vurgun hanedanlığının, korku ve baskı imparatorluğunun kurumsal markasıdır. AKP’nin bundan sonra vaat edebileceği tek şey, yoksulluk ve işsizliğin daha da ağırlaşması, sosyal çöküntü, yolsuzluk ve soygun, cepheleşme ve çatışma, milli birliğin sarsılması ve Türkiye’nin etnik temelde ayrıştırılarak bir kardeş kavgasına sürüklenmesi ve bölünmesidir. Egemenliğin yegâne sahibi Türk milleti ülkesinin geleceği hakkında karar verecek biricik kudret ve varlıktır. Türkiye’nin bu felaket sürüklenişine dur diyecek ve kaderine sahip çıkacak tek güç, milletimizin sandık başında ortaya koyacağı milli iradedir. Aziz milletimiz seçim sandığında Türkiye’ye büyük kötülükler yapan AKP ile hesaplaşacak ve Türkiye’nin geleceği hakkında kesin bir hüküm verecektir. Seçimler yoksulluk, işsizlik ve açlığın Türk milleti için talih olmaktan çıkılması için hayati bir fırsat ve Türkiye’nin varlığını, milli birliğini ve gelecekteki devlet ve toplum yapısını belirleyecek çok önemli bir dönüm noktası olacaktır. Seçim sandığı başında vicdanıyla baş başa kalacak aziz milletimiz;
Biz, büyük Türk milletinin şaşmaz sağduyusuna, vicdanına, Türkiye’nin milli birliğine ve kardeşliğine sahip çıkma iradesine sonuna kadar güveniyoruz ve Türkiye’nin geleceğinin ateşe atılmasına sessiz kalmayacağına gönülden inanıyoruz. Değerli Dava Arkadaşlarım, Sayın Konuklar, Kıymetli Basın Mensupları, Seçim Beyannamemizi ana hatlarıyla ifade etmeye geçmeden önce bir konuya kısaca değinmek istiyorum. Siyasi hayatımızın yapısal sorunlarının başında siyasi ahlak ve dürüstlük açığı gelmektedir. Siyasetin kirlenmesinin, yozlaşmasının ve ahlaki meşruiyet temelinin aşınmasının başta gelen nedenlerinden birisi de bu marazi durumdur. AKP döneminde bu hastalıklı yapı daha da ağırlaşmış ve tedavi kabul etmeyen kronik bir nitelik kazanmıştır. Siyasetle hiçbir ahlaki, vicdani ve hukuki kayıt tanımayan AKP bu konudaki iflah olmaz zihniyeti ve siciliyle siyasi tarihimizin karanlık sayfalarında hak ettiği yeri almıştır. Bu sakat siyaset anlayışının en mümtaz temsilcisi ve örneği hiç şüphesiz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dır. Başbakan’ın siyasi künyesinde taşıdığı “milli irade dolandırıcılığı”, “inanç hortumculuğu” ve “siyaset karaborsacılığı” gibi sıfatlarına son olarak “siyasi kapkaççılık”da eklenmiştir. Başbakan Erdoğan’ın geçtiğimiz yıl sonundan itibaren 2023 vizyonuna sarılması, Cumhuriyetimizin 100.yılına giden süreçte 2023’e yürüyoruz sloganıyla, 2011-2019 seçimlerini AKP’nin kilometre taşları olarak gösteren iddialarla bilbordlara çıkması bunun en son örneği olmuştur. Daha önce de belirttiğimiz gibi 2023’de Türkiye’nin “Lider Ülke” olma vizyonunu stratejik hedef ve proje olarak ilk defa 1999 Seçim Beyannamesiyle Milliyetçi Hareket ortaya koymuştur. Bugün Başbakan’ın her vesileyle söz ettiği 2023’de ülkemizin dünyanın en büyük on ekonomisinden birisi olması, bizim 57. Hükümet ortağı olduğumuz 2000 yılında; Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planına koyduğumuz hedeftir. Siyasi sermayesi tükenen Başbakan’ın, bizim onbir yıl önce belirlediğimiz hedefleri şimdi sahiplenmesi kendisi açısından bir gelişmedir. Bununla birlikte vizyonunun bunu kavramaya, misyonunun da bunu gerçekleştirmeye yeterli olup olmadığı ayrı bir meseledir. Ancak, burada asıl üzerinde durmak istediğim husus, Başbakan’ın 31 Ekim 2010 tarihinde Ankara’da yaptığımız “Millet ve Devlet Bekası İçin Güç Birliği” toplantısındaki konuşmamda, hedefimizin 2011-2023 dönemini kapsayan 12 yılda tek başına ve kesintisiz bir MHP iktidarı olduğunu vurgulamıştım Bu çerçevede 2011, 2015 ve 2019 yıllarında yapılacak TBMM’nin 24,25 ve 26 dönemlerini kapsayan 12 yıllık döneme ilişkin ekonomik, sosyal ve siyasi hedef ve politikalarımızı “2023: Yükselen Ülke Türkiye Vizyonu”yla kamuoyuyla paylaşmıştım. Bu gerçek ortadayken ve kayıtlara geçmişken Başbakan Erdoğan ve AKP’nin “2023’e yürüyoruz; 2011-2023” sloganını sahiplenmesi, siyasi kapkaççılık olduğu kadar, Türkiye’ye vereceği hiçbir şeyi kalmayan AKP’nin iflasının da tescili olmuştur. Bu slogan ve kavramsal yaklaşımın, MHP’nin kamuoyuna çok önceden açıkladığı siyasi projeyi sahiplenmek olduğu açıktır. En azından Başbakan’ın ilham kaynağının MHP olduğu inkar ve tevil götürmez bir gerçektir. Başbakan ve partisinin siyasi kapkaç anlayışının, siyasi geçmişlerine ve siyasi anlayışlarına bakıldığında aslında yadırganacak bir yönü bulunmamaktadır. Ancak, gönül isterdi ki, Başbakan ve AKP Milliyetçi Hareket’ten milli birlik ruhu, milli kimlik şuuru, ilkeli, temiz ve dürüst siyaset anlayışı ve sorumluluk ahlaki konularında da keşke ilham alabilseydi. Değerli Dava Arkadaşlarım Basınımızın Muhterem Temsilcileri 2023’e doğru “Yükselen Ülke Türkiye” vizyonumuzun temel hedefi, Milliyetçi Hareket Partisi’nin iktidarında Türkiye’yi bölgesinde ve küresel planda her bakımdan bir güç merkezi haline getirmektir. Amacımız, Türkiye’nin siyasi istikrar ortamında, ekonomik büyüme ve sosyal gelişmesini sağlayarak, milli birliğini koruyarak topyekûn bir milli seferberlik başlatması ve bütün imkân ve kaynaklarının bu büyük hedefe ulaşmak için harekete geçirmektir. Milliyetçi Hareket Partisi Cumhuriyetimizin 100.yılını idrak edeceğimiz 2023 yılına kadar bölgesinde lider, küresel alanda bir güç merkezi haline gelmiş Türkiye idealini bütün unsurlarıyla gerçekleştirmeye kararlıdır. Bunun için de önümüzdeki en az oniki yıl için 24, 25 ve 26’ncı Yasama Dönemlerinde tek başına iktidar olmaya taliptir. Oniki yılı kapsayacak bir programla Türkiye’nin önce milli güç, sonra bölgesel güç ve nihayet küresel güç olması gerçekleştirilecektir. Türkiye, 21.yüzyılda dünya siyasetinde etkili ve söz sahibi bir güç ve ekonomide dünyanın ilk on ülkesinden biri olarak tarih sahnesinde hak ettiği güçlü, onurlu ve itibarlı konuma kavuşacaktır. “2023’e Doğru Yükselen Ülke Türkiye” idealinin gerçekleştirilmesi için, Türkiye’nin şu temel hedeflere ulaşmasını öngörüyoruz:
Bu hedeflere ulaşmış bir Türkiye;
Parti olarak, en geniş boyutta sağlanacak toplumsal mutabakat ile ülkemizin büyük hedeflere yönelmesini, bütün imkan, kaynak ve kabiliyetlerini ‘Lider Ülke Türkiye’ hedefi doğrultusunda hareket ettirmeyi öngörüyoruz. İçinde bulunduğumuz yeniçağın dinamikleri üzerinde söz sahibi olmanın yolu güçlü milli kimliğe ve özgüvene sahip bir millet olmaktan geçmektedir. Türkiye merkezli ve başkent Ankara odaklı yeni bir medeniyet ve yeni bir dünya tesis etmeyi kendimize misyon olarak tayin etmiş durumdayız. Türkiye’yi lider ülke konumuna taşıyacak olan bu misyon, başta Avrasya olmak üzere, bütün mazlum milletlerin de hür ve onurlu bir şekilde yaşamasına vesile olacaktır. Bunu da başarmanın yolu, öncelikle Türkiye’nin teslimiyetçi ruh halinden kurtulmasına bağlıdır ve vazgeçilmez değerlerimize yönelmekten geçmektedir. Parti olarak, 2023 yılına kadar küresel alanda güç merkezi haline gelmiş bir Türkiye’yi inşa etmeye imkân ve fırsatımız olduğu takdirde hazır ve kararlıyız. Bunun için de istikrar içinde kesintisiz ve sürdürülebilir tek başına iktidara talibiz ve milletimizin desteğini istiyoruz. En az 12 yılı kapsayacak süre içinde; TBMM’nin 24, 25 ve 26’ncı Yasama Dönemlerindeki tek başına MHP iktidarıyla ülkemizin küresel bir güç olmasını sağlamak için çok yoğun bir çalışma göstereceğiz.
Bu süre zarfında, yükselen Türkiye’nin küresel güç olması yolunda ihtiyacı olan çağdaş normlarda bir devlet ve toplum düzenin gerektirdiği kurum ve kuralları tesis edeceğiz. Bunu yaparken, AKP iktidarlarının anti demokratik, vesayetçi, kayırmacı, hukuk tanımaz, kişi güvenliğini ihlal edici, özgürlükleri kısıtlayıcı her türlü iş, işlem, kural ve kurumlarını ele alacağız ve bu çarpık düzene mutlaka son vereceğiz. Bu dönemde toplumsal uzlaşma niteliği taşıyan yeni bir anayasa yapmak ve hazırlamak için ne gerekiyorsa yerine getireceğiz. Terörün kökünü kazıyacağız, huzur ve güvenliği tesis edeceğiz. İşsizlik ve yoksulluk sorununu hafifleterek refah düzeyini yükselteceğiz. Devletin ve milletin bütünlüğünü esas alacak şekilde devlet teşkilatını yeni baştan yapılandıracağız. Demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla işler hale getireceğiz ve temel hakları teminat altına alarak bireysel özgürlükleri güçlendireceğiz. Ekonominin yıllık ortalama yüzde 7 büyümesini ve yıllık 700 bin kişiye iş imkanı oluşturmasını sağlayacağız. 2015 sonunda, milli gelirimizi 1,1 trilyon dolara, kişi başına gelirimizi 14 bin dolara, ihracatımızı 200 milyar dolara yükselteceğiz ve toplam çalışan sayısını 25,5 milyona çıkaracağız. 2015-2019 yıllarını içeren ikinci MHP iktidarı; ‘Gelişme, Bütünleşme ve Atılım Dönemi’ olacaktır. Bu yıllar arası, ülkemizin sosyo-ekonomik sorunlarının çözüldüğü, sürdürülebilir bir ekonomik büyüme ile sosyal gelişme sağlandığı, milli bütünleşme ve kaynaşmanın tesis edildiği bir dönem olarak hedeflemekteyiz. Bu dönemde de ekonominin yıllık ortalama yüzde 7 büyümesini ve yıllık 700 bin yeni iş oluşturmasını sağlayacağız. 2019 sonunda, milli gelirimizi 1,5 trilyon dolara, kişi başına gelirimizi 19 bin dolara, ihracatımızı 300 milyar dolara yükselteceğiz ve toplam çalışan sayısını 28,5 milyona ulaştıracağız. 2019-2023 yıllarını ihtiva eden üçüncü MHP iktidarı, ‘Bölgesinde ve Küresel Planda Güç Merkezi Lider Ülke Türkiye’ye Ulaşma Dönemi’ olacaktır. 2023 yılını hedefleyen uzun vadeli stratejimizin temel amacı; ülkemizin, çağdaş dünyayı Türkçe algılama ve değerlendirme yeteneğine sahip, küresel düzeyde etkili ve ekonomide dünyanın ilk on ülkesinden birisi olan ‘Lider Ülke’ konumuna yükseltmektir. 2023 yılının sonunda, yıllık ortalama yüzde 7 büyümeyi gerçekleştireceğiz ve her yıl 700 bin yeni iş imkânının oluşmasını sağlayacağız. Milli gelirimiz 2,1 trilyon dolara, kişi başına gelirimizi 25 bin dolara çıkaracağız. İnşallah 2023 yılında ihracatımızı 400 milyar dolara yükselteceğiz ve 31 milyon vatandaşımızın çalışmasını sağlayacağız. Aziz Vatandaşlarım, Kıymetli Misafirler, Değerli Basın Mensupları, Seçim Beyannamemiz kapsamında; Türkiye’nin temel sorunları hakkındaki görüşlerimizi ve politikalarımızı şu ana başlıklar altında toplamak mümkündür.
Adil ve hızlı yargılamanın sağlanması için gerekli altyapı oluşturulacak, geçici bir tedbir olan tutukluluğun cezalandırmaya dönüşmesi önlenecektir. Yargıtay’ın hizmet kapasitesi geliştirilecektir. Yüksek yargının içtihat oluşturma işlevi önündeki engeller kaldırılacaktır. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin seçimi demokratik usullere uygun olarak ve yargı bağımsızlığını zedelemeyecek şekilde yeniden düzenlenecektir. Yargının genel bütünlüğünü bozmadan ihtisas mahkemeleri oluşturulacaktır. Hâkim, savcı ve yardımcı personel ihtiyacı giderilerek, bunların mali ve sosyal haklarıyla diğer özlük haklarında gerekli iyileştirmeler yapılacaktır. Adli hizmet sunan kolluk güçleri idari yönden yeniden yapılandırılacaktır. Adli Tıp Kurumunun özerk yapısı güçlendirilecek, etkin denetim tesis edilecektir.
Ahlaki kirlilik ve yolsuzluklar önlenerek “temiz siyaset-temiz yönetim” süratle tesis edilecektir. Makam ve mevkii ne olursa olsun yolsuzluk yapanlardan yargı önünde sonuna kadar hesap sorulacaktır. Yolsuzluktan suçlu görülen kişilerin servetlerinin nerede ve kimin adına kayıtlı olursa olsun, zaman aşımı gözetilmeksizin el konulmasına imkân sağlayacak hukuki düzenlemeler yapılacaktır. Yolsuzlukları önlemek ve koordinasyon amacıyla özerk bir “Yolsuzlukla Mücadele Kurulu” oluşturulacaktır. Bütün kamu kurum ve kuruluşları denetim kapsamına alınacak ve etkin bir hukuka uygunluk denetimi yanında, performans denetimi yapılması sağlanacaktır. Kamu yönetimini, sivil toplum, medya ve özel teşebbüsü kapsayacak temel etik düzenlemeler yapılacaktır. Bilirkişilik müessesesi kurumsallaştırılarak denetlenebilir hale getirilecek ve suiistimallere açık olmaktan çıkarılacaktır. Teşvik mevzuatı, ülkenin kalkınmasına hizmet edecek ve her türlü şaibeyi bertaraf edecek şekilde yeniden şekillendirilecektir. Kamu ihale sistemi bütünüyle yeniden düzenlenecektir. Mal bildiriminde bulunma zorunluluğu olanların görev öncesi ve görev sonrası mal bildirimlerinin kamuoyuna açıklanması sağlanacaktır.
Her kurumun performans standartları belirlenecek, belirlenen kriterlere göre hesap verme yükümlülüğü getirilecektir. Düzenleyici ve denetleyici kurumlar daha etkin hizmet sunmak üzere yeniden yapılandırılacaktır. Personel rejimi; liyakati esas alan ve performansı değerlendiren anlayışla yeniden ele alınacaktır. Kamuda ücret adaleti sağlanacaktır. Memur ve diğer kamu görevlilerinin tanımı yeniden yapılarak, devletin asli ve sürekli hizmetlerini yerine getiren memurlar dışında kalan personele uluslararası normlara uygun sendikal haklar sağlanacaktır. Kamu görevlilerinin yargılanmaları sürecini sekteye uğratan ve dokunulmazlık olarak nitelendirilen hükümler kaldırılacaktır. Devletin görevlerinin merkez, taşra ve yerel yönetimler arasında dağılımı yeniden belirlenerek, teşkilat yapısı devletin yürüteceği hizmetlerle uyumlu şekilde tekrar düzenlenecektir. Hizmette birlik sağlanacak ve kaynak israfına son verilecektir. Yerel yönetim reformuyla; kamu hizmetlerinin erişimini kolaylaştırmak, kalitesini ve etkinliğini artırmak amacıyla yerel yönetimlerin hizmet kapasitesi artırılacaktır. Yerel yönetim reformu, kamu yönetimi reformunun bir parçası olarak uygulamaya konulacaktır. Hizmet yönünden yerinden yönetim yapısının, siyasi yerinden yönetime dönüştürülmesi çabalarına imkân ve fırsat verilmeyecektir.
Siyasi partilerin, TBMM üyelerinin ve üst siyasi yönetim kadrolarının faaliyet ve çalışmalarının tüm yönlerinin etik esaslara bağlanması için “Siyasi Ahlak Yasası” çıkartılacaktır. Milletvekilleri, belediye başkanları, siyasî partilerin merkez yönetimlerinde, il ve ilçe teşkilâtında görevli başkan ve yönetim kurulu üyelerinin görev öncesi ve görev sonrası mal bildirimlerinin kamuoyuna açıklanması sağlanacaktır. Milletvekilliği dokunulmazlığı kaldırılacaktır. Yüce Divan yetkisi ve görevi, yargılanmanın adil, bağımsız ve ihtisas sahibi mahkeme tarafından yapılması anlayışıyla yeni baştan yapılandırılacaktır. Bu kapsamda Yüce Divan görevinin Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlarından oluşacak bir kurul tarafından yerine getirilmesi sağlanacaktır. Siyasi partiler ve seçim kanunları gözden geçirilerek siyasette demokratik ilke ve standartların hâkim olmasını sağlayacak düzenlemeler yapılacaktır. Kısıtlama ve sansürün olmadığı, basın ve yayın ahlakının gelişip kurumsallaştığı, ahlaki ilke ve standartlara uygun hareket eden hür ve bağımsız bir medya yapılanması tesis edilecektir. Değerli Dava Arkadaşlarım, Milliyetçi Hareket Partisi’nin terörle mücadele, dış politikanın esasları ve yeni anayasa konularındaki görüş ve düşünceleri ana hatlarıyla şunlardır:
Terörün kökü kazınacak, Türk milleti bu beladan kurtulacaktır. Terörle müzakere değil, mücadele edilecektir. Devletin güvenlik güçlerinin meşru zeminlerde ve tüm ülke sathında vereceği topyekun mücadele ile uluslararası uzantıları dahil olmak üzere en kısa sürede kesin olarak bitirilecektir. Güvenlik birimlerinin yürüttüğü mücadelenin yanı sıra, terörü besleyen unsurların ortadan kaldırılmasına dönük olarak ekonomik, sosyal, psikolojik, idari, demografik ve kültürel unsurları kapsayan bir strateji uygulanacaktır. Bu amaçla, bölgenin gerçeklerine ve ihtiyaçlarına uygun ve geniş kapsamlı bir “Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Programı” uygulamaya konulacaktır. Bunun için gerekli mali destek, ekonomik kaynaklar ve özel teşvik ve koruma önlemleri süratle sağlanacak ve hayata geçirilecektir. GAP projesi en öncelikli stratejik yatarım olarak ele alınacak ve en kısa zamanda tamamlanarak bölge halkının istifadesine sunulacaktır. Teröre destek sağlayan ülkelere karşı uluslararası hukuk çerçevesinde etkili ve sonuç alıcı her türlü girişim ve önlemler kararlılıkla hayata geçirilecektir. Bu kapsamda ülke toprakları dışındaki terör unsurlarına karşı uluslararası hukukun tanıdığı tüm haklarımız kullanılacaktır. Türkiye’nin güvenliği üçüncü tarafların iradesine, iznine ve inisiyatifine bırakılmayacaktır. Terör suçları için hangi ad altında veya şekilde olursa olsun genel, özel veya siyasi af asla gündeme gelmeyecektir. İmralı’daki teröristbaşının örgütü yönetmesi kesinlikle önlenecek, bunun için gerekli tedbirler derhal alınacaktır.
Lider ülkeler arasında yer almak için, ülkemizin coğrafî, stratejik ve jeopolitik konumunu dikkate alan, bölgesel ve uluslararası barışa katkılar sağlayan etkili bir dış politika izlenecektir. 21’inci yüzyılın stratejik odağı durumundaki Avrasya jeopolitiğinin merkezinde yer alan Türkiye’nin dünya siyasetinde ve uluslararası ilişkilerde güçlü, itibarlı, sözü dinlenen, dostluğu aranan ve dostluğuna güvenilen bir ülke olması sağlanacaktır. Türkiye’nin Türk Dünyası ve İslam aleminde itibar gören ve güvenilen bir ülke olması; ekonomik ve kültürel bir merkez konumunu kazanması temin edilecektir. Türk dünyası, dış politikamızın öncelikli ve ayrıcalıklı ilgi alanı olacaktır. Kıbrıs, Kafkasya ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile Balkan ülkeleriyle ilişkiler her alanda geliştirilecek ve derinleştirilecektir. Türkiye dışındaki soydaş ve akraba topluluklarıyla, uluslararası hukuk ve devletlerarası ilişkilere yön veren esaslar çerçevesinde yakından ilgilenilecek ve gerekli kurumsal işbirliği yapılanmaları öncelikle oluşturulacaktır. Kıbrıs’ta tek gerçekçi, uygulanabilir ve yaşayabilir çözüm olan iki bölgeli, iki milletli ve iki devletli bir ortaklık yapılanması Kıbrıs politikamızın temelini oluşturacaktır. AB ile ilişkiler Türkiye için bir “kimlik ve kader sorunu” olarak görülmeyecektir. Eşit haklara dayalı tam üyelik temel hedefimiz olacaktır. ABD ile ilişkilerimiz ekonomik, siyasi ve güvenlik boyutlarıyla her iki tarafın karşılıklı çıkarlarına hizmet edecek şekilde ve eşitlik temelinde yürütülecektir. Irak politikamızın esasını, Irak’ın toprak bütünlüğünün muhafaza edilmesi, Irak’taki Türkmen varlığının haklarının korunması ve Irak topraklarının Türkiye için güvenlik tehdidi olmaktan çıkarılması oluşturacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin milli ve demokratik Anayasa anlayışı ve bu konudaki görüşleri çok açıktır. Türkiye’nin gerçek anlamda bir “Toplum Sözleşmesi Belgesi” niteliğinde yeni bir Anayasa’ya ihtiyacı vardır. Anayasa’nın mümkün olabilecek en geniş siyasi ve toplumsal uzlaşı temelinde ve demokratik bir tartışma zemininde hazırlanması zorunludur. Milliyetçi Hareket Partisi’nin Anayasa değişikliği veya yeni bir Anayasa yapılmasında öncelikli ve önemli gördüğü temel ilkeler ve hedefler şunlardır:
Vatandaşlarımızın aynı milletin ferdi olmaktan gurur duyacağı, ayrışmayı değil bütünleşmeyi, farklılaşmayı değil kucaklaşmayı, kutuplaşmayı değil kaynaşmayı sağlayacak toplumsal uzlaşmanın gerçekleştirilmesi sağlanacaktır. Birbirinden uzaklaşmamış, birbirine yabancılaşmamış bir millet yapısı ile etnik köken, inanç, mezhep gibi özelliklerin milli kimliğin ve bin yıllık kardeşliğin zenginliği olarak görüldüğü bir toplum hayatına kavuşulması hedeflenecektir. Milliyetçi Hareket Partisi; Cumhuriyet’in temel nitelikleri, Türk milli kimliği, demokratik rejim ve temel insan hakları gibi değerleri vazgeçilmez olarak kabul eden ve bunların uzlaşma arayışı adı altında tartışılmasını reddeden bir anlayışa sahiptir. Milliyetçi Hareket Partisi; iç huzur ve güvenliği tehlikeye düşürecek, etnik bölücülüğün önünü açacak ve ayrıcalıklı terörün siyasi gündemi ve emellerine hizmet edecek yaklaşımlara karşı çıkacak, bu yöndeki eğilimlere meşru zeminlerde direnecektir. Bu çerçevede; tek millet-tek devlet esasına dayanan, üniter yapıdaki milli devlet bünyesinde; Farklı etnik kimliklere siyasi ve hukuki statü tanınarak çok parçalı millet yapısı oluşturulmasına, Kişi hak ve özgürlüklerinin etnik temelli kolektif haklara dönüştürülmesine, Türkçe dışındaki dillere ve farklı kültürlere resmi statü kazandırılarak yapay azınlık yaratılmasına, Milli kimlik tanımının değiştirilerek “Türkiyelilik” kavramının esas alınmasına ve Türk milleti kavramı yerine ikame edilmeye çalışılmasına, Türkçe’den başka dillerde “anadil” olarak eğitim yapılmasına, Türkiye’nin idari yapısının değiştirilerek yerel yönetimlerin mahalli parlamento olarak çalışacağı özerk bölgeler sisteminin hayata geçirilmesine, İmkân ve zemin hazırlayacak hususları hiçbir şekilde tartışma konusu yapmayacak, bunlara sonuna kadar karşı çıkacaktır. Muhterem Dava Arkadaşlarım, Sayın Konuklar,
Bağımsız ve milli bir “Üreten Ekonomi Programı” uygulamaya konulacaktır. Programın temel amaçları;
Dört yıllık ekonomi programıyla yıllık ortalama yüzde 7 büyüme gerçekleştirilecek ve her yıl yaklaşık 700 bin yeni istihdam sağlanacaktır. Enflasyon kalıcı bir şekilde düşürülecek ve dört yıllık bir dönem sonunda yüzde beşin altına çekilecektir. Bu amaçla, öncelikle kamu açıkları ve kamu borç stoku azaltılarak, kamu kesiminin mali piyasalar üzerindeki ağırlığının hafifletilmesi sağlanacaktır. Uygulanacak program çerçevesinde, vergi gelirlerinin artırılması ve kamu açıklarının azaltılması sonucunda borçlanma sorunu çözülerek faiz üzerindeki baskı azaltılacak ve reel faizlerin düştüğü bir ortamda, sağlıklı bir şekilde para politikası uygulanabilecektir. Kurların piyasa şartlarına göre belirlendiği serbest döviz kuru politikası benimsenecektir. Ancak; piyasanın derin olmaması dikkate alınarak, kısa dönemde kurlarda aşırı dalgalanmalara ve spekülatif hareketlere müdahale edilecektir.
Bu amaca yönelik olarak; gelirler politikası verimlilikle ilişkili ve ileriye dönük olarak uygulanacak, harcamalarda israf ve verimsizliğin önüne geçilecek, verginin tabana yayılması suretiyle vergi gelirleri artırılacaktır.
Vergi sistemi, ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısını dikkate alan dinamik bir yapıya kavuşturulacaktır. Bu çerçevede yatırım yapanlara, istihdam, üretim ve ihracat artışı sağlayanlara yönelik vergi indirim ve kolaylıklarını içeren bir program uygulamaya konulacaktır. Vergi gelirleri içindeki dolaylı vergilerin payının azaltılması suretiyle dar gelirlilerin vergi yükü hafifletilerek vergide adalet sağlanacaktır. Vergi oranlarında yapılacak indirimler ekonomiye canlılık sağlayacak ve vergi tabanı genişletilecektir. Kayıt dışılıkla etkin mücadele yürütülecektir. Vergi kanunları; verginin konusu, matrahı ve vergi çeşitleri itibarıyla tümüyle gözden geçirilerek uygulamada basitlik ve etkinlik sağlanacaktır.
Başta menkul kıymet borsaları olmak üzere sermaye piyasalarının gelişimi ile yabancı yatırımcı etki ve kontrolünden kurtulmasını sağlayacak tedbirler alınacaktır. Daha fazla küçük ve orta ölçekli yurt içi yatırımcının sisteme girmesini sağlayacak yöntemler geliştirilmek suretiyle de piyasaların yeterli derinliğe kavuşması temin edilecektir.
Ziraat Bankası yeniden yapılandırılarak kamu bankası olarak kalacaktır. Halk Bankası’nın satışında halka arz ve sektörle ilgili meslek kuruluşlarına öncelik tanınacaktır. Blok satışa izin verilmeyecektir. Türkiye Kalkınma Bankası yeni baştan yapılandırılarak, KOBİ finansmanında etkin bir şekilde kullanılacaktır. İhracat teşvik sistemi yeniden gözden geçirilecektir. Vergi iadesi talepleri daha hızlı sonuçlandırılacaktır. Nakdi KDV iadelerinde karşılaşılan sorunlar nedeniyle mahsuben iade uygulaması yaygınlaştırılacaktır.
Ancak, yabancı sermayenin faaliyet gösterdiği sektörde milli güvenliği ve ekonomik istikrarı olumsuz etkileyecek ve rekabeti engelleyecek şekilde hâkim konuma gelmemesi için gerekli önlemler alınacaktır. Doğrudan yabancı yatırımların yer seçimi, alt yapı gibi sorunlarını önemli ölçüde gideren “Endüstri Bölgeleri” uygulamaları etkin bir araç olarak kullanılacaktır. Bürokratik işlemleri basitleştiren ve tüm işlemlerin tek merkezde yapılmasına imkân veren “Tek Durak İş Merkezleri” kurulacak ve yaygınlaştırılacaktır. Kısa vadeli portföy yatırımlarının piyasalardaki dalgalanmalar sonucu hızlı ve yüksek miktarda yurt dışına çıkmasını önleyecek tedbirler alınarak, kısa vadeli sermaye hareketleri ekonomik istikrarsızlık unsuru olmaktan çıkarılacaktır.
Özelleştirmelerde şeffaflık ilkesi tam anlamıyla uygulanacak, kamu vicdanını rahatsız edecek hiçbir uygulamaya izin verilmeyecektir. Özelleştirme politikası gözden geçirilerek, stratejik olan işletmeler yeniden belirlenecek ve bu kapsamdaki kuruluşlar özelleştirilmeyecektir. Özelleştirme işlemlerinde; yatırım, teknoloji transferi ve istihdam artışının sağlanması hedeflenecek, satışlarda mali kaynak sağlamakla birlikte bu tür öncelikleri de dikkate alan bir uygulama yapılacaktır. Köprü, otoyol ve barajlar gibi kamuya ait altyapı tesisleri özelleştirilmeyecek, bu tesisler için gelir ortaklığı senetleri ihraç edilerek hem kaynak yaratılacak hem de alt ve orta gelir grupları için alternatif yatırım araçları sunulacaktır. KİT’ler tek bir portföyde toplanarak karlı ve verimli bir biçimde faaliyet gösterecek şekilde yönetilmeleri sağlanacaktır. Daha az müdahaleci, daha çok piyasacı bir KİT politikasının uygulandığı bu sistemde, Özelleştirme İdaresi yeniden yapılandırılacaktır.
Kamu ihalelerinden alınacak pay ile Ar-Ge Fonu oluşturulacaktır. Bilimsel ve teknolojik araştırmaların, yenilikler ve buna bağlı olarak verilecek patentler aracılığıyla üretime ve toplumsal faydaya dönüşmesini sağlamak amacıyla “Milli Yenilik Sistemi” kurulacaktır. Bilim ve teknolojide kurumsal kapasite geliştirilecektir. Bu çerçevede milli teknoloji üretim merkezleri oluşturulacak ve Türk Dünyasının bilimsel araştırma merkezi niteliğinde “Ankara Temel Araştırmalar Merkezi (ATAM)” kurulacaktır.
Tekstil-giyim sektöründe katma değeri yüksek ürünlere geçilmesine, moda-marka yaratmaya ve tasarıma ilave destek verilecektir.
Okul öncesi eğitimin 6 yaş grubu dahil edilmek suretiyle zorunlu temel eğitimin süresi 9 yıla çıkartılacak ve iki kademeli olarak yapılandırılacaktır. “Temel eğitim” hedefimiz; okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılarak zorunlu temel eğitim süresinin artırılması, gerekli fiziki alt yapı ve insan gücü kapasitesinin oluşturularak ortaöğretimin de zorunlu eğitim kapsamına alınmasıdır. Eğitimin her kademesinde eğitim dili Türkçe olup, Türkçe’nin dışında başka bir ana dilde eğitim yapılmayacaktır. Türkçenin doğru ve güzel kullanımını teminen ana sınıfı ve ilköğretim kademesinde Türkçenin iyi öğretilmesine önem verilecektir. Orta öğretim; program türünü esas alan, yatay ve dikey geçişlere imkân veren, çağdaş rehberlik ve yönlendirme hizmetiyle üniversite sistemine etkin geçişi sağlayan bir yapıya kavuşturulacaktır. Yüksek Öğretim Kurulu; düzenleme, yönlendirme, koordinasyon, planlama ve denetimden sorumlu bir yapıya dönüştürülerek yeniden yapılandırılacaktır. Üniversite giriş sınavı kaldırılacaktır. Bunun yerine, ilköğretim ve orta öğretimde etkili bir yönlendirmeye bağlı olarak, uygulanacak müfredat ile orta öğretim başarısını ve orta öğretim sonunda yapılacak “olgunlaşma sınavını” esas alan ve fırsat eşitliğini gözeten üniversiteye geçiş sistemi uygulamaya konulacaktır. Değerli Dava Arkadaşlarım Muhterem Basın Mensupları Türkiye’nin katlanılmaz hale gelen ve toplumun her kesimini etkileyen ekonomik ve sosyal sorunlarını ve sıkıntılarını köklü ve kalıcı çözümlere kavuşturmak Milliyetçi Hareket iktidarının en önemli ve öncelikli hedefidir. Toplumumuzun her kesiminin sorunlarının ve sıkıntılarının hafifletilmesi ve aşılması için öngördüğümüz ekonomik ve sosyal yaklaşımlar, destekler ve yardımlar ile sağlık, vergi ve sigorta primleri ve yatırım ile üretimin desteklenmesi konularında öngördüğümüz düzenlemeleri 100 başlık altında “Milliyetçi Hareket Sözü ve Seneti” olarak aziz milletimizin takdir ve değerlendirmesine sunuyoruz.
Asgari ücret yükseltilecek, 2011 yılı itibariyle net asgari ücret 825 lira olacaktır.
Değerli Dava Arkadaşlarım Milliyetçi Hareket dürüst ve namuslu siyaseti ilke edinmiş; yalanın ve ucuz popülizmin siyasi ahlakla bağdaşmayacağına inanan bir siyasi anlayışın temsilcisidir. Ayağı yere basmayan vaatlerle ümit ve hayal ticareti yapan siyaset karaborsacılarından farkımız budur. Bugün aziz milletimizin değerlendirmesine sunduğumuz Seçim Beyannamemizde yer alan Milli Üreten Ekonomi Programı’nın hedeflerinin, ekonomik ve sosyal politika, yardım ve desteklerin mali kaynakları her yönüyle hesaplanmış ve karşılığı belirlenmiştir. Kaynak bulma konusunda göstereceğimiz teminat ve referans, şahıslarımız olmadığı gibi, kaynaklarımız da hayali ve afaki değildir. Sözümüz Milliyetçi Hareket sözüdür, programlarımızın kaynağı da ayrıntılı olarak hesaplanmıştır. Bugün açıkladığımız Seçim Beyannamemizdeki program, proje ve ekonomik-sosyal yardım ve desteklerin toplam maliyeti yaklaşık 73 milyar 570 milyon Türk lirası olarak öngörmekteyiz. Mali kaynak öngörümüz 9 ana başlıkta toplanmaktadır. 1- Devlet harcamaları, mal ve hizmet alımları, yatırım ve vergi harcamaları ve transfer kalemlerinde yolsuzluk ve usulsüzlüklerin önlenerek yüzde on tasarruf ve etkinlik sağlanması 9,9 milyar lira kaynak sağlayacaktır. 2- Kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması sürecinde kayıt dışılıkta on puanlık azalma sağlamasının geliri 23 milyar lira olacaktır. 3- Kayıt dışı ücretli istihdamının yüzde yirmibeş oranında azaltılmasının getirisi yaklaşık 2,8 milyar liradır. 4- Terörün etkin bir mücadeleyle en kısa sürede bitirilmesi sürecinde harcama ve gelir kayıplarının azaltılması 3 milyar lira kaynak getirecektir. 5- İç borçlanma faiz oranlarının ve dış borçlanmada risk priminin bir puan düşürülmesinin getirisi 5,1 milyar lira olacaktır. 6- Sağlık, sosyal güvenlik ve sosyal yardımlarda kayıp kaçağın önlenerek bu harcamalardan yüzde beş tasarruf sağlanması 3,5 milyar lira kaynak yaratacaktır. 7- Kamu ihalelerinde yüzde bir pay alması yaklaşık 1 milyar lira getirecektir. 8- Savunma harcamalarının bazı kalemlerinde yüzde beş tasarruf sağlanmasından 610 milyon lira gelir gelecektir. 9- Ekonomide potansiyel büyüme üzerine çıkılarak MHP’nin hedeflediği yılda yüzde yedi büyümenin gelir getirisi olarak yaklaşık 24 milyar lira kaynak oluşacaktır. Bu dokuz ana kalemden sağlanacak toplam ilave kaynak miktarı yaklaşık 73 milyar 570 milyon Türk Lirası olarak hesaplanmaktadır. Bu miktar da Seçim Beyannamemizdeki program, proje, ekonomik ve sosyal yardım ve desteklerin toplam maliyetini karşılamaktadır. Bu konuda belirtmek istediğim son bir önemli husus da, kamunun yerinden yapılandırılarak verimlilik, etkinlik ve tasarruf sağlamasının gelir etkisi ile bugün gündemde olan kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması ve diğer bazı düzenlemelerin gelir etkisinin bugün sunduğum kaynak hesabında dikkatle alınmamış olması gerçeğidir. Değerli Dava arkadaşlarım, Basınımızın Değerli Temsilcileri, Milliyetçi Hareket’in Yükselen Ülke Türkiye’yi bölgesel ve küresel güç haline getirme vizyonunun esasları, bu ideale ulaşmak için ortaya koyduğu hedefleri ve bu süreçte büyük Türk milletine vaatleri ana hatlarıyla bunlardır. Türkiye ve Aziz Türk Milleti Milliyetçi Hareket’in inançlı ve kararlı kadrolarıyla Cenab-ı Allah’ın yardımıyla bu hedeflere mutlaka ulaşacaktır.
Milliyetçi Hareket’in güveneceği ve sığınacağı yegane yer Büyük Türk Milleti’nin temiz yüreği, mühürlü olmayan vicdanı, eşsiz sağduyusu ve geleceğine sahip çıkma azmi ve iradesidir. Milliyetçi Hareket’in iktidar yürüyüşünün yolu; Brüksel’den, Washington’dan, Okyanus ötesi fetva makamlarından, İmralı canisi ile örtülü ve kirli ittifaklardan, etnik bölücülüğün taşeronluğundan, ihanet cephesi ile saf tutmaktan değil, Türk milletinin gönlünden geçecektir. Bizim yegane icazet alacağımız merci Büyük Türk Milletidir. Milliyetçi Hareket’in Türkiye’yi yönetme konusundaki yetkisinin ve siyasi meşruiyetinin yegâne kaynağı milli iradedir. Milliyetçi Hareket bu güçle seçimlere tek başına girecek ve cesur yüreklerin seçim sandığı başında sergileyeceği milli şuur şahlanışıyla ve Cenab-ı Allah’ın izniyle muzaffer olacaktır. Milliyetçi Hareket’in tek hedefi ve tek düşüncesi tek başına iktidardır. Seçim sonrası diğer siyasi partilerle koalisyon hesabı, beklentisi ve düşüncesi Milliyetçi Hareket’in gündeminde hiçbir şekilde yoktur. Bizim ittifakımız sadece ve sadece aziz milletimizledir. Milliyetçi Hareket milli vicdanın sesidir. Türk milleti hiç şüphemiz yoktur ki bu sese kulak verecektir. ‘Sesime Kulak Ver Türkiye, Ses Ver Türkiye’ sözleriyle vatanımızın her yöresine sesimizi duyuracağız. Türkiye ayağa kalkarak bu çağrımızı karşılıksız bırakmayacak, sağduyunun sesine mutlaka ses verecektir. Milliyetçi Hareket sessizlerin sesidir. Hiç şüphe etmiyoruz ki, Türkiye bu sesi mutlaka duyacaktır. Emekler, gayretler ve dualar karşılıksız kalmayacak, Türk milleti sessizliğin esiri olmayı reddederek mutlaka ses verecektir. Türkiye Tek Yürek, Tek Ses ve Tek Nefes olacak ve Milliyetçi Hareket’i destekleyecektir. Sel olup akan gözyaşlarının, çekilen çilelerin, masum ve mağdurların feryatlarının ahı, kul ve yetim hakkına el uzatmanın günahı ve Türkiye’yi etnik temelde bölmeyi çalışmanın vebali seçim sandığı başında Başbakan Erdoğan’ın yakasına yapışacaktır. Türk milleti topyekün ayağa kalkarak geleceğine sahip çıkacak; onur, huzurlu ve mutlu bir geleceği inşa etmeye azimli Milliyetçi Hareket’e ses verecektir. Türkiye aydınlık bir geleceğe Milliyetçi Hareket’le yürüyecektir. Tarihi yol ayrımında olan Türkiye için kader anı gelmiştir. Beş aydan kısa bir süre sonra sözün bittiği yere gelinecek, seçim sandığı başında son sözü Büyük Türk Milleti söyleyecektir. Biz Hazırız. Türkiye’nin de hazır olduğunu biliyoruz. Gayret ve çalışma bizden, yardım ve himaye Cenab-ı Allah’tan, takdir ve destek aziz milletimizdendir. Yüce Allah bizleri mahcup etmesin, emeklerimizin karşılıksız bırakmasın, yar ve yardımcımız olsun. Hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Sağ olun var olun. Ne Mutlu Türküm Diyene. |