Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet
Bahçeli'nin 2 Şubat 2006 Milliyetçi Hareket Partisi, mal varlığı konusunda sürmekte olan tartışmaları büyük bir hayret ve ibretle izlemektedir. Türkiye’nin bugün karşı karşıya bırakıldığı tehlikelerin başında ahlaki çürümenin, yolsuzluk ve hırsızlığın devlet ve toplum hayatımızı bir kanser gibi hızla sarıyor olması gelmektedir. Bu vahim gidişatın başlıca sorumlusu, siyaset kurumunu yozlaşma batağına iten AKP iktidarıdır. Türkiye’nin yolsuzluk haritasının merkezinde yer alan AKP sorumluları, bugün dokunulmazlık zırhları ve koruma surları arkasına saklanabilmek için panik halinde çırpınmaktadır. Suçüstü yakalanan bu kadroların, Türk Milletine ve Türk adaletine hesap vermekten sürekli kaçan bir skandallar ve sırlar hanedanlığı olduğu bütün çıplaklığıyla gözler önüne serilmiştir. AKP yönetimi, yolsuzlukların ayyuka çıktığı bir vurgun dönemi olarak siyasi tarihimize geçecektir. Demokrasi, temiz ve ilkeli, dürüst ve seviyeli siyaset anlayışına dayanan bir ahlak ve fazilet rejimidir. Devlet yönetiminde bulunanların, Türk milleti adına kamu yetkilerini kullananların, herkesten önce bunun gerektirdiği sorumluluğun bilinci içinde olmaları vazgeçilmez bir zarurettir Siyasi partilerin, liderlerinin ve devlet yönetiminde bulunan herkesin her yönüyle hesap verecek durumda olmaları, bu bakımdan demokratik rejimimizin sigortasıdır. Milliyetçi Hareket, siyasi partilerin ve liderlerin mal varlıkları etrafında başlayan tartışmaların içine girdiği mecrayı yadırgamakta ve bunu Türkiye’ye yerleştirmeye çalıştığımız temiz toplum, temiz devlet ve temiz siyaset ülküsü adına hicap duyulması gereken bir durum olarak görmektedir. Bu konuda hükümetin başlattığı tartışmalar seviyesi düşük bir kayıkçı kavgasına dönüşmüştür. Karşılıklı suçlamaların yarattığı toz-duman ortamında meselenin özü sulandırılmak ve gözlerden kaçırılmak istenmektedir. Siyasi partilerin mali kaynaklarının ve harcamalarının şeffaf olması, liderlerin ve siyasi sorumluluk mevkiinde bulunanların mal beyanlarının kamuoyunun bilgisinden kaçırılmaması demokrasinin ve siyasi ahlakın temel bir icabıdır. Bunun hesabını bugün vermemekte direnenlerin, bundan sürekli kaçmaları ve kurtulmaları da mümkün değildir. AKP yöneticilerini bekleyen mukadder son da, bu hesabı er veya geç Türk adaleti önünde vermek olacaktır. Herkes bu konudaki siyasi, vicdani ve ahlaki sorumluluğunu bilmeli ve buna göre hareket etmelidir. Kangren halini alan ve kamu vicdanını yaralayan bu konu siyasi gündemimizden artık kalıcı olacak şekilde çıkarılmalıdır. Burada görev Türkiye Büyük Millet Meclisi ve siyaset kurumundadır. Mal beyanı mevzuatı dürüst, açık ve ahlaklı siyasetin gereklerine uygun bir yapıya kavuşturulmalıdır. Burada herkes namuslu olmalı ve kalabalıklar arasına saklanarak gözden kaybolma arayışına sapmamalıdır. Ne gerekiyorsa o yapılmalıdır. Milliyetçi Hareket, liderlerin mal beyanı konusunun televizyon kameralarının aydınlattığı ışıklı sahnelerde bir dürüstlük yarışmasına, siyasi bir gösteriye dönüştürülmesini bu bakımdan da samimi bulmamaktadır. Biz bu konuda bugüne kadar kamuoyu önünde sergilediğimiz açık ve ilkeli tutumla çok müsterihiz. Bizim mal beyanımız MHP Genel Başkanı seçilmemizin üstünden geçen sekiz yıl içinde bütün ayrıntılarıyla açıklanmış ve iki kez güncelleştirilmiştir. Basında da yayınlanan bu bilgiler kamuoyunun tetkikine bugün de açıktır. Mal beyanımızın bugün itibarıyla güncelleştirilmiş son durumunu da Partimizin internet sitesinde bulmak mümkündür.
Bugünkü tartışmalara bakarken, şimdi ibretle hatırladığımız bir olayı da bu vesileyle kısaca dile getirmek isterim. 3 Kasım 2002 seçimleri öncesi, basın sektöründe önde gelen bir günlük gazetenin yayınlamak amacıyla liderlerin mal beyanını istemesi üzerine, bunu en ince ayrıntısıyla yazılı olarak kendilerine iletmiştik. Seçimlere az bir zaman kala hala yayınlanmadığını görünce yaptığımız soruşturma karşılığında kendilerinden aldığımız cevap şu olmuştur: “Diğer parti liderleri hukuki gerekçelerle mal beyanlarını bize vermediler. Sadece siz verdiniz. Seçimler öncesi seçmenleri etkilememek düşüncesiyle sadece sizin mal beyanının yayınlanmasının uygun olmayacağı sonucuna vardık” Kamuoyunda bugün yoğun olarak yapılan ve basın ve siyaset kurumunun topyekün katıldığı servet beyanı tartışmaları bize bunları hatırlatmıştır.
Dr. Devlet Bahçeli
|