Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin
Değerli Dava Arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi; 24.Dönem Milletvekilliği Genel Seçiminin 12 Haziran 2011 tarihinde yapılmasına 3 Mart 2011 günü karar vermiştir. Bu çerçevede Yüksek Seçim Kurulu tarafından da; seçim sürecinin başlama tarihinden oy verme gününe kadarki süreyi içeren Seçim Takvimi belirlenmiş ve kamuoyuyla paylaşılmıştır. Buna göre 24.Dönem Milletvekilliği Genel Seçiminin başlangıç tarihi 14 Mart 2011 olarak tayin ve tespit edilmiştir. Ülkemiz açısından çok önemli ve hayati neticesi olacak olan bu seçimler için geri sayım başlamış bulunmaktadır. Türkiye; dizginlerinden boşanmış çatışma ve kutuplaşma dinamikleri eşliğinde ve tarihinin en kritik döneminde sandık başına gidecektir. Aziz milletimiz AKP’li yılların samimi, içten ve vicdanlı bir şekilde muhasebesini yapacak, ulaştığı sonuca göre de bir karar verecektir. AKP hükümetinin gerçek yüzü seçim sandığında ortaya çıkacak ve sekiz yılı aşan süredir taktığı maske inşallah yere düşecektir. Türkiye’nin AKP’yle birlikte bunalım ve buhran alanına sıkıştığı ve nefes alamaz hale geldiği bariz bir şekilde ortadadır. Bu iktidarla birlikte gerçekler çarpıtılmış, manevi değerlerimiz istismar edilmiş, yalan, kara çalma ve iftira boy atmış ve ileri bir aşamaya geçmiştir. Başbakan Erdoğan’ın yönetimi altında AKP hükümeti teröristle müzakere etmiş, Kandil çetesine sessiz kalmış ve peşmerge kalıntılarıyla sarmaş dolaş bir halde ülkemizi ayrışmanın eşiğine kadar getirmiştir. Türk milletiyle kimin husumeti varsa AKP onlara yanaşmış ve kol kola girerek geleceğimizi sakatlayacak girişimleri birlikte icra etmişlerdir. AKP iktidarı, küresel güç merkezleri tarafından verilen siparişler doğrultusunda; Türklük bilincine darbe vurmuş, etnik nifak ve bölücü niyetlerin azması için elinden geleni arkasına koymamıştır. Bin yıllık kardeşlik duygusu bu dönemde köreltilmiş, köken ve mezhep temelli ayrışmanın ve farklılaşmanın kurdelesi Başbakan Erdoğan tarafından kesilmiştir. PKK açılımıyla; Türk milletinin birbirinden kopması, dağılması ve parçalanması an meselesi haline gelmiş; husumetler, düşmanlıklar ve hizipler keskinleşmiş ve her tarafı etki ve tesir altına almıştır. Bu itibarla Türk milleti AKP’yle birlikte sürekli genişleyen gerilim ve gerginlik sarmalının içine çekilmiştir. Milletimizin benzerliklerini ön plana çıkarmak yerine, farklılıkların önünü açarak bir bütün kalacağına inanan sefil ve rezil zihniyet dışarıdan güdümlü zehirli politikalarını inatla bugüne kadar sürdürmüştür. ABD’nin açıkça taşeronu ve ileri karakolu gibi hareket eden AKP hükümetinin, özellikle Ortadoğu’daki halk hareketlerine yaklaşımı kimlerin sözcülüğünü yaptığını ve hangi mesajları ilettiğini net olarak göstermiştir. Komşu coğrafyalardaki rejim sancılarının ve kitlesel isyanların bulaşıcı etkisinden korunmak ve gerekli tedbirleri almak konusunda AKP hükümetinin aciz ve başarısız olduğu görülmektedir. Bununla birlikte hükümetin gafletinden ve pısırık tutumundan güç alan kanlı terör örgütü cüret kazanmış ve fütursuzca Türkiye’yi tehdit eder bir duruma gelmiştir. İmralı canisi yattığı yerden örgütünü yönetmeye devam etmekte ve belirli aralıklarla sözde ateşkes yenilemesi yaparak, AKP’nin affedilmez aymazlığı yüzünden Türkiye Cumhuriyeti Devletiyle köşe kapmaca oynamaktadır. İmralı canisinin şantajlarına boyun eğen AKP zihniyetinin, terörle yaptığı pazarlıklarının merkezinde ise yeni anayasa olduğu açık ve bellidir. Özellikle 21 Marttan sonra, terörist eylemlerin seyrinin ise AKP hükümetinin vereceği tavizlere, vaat ettiği yeni anayasada Türkiye’yi yıkmak ve milletimizi parçalamak için atacağı adımlara bağlı olduğu anlaşılmaktadır. Bugün itibariyle Türkiye sözde ileri demokrasi zırvası altında can çekişmekte, daha çok özgürlük yalanları doğrultusunda korku ve endişe gün geçtikçe yayılmaktadır. AKP hükümetinin işine gelmedik ve duymayı istemediği söz ve duruşları gösterenler kolluk gücü marifetiyle sindirilmekte ve eziyetlere maruz kalmaktadırlar. Sözde darbe iddiaları kapsamında devam eden yargı süreçlerinin bir türlü sonuçlandırılamaması adalete olan güveni sarsmakta ve hukukun tarafsızlığına ciddi anlamda gölge düşürmektedir. Unutulmamalı ki, AKP’nin kendi yargısını oluşturma gayretleri ve adaleti siyasallaştırma çabaları Türkiye’nin geleceğini karartacak ve birlikte yaşama ülküsüne vahim bir hasar verecektir. Türkiye bugün huzursuz, güvensiz, kaygılı ve korku içindedir. Asayişsizlik her yani sarmış, evlere hüzün çökmüş, işyerleri dumura uğramış ve bu çerçevede şiddet seli her tarafı hâkimiyeti altına almıştır. Suç ve suçlu kanser hücresi gibi üremekte, toplumsal düzeni altüst etmektedir. Nitekim katiller rahat içinde kanlı planlarını yapmakta, kadınlara yönelik hunhar saldırılara her gün bir yenisi eklenmekte ve vahşi cinayetler birbiri ardına vasat bulmaktadır. Ne kadar kötü, iğrenç ve sapkın eylem varsa AKP’li yıllarda mesafe almış, güçlenmiş ve ileri bir noktaya gelmiştir. Bu kapsamda ısmarlama istatistikî çalışmaların hilafına milletimiz mutsuz ve hayatından bezmiş haldedir. Türk milleti soygun ve vurgun hanedanı tarafından zor ve içinden çıkılması çok güç olacak bir alana sıkıştırılmıştır. Eriyen toplumsal değerler, tükenen gelecek ümidi, kaybolmaya yüz tutmuş birlik duygusu, uçurumun kenarına kadar gelen milli kimlik, kanama geçiren birlikte yaşama duygusu muhatap olduğumuz en temel sorun alanlarından yalnızca bir kısmıdır. İlave olarak ekonominin tehlikeli bir aşamaya ulaşmış olan hastalığı tedavi edilememiş; işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımı adaletsizliği aziz millet fertlerini perişan etmiştir. Üretmeyen, ithalat ve borçla ayakta duran ekonomik sistemin, vatandaşlarımızın sorunlarını temelinden çözmesi şu haliyle mümkün değildir. AKP hükümeti, ekonomiyi bütün hatlarıyla küresel alana eklemlemiş, dışarıya yönelik varlık ve kaynak aktarımının önünü ardına kadar açmış ve Türkiye ekonomisinin ipini yabancıların eline vermiştir. Taviz, teslimiyet ve talan döngüsüne hapsedilen ülkemizin, makus talihini alt etmesi ve AKP’den kurtulması için 12 Haziran 2011 tarihinde yapılacak olan Milletvekilliği Genel Seçimi tarihi bir fırsattır. Bu kapsamda olmak üzere, önümüzdeki çok önemli ve aynı zamanda çok nazik süreçte tüm teşkilat yöneticilerimiz ve mensuplarımız aşağıda belirtilen hususlara harfiyen uyacaklar ve buna göre hareket edeceklerdir. 1- Adalet ve Kalkınma Partisi’nin tek başına iktidar serüveni 12 Haziran 2011 günü son bulacaktır. Artık Türkiye AKP’nin siyasi sorumluluk taşımadığı günlere doğru hızla yol almaktadır. Bunun farkında ve bilincinde olan iktidar partisinin oy havzasını genişletmek amacıyla, özellikle Milliyetçi Hareket Partisi üzerinde yeni oyunlar oynayacağı ve tezgâhlar tertipleyeceği anlaşılmaktadır. Tekrar 12 Eylül Referandum öncesine benzer kara bir propagandayla karşı karşıya kalınacağı kuvvetle muhtemeldir. Kaldı ki bunun işaretleri ve emareleri şimdiden alınmaya başlanmıştır. Hiçbir şart altında AKP’nin tahrik yüklü, nifak ve fitne yayan politikalarına, yalanlarına itibar edilmeyecek, kirletilmiş bilgilere kulak asılmayacak, tam bir inanmışlıkla teröristle el sıkışan ve bölücülüğün sırtını sıvazlayan AKP zihniyetine hak ettiği karşılık verilecektir. 2- Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarda kalabilmek ve millet iradesinin seyrini etkileyebilmek için her türlü çirkin ve bayağı yola başvurabilecektir. Bu çerçevede, AKP’nin dedikoducu ve fırsatçı siyasetine karşı mutlaka uyanık olunacak, seçimlere yaklaştıkça kamuoyunu yönlendirmek için tertip edebileceği oyunlara karşı şimdiden dikkat edilecek, partimize yönelik alçak planlara ve tuzaklara karşı teyakkuz içinde olunacaktır. 3- Parti olarak amacımız tek başına iktidar olmaktır. Milliyetçi Hareket Partisi Türk siyasetinin en köklü birkaç partisinden birisi olarak buna hazırdır. Kadroları donanımlı, yapacakları belirgin ve ortadadır. Milletimizi huzur, refah ve bereket dolu günlere ulaştırmak en büyük istek ve emelimizdir. Bu itibarla tek başına iktidar hedefi dışında başta koalisyon ihtimali olmak üzere hiçbir alternatif hükümet modeli dillendirilmeyecek ve gündeme getirilmeyecektir. 4- Milliyetçi Hareket Partisi aziz milletimizin artan ilgi ve desteğine mazhar olmaktadır. AKP gerilerken MHP yükselmekte ve tek başına iktidar hedefine hızla yaklaşmaktadır. Aziz milletimiz ağırlaşan sorunların çözüm yeri ve adresi olarak Milliyetçi Hareket Partisi’ni görmekte ve buna inanmaktadır. Bu haliyle sorumluluğumuz büyük ve yapacaklarımız fazladır. Tüm teşkilat yöneticilerimiz ve mensuplarımız bundan böyle hiç durmayacak, beklemeyecek ve yılgınlık göstermeyeceklerdir. Vatandaşlarımızla tam bir kucaklaşma sağlanacak, partimizin mesajları net ve berrak biçimde ulaştırılacaktır. Sokaklarda, caddelerde, mahallelerde, köylerde, beldelerde, ilçelerde ve illerde aziz vatandaşlarımıza büyük Türkiye ülkümüz anlatılacaktır. Her kapı çalınacak, her gönüle girilecek, her el tutulacaktır. Ağlayan gözlerin yaşı silinecek, titreyen yüreklerin korkusu giderilecek, hüzünlü bakışların sisi dağıtılacak ve özlem içindeki kalplere umut verilecektir. Hangi siyasi parti veya ideolojiye inanırsa inansın her insanımız bizim için eşit ve yeri doldurulamaz bir kıymettir. Buna sadık kalarak, Türkiye’nin ve Türk milletinin geleceği uğruna yapacaklarımız ve göstereceğimiz fedakârlıklar sürekli olarak anlatılacak, vatandaşlarımız nerede ise orada onlarla iç içe ve omuz omuza olunacaktır. 5- Önümüzdeki süreçte bölücü terörün kalkışma, isyan ve provokatif eylemlerinde belirgin bir artış olabileceği dikkate alındığında; Tahrik ve yönlendirmelere karşı uyanık olunacak, hiçbir kavganın ve çatışmanın tarafı olunmayacak, kışkırtmalara karşı konulurken meşru yollardan asla ödün verilmeyecek ve güvenlik mensuplarının görevlerini icra etmeleri için her türlü kolaylık sabırla gösterilecektir. 6- Seçim propaganda döneminde söz birliğinin önemi çok büyüktür. Milletimize verilecek mesajların bir bütünlük dahilinde olması ve bu konuda yeknesaklığı sağlamak için; Genel Merkez’in hazırladığı broşür, kitapçık, seçim beyannamesi vb. içeriğine titizlikle riayet edilmesi, sözlerin, vaatlerin ve sarfedilen bilgilerin bunlara bağlı kalması gerekmektedir. 7- Seçim dönemi içinde kullanılacak materyallerin farklılık arz etmemesi ve bu konuda tam bir uyumun olması elzemdir. Genel Merkez’in belirlediği işaret, rozet, seçim müziği, sembol, slogan ve kavramlar dışında herhangi bir materyal kullanılmayacak ve tanıtım birliğine ve disiplinine azami derecede uyulacaktır. Yeri ve zamanı daha önceden belirlenmiş toplantı ve miting alanları başta olmak üzere; ilgili kanunun izin verdiği mahallerde Genel Merkez tarafından belirlenmiş afiş ve bayrak haricinde bir şey kullanılmayacaktır. 8- Milliyetçi Hareket Partisi’nin başarısından çekinen, bunu önlemeye çalışan ve aramıza sızmanın yollarını arayan kişi ya da kişilere karşı son derece dikkatli olunacaktır. Parti ya da ocak sembollerini çağrıştıran ya da bunları kanunsuz bir şekilde kullanan ve şirret amaçlarına alet eden kişi ya da topluluklara karşı önce Genel Merkez’in bilgilendirilmesi, arkasından hukuki takibatın başlatılması için gerekli girişimlerin yapılması yerinde olacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi, büyük bir coşku ve eşsiz bir kararlılıkla tek başına iktidar hedefine kilitlenmiş durumdadır. Kamuoyunu manipüle etmeye çalışan hiçbir plan, program ve niyet amacına ulaşamayacak ve partimiz aziz milletimizle tam bir kucaklaşma göstererek hedeflediği tek başına iktidara ulaşacaktır. İnanıyorum ki Türkiye ses verecek ve sesimize kulak verecektir. Türkiye’yi ayağa kaldırmak, Türk milletini mutlu kılmak ve kötü niyetlileri ve kirli emelleri def etmek için Milliyetçi Hareket’in iktidarı artık bir zorunluluktur. Aziz milletimiz bu defa MHP diyecek ve hükümet etme sorumluluğunu, milleti için her fedakârlığı yapmaktan kaçınmayan milliyetçi-vatansever kadrolara teslim edecektir. Bu kutlu yolda Cenab-ı Allah hepinizin yar ve yardımcısı olsun. Yolunuz, bahdınız ve alnınız açık olsun. Ne mutlu Türküm diyene.
|