Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin
Kuzey Afrika ve Orta-Doğu’da başlayan halk hareketlerinin her ülkenin iç şartlarının ve dinamiklerinin yönlendireceği değişim ve dönüşüm süreçleriyle ve kan dökülmeden sonuçlanması uluslararası barış, güvenlik ve istikrar için hayati önem arzetmektedir. Başta ABD olmak üzere bazı Batılı ülkelerin bu bölgede oluşacak yeni siyasi yapılarda etkili olmak için yaptıkları müdahaleler endişe vericidir. Bugün bölgede harekete geçen iç dinamikler ve dış müdahaleler Büyük Orta Doğu projesinin yeni bir aşamasına geçildiği ve bölgenin siyasi mimarisinin Batılı ülkelerin çıkarlarına uygun olarak tanzim edilmesine çalışıldığı izlenimi güçlendirmektedir. ● Libya’da yaşananlar, dönüşüm sürecinin çok sancılı ve kanlı bir süreç olacağını göstermektedir. Libya krizi Türkiye için büyük bir endişe kaynağı olacak şekilde gelişmektedir. ABD ve Fransa’nın öncülüğünde başlatılan NATO ağırlıklı deniz ve hava harekâtının amacı, hedefleri ve kapsamı uluslararası meşruiyetini tartışmalı hale getirmiştir. - Kaddafi diktatörlüğünün Libya halkına karşı askeri güç kullanmasının hiçbir şekilde kabul edilmez olduğu açıktır. Ancak, Libya’ya karşı başlatılan askeri harekâtta, askeri hedeflerin dışında sivil yerleşim bölgelerinin de bombalanması ve sivil kayıplara yol açılması da kabul edilemezdir. - Libya’da uçuşa yasak bölge ihdası ve sivillerin korunması için alınacak tedbirlerin BM kararında belirlenen çerçevenin içinde kalması hayati önem taşımaktadır. - Libya’da iç savaş riskinin önlenmesi ve biran önce ateşkesin sağlaması için çaba harcanması elzemdir. - Libya’nın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün korunması ve askeri müdahalenin ülkenin işgaliyle sonuçlanmaması da uluslararası camianın ortak hedefi olmalıdır. ● Başbakan Erdoğan ve hükümetinin bu gelişmeler karşısında sergilediği kararsız ve çelişkili tutum her bakımdan ibret ve esef vericidir. Hiçbir fikri hazırlığı ve stratejisi olmayan hükümet gelişmeler karşısında tavrını belirleyememekte, sürekli yalpalamakta, pusulasız bir şekilde savrulmakta ve sürüklenmektedir. Nerede durduğu, ne düşündüğü ve neyi savunduğu anlaşılamamaktadır. İlk önce “NATO’nun Libya’da ne işi var” diyen Başbakan, NATO’daki süreçlerde devre dışı kalınca, bu kez askeri harekâtın NATO şemsiyesi altına alınması için sözde ön şartlarla ortaya çıkmış ve Türk kamuoyundaki imajını kurtarmak için NATO ile sanal müzakereler başlatmıştır. Bunun arkasında da ABD Başkanı Obama ile 21 Mart’ta yaptığı görüşmede Libya’ya müdahalenin NATO komuta-kontrol imkânları kullanılarak NATO içine alınmasına onay vermiştir. Birleşmiş Milletler ve NATO şemsiyeleri arasında gidip gelen, harekâtın uluslararası meşruiyet konularında tutumunu ve tavrını bir türlü belirleyemeyen ve Türkiye’nin bu harekâtın neresinde durduğuna açıklık kazandıramayan Başbakan çelişkili beyanlarla sürekli patinaj yapmıştır. Bunun sonucu Türkiye’nin uluslararası itibarı da yara almıştır. Bu gerçekler, AKP’nin Türkiye’yi “gündem belirleyen, düzen kuran ve sözü dinlenen itibarlı bir ülke haline getirdikleri” söylemlerinin kuyruklu bir yalan olduğunu bir kez daha göstermiştir. ● Konunun Türkiye açısından arzettiği diğer bir önem ve hassasiyet de Libya emsalinin ilerde başka ülkeler için de kullanılabilecek olması ihtimalidir. Bir ülkedeki iç gelişmeler karşısında, bunun keyfi ve sınırsız askeri müdahaleye ve işgale gerekçe olarak kullanılmasının ahlaki, siyasi ve hukuki meşruiyet temelinde yoksun olacağı ortadadır. Türkiye’nin milli birliğini ve varlığını tehdit eden, kanlı terörden beslenen etnik bölücülerin ve dış destekçilerinin bu yönde oluşturulacak bir emsali bahane olarak kullanmak, bölücü emelleri için bundan yararlanmak isteyebileceklerinin hatırda tutulması kaçınılmazdır. AKP hükümetinin buna imkân verecek ve zemin hazırlayacak tutumlardan özenle kaçınması Türk milletinin beklentisidir. ● Milliyetçi Hareket Partisi Libya’da sivillerin hedef alınmasından kaçınılmasını, ateşkesin biran önce sağlanmasını, iç barış ve istikrarın telafi edilemeyecek ölçüde bozulmasına zemin hazırlanmamasını, iç savaş riskinin önlenmesini, askeri harekâtın işgalle sonuçlanmamasını ve demokrasiye geçişin iç dinamiklerle ve daha fazla kan dökülmeden gerçekleştirilmesini ümit ve temenni etmektedir. Türk milleti, dost ve kardeş Libya halkının her zaman yanında olacaktır.
|