Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ'nin,
Türk milletinin silkinip ayağa kalkarak, işgalcileri ve hayallerini vatan topraklarından def ettiği muazzam bir stratejik hamlenin yıldönümündeyiz. Tarihi şan ve şerefle dolu dolan olan aziz milletimiz, 89 yıl önce kazandığı büyük zaferle bağımsızlığına musallat olan emperyalist mihraklara unutamayacakları büyük bir ders vermiştir. Sakarya’dan Kocatepe’ye uzanan imrenilecek mücadele Dumlupınar’da şaha kalkmış ve Başkomutanlık Meydan Muharebesiyle Türk milletinin kudretini açıkça ispat etmiştir. Şehit kanıyla esaretin suru yıkılmış, muhteşem bir inanmışlık ve fedakârlık öncülüğünde aziz millet varlığı giydirilmeye uğraşılan kefeni yırtıp atmıştır. Bu haliyle 30 Ağustos Zaferi zulme, hıyanete, eziyete ve sömürgeci heveslere karşı büyük bir darbe ve eşsiz bir kahramanlıktır. Türk milleti Dumlupınar’da haysiyetine, şerefine ve namusuna ne pahasına olursa olsun sahip çıkacağını destansı bir şekilde göstermiş ve bu vazgeçilmez değerler üzerinde asla oynanamayacağını cihana kanıtlamıştır. 19.yüzyılda iyice kızışan paylaşım ve hegemonya yarışında milletimizi ve vatan topraklarını hedefine alan sömürgeci güçler, 30 Ağustos’da zirve yapan iman ve vatan sevgisi karşında çaresiz ve aciz kalmışlardır. Kökeni, memleketi, yöresi ve mezhebi ne olursa olsun Türk milletinin tüm fertleri aynı ülkü etrafında buluşmuş ve son yurdumuzun taksim edilmesine asla müsaade etmeyeceklerini çok şükür göstermişlerdir. Bağımsızlığa duyulan derin tutku, birlikte yaşamaya yönelik içten bağlılık ve asırlarca aynı kaderi paylaşmanın getirdiği iftihar edilecek sorumluluk duygusu Türk vatanının manevi siperi olmuş ve hiçbir habis emele geçit vermemiştir. Şüphesiz 30 Ağustos ruhuna ve azmine bugün de büyük bir ihtiyaç vardır. Ne var ki, bu kutlu zaferin anlamına ve sonuçlarına bütünüyle nüfuz etmek yerine, tüm dikkatler 30 Ağustos’taki tebrikatı kimin kabul edeceği hususuna odaklanmıştır. Anlaşıldığı kadarıyla bu zamana kadar tören ve kutlamaların seyrinden ve temsilinden memnun kalınmamıştır. 14/8/1981 tarihli ve 8/3456 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Ulusal ve Resmi Bayramlarda Yapılacak Törenler Yönetmeliğinin 7’nci maddesinin (5) numaralı fıkrasına 26/8/2011 tarih ve 28037 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan; “Ulusal ve Resmi Bayram törenlerine Cumhurbaşkanının katılması halinde, tebrikatı Cumhurbaşkanı kabul eder” hususu eklenmiştir. Tebrikatı kimin kabul edeceği hususunun, 30 Ağustos Zaferi’nin önüne geçmesi yakışıksız olduğu kadar art niyetli bir durumu ortaya çıkarmıştır. 26 Ağustos 1922’de Kocatepe’de başlayan Büyük Taarruz Dumlupınar’da zafer burcunu dikmiş ve ardından da Akdeniz’e kadar düşmanı kovalayarak İzmir’de denize dökmüştür. Elbette bu zafer Türk ordusunun milletle bütünleşmesinin eseri ve sonucudur. Bu itibarla, aziz milletimiz ahde vefasını göstererek 30 Ağustos Zaferi’nin manevi itibarını, temsilciliğini ve onurunu Türk ordusuna vermiştir. Nasıl ki, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı TBMM’nin hükmü şahsıyla veya 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Cumhurbaşkanlığı makamıyla bütünleşmişse, 30 Ağustos Zafer kutlaması da Genel Kurmay Başkanlığıyla özdeşleşmiştir. Unutulmamalıdır ki, Zafer Bayramı’ndaki tebrikat kabul makamının değişmesi ne demokrasiye, ne de sivilleşmeye hiçbir katkı sağlamayacak, üstelik Türk ordusuna karşı yürütülen psikolojik operasyonun bir ayağı olmaktan öte bir anlam taşımayacaktır. Dönemsel güçlerinden dolayı şuurları kapanarak milletimizin anlam kaynaklarını heba eden gafiller, elbette er ya da geç haklarında verilen milli hükümden kurtulamayacaklardır. Bilinmelidir dün savaş meydanlarında Türk’ün bileğini bükemeyen mihrakların, bugün yerli işbirlikçileriyle mesafe almaya çabalamaları beyhude olduğu kadar sonuçsuz kalmaya da mahkûm olacaktır. Geçmişinde sayısız zafer yaşamış, en zor dönemlerde bile günü birlik menfaat ağının cazibesine kapılmamış olan büyük milletimiz, bugün içinde bulunduğu ağır şartlardan mutlaka kurtulacaktır. Emperyalist çevrelerin yanında hizalanarak onların içte ve dışta dayatmalarına boyun eğenler için tarih bir gün tekerrür edecek, ancak son pişmanlık fayda etmeyecektir. Bu duygu ve düşüncelerle, Türkiye Cumhuriyeti’ne giden yoldaki en önemli adımlardan birisi olan ve sömürgeci niyetlerin vatanımızdan sökülüp atıldığı 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesi Zaferi’nin 89’ncu yıldönümünü hayranlıkla kutluyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, millet yolunda büyük hizmetler ve mücadeleler gösteren mümtaz şahsiyetleri ve aziz şehitlerimizi rahmet, hürmet ve şükranla yâd ediyorum.
|