Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin
Ülkemizi kuşatan şaibelerle dolu karanlık ve kirli süreç sosyal dokuyu zedelemiş, güveni zayıflatmış ve iftiraya ivme vermiştir. Maalesef Türkiye adaletsiz, hukuksuz ve vicdansız bir yönetim altında can çekişmektedir. Siyasi maksatlar gözetilerek yapılan operasyonlar, belirli amaçlara dönük kolluk gücü faaliyetleri ve yargının tarafsızlığını kaybetmesi yaşanan sorunların merkezine oturmuştur. Son zamanlarda Ülkü Ocakları’na yönelik saldırı ve tezgâhlar da bunlar arasında yer almaktadır. Özellikle AKP hükümetinin açıkları birer birer meydana döküldükçe ve bölücü canilere kol kanat gerdiği deşifre oldukça, Ülkücülere çamur atılmakta ve komplolar düzenlenmektedir. Amaç bellidir ve Ülkücüler adice sindirilmeye çalışılmaktadır. Bununla birlikte ‘Şafak Operasyonu’ adı altında yürütülen soruşturma kapsamında Ülkücü Hareket vahim bir şekilde zan ve töhmet altında bırakılmış, üstelik kamuoyuna yalan ve yanlış bilgiler ahlaksızca servis edilmiştir. Ancak Türk-İslam Ülküsü’nün yaşanması, yaşatılması ve tanıtılması konusunda tarihi ve hayati bir niteliği olan Ülkü Ocakları’nı; karalamaya, karartmaya kimsenin gücü ve nefesi yetmeyecektir. Özellikle yapılan gözaltılar sonrasında; yazılı ve görsel medyaya yansıtılan fotoğrafların, görüntülerin ve kamuoyu hazırlama amaçlı girişimlerin adaletle ve insanlıkla bağdaşır bir tarafının olmadığı açıktır. Nitekim Ülkü Ocakları’nı organize bir suç teşekkülü gibi göstermeye çalışmak ve başka yerlerden temin edilen suç aletlerinin bulunduğu yer gibi takdim etmeye yeltenmek izansızlık ve aşağılık bir tertiptir. Ülkücü ile çete kelimesini bir araya getirme uğraşı verenlerin, teröristle demokrasi ve barış kavramlarını birlikte kullanan çürümüş ve nesebi gayrisahihler olduğu ortadadır. Haksız, mesnetsiz ve temelsiz iddiaların, ithamların Ülkücülerin tertemiz yüreklerinde ve millet sevgisinden feyiz alan bakışlarında erimeye mahkûm olduğunu elbette herkes görecektir. Bu çerçevede, Ülkü Ocakları mensuplarını dâhil eden soruşturma ve kovuşturmanın sonuna kadar gidilerek bir an önce tamamlanması ve gerçeklerin kamuoyuna açıklanması ilgililerin en büyük görevi ve sorumlulukları arasındadır. Bozkurda leke bulaştırmaya çalışan gafillerin, önce kendi lekeli sicillerine bakmaları ve hıyanetin elinden nasıl tuttuklarını görmeleri hayırlarına olacaktır. Bilinmelidir ki, Ülkü Ocakları ve Ülkücüler asla yalnız ve sahipsiz değildir. Aksini düşünerek tuzaklar kuranların, tertip ve kışkırtmalarla sonuç alacağını düşünenlerin; Milliyetçi-Ülkücü camianın inancı, cesareti ve asaleti karşısında tükenmekten ve yok olmaktan başka bir şansları olmayacaktır. |