24.08.2005 - Kilis-Yavuzlu Beldesinde Yapmış Oldukları Konuşma Metni
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

 

Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet Bahçeli'nin
Kilis-Yavuzlu Beldesinde Yapmış Oldukları
Konuşma Metni

24 Ağustos 2005

 

Çok Değerli Kilisli, Yavuzlulu Hemşehrilerim,

Değerli Anne Babalar, Sevgili Yavrularımız, Aziz Misafirler,

Sözlerime başlarken hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Bugün burada, sizlerle birlikte olmaktan dolayı duyduğum büyük memnuniyeti bilmenizi istiyorum.

İki hayırlı vesileyi bir araya getirmiş durumdayız. Birincisi, 489. yıldönümünü kutladığımız Mercidabık Zaferi’dir, bir diğeri ise bu büyük günü çok daha anlamlı kılan sevgili yavrularımızın sünnetidir.

Huzurlarınızda, 21. Dönem Milletvekilimiz Mehmet Nacar Bey’in oğlu Mehmet Alper Nacar ve bütün sevgili evlatlarımızı bu ilk mürüvvetlerinden dolayı kutluyorum. Yavrularımızın anne babalarını, yakınlarını tebrik ediyorum.

Yine huzurlarınızda ikinci kez sizlerin teveccühü ile Belediye Başkanlığı görevini üstlenen değerli İsmail Hakkı Cannacar kardeşimizi de kutluyor ve başarılı çalışmalarının devamını diliyorum.

Bu güzel ve anlamlı günü bizimle paylaşan, bu mutluluğa eşlik eden tüm kıymetli davetlilere de teşekkürlerimi sunuyorum.  

Belediyecilik gerçekten zor bir iştir. Belediye Başkanları, çok kıt imkânlarda ve zor şartlarda pek çok işi yapmak zorunda insanlardır. Bu nedenle de, başarılı bir belediye başkanının pek çok dengeyi yerli yerine oturtması gerekmektedir.

Görüyorum ki, burada kıymetli belediye başkanımız belde açısından çok güzel ve hayırlı işlere imza atmıştır. Şüphesiz ki, bunda en büyük pay, kendisine destek olan, güvenen muhterem Yavuzlulu kardeşlerimindir. Bu sebeple de bir kez daha ben derli arkadaşımıza ve dolayısıyla Milliyetçi Hareket’in yönetim anlayışına güvenen destek veren tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum.  

Önemli olan, belediye hizmetlerinde halkın gerçek ihtiyaçlarına cevap verebilmektir. İhtiyaç olmayan, kaynak israfından başka bir sonuç alınmayan, boşa para, zaman ve enerji harcanması anlamına gelen projelerden, çalışmalardan uzak durabilmektir.

Milliyetçi Hareket’e mensup arkadaşlarımız bunu başarmışlardır. Bu da bizim için büyük bir gurur vesilesidir.

Muhterem Arkadaşlarım, Hemşehrilerim,

Kıymetli misafirler,

Ağustos ayı milletimiz için zaferler ayıdır. 24 Ağustos günü ise iki büyük zaferin yıldönümüdür. Birincisi Çaldıran zaferidir. İkincisi ise bundan hemen iki yıl sonra kazanılan Mercidabık zaferidir.

Bu gün, tarih sahnesinde Türk milletinin büyük ve önemli zaferler kazandığı bir gün olmasının yanında ve hatta çok daha önemlisi, Balkanlardan, Anadolu’dan Orta Doğu’ya uzanan çok geniş ve büyük bir coğrafyada pek çok milletin huzur, güven ve mutluluk içerisinde yüzyıllar boyu yaşadığı Osmanlı Barışı’nın tesis edildiği en önemli adımlardan birisinin yıldönümüdür.

Çaldıran Zaferi’nin hemen akabinde Mercidabık ve Ridaniye Zaferleri ile perçinlenen büyük egemenlik alanı içerisinde bir yandan Türk birliği temin edilmiş; diğer yandan da yüzyıllar boyu bu coğrafyaya hakim olan kaos ve terör iklimine son verilerek, pek çok unsurun bir arada yaşayabildiği büyük ve güçlü bir devlete ulaşılmıştır.

Ortadoğu’nun bu gün içinde bulunduğu çok sorunlu ve kaotik ortam gözönüne alındığında, geçtiğimiz yüzyılın başlarına kadar süren bu güven ve huzur ortamının önemini anlamak ve kavramak şüphesiz ki daha kolay olacaktır.

Osmanlı’dan ve dolayısıyla Türk hakimiyetinin sona ermesinden beri Orta Doğu coğrafyasından eksik olmayan bir huzursuzluk ortamı varlığını sürdüregelmiştir.

Elbette ki, bu büyük çatışma ve kaos ortamı yüzyıllar boyunca bu coğrafyada barışı, hoşgörüyü, kardeşliği temin etmiş olan; değişik milli unsurlar arasında kardeşliğe dayalı büyük bir ittifak ortamı tesis eden Türk milletini derinden rahatsız etmekte, üzmektedir.

Ne yazık ki, çok uzun yıllardan beri Ortadoğu küresel istikrarsızlığın en önemli uç verme noktalarından birisi haline gelmiş; savaşlar, terör ve cinayetler bu coğrafyadan eksik olmamıştır.

Hala bitmeyen bir sorun olarak gündemimizi dolduran Filistin konusu önümüzde iken, ülkemizi de kana, acılara boğan PKK terörü yıllar boyu Ortadoğu ülkelerinden mevzilenerek ülkemize yönelik menfur eylemlerini gerçekleştirebilmişken; şimdi de Irak’ın çok derin, dramatik acılarına şahitlik etmekteyiz.

Değerli Misafirler,

Sayın Basın Mensupları,

Irak’ın şu an içinde bulunduğu güven ve istikrardan uzak, hergün artan bir şiddete maruz yapısı, sadece Irak halkının geleceği ile ilgili değil gerek ülkemiz ve gerekse dünya için çok önemli sorunları da beraberinde getirmektedir.

Hepinizin de bildiği gibi, şu anda hiçbir devlet otoritesinin sözkonusu olmadığı bu topraklar, değişik grupların birbirlerine ve işgal güçlerine yönelik direniş ve saldırıları yanında; ülkemize yönelik terörün en önemli üssü haline gelmiştir.

Her zaman uluslararası ilişkilerde yükümlülüklerini ve sözlerini eksiksiz yerine getirmeye büyük özen gösteren, komşuluk ilişkilerinde dostluk ve iyi niyet çerçevesinin dışına çıkmayan; küresel sistem içinde oluşan her türlü tehdit ve tıkanmalarda aktif görev üstlenerek çözümden yana tavır takınan ülkemize karşı, maalesef hem müttefiklik ilişkisi içinde olduğumuz ülkelerce, hem de yakın komşularımızca aynı yaklaşım sergilenmemektedir.  

Türkiye her zaman, dünyanın neresinde baş gösterirse göstersin, ne şekilde ve ne amaçla gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin teröre karşı etkin mücadele ve küresel işbirliği önermiştir. Fakat, bu iyiniyetli çabaları hiçbir şekilde karşılığını bulmamıştır.

Terör yaklaşımlarında henüz bir standart yakalayamayan dünyamız her geçen gün biraz daha bu büyük sıkıntının kuşatması altında kalmaktadır.

Irak’ta ne yazık ki, savaş ve kaos ortamı başta Türkmen kardeşlerimiz olmak üzere bu ülke nüfusu ve tarihi içinde büyük yeri olan unsurların dışlandığı, bunların topraklarının, mülkiyetlerinin korunamadığı, hatta temsil haklarının gasp edildiği bir süreci beraberinde getirmiştir. Şu anda, tarihi Türkmen kentleri olan Kerkük, Musul, Erbil illeri büyük bir peşmerge göçü ve yerleşimi ile yüz yüzedir.

Bilinmelidir ki, çevremizde barış ve istikrarın olmayışı en fazla bizi etkilemektedir. Bu gün doğu ve güneydoğu illerimizin en büyük problemlerinin kaynağında terör bulunmaktadır. Yıllardan beri bölge insanını hedef alan bölücü- yıkıcı kanlı terörden dolayı yatırımların ve sınır ticaretinin olumsuz etkilendiği açıktır.

Oysa ki, ülkemiz açısından bölgelerarası dengesizliğin kaldırılması, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin her anlamda daha canlı hale getirilmesi elbette ki bölücü, yıkıcı terör tehlikesinin bitmesiyle; güven, huzur ve istikrar ikliminin temini ile mümkündür.  

Muhterem Kilisli Hemşehrilerim,

Kıymetli Misafirler,

Bu coğrafyada yüzyıllar boyu huzur ve istikrarı, güveni temin etmiş bir milletin mensupları olarak; Osmanlı sonrası oluşan devletlerle çok uzun ortak geçmişi ve kaderi olan bir ülke olarak elbette ki, ilişkilerimizin çok daha iyi ve sağlıklı şartlarda yürümesini sağlayacak yapıları oluşturmamız gerekirdi.

İnanıyorum ki, bu gün de geç değildir. Türkiye olarak bölge ülkeleri arasında sanattan, diplomasiye, ticaretten güvenliğe her alanda iyi ilişkiler kurulup yaşatılması en büyük arzumuzdur.  

Komşu olmaktan da öte, yüzyıllarca beraber yaşayıp, aynı tarihsel süreçte aynı kaderi paylaşıp, beraber sevinip beraber üzüldüğümüz kardeşlerimizin ve onların yaşadığı bu coğrafyanın artık dünyaya ve ülkemize karşı büyük bir tehdit ve tehlike haline gelen terör ve istikrarsızlıkların menbaı olmaktan çıkmasını istiyoruz.

İşte o zaman, bu bereketli toprakların, herkese huzur ve mutluluk getirecek kadar verimli; her ülkenin hem kendi insanı ve hem de komşuları için birer zenginlik kaynağı olduğunu görmemiz mümkün olacaktır.  

Bu duygu ve düşüncelerle, büyük zaferin yıldönümünde Osmanlı Barışının mimarlarından olan büyük Hükümdar Yavuz Sultan Selim başta olmak üzere bu toprakları milletimiz için yurt yapan bütün kahramanları, şehid ve gazilerimizi ve bu toprakların ebediyen Türk yurdu olduğunu ilan eden Mustafa Kemal Atatürk’ü ve O’nun silah arkadaşlarını rahmet ve minnetle anıyorum.

Sünnetleriyle ilk mürüvvetlerine eşlik ettiğimiz yavrularımıza bir kez Yüce Allah’tan sağlıklı, huzurlu, mutlu hayatlar diliyor, anne-babalarını ve yakınlarını kutluyorum.

Sözlerimi noktalarken, kardeşlik ve birlik duygularımızın her dâim canlı kalmasını diliyor, sizleri sevgi ve saygıyla selâmlıyorum.

Sağolun, varolun, Allah’a emanet olun!

 

Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı