23.10.2011 - Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin Mersin Erdemli Belediyesi'nin Toplu Açılış Töreninde yapmış oldukları konuşma
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin
Mersin Erdemli Belediyesi'nin Toplu Açılış Töreninde yapmış oldukları konuşma.
23 Ekim 2011

Aziz Vatandaşlarım,

Muhterem Erdemliler,

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Sayın Basın Mensupları,

Hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Akdeniz’in bu kutlu yöresinde sizlerle bir araya gelmekten, hasret gidermekten dolayı son derece memnun ve mutluyum.

Erdemli Belediyemizin güzel ve takdire şayan çalışmalarını bizzat görmek ve yapımı tamamlananların hizmete sunulmasını sağlamak üzere bugün buradayız.

Erdemlili kardeşlerimi doğrudan doğruya ilgilendiren “Atık Su Arıtma Tesisi” ve “Yedi Parkın” açılışını hep birlikte yapıyoruz.

Belediyemizin büyük bir emek ve gayretle yaptırdığı bu hizmetler zincirinin, Erdemliyi çepeçevre kuşatacağına yürekten inanıyorum.

Akdeniz’in incisi ve limon kokusunun merkezi olan bu vatan köşemize, çok önemli eserleri kazandıran Belediye Başkanımız Sayın Mükerrem Tollu Bey’e huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Kendisine çalışmalarında refakat eden Belediye Meclis üyeleriyle birlikte, tüm belediye çalışanlarını da kutluyorum.

Ve sizlerden daha fazlasını beklediğimi, bunu yapabilecek heyecan ve disipline sahip olduğunuzu ifade etmek istiyorum.

Açılışını yaptığımız bu güzide çalışmaların siz değerli Erdemlili kardeşlerime hayırlı uğurlu olmasını diliyor, Cenab-ı Allah’tan, daha güzellerinin inşa edilebilmesi için himmet ve himayesini üzerimizden eksik etmemesini temenni ediyorum.

 

Değerli Erdemlililer,

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Milletçe acılarla yoğrulduğumuz bir dönemde burada toplanmış bulunuyoruz.

Bölücü terörün seri cinayetleri ve ardı ardına toprağa düşen şehitlerimiz yüreklerimizi yakmıştır.

Vatanımız şehitlerinin matemini yaşamakta, sokaklar, caddeler, şehirler bölücü hainlere karşı öfke seliyle dolup taşmaktadır.

Şehitlerimizin bayrağa sarılı naaşları omuzlarda Fatihalar eşliğinde son yolculuklarına uğurlanmış ve vatan topraklarına emanet edilmişlerdir.

Yaşadıklarımız emin olun tarifi çok zor bir duygu ve teessür halidir.

Ama her şeye rağmen bin yıllık kardeşlik hukukumuzu zedeleyecek tahriklerden, provokasyonlardan ve gerilimlerden uzak durulmalıdır.

Taşkınlıklara prim vermeden, çatışmayı özendirecek girişimlere fırsat kapısı açmadan terör telin edilmelidir.

Açıktır ki gencecik evlatlarımız, idraki, insafı ve insanlığı iflas etmiş soysuzlar tarafından katledilmektedir.

Türk vatanından parça koparacakları hayaline kapılan bedbahtlar Mehmetçiklerimizi, polislerimizi, çocuk, yaşlı, kadın, kız demeden sivil vatandaşlarımızı canından etmektedir.

Yapılan düşmanlıktan daha büyük bir kötülük ve rezilliktir.

Türk milleti adeta ateş çemberine alınmıştır.

Kardeşliğimiz, birlikte yaşama ülkümüz ve birlikte var olma idealimiz roketatarlarla tahrip edilmekte, mayınlarla tuzaklanmakta ve bombalarla dağıtılmak istenmektedir.

Eylemleri, hedefleri ve niyetleriyle şerefsizliğin çukuruna düşmüş olan hainlerin gözlerini kan bürümüş, vicdanları kinlerine teslim olmuştur.

Türk milleti terörün fitne yüzüne ve saldırılarına muhatap kaldıkça, Anadolu’nun her hanesinden ağıtlar ve feryatlar yükselmektedir.

Yaşadıklarımız hakikaten anlatılacak ve yorumlanacak türden değildir.

Çünkü terör şirret ve kahpe saldırılarını gerçekleştirmiş ve milletimizin can evinden isabet ettirmiştir.

Maalesef teröre karşı gösterilen ihmalin ve yanlışların ceremesine aziz milletimiz topyekun maruz kalmıştır.

Erdemli’den tüm şehitlerimize bir kez daha Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.

Güroymak’ta kaybettiğimiz beş yiğit polisimizi, Çukurca’da Hakk’a yürüyen 24 kahramanımızı ve arkasından şehit olan 3 vatan evladımızla birlikte tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle sonsuz kadar hatırlayacağız.

Bu aziz millet ahde vefasını her zaman gösterecek şehidini, şühedasını ve onların hatıralarını ve yakınlarını el üstünde tutacaktır.

Bayrağı düşürmemek için kendilerini toprağa düşürenler kalplerimizde sürekli yaşayacaklardır.

Vatan coğrafyasını böldürmemek için fani bedenlerini feda edenler aklımızdan bir an olsun çıkmayacaklardır.

Ve bütün şehitlerimiz Peygamberimize komşu olacaklar ve inşallah Cenab-ı Allah’ın rahmet denizinde kulaç atacaklardır.

Şehitlerimizin ailelerine, silah arkadaşlarına, milletimize tekraren sabır ve başsağlığı diliyorum.

Gazilerimizin ise bir an önce eski durumlarına ulaşarak sevdikleriyle kavuşmalarını ve bir nebzede olsa yüzümüzü güldürmelerini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.

Buradan Kandil’e, Kato’ya, Tendürek’e, Gabar’a, Hakurk’a, Zap’a, Metina’ya, Mahmur’a haykırmak ve oralarda tutunan şerefsizler başta olmak üzere;

  • Türk’süz bir Anadolu hayali kuranlara,
  • Yörükleri, Türkmenleri sindirmeyi aklından geçirenlere,
  • Bölünmüş bir Türkiye arayışında olanlara,
  • Kafalarında üniter yapıyı bozanlara,
  • Yıkımda inat edenlere,
  • İmralı canisine ümit verenlere,
  • PKK maşalarıyla müzakere yapan ve pazarlık masalarında yüz sürenlere,
  • Ve tabii ki milleti otuz altı parçaya ayırarak bugünlere gelinmesinin alt yapı çalışmalarını yapanlara hatırlatmak isterim ki;

“Şehitler Ölmez, Türk Vatanı Asla Bölünemez.”

Türk milletinin kanla, pusuyla, silahla sineceğini zanneden gafillere hak ettikleri ders mutlaka verilmelidir.

Başlatılan kara hareketi sonuna kadar sürdürülmeli ve katillere karşı milletimizin kudreti gösterilmelidir.

Bu mücadelede Türk askerine başarılar diliyor, sağ salim yurdumuza dönmelerini içtenlikle temenni ediyorum.

Eşkıya ininde, yuvalandığı yerlerde artık imha edilmelidir.

Milliyetçi Hareket olarak bu sürecin yanında ve arkasında olduğumuzu buradan yeniden ilan etmek istiyorum.

Ve Başbakan Erdoğan’a diyorum ki, PKK’yı ya teslim alın, ya da bütünüyle yok edin.

Akan kanımızın diyetini ve bedelini alın.

Anaları, babaları, ağabeyleri, bacıları, kardeşleri, evlatları, gelinleri teskin edin, Türk milletinin onurunu yere düşürmeyin.

Nereye gidiyorsanız gidin, hangi dağı yakacaksanız yakın, ama bu bölücü terör belasından bu milleti kurtarın.

Türk milleti duasıyla, gözyaşlarıyla, çığlıklarıyla sizlerin yanındadır.

Bu defa başarın, bu defa sonuç alın ve bu defa teröristleri analarından doğduklarına pişman edin.

Kandil’de Türk bayrağını göndere çekmeden gelmeyin.

Orayı dümdüz edin, fitneyi kökünden kazıyın, ölüm makinelerini yerle bir edin.

Türk milletine kefen giydirmeye çalışan hainlere, cüretlerinin bedelini ağır ödetin.

 

Aziz Vatandaşlarım,

İşgal yıllarındaki acımasızlık bile bu kadar ağır değildi.

Düşman hiç olmaz meydandaydı ve aziz ceddimizle göğüs göğse mücadele vermişti.

Elbette varlığımıza esaret prangası geçirmeye niyetlenenlerin sonu emelleriyle birlikte yerin dibine batırıldı.

Ama bugün zehir her taraftan saçılıyor.

Tehdit ve tehlike her taraftan geliyor ve pıtrak gibi çoğalıyor.

Milletimiz yaslı ve kara günleri yaşıyorsa, hiç şüphesiz bölücülüğe içerde destek olanların bundan büyük bir payı vardır.

Bunlar demokrasi sözleriyle ayrılmanın, etnik nifakın formülünü kuruyorlar.

Özgürlük beyanlarıyla Türk milletine nefretlerini kusuyorlar.

Ne kadar satılmış, sömürgeleşmiş ve küresel güçlerin uşağı sözde aydın varsa, birliğimize ve kardeşliğimize diş biliyorlar.

Onlara göre PKK özgürlük savaşçılarından ve hak arayan barış gönüllülerinden oluşuyor.

Mehmetçik ise suç işleyen bir çete ve üstelik silahını masumlara çevirmiş darbecilerden kurulu bir yapılanmadır.

Bu ihanet ve melanet yüzlerini biz iyi biliyoruz.

Bunların raporları, yazıları, ekranlardaki sözleri, tavsiyeleri, sanki her şeyi onlar biliyormuş gibi sergiledikleri küstahlıklar hepimizin gözü önünde cereyan etmektedir.

Ne var ki, milli ve manevi değerlerimize saldıran bu kirli suratlara karşı adalet suskun, hukuk kayıtsızdır.

Özel yetkili savcılar ne hikmetse başka işlerle uğraşmaktadır.

AKP’yi destekleyen ihanet lobisi adeta korumaya alınmıştır.

Buradan bir kez daha çağrıda bulunuyorum:

Cumhuriyeti savunmakla yükümlü hukuk adamları, yargıçlar, savcılar daha neyi beklemekte ve hangi ortamı gözlemektedirler?

Terörle mücadele edenleri içeri atanlar ki onlardan birisi de İstanbul Milletvekilimiz Sayın Engin Alan’dır, terörü azmettirenlere karşı neden hareketsizdir?

İzan, insaf ve vicdan sahibi Cumhuriyet savcılarının inisiyatif almalarını bekliyorum.

Yapılanları karşılıksız bırakmamalarını istiyorum.

Kim Cumhuriyet’e düşmanlık ediyorsa, Türk milletinin arasına kim ayrılık tohumları atıyorsa yakalarından yapışın.

Hükümeti yıkmaya çalışmakla itham edilenlere gösterilen kararlılık, Türkiye’yi bölmeye kafasına koymuş alçaklara karşı neden ve niçin gösterilmiyor?

Yiğit bir savcının yolunu gözlüyorum.

Ayağa kalkarak Cumhuriyet’i savunacak bir hakim diliyorum.

Alayını temizleyecek yansız, tarafsız ve düzgün işleyen bir hukuk zihniyetinin var olmasını istiyorum.

Bunu hem Türk milleti hem de Erdemli bekliyor.

Yeter artık diyor, kırılıp bükülmekten, kandırılmaktan, kanıyla imtihan edilmekten yoruldum diye haykırıyor.

Bu sese vicdanı, ahlakı ve milli duyarlılığı olan hiç kimse sessiz kalamaz.

Bunun için kutsallarımızı savunmak, bayrak gibi yüceltmek hepimizin boynunun borcudur.

Kem gözleri şaşırtmak, ihanet surlarını yıkmak, küfrü etkisizleştirmek için herkes üzerine düşeni yapmalıdır.

Cesaret, ataklık, sağlam bir milli duruş bugün değilse ne zaman gösterilecektir?

İçte ve dışta yıkımın ucundan tutan çılgınların, hak ettikleri cevabı almalarının vakti gelmiştir.

Bu açıdan, özellikle sınır ötesinde, gerekirse katilleri besleyen peşmerge dâhil tutuklanmalı ve içeri tıkılmalıdır.

Bizim ihtiyacımız olan kudret gerçekten de görmesini bilenler için damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.

 

Muhterem Erdemliler,

Türkiye iyi ve doğru bir yolda değildir.

İstikrarsızlık ve dengesizlik her alanı istila etmiştir.

Huzursuzluk köpürmüş, güvensizlik koyulaşmış, ekonomik zorluklar kökleşmiştir.

Milletimiz her anlamda ve durumda yalnız, çaresiz ve kaderine terk edilmiştir.

Ekonomideki tahribat, azan hayat pahalılığı, kâbus gibi çöken zamlar hepinizi perişan etmiştir.

Bugün Başbakan’ın gelişmiş diyerek yutturmaya çalıştığı ekonomik sistem, sizlerden aldığı fahiş vergilerle ayakta güç bela durabilmektedir.

‘Fakirleşen millet, itibarlı devlet’ çelişkisi ve ağır yoksulluk hali sürekli görmezden gelinmekte, üstelik zenginleşmekten bahsedilmektedir.

Ülkemizin ‘alan el değil, veren el’ olduğu bizzat Başbakan tarafından iddia edilmektedir.

Sizlerden aldığını başkalarına peşkeş çeken bu iktidar, ürünlerinizin dalda kalmasına nedense sessiz ve duyarsızdır.

Başbakan Erdoğan binlerce kilometre uzaklıktaki yerlere küresel hesaplar çerçevesinde yardım yapmakta, para vermekte ve işadamlarını seferber etmektedir.

Ama sıra Mersin’e, Erdemli’ye geldiğinde bir şey yokmuş gibi davranmayı, hareketsiz kalmayı tercih etmektedir.

Bu yüzden limonun rengi, bahçelerin bereketi, Erdemli’nin neşesi AKP hükümetiyle birlikte kaçmıştır.

AKP merkezli ağır bir istismar ve zihinleri sürekli meşgul eden çıkar kavgaları, sizlerin işsizliğini, yoksulluğunu unutturmak için tezgâhlanmıştır.

Ekonomik darboğaza düşen Türkiye asıl sorunlarından savrularak başka alanlara kaydırılmış ve yapay sorunların çıkmazına hapsedilmiştir.

Ortadoğu sultanlığına özenen sefil zihniyetler, milletimizin meselelerini çözemeyeceklerini anlayınca, küresel güç merkezlerinin izin ve icazetiyle oyalanmaya ve ülkemizi sonu olmayan gerilimlerle meşgul etmeye çalışmışlardır.

Gayet net olarak biliyor ve bizatihi de yaşıyorsunuz:

Zenginleşen, büyüyen, gelişen asla sizler değilsiniz ve hiçbir zamanda olmadınız.

Elektriğiniz zamlı, ekmeğiniz pahalı, hayatınız çilelidir; ama gelin görün ki ürünleriniz para yapmadığı için borçlarınızı dahi zor ödüyorsunuz.

Emeğiniz, alın teriniz ne yazık ki heba olmaktadır ve AKP için bu hiç mesele değildir.

İşsizlik, yoksulluk ve ağır sefalet şartları Akdeniz’in maviliğini kapatmış, parıltılı gökyüzünü karartmıştır.

Şüphesiz bu devran böyle gidemez ve de gitmemelidir.

Dileğimiz, çaresizlik içinde kıvranan vatandaşlarımızın acil çözüm bekleyen sorunlarının bir an önce giderilmesidir.

Ve elbette kısır çekişmelerle kaybedilen yılların telafi edilmesi, Erdemli’nin aradığı ve beklediği esenlik ve bereket dolu günlere ulaşılmasıdır.

Parti olarak, yönetiminde bulunduğumuz mahalli idareler yardımıyla bunu yapmaya ve olumsuzlukları yerel ölçekte yenmeye çabalıyoruz.

Hepinizin de yakından takip ettiğiniz gibi, etkili ve çözüm gösteren siyasetimizle, belediyelerimiz vasıtasıyla sizlerin yanında olmaya, dertlerinizi bitirmeye gayret ediyoruz.

Yapacaklarımızın sınırlı olduğunun da farkındayız.

Ama buna takılmadan sağlam ve emin adımlarla yolumuzda yürümeye kararlıyız.

İftiharla söylemek gerekirse, Milliyetçi Hareket Partisi;

  • Ülkemizin ağır sorunlarının bilincindedir.
  • Her mesele için kapsamlı çözüm hazırlıkları vardır.
  • Huzur, refah ve kalkınma için projeleri tamamdır.

Biz çalışkan belediyemizin Erdemli’de yaptıklarını, Türkiye sathına yaymak istiyoruz.

Buradan Erdemli Belediyemizin değerli Başkan ve çalışma arkadaşlarını bir kez daha kutluyorum.

Bütün ülkemizin kalkınma ve refahına, huzur ve esenliğine hizmet etmek istiyoruz.

Çok şükür ki, bize olan bu inancı memleketimizin her köşesinde olduğu gibi Erdemlili kardeşlerimin coşkusunda da buluyorum.

Bu heyecanın, çok yakın bir gelecekte siyasal iradeye dönüştüreceğinize yürekten inanıyorum.

Çünkü Türkiye’nin ve Türk milletinin kurtuluşu için başka ümit ve çare kalmamıştır.

Bu süreçte karşımıza çıkarılacak her türlü engeli de sizlerin desteği ve Cenab-ı Allah’ın izniyle mutlaka aşacağız ve mutlaka başaracağız.

Buradan sizlerin aracılığınızla yurdumuzun her köşesine bir çağrıda bulunmak istiyorum:

Gelin kavgadan, kargaşadan medet ummayalım.

Yıllardır kutuplaşmaya kucak açanlara artık derslerini verelim.

Türkiye'nin geleceğini el ele ve hep birlikte inşa edelim.

Konuşmama son vermeden önce, açılışını yaptığımız bu güzel eserlerin hepinize tekrar hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Bu vesile ile tüm Erdemlili kardeşlerimi ve aziz dava arkadaşlarımı bir kez daha sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Sağ olun, var olun, Cenab-ı Allah’a emanet olun.

Ne Mutlu Türk’üm Diyene.