Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin Aziz Dava Arkadaşlarım, AKP hükümetleriyle geçen zor ve tahribatlarla heba edilmiş yılların dokuzuncusunu geçtiğimiz ay geride bıraktık. Bu süre zarfında Türkiye’nin temel değer ve kurumları, milli kabul ve ilkeleri birer birer aşındırılmış, çarpıtılmış ve itibarsızlaşması için her kirli oyuna başvurulmuştur. Adalet ve Kalkınma Partisi ülkemizin; sosyolojik ve tarihi denge ve ayarlarını bozarak sonu karanlık bir mecranın içine küstahça sürüklemiştir. Toplumsal düzenin temeline yerleştirilen sözde demokratik açılım etiketli bölücülük dinamiti iktidar eliyle ateşlenmiş ve yanan fitil birlikte yaşama idealinin kalbine kadar ulaşmıştır. Verilen tavizler, gösterilen kolaylıklar ve sergilenen kolaycı yaklaşımlar neticesinde, etnik terör girdiği yoğun bakım şartlarında nabız atışlarını düzeltmiş ve kanlı gözlerini tekrar açarak ayağa kalkmıştır. Yıkım projesindeki affedilmez ısrar, farklılıklara vurgudaki basiretsiz inat, milletimizi otuz altıya ayırmadaki doymaz iştah Türkiye’yi ayrışmanın alacakaranlık ortamına savurmuştur. İmralı’yla yapılan müzakerelerin, Kandil fitnesiyle mutabakat arayışlarının, peşmerge reislerine gösterilen iltifatların, yabancı ülkelerde canilere boyun eğen pazarlıkların hepsi AKP’de temerküz etmiş ve karanlık sicilini aklanmayacak biçimde kabartmıştır. AKP’nin terör maşaları karşısındaki ihmal ve kastı aşan acziyeti kayıp olarak geri dönmüş ve yurdumuzun her köşesinde aziz şehitlerimiz vatan topraklarına ağıtlarla uğurlanmıştır. Kadınlarımıza, kızlarımıza, çocuklarımıza, kamu görevlilerimize ve tabiidir ki güvenlik güçlerimize karşı yapılan alçak saldırılar milli vicdanları feryat ettirmiş ve haklı bir öfke vatanımızı baştanbaşa kaplamıştır. Canlı bomba rezaletleriyle şehirlerimiz tedirgin ve diken üstünde duran bir konuma gerilemiştir. Türkiye bu haliyle tarihinin en huzursuz, sancılı ve tehlikeli sürecine ileri demokrasi palavralarıyla ve samimiyetsiz özgürlük çağrılarıyla girmiştir. Türk milleti gittikçe yayılan ve güç kazanan bölücülük akımı karşısında tedirgin ve bin yıllık kardeşlik hukukunun zedeleneceğinden dolayı endişe içindedir. Gelişmeler, yeni anayasa hazırlık aşamasında tüm tarafların emel ve hedeflerine göre pozisyon alacaklarını göstermekte ve bu sürecin kırılma noktasına kadar da zorlanacağını işaret etmektedir. Aziz milletimizin vazgeçilmez milli ve manevi değerlerini heba etmek ve hırpalamak için yeni anayasayı eşsiz bir fırsat olarak gören güruhun tayin ettiği amacına ulaşmak için tüm yolları deneyeceği açık ve ortadadır. Özellikle “geçmişle yüzleşme, tabuları yıkma” sözleriyle formüle edilen tarihimizi imha ve saptırma çabalarının, yeni anayasa yapımının hızlandırıcı unsurlarından birisi olarak tasarlandığı anlaşılmaktadır. Geçmişteki bir isyan ve ayaklanma girişimine karşı milletimizin ve devletimizin meşru karşı duruşunu ve mücadelesini, katliam gibi kabul edilemez bir iftirayla örtüştürmeye cüret etmek, en hafif tabirle seviyesizliğin ve şuursuzluğun dibini göstermesi bakımından çok anlamlıdır. “Büyük devletler tarihlerinden korkmaz” sözleriyle içine girilen bulanıklığın ve ufuksuzluğun, vahim olaylara meydan vereceği ve dur durak bilmeksizin hassas meselelerinin sorgulanmasına ortam hazırlayacağı görülmektedir. Bu kapsamda, dün isyancılara, asilere ve eşkıyalara karşı yapılan millet ve devlet dayanışmasının, düzensizliğe haddini bildiren kudretli iradenin, fırsattan istifa eden gafiller tarafından bugünlerde insanlık suçuyla aynı kategoriye sokulması büyük bir ahlaksızlık ve edepsizlik olarak milli hafızalara kazınmıştır. Cumhuriyetle ve kurucu kahramanların iftihar edilecek azmiyle hesaplaşma içine girenlerin kafalarında şüphesiz; yeni anayasa çerçevesinde rejim, sistem, yönetim ve parçalara ayrılarak çivisi çıkmış bir Türkiye özlemi olduğu net ve görünürdür. Milletimizin büyük bir uyanışı ve silkinişi olan Cumhuriyet ve dayandığı güvenceler, bin yıllık kardeşlik bağları ve temellendiği tarihi hadiseler, AKP’nin ve ittifak içinde olduğu mihrakların hücumuna maruz kalmaktadır. Esasen bu planlı ve organize faaliyetin yeni olmadığı ve bunun için de AKP zihniyetinin iktidar olmasına destek verildiği feraset sahibi herkes tarafından kabul edilecektir. Başbakan Erdoğan’ın ustalık dönemi diye yutturmaya çalıştığı bu zaman aralığı, eğer böyle giderse çözülmenin, çöküşün, çürümenin ve çığlığın kara bulutlarını milletimizin üzerine yığacaktır. Diğer taraftan yakın ve komşu coğrafyalardaki gelişmeler de millet ve devlet bekasını yakından ilgilendiren bir kıvam ve kulvara girmiştir. Büyük Ortadoğu Projesi’nin kılavuzluğu, eşbaşkanların gözetimi ve mihmandarlığıyla yürüyen halk hareketlerinde sırayı şimdi de Suriye almıştır. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da demokrasi ve özgürlükler uğruna yapıldığı iddia edilen gösterilerin, yükselen istikrarsızlık dalgasının ve çapı genişleyen karışıklıkların vahşet tablosuna ve insanlık dışı manzaralara sahne olduğu malumdur. AKP Hükümeti’nin komşu coğrafyalardaki isyan ve kaosa doğrudan doğruya taraf olması, bazı ülkelerin rejim aleyhtarlarına kucak açması ve alenen yönlendirmesi ülkemizi birinci dereceden olumsuzlukların muhatabı yapacaktır. Bu düşüncesiz, fırsatçı ve başkent Ankara jeopolitiğiyle bağdaşmayan siyaset maskaralığının, sınırlarımıza nifak olarak sıçrayacağı ve bölücü çevrelere emsal teşkil edeceği çok açık bir gerçektir. Nitekim Suriye’ye yönelik olarak alınan yaptırım kararları bu ülkeyle artık geri dönüşü olmayan bir ihtilafa düşüldüğünü kanıtlamaktadır. Büyük Ortadoğu Projesi’nin açtığı kanaldan rol kaparak ve dayatılanları komşu coğrafyalara indirerek mesafe almaya çalışan AKP, Türk milletini çok tehlikeli ve tehditlerle dolu bir çıkmaza sokmuştur. Bu kapsamda, Türk milleti demokrasinin erdemleri ve ikramlarıyla siyasi sorumluluk üstlenen AKP’nin elinde can çekişmekte, varlık ve yokluk mücadelesiyle soluk almaya çalışmaktadır. Neresinden bakarsak bakalım; ülkemiz gergin, milletimiz üzgün, devletimiz yorgun ve vatandaşımız bıkkındır. AKP’nin hangi hatayı yaparsa yapsın yeniden hükümet etme imkânına kavuşması, elbette şımarmasına ve pervasızlaşmasına zemin ve ortam hazırlamıştır. Bu itibarla, Milliyetçi Hareket Partisi’nin her kademesindeki değerli dava arkadaşlarım, büyük bir vatan ve millet göreviyle görevlendirildiklerini akıllarından bir an olsun çıkarmamalıdırlar. AKP demokratik yollardan mutlaka geldiği gibi gönderilecektir. Bunun da şerefi Türkiye sevdalısı siz muhterem dava arkadaşlarıma ait olacaktır. Partimizin, gelecek yıl yapılacak “Onuncu Olağan Büyük Kurultayı” bu nedenle büyük ve tarihi bir önem taşımaktadır. Bu itibarla Büyük Kurultayımıza adım adım götürecek olan il, ilçe ve belde teşkilatlarımızın kongreleri 3 Aralık 2011 tarihi itibariyle başlamıştır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin 43 yıllık birikimi, asırları aşan fikriyatı, vatan ve millet sevgisiyle yoğrulmuş siyasi yapısı artık iktidar olmayı ve Türkiye’nin kötü talihini değiştirmeyi şart koşmaktadır. Beliren milli yükümlülük Türk milletine karşılıksız ve menfaate dayanmayan sevgiyle tutkun olan muhterem dava arkadaşlarımın omuzlarındadır. Bu kapsamda olmak üzere, tüm teşkilat yöneticilerimiz ve mensuplarımız aşağıda belirtilen işbu genelge hükümlerine harfiyen dikkat ve riayet edeceklerdir. 1- Başlayan kongre sürecinin demokratik teamüller dâhilinde, karşılıklı saygı ve hoşgörü sınırları içerisinde sürdürülmesi ve rekabete kucak açması için herkes üzerine düşeni yapacak, hizip ve çatlakların doğmasına, kavga ve huzursuzlukların meydana gelmesine asla izin ve fırsat verilmeyecektir. 2- Milliyetçi Hareket Partisi, önümüzdeki çok hassas ve kritik dönemde iç ve dış tüm kesimlerin odağında olacaktır. Bilhassa AKP’nin, bazı siyasi ve sosyal gurupların partimizi içten içe eritmek, mensuplarımız arasına dedikodu ve nifak sokmak için var gücüyle uğraşacakları görülmektedir. Bu itibarla partimize sızmaya çalışan provokatörlere, görevlilere karşı uyanık olunacak; tezvirat, asılsız iddia ve yalan haberlerle kafaları karıştıranlar aramızdan derhal ayıklanacaktır. 3- Partimizin bu dönemde de komplo ve tuzaklarla karşılaşması, kışkırtmalara maruz kalması, iftiralarla yolundan caydırılmaya çalışılması ve dayatmalara muhatap olması güçlü bir ihtimaldir. Her ne sebeple olursa olsun, “Milliyetçi-Ülkücü” camianın birlik ve dayanışmasını çekemeyenler; inançlarımıza çamur atmaya, mazimizi küçültmeye, aramızdaki sıcaklık ve bağlılığı eritmeye çalışacaklardır. Akıl, sabır, sağduyu ve büyük bir metanetle üzerimize çevrilen tüm hesaplar boşa çıkarılacak, teşkilatlarımıza ve kongre salonlarına girenler ve çıkanlar takip edilecek, şüpheli simalarla ilgili vakit kaybetmeksizin güvenlik güçleri bilgilendirilecek, disiplin ve olgunluk içinde demokrasi şölenimizin icra edilmesi sağlanacaktır. 4- Elbette yapılacak kongreler kutlu davamıza gönül vermiş arkadaşlarımın demokratik bir yarışı olacaktır. Yapılan kongrelerin neticesi ne olursa olsun; küskünlüğe ve guruplaşmalara asla ortam verilmemesi gerekmektedir. Bizim açımızdan taşınan görev sorumluluğu, elden ele değişerek ve kuvvetlenerek gelecek nesillere intikal ettirilecektir. Kongrelerin demokratik ikliminde öne çıkan değerli dava arkadaşlarım, kazanan yâda kaybeden tasnifine tevessül etmeden herkesi mutlaka kucaklayacak ve hep birlikte Milliyetçi Hareket Partisi’nin başarısı için gayret göstereceklerdir. Teşkilatta birlik, sahada birlik, söylemde birlik ve ülküde birlik için herkes üzerine düşen vazifeyi azami derecede yerine getirecektir. 5- Milletimizin sinir uçlarıyla oynayan AKP Hükümeti başta olmak üzere, bölücü çevreler ve onlara yardım eden zihniyetler kardeş kavgasının vasat bulması için tahrik ve tertiplerini hızlandırmakta ve artırmaktadır. Bu nazik dönemde hiçbir çatışmanın tarafı ve muhatabı olunmayacak, saldırı ve tacizler karşısında evvela kolluk güçlerine müracaat edilecek ve belaların musallat olması böylelikle önlenecektir. 6- Kongrelerdeki üslubun, kamuya açık olarak dile getirilen görüşlerin ve yapılan yorumların mutlaka parti politikalarına uygun olması ve bunun dışına çıkılmaması önem arz etmektedir. 7- Genel Merkez yazılı basın açıklamaları, TBMM Grup Toplantı konuşmaları, genelgeler, diğer konuşma ve beyanatlar titizlikle takip edilecek ve siyasi görüşlerin sınırı bu alanlara bağlı kalacaktır. 8- Partimizin, “Onuncu Olağan Büyük Kurultay”ına kadar düzenleyeceği toplantı ve kararlaştırılmış kampanyalar haricinde münferiden hareket edilmeyecek ve bireysel tepki gösterilmeyecektir. 9- Genel Merkezin belirlediği işaret, slogan, afiş, poster, rozet, marş, sembol ve kavramlar dışında hiçbir materyal parti çalışmalarında kullanılmayacaktır. 10- Yandaş medyanın karartma ve kötü niyetli tefrikasına itibar edilmeyecek ve parti aleyhine yapılan yorumlara değer verilmeyerek bu görüşler hiçbir ortamda dillendirilmeyecektir. 11- Ülkücü görünerek, kimliğimizi kullanarak bizi içten zayıflatmaya çalışan riyakârlara, çıkarcılara ve münafıklara mutlak surette dikkat edilecek; internet medyası üzerinden; dergi, dernek, vakıf, oluşum, platform vasıtalarıyla partimizi hedef alan yayınlara geçit ve ödün verilmeyecektir. İnanıyorum ki, Milliyetçi Hareket Partisi 1980’den sonra gerçekleştirdiği kurultaylarının onuncusunu iktidar olarak taçlandıracaktır. Bilinmelidir ki, vatanımızın her hanesine ulaşarak, her insanıyla buluşarak ve herkesi eşit ve Cenab-ı Allah’ın bir emaneti olarak görerek tavizsiz yürüyüşümüzü sürdüreceğiz. Türk milletinin birliğini koruması, çetrefilleşen ekonomik sorunlarının temelinden halledilmesi, milli mirasın kıskançlıkla korunması için Milliyetçi Hareket Partisi büyük bir heves ve arzuyla yola koyulmaktadır. Engeller ne kadar fazla olursa olsun, başaracağımızdan ve mutlaka iktidara ulaşacağımızdan hiç kimse şüphe etmemelidir. Artık bekleyecek ve gecikecek vakit kalmamıştır. Milliyetçi Hareket Partisi; üzerinde oynanan oyunların farkında ve şuurunda olarak, kötü niyetlilere, ihanet taraftarlarına, Türk milletini ayırmaya yeltenen simsarlara hiçbir şart altında müsamaha göstermeyecek ve kararlı duruşunu sonuna kadar muhafaza edecektir. Bu duygu ve düşüncelerle tüm teşkilat mensuplarımıza yapacakları çalışmalarında şimdiden üstün başarılar diliyorum. Kongrelerimizin, demokrasinin kökleşmesi ve kurumsallaşması için bir vesile olmasını temenni ediyorum. Unutmayınız ki, Cenab-ı Allah vatan uğruna, millet yararına yapacağımız gayretleri karşılıksız bırakmayacak ve bizleri de inşallah mahcup etmeyecektir. Yolununuz, bahtınız ve alınınız açık olsun. Yüce Allah hepinizin yar ve yardımcısı olsun. |