Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet Bahçeli'nin 12 Mayıs 2005
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bugün açıklanan kararı tam anlamıyla bir hukuk trajedisidir. Hak ve adalet kavramları ve hukuk ilkeleri siyasi amaçlara alet ve kurban edilmiştir. İmralı’daki caninin adil yargılanmadığına hükmeden bu kararla, aslında Avrupa Mahkemesi’nin inandırıcılığı ve itibarı da büyük bir yara almıştır. Terörist başının idam cezasından kurtulmasıyla sonuçlanan bir süreci başlatan Avrupa Mahkemesi, şimdi de bu katilin yeniden yargılanmasını zorlayarak çok tehlikeli sonuçları olacak bir tahrik kampanyasının önünü açmıştır. Türkiye bugün çok ciddi bir krizle karşı karşıyadır. Bunun başlıca sorumlusu AKP’nin utanç verici teslimiyetçilik anlayışı ve ilkesiz politikalarıdır. Avrupa Birliği’nin art niyetli dayatmaları karşısında boyun eğen bu eziklik psikolojisi Türkiye’yi bu noktaya getirmiştir. Bu krize AKP davetiye çıkarmıştır. Avrupa Birliği’nin etnik temelde bölücülük heveslerini tahrik eden yaklaşımını Türkiye’nin demokratikleşme reçetesi olarak kabul eden AKP zihniyeti Türkiye’yi bir kaos ortamına sürüklemiştir. Avrupa Mahkemesini, bağımsız Türk Mahkemelerinin üstünde adeta bir temyiz organı konumuna getiren AKP, AB’ne uyum adı altında çıkardığı bir kanunla Avrupa Mahkemesi kararlarını yeniden yargılanma sebebi olarak kabul etmiştir. Bu şekilde adım adım oluşturulan siyasi şartlar ve hukuki alt yapı, bugün karşımıza İmralı canavarının yeniden yargılanması sürecini çıkartmıştır. İnsanlık suçu işleyen bu caninin yeniden yargılanmasını istemek Türkiye’nin onuru ve haysiyetiyle oynamakla eş anlamdadır. Bu açık bir tahriktir, açık bir hakarettir. Türkiye’ye büyük acılar çektiren bu bebek katilinin yeniden yargılanmasına Türkiye’de geçerli olan kanunlar manidir. Bu cani yargılanmış ve fazlasıyla hakkettiği ipten kurtularak ömür boyu hapse mahkum edilmiştir. Terörist başının yeniden yargılanması Türkiye’yi ayağa kaldıracaktır. Böyle bir sürecin başlatılmasından cesaret alacak ihanet odaklarının tahriklerinin kaçınılmaz olarak davet edeceği mukabelenin altından hiç kimse kalkamayacaktır. AKP, Türk adaletini oyuncak haline getirmek sevdasından biran önce vazgeçmelidir. Teröre yardım ve yataklıktan mahkum olan DEP eski milletvekillerinin ihanet provalarının ve son olarak şerefli Türk bayrağına yapılan alçakça saldırıların yarattığı gerginlik ortamı AKP için ibret dersi olarak hiç unutulmamalıdır. AKP hükümeti yasal yollarla terörist başının yeniden yargılanmasını sağlamayı aklından asla geçirmemelidir. İmralı canisinin yeniden yargılanmasının dünyanın sonu olmayacağı ve davanın sonucunu değiştirmeyeceği yolundaki beyanlar bir safsata olmaktan öte hiçbir anlam ve değer taşımamaktadır. Yeniden yargılama süreci, yeni bir iddianame ve yeni bir mahkeme gerektirecektir. Terörist başına siyasi şov ve propaganda yapma imkanı verilmiş olacaktır. Avrupalı sözde insan hakları komiserleri yeni mahkeme sürecinde boy gösterecek ve yeni bir tahrik kampanyası başlatacaktır. Siyasi bir kimlik arkasına gizlenen içimizdeki maskeli terör maşaları Türkiye Cumhuriyeti devletine meydan okuyan gövde gösterileriyle sokaklara çıkacaklardır. Devletin baskılara boyun eğerek bu caniyi yeniden yargılamakla göstereceği zaafın bölücü heveslere ve dağdaki silahlı teröristlere cüret ve cesaret kaynağı olacağı unutulmamalıdır. Terörist başına af çağrıları artacak, PKK terörünün değişmez amaçları siyasi bir kılıf içinde İmralı’daki yeni mahkeme platformunda sahneye çıkacaktır. Bütün bunlar, bu caninin Türkiye’nin iç bünyesini habis bir ur gibi kemirmesine yol açacaktır. Bu habis ur kangren olmadan, zamanında neşter vurularak bünyemizden sökülüp atılmalıdır. Türkiye bu hassas dönemi ve kriz ortamını kontrolden çıkmadan atlatmak zorundadır. Buradan AKP hükümetini bekleyen tarihi sorumluluğu bir kere daha hatırlatmak ve bir çağrıda bulunmak istiyorum. Gelinen bu noktada hükümet açık ve dürüst bir tavır ortaya koymak zorundadır. Bu konu devlet sorunudur diyerek hiç kimsenin sorumluluktan kaçamayacağı bir kriz ortamı şartları oluşmuştur. Başta AKP hükümeti olmak üzere devletin ilgili bütün kurumları sorumluluklarının gereğini yerine getirmek ve devletin ve milletin hayati çıkarlarının tarafında olmak durumundadır. Türkiye’nin çıkarları tek bir yöne işaret etmektedir: Bu da İmralı’daki bu katilin hiçbir şart altında yeniden yargılanamayacağının vakit geçirilmeden açıklanmasıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararı, usul konularında teknik bir ihlal tespitinden ibarettir. Mahkemenin kararının iç hukukumuzda doğrudan sonuç doğurma niteliği ve yaptırım gücü yoktur. Türkiye bu konuda gelecek siyasi baskıları da göğüsleyecek güçtedir. AKP’nin hiç olmazsa bu konuda onurlu bir tavır sergilemesini Türk Milleti beklemekte ve bunu talep etmektedir. Avrupa Birliği ile 3 Ekim 2005’de başlayacak göstermelik sürecin bu konuda bir bahane olarak kullanılamayacağını AKP artık anlamalıdır. Terörist başının yeniden yargılanması için AB’den gelecek baskı ve dayatmalara karşı boyun eğilmesi, AB ile ilişkilerde Öcalan ipoteğinin Türkiye tarafından resmen kabulü anlamına gelecektir. İnsanlık suçu işlemiş böyle bir caninin ipoteği altında şeklen başlayacak bir sürecin diğer aşamalarında bu konuda daha ileri dayatmalarla karşılaşılması kaçınılmazdır. Bunun Türkiye’yi nerelere götüreceği çok iyi düşünülmelidir. AKP, sanal AB süreci etkilenmesin düşüncesiyle terörist başının yeniden yargılanmasını kabul ederse, ilerde bu cani için af çıkarılması ve terör patentli siyaset yapılması imkanı tanınması baskılarını da kabul edeceğini peşinen ortaya koymuş olacaktır. Bunun başka bir anlamı yoktur. Bu bakımdan AKP aklını başına toplamalıdır. Yeniden yargılamanın söz konusu olmayacağı ilan edilmeli ve terörist başının İmralı’daki özel ve imtiyazlı misafirliğine son verilerek kanunlara uygun olarak cezasını tecrit koşullarında çekmek üzere “F” tipi bir cezaevine nakledilmelidir. Terörist başının fazlasıyla hak ettiği idam cezasından kurtarılması ve İmralı’dan hain tahriklerini sürdürmesine izin verilmesi, kamu vicdanını ve Türk Milletinin adalet duygusunu bugüne kadar yeterince yaralamıştır. Aziz şehitlerimizin ruhları ebedi istirahatgahlarında daha fazla azap çekmemelidir. Şehit yakınlarının hiçbir zaman kapanmayacak gönül yaraları daha fazla deşilmemelidir. Türk Milletinin sabrıyla oynamak hatasına hiç kimse düşmemelidir. Bunun ateşle oynamak olacağını herkes çok iyi bilmelidir. Milliyetçi Hareket bu işin sonuna kadar takipçisi olacaktır.
Dr. Devlet Bahçeli |