04.04.2005 - Başbuğumuzu Anma Töreninde Yapmış Oldukları Konuşma
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

 

Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet Bahçeli'nin
Başbuğumuzu Anma Töreninde
Yapmış Oldukları Konuşma
04 Nisan 2005

 

Muhterem Dâvâ Arkadaşlarım,

Genç Bozkurtlarım,

Bu Ülkeyi Karşılıksız Seven Türk Milliyetçileri,

Basımımızın Değerli Temsilcileri,

Türk Dünyasının Manevi lideri, Türk milliyetçilerinin Başbuğ’u, Alparslan Türkeş Bey’in hakka yürüyüşünden bu güne tam sekiz yıl geçti. Ancak, bu sekiz uzun yılda, bizi, Türkiye’yi ve bütün Türk yurtlarını acılara boğarak mânâ alemine yolcu olan ve Yüce Mevla’sına kavuşan Başbuğumuz’un kalplerimizdeki ve zihinlerimizdeki yeri ve önemi hiç değişmedi.

Bugün, O’nun aziz ruhuna fâtihalar yollamak, O’na şükran ve minnetlerimizi ifade etmek için biraraya geldik.

Huzurlarınızda, bu mukaddes borcu ifâ ederken, merhum liderimizin kabrinin nur, mekânının cennet olmasını Cenâb-ı Allah’tan diliyorum.

Hepinizin bildiği üzere merhum Başbuğumuz, ömrünün her anını; mensubu olmaktan onur ve şeref duyduğumuz bu dâvâya, bu ülküye, bu ülkeye ve bu millete adadı. Uzun, çileli mücadele yıllarında Türk milletinin kıyamete kadar bağımsız ve hür olarak yaşaması ülküsünün yılmaz savunucusu oldu.

İlk gençlik yıllarından itibaren, kafası yüksek ideallerle, gönlü millet sevgisi ile dolu, ufku geniş bir insan olarak temayüz etti. Son nefesini verinceye kadar da bu yoldan ayrılmadı.

Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey; büyük bir dâvânın, Türk-İslam kültürünün merkezinde olduğu yeni bir zihniyetin lideriydi. Bu anlayış doğrultusunda yetiştirip geride bıraktığı tertemiz gençlik; vatanı için her türlü fedakârlığa hazır çilekeş ve fedakar camia, O’nun en büyük eseridir.

Bu yüzden her Türk milliyetçisi, O’nun bitmek bilmeyen azmini, her olayı çok boyutlu ele alıp Türk milletinin yararları doğrultusunda değerlendirme kabiliyetini, derin sabrını ve üstün şahsiyetini çok iyi tanıyıp örnek almak durumundadır.

Değerli Dâvâ Arkadaşlarım,

Yaşamakta olduğumuz günler ne yazık ki, aziz Başbuğumuzun bütün hayatı boyunca mücadelesini verdiği olumsuzlukların çok daha büyüklerini karşımıza çıkarmaktadır.

Gerek ülkemizin içinde olduğu şartlar, gerekse küresel gelişmelerin çevremize yansımaları Türk milliyetçiliği davasının yılmaz savunucuları olan siz değerli kardeşlerimi yine büyük ve kutlu bir mücadele ortamına çekmiş bulunmaktadır.

Dünya yeniden şekillenirken, siyasi ve kültürel coğrafyamız kan ve ateş çemberi içindedir. Türkiye; ne yazık ki, kendi etrafında gelişen olaylara seyirci kalmaktadır. Irak’ın toprak bütünlüğüne ve geleceğine ilişkin daha önce belirlenmiş bütün ilkelerimiz çiğnenmiştir.

Irak’ta gerçekleştirilen sözde seçimler Türkmen varlığının inkarı ve kadim Türk yurtlarının peşmergenin inisiyatif ve kontrolüne terki sonucunu doğurmuş; ancak bu gelişmelere Türkiye’nin ciddi bir yaklaşımı olmamıştır.

Tavizkar, ver-kurtulcu politikalar Türkiye’yi tam anlamıyla kuşatılmış, cendere içine alınmış bir ülke haline getirmiştir.

Hükümetin Avrupa Birliği sevdası, başta Kıbrıs olmak üzere bütün milli davalarımızı zaafiyete uğratmıştır.

Rum kesiminin AB üyesi olarak Kıbrıs’ın tamamını temsile yetkili kılacak adımlar her türlü olumsuz sonuçlarına rağmen hiçbir tereddüt duyulmaksızın atılmıştır. Ancak, hala milletimizin gözlerinin içine baka baka bu konuda yanıltıcı söylem ve tutumlar sürdürülmektedir.

Kıbrıs Türklüğünün büyük mücadelesinin eseri olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığını fiilen sona erdirecek girişimler Hükümet marifetiyle neticelendirilmek üzeredir.

Kıbrıs Türkü devletsiz ve topraksız kalmakla yüzyüzedir.

Öte yandan yeniden Ermeni soykırımı yalanları büyük bir gürültü ve hızla gündeme taşınmaktadır.

Her türlü bölücü, yıkıcı unsur büyük bir cür’etle, ülke içinde ve dışında faaliyet gösterebilmektedir.

Buna karışılık, ortada bir siyasi irade yok; yalnızca bu milletin özünden neş’et eden sizler varsınız.

Bilinmelidir ki, merhum Başbuğumuzun ülküleri ve hedefleri doğrultusunda azim ve kararlılıkla yürüyen dava arkadaşları olarak, ülkemizin ve insanlarımızın birlik ve dirliği için dünya durdukça mücadelemizi sürdüreceğiz.

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Rahmetli Başbuğumuz, ömrü boyunca, hem biz Türk milliyetçilerine, hem de bütün insanlığa örnek olacak kadar büyük bir şahsiyet sergilemiş; çilenin, sabrın, azim ve kararlılığın abidesi olmuştur.

Bütün dava adamlarının, devlet ve siyaset hayatında görev üstlenen kişilerin; yorucu ama o ölçüde şerefle, şanla dolu bir mücadele ile geçen hayattan alacağı büyük dersler bulunmaktadır.

Türk milletine miras olarak bir ideal bırakan, bu kutsal davayı emanet eden; fikirleriyle, ülküleriyle Türk kültürüne, tarihine, siyasetine yön veren, Aziz Başbuğumuzun huzurunda Türk milliyetçileri adına ifade ediyorum: İnşallah bu Yüzyıl, Türklerin yüzyılı olacaktır.

Çünkü, onun izinden yürüyen bizler, Başbuğumuzun ideallerinin ve eserlerinin arkasında duruyoruz. Lider, güçlü Türkiye ideali yolunda çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz.

Başbuğum, aziz hatıran önünde bir kez daha saygı ve sevgilerimizle eğiliyoruz. Dualarımız seninledir. Yüreklerimiz seninledir. Ruhun şad, mekanın cennet olsun, nur dolsun.

Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı