Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin
Değerli Vatandaşlarım, Sevgili Gençler, 85. yıldönümüne ulaştığımız 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı yurdumuzun her köşesinde gurur ve coşkuyla kutluyoruz. Bu büyük günde hepinize en içten dileklerimi sunuyorum. Tarihini bilen, özüne sahip çıkan, ve bunu nesilden nesile aktarmayı başaran milletler tarihin sonuna kadar varolmayı başaracak olan milletlerdir. Bu nedenledir ki, Türkler, tarihin bilinen ilk zamanlarından beri millet olarak vardır ve kıyamete kadar da varlığını koruyacaktır. Türk Milleti, binlerce yıla dayanan tarihi boyunca pek çok büyük medeniyetler inşa etmesinin, zaferlerle, başarılarla dolu bir hayat sürmesinin yanısıra çok büyük sıkıntılarla ve hatta varlıkla yokluk arasında gidip gelmelerle de karşı karşıya kalmıştır. Milletimizi, Milli Mücadele günlerine getiren ortam da yine Türklüğün var olmak veya yok olmakla yüzyüze kaldığı çok büyük sıkıntılar içinde olduğu bir dönemi göstermektedir. Ama Aziz Milletimiz, böylesine zor ve sıkıntılı anları adeta küllerinden yeniden doğan bir Anka gibi aşmasını bilmiş ve büyük, güçlü bir devlet oluşturmayı başarmıştır. İşte 19 Mayıs 1919 Türk Milletinin bu yeniden doğuşunun başlanıgıcı olan bir gündür ve bizler için çok büyük bir anlam ve öneme sahiptir. Ülkenin içinde bulunduğu durumun bir yazgı olmadığını düşünen ve "Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararının kurtaracağına" inanan Mustafa Kemal, Samsun'dan başlayarak bütün ülkeye ve insanlarımıza yansıyan ve yayılan bir kutlu mücadeleyi başlatmıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın Türklüğün kurtuluşu ve vatanın selameti için başlattığı hareket, milletimizin sönmek üzere olan umutlarını canlandırmış ve herkesin bir ülkü etrafında toplanıp kenetlenmesine varan sürece hız ve hayatiyet kazandırmıştır. Ancak, ulaşılan bu zaferi sürekli kılmak isteyen, vatanımızı ve milletimizi büyük bir milli mücadele vermeye götüren şartları çok iyi bilen ve hedefi baştan tam bağımsızlık ve muasır medeniyetler seviyesini aşma olarak belirleyen Mustafa Kemal Atatürk, bunun yolunun da gençliğimizin büyük ülkülerle yetişmesinden geçtiğini görmekteydi. Bunun içindir ki, bir yandan bu günün anlam ve öneminin gençlikçe kavranması için onlara armağan etmiş, diğer yandan da ülkemizin geleceğini her zaman güvendiği ve inandığı Türk gençliğine emanet etmiştir. Çünkü, gençlik, milletlerin gücüdür ve yarınlarıdır. Bu durum, özellikle bizim gibi nüfusunun büyük bir bölümü genç ve dinamik olan bir ülke açısından çok daha farklı bir boyut taşımaktadır. Gençlerimizin yarınların sorumluluğunu üstlenebilecek ve karşılarına çıkabilecek her sorunun üstesinden gelebilecek ölçüde nitelikli, bilgili ve ideal sahibi insanlar olarak yetişmeleri şarttır. Kalitesi ve standardı yüksek, her kademede ve dalda yaygın eğitim-öğretim politikası ile, sosyal adalet ve fırsat eşitliğinin tam olarak sağlanması durumunda inanıyoruz ki, gençliğimiz ülkemize ve insanlarımıza daha büyük hizmetler verme şansına sahip olacaktır. Bu gün, siyasi iktidar tarafından, milli eğitim sistemimizi her yönüyle gözden geçirmek artık kaçınılmaz hale gelmişken sorunlar sanki tek bir noktada imişçesine belli amaçlara odaklanan, çözüm getirmekten uzak çabalar hiç de doğru ve hayırlı çabalar değildir. Önemli olan, icraatlara yansımayan ama kısır çekişmeler üzerinden siyasi rant sağlanmak istenen bu atmosferin milli eğitim sistemimizin bütün yönleriyle gözden geçirilip gerçekten milli, verimli ve kaliteli bir noktaya taşınmasıdır. Hatırlanacağı üzere, geçmişte, gençliğimizin toplumsal hoşgörüsüzlüklerin ve çatışmaların odağında tutulmasından dolayı hem ülkemiz ve hem de insanlarımız büyük acılar yaşamıştı. Günümüzde de benzer gerginlik ortamlarına zemin hazırlanmak istenmektedir. Gençlerimizin her türlü çatışma ve hoşgörüsüzlüğe karşı çok uyanık olmaları ve kendilerini istismar ettirecek; hem kendilerini hem teminatı oldukları ülke geleceğini tehlikeye atacak davranışlar içerisinde bulunmamaları lazımdır. Türklük gurur ve şuuru ile dolu, ahlâklı ve erdemli, manevî ve kültürel değerlerimizi sahiplenen, ülkesine ve ailesine karşı sorumluluklarının farkında olan; Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyine ulaştıracak bilgi, beceri ve donanımıyla, fikri hür, vicdanı hür, insan sevgisine sahip gençliğimizin üstesinden gelemeyeceği hiçbir zorluk ve engel yoktur. Cumhuriyetimizin 100. Kuruluş yılı olan 2023 yılı için ortaya koyduğumuz “Lider Ülke Türkiye” hedefimize de ancak, gençlerimizin enerjilerini birleştirdikleri, toplumsal hoşgörü ve uzlaşma kültürünü özümsedikleri, demokrasiye bağlı kaldıkları ve sürekli üretmek için çalıştıkları ölçüde ulaşmamız mümkündür. Gençlerimizin ufku açık, gelecekten beklentisi olan ama bunlardan daha da önemlisi bütün beklentilerini hayata geçirebilecek güce ve inanca sahip insanlar olarak yetişmelerinde ailelere de büyük görevler düşmektedir. İçinde yaşadığı topluma karşı sorumlu ve saygılı, hayatla irtibatları kuvvetli, geleceğe ilişkin beklentileri büyük, geniş ufuklu bir gençlik için büyük bir atılım içerisinde olmamız vazgeçilmezdir. Anne ve babaların da bu çerçevede gençlerimizin, bütün dünyada yaygınlaşma eğilimi içerisinde olan zararlı alışkanlıklar edinmelerine karşı duyarlı olmaları elzemdir. Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Atatürk, "Türk gençliğine terk edip bıraktığımız vicdanî emanet, yalnız ve daima galip olmaktır ve eminim daima galip olacaksınız" sözüyle gençliğe olan güvenini, "Bütün ümidim gençliktedir" sözüyle de beklentilerini dile getirmiştir. İnanıyorum ki, fırsat buldukları ölçüde ve kendilerine olan toplumsal güveni farkettikleri takdirde, bizim gençliğimizin başaramayacağı hiçbir şey yoktur. Türkiyemizin ve insanlarımızın layık oldukları mutlu, müreffeh ve güçlü bir ülkeye kavuşmamız da gençliğimizle olacaktır.. Bu düşüncelerle, Büyük Atatürk’ün, mukaddes vatanımızın bölünmez bütünlüğü yolunda, kurtuluş mücadelesini başlattığı bu anlamlı günün yıldönümünde, bütün vatandaşlarımızın ve gençlerimizin bayramını kutluyor, gazilerimizi ve şehitlerimizi şükranla, minnetle ve rahmetle anıyorum.
Dr. Devlet Bahçeli |