29.05.2004 - MHP Genel Merkezi Yeni Hizmet Binasının Açılış Töreninde Yapmış Oldukları Konuşma
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Genel Başkanımız Dr. Devlet Bahçeli'nin
MHP Genel Merkezi Yeni Hizmet Binasının Açılış Töreninde
Yapmış Oldukları Konuşma
29 Mayıs 2004

 

Aziz Dava Arkadaşlarım, Sayın Misafirler, Değerli Basın Mensupları,

Milliyetçi Hareket Partisi'nin yeni Genel Merkez binasının açılışı vesilesiyle bugün biraraya gelmiş bulunuyoruz. Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyor, teşrifleriniz için teşekkürlerimi sunuyorum.

Rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in bu büyük projesinin gerçekleştiğini görmek, bütün Türk Milliyetçileri için haklı bir gurur kaynağı olmuştur. Bunun için büyük bir sevinç ve mutluluk duyuyoruz. Yegâne üzüntümüz, Sevgili Başbuğumuzun 21. yüzyılın ihtiyaçlarını düşünerek başlattığı bu projenin hayata geçtiğini görememiş olmasıdır.

Büyük bir davayı temsil eden Milliyetçi Hareketin, büyük düşünmesi ve Türk Milliyetçilerinin çağı yakalayıp geçmesi gerektiğine inanan Merhum Başbuğumuz, bu büyük projenin fikri hazırlığını en ümitsiz günlerde başlatmıştır.

Bu bakımdan bu görkemli bina Başbuğumuzun eseridir. Sahibi de Milliyetçi Hareketin vefakar ve çilekeş mensuplarıdır.

Bu büyük eserin açılışını yapmak nasip olduğu için bundan büyük bir heyecan ve bahtiyarlık duyduğumu belirtmek isterim.

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Sayın Misafirler,

Basınımızın Değerli Temsilcileri,

Milliyetçi Hareket çok zor günlerden geçerek bugünlere gelmiştir. Milliyetçi Hareketin cefakar mensupları bugüne kadar çok kısıtlı imkanlarla, fakat büyük bir feragat ve fedakarlıkla görev yapmışlardır.

Gün gelmiş, odun ve kömür bulunduğunda yanan sobaların ısıttığı küçük ve loş odalarda sürdürülen bu onur mücadelesiyle bu dava bugünlere taşınmıştır.

Manevi gücünü sarsılmaz ülküsünden ve inançlarından alan Ülkücüler, hiçbir şeyden yılmadan Türk Milliyetçiliği bayrağını dalgalandırmalardır.

Bugün göklere yükselen üç hilali temsil eden bu modern eser, bu gücün, bu inancın ve bu azmin bir simgesidir. Türk Milliyetçiliği fikriyatının ve Türkiye sevdasının geleceğe uzanan bir abidesidir.

Bundan dört yıl önce temelini attığımız bu eser Türkiye'de bir ilktir. Gerek estetik değeri, gerek mimari yapısı ve teknik donanımıyla Türkiye'nin ilk ve tek modern siyasi parti binasıdır.

Burada bir hususu özellikle belirtmek istiyorum: Bu görkemli eserin inşaat masraflarının tamamı Partimizin hazineden aldığı devlet yardımından karşılanmıştır. Bu konuda hiçbir kurumun ve hiçbir şahsın maddi katkısı olmamıştır, böyle bir katkı da hiçbir şekilde istenmemiştir.

Şimdi burada açıkça söylüyorum: Eğer bir kimsenin şu veya bu şekilde tek bir lirası bu bina için harcanmış ise bugün çıksın ve söylesin. Derhal ödeyelim.

Ülkücüler Genel Merkez binalarını sadece ve sadece hazine yardımlarıyla yaptırmışlardır. Bunu büyük bir gönül huzuru ile ifade etmek isterim.

Değerli Misafirler, Kıymetli Basın Mensupları Aziz Dava Arkadaşlarım,

Bu gün Türk milleti için olduğu kadar, bütün insanlık için de çok önemli bir tarihin başlangıcıdır. Bilindiği üzere bundan 551 yıl önce büyük Türk hakanı Fatih Sultan Mehmet Han batının içinde boğulduğu skolastik düşünce batağının kapsadığı "karanlık çağı" kapatarak yeni bir çağ açmıştır.

İstanbul'un fethi sadece bir şehrin fethi değildir, istanbul'un fethi yeni bir uygarlığın, yeni bir çağın, yeni bir dünya ve insan anlayışının yükselişi olarak kavrandığı zaman gerçek anlamını bulacak bir olaydır.

Bir çağ açmak tahmin edileceği gibi yeni fetihlerle mümkün olacak bir şey değildir. Bir çağ açmak her şeyden önce bir döneme ait dünya görüşünü, siyaset anlayışını, devlet ve insan ilişkilerini hatta teknolojiden iktisadi örgütlenmeye kadar bir çağı karakterize eden bütün hususiyetleri değiştirerek yeni olanı başlatmak demektir.

Skolastik düşüncenin aklı kovduğu, teokratik fanatizmin inanç ve düşünce özgürlüğünü yok ettiği, toprak üzerinde yaşayan insanların yarı köle haline geldiği, insanlık açısından ümitsizliğin hakim olduğu batı karşısında o gün Türk-İslam medeniyetinin değerlerini yükselterek insanlığı bu karanlıktan çıkaranlara, başta Fatih Sultan Mehmet Han olmak üzere o kutlu yürüyüşün yolcularına, dava arkadaşlarına, o medeniyetin manevi önderlerine buradan dualar göndererek onları rahmetle anıyoruz.

Aziz Dava Arkadaşlarım, Değerli Misafirler,

İnsanlık için yeni bir çağı açan Türkler, bu gün önlerine açılan 21. yüzyılda ne durumdadırlar? Bu gün insanlığın ve Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı sorunlar nelerdir? Türkiye içerisinde bulunduğu çıkmazları nasıl aşabilir? Şimdi bir çağ değişiminin yıl dönümünde cevabını aramamız gereken sorular bunlardır.

Değerli Misafirler,

20. yüzyıl insanlık için zor bir yüzyıl olmuştur. İki büyük savaşın yaşandığı, batı uygarlığının hakimiyet alanında sömürgecilikten emperyalizme uzanan insanlık değerleri açısından bedeli ağır olan bir yüzyıl olarak geride kalmıştır.

21. yüzyıla yeni beklentilerle giren insanlık, yeni bir çağ başlatma ümidini çok kısa bir sürede kaybetmiş yerini karamsarlık ve endişeye bırakmıştır. Bunun sebepleri insanlığın yeni bir yüzyıla girmiş olmakla beraber, yeni bir çağı açamamış olmasında aranabilir.

Muhtelif vesilelerle daha öncede belirttiğim gibi yeni bir çağ açmak belli bir döneme ait toplumsal, ekonomik ve siyasi hayat tarzının, örgütlenme biçiminin ilkelerini değiştiren yeni bir dünya görüşü haline getiren bir uygarlığın yükselişiyle mümkündür.

21. yüzyılın daha başında; hakim olan anlayışın ve yaklaşımın batı uygarlığının sömürü, savaş ve insanlık onuruna saygı duymayan saldırgan tutum ve dünya görüşünün devam ettiği bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır.

Yaşadığımız coğrafyada en az 500 yıl süren "Osmanlı Barışını" kuran milletin çocukları olarak bugün bu bölgede dökülen kanın, acının ve gözyaşının ızdırabını en fazla bizler hissetmekteyiz. Coğrafyamızda ABD işgali ile başlayan süreçte bir insanlık dramı yaşanmaktadır.

Evleri, köyleri, şehirleri başlarına yıkılan insanlar; işlerini, ekmeklerini ve canlarını kaybeden insanlar, ülkelerinin işgalinden duydukları acıyı ve ızdırabı ifade etmeye çalışırken; onurlarına, namuslarına ve haysiyetlerine yönelen insanlık dışı muamelelerle, işkencelerle karşılaşmaktadırlar.

Dün Saddam'ın baskısını yaşayan bu insanların bu gün karşılaştıkları zulüm çağımızın nasıl bir insanlık dramıyla yüzyüze olduğunun en açık ifadesidir.

ABD'nin saldırısını ve işgalini alkışlayanlar batının "demokrasi getireceği" propagandası yapan bazı medya mensupları ve yöneticiler şimdi utanma duygusunu kaybetmişçesine bu vahşet karşısında mazeretler bulma arayışındadırlar.

Bölgemizde yaşanan bu olaylardan en fazla etkilenen unsurların başında şüphesiz Irak'ta yaşayan Türkmenler gelmektedir. Türkmenler ABD destekli peşmerge eşkıyasının saldırganlığıyla karşı karşıyadırlar. Önce nüfus ve tapu kayıtlarını yakarak Kerkük'ün Türk şehri olduğunu gösteren delilleri yok edeceğini sanan bu katiller çetesi, şimdi adım adım Kerkük'ü işgal etmeye hazırlanmaktadır.

Bütün kaynakları yaksanız da, kayıtları ve tapuları ortadan kaldırsanız da, Kerkük'ün hoyratları ve Türküleri var oldukça oranın kimliğini değiştiremezsiniz.

Bu katiller bilsinler ki, Kerkük'ün Türküleri susturulamaz. Başta işgalciler ve onların işbirlikçileri şunu biliniz ki, Türkmen varlığına yaptığınız her saldırının hesabını soracak bir Türk vardır ve o toprakta türküler sonsuza kadar söylenecektir.

Irak'ta bu gelişmeler olurken, Orta Doğu'nun bir başka bölgesinde Filistin de televizyonların canlı yayınlarında sokaktaki insanların üzerine füze saldırıları gösterilmekte, katliamlar sergilenmektedir.

İsrail yönetimi her türlü milletlerarası hukuk ve anlaşmayı yok sayarak, insanlık değerlerine açık bir ihlal ve saldırıya geçmiştir. Osmanlı yönetiminde 500 yıl barış içerisinde yaşamış Arap ve Yahudi halkları İsrail'in işgalci fanatik politikaları sonucu birbirlerine düşman haline gelmişlerdir.

Devlet terörüne dönüşen bu saldırılar terörün yaşamasından ve gelişmesinden başka bir sonuç doğurmayacaktır.

Bu bakımdan hemen "şartsız ve şimdi barış" ilkesi ile İsrail'e karşı bütün ülkeleri yaptırım yapmaya çağırıyorum. Bu gün bunu yapmazsak yarın geç olacaktır. Yarın insanlık kaybedecektir.

Değerli Misafirler,

21. yüzyılın başında fethin ve bir çağ değişiminin 551. yıldönümünde Türkiye'nin ve insanlığın bütün yönleriyle yeni bir uygarlığa ve yeni bir çağa ihtiyaç duyduğu ortadadır.

Türkiye'ye egemen olan yetersiz ve yanlış yönetim anlayışının bu ülkeye vereceği bir şey yoktur. Biz yarına hazırlanmalıyız. Türkiye yeniden büyük bir başlangıç yapmak zorundadır. Bunun için yeniden büyük bir Türkiye ülküsüne ihtiyaç vardır.

Bugün insanlığın yaşadığı sorunlar Ortadoğu'da ve coğrafyamızda yaşanılan olaylar ağır bir insanlık bunalımının ifadesidir.

İnsanlığın ihtiyaç duyduğu yeni bir medeniyetin Türkiye merkezli bir gelecek projesinin sahipleri olarak Türk milliyetçileri sadece siyasette değil; kültürde, ekonomide, teknolojide, kısacası bir uygarlık için ihtiyaç olan her alanda yeniliği temsil etmektedirler.

Bu gün açılışını yaptığımız bu yeni binanın bu başlangıca olan inancımızın sembolü olmasını diliyoruz.

Aynı zamanda geleceği inşa edecek ülkücülerin takip edecekleri stratejinin belli başlı noktalarının da burada dile getirileceğine inanıyoruz.

Bizim yöntemimiz bütün insanlığı kuşatan, ayrımcılığı reddeden, birliği, kardeşliği ve sevgiyi esas alan bir mücadele yöntemidir.

Bugün karşımızda duran binada temsil edilen ilke, geçmişten geleceğe yönelişi, gelenekten modernizme yükselişi ifade eden bir dinamizmin ürünüdür.

Bu eserin hayata geçirilme sürecinin her safhasında emeği ve hizmeti geçen herkese bu vesileyle takdirlerimi ve şükranlarımı sunmayı mutlu bir görev addediyorum.

Projenin mimarı Prof. Ahmet Vefik Alp'e, inşaatın yapımını üstlenen Aysel İnşaat Taahhüt ve Ticaret Anonim Şirketi'nin değerli yöneticilerine, teknik personeli ve işçilerine, iç dekorasyonunu yapan Mimar Engin Yaman'a özellikle teşekkür ediyorum.

Milliyetçi Hareketin mukaddes davasının büyüklüğüne, mazisinin ve inandığı değerlerin ve ideallerin yüceliğine uygun olan yeni Genel Merkez binamızın Türk Milletine, Türk Demokrasisine, Türk Milliyetçilerine ve Ülkücü Camianın bütün mensuplarına hayırlı olmasını Yüce Allah'tan niyaz ediyorum.

Bu mutlu anı bizimle yaşayamayan, eserinin gerçekleştiğini göremeyen Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş'i, Aziz Şehitlerimizi ve bugün hayatta olmayan bütün ülkü ve dava arkadaşlarımızı hasretle yad ediyor, aziz hatıraları önünde tazimle eğiliyorum.

Hepinize bir kere daha şükranlarımı sunuyor ve hayırlı uğurlu olması dileğiyle yeni Genel Merkezimizi açıyorum.

Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı