Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin
AKP hükümeti, freni patlamış, pusulası çatlamış ve dümeni kırılmış bir görüntüyle, geri dönüşü çok zor olacak karanlık ve kayalık mecralara doğru hızla savrulmaktadır. Basiret ve feraset açısından da acınacak duruma düşen iktidar zihniyetinin, Türkiye’nin geleceğini korku ve kutuplaşma halkalarıyla kelepçelemeye çalıştığı açıkça görülmektedir. Kabuk bağlamış yaraları kanatan, hukuku yağma eden ve despotik özlemlerini tatmin için her yolu deneyen AKP’nin, Türk milleti ve devleti için yegâne tehdit haline geldiği gelişmelerle netlik kazanmıştır. TBMM Genel Kurulunda, İçtüzük konusu etrafında yaşanan gerilimler AKP kabalığı ve saygısızlığının aldığı mesafeyi göstermesi bakımından da ibretlik olmuştur. Bununla birlikte Başbakan Erdoğan, iftiralarına ve çirkin ithamlarına kaldığı yerden, mola verdiği aşamadan ve bıraktığı noktadan öfke nöbetlerine kapılarak devam etmektedir. Anlaşıldığı kadarıyla, Türkiye’nin yoğun tartışmaların içine çekilmesinin, geçmişe kıvrılarak hesaplaşmaya düşmesinin gerisinde, küresel projelerin ilerletilme maksadı bulunmaktadır. Bu kapsamda yeni sömürgeciliğin ve vahşi emperyalizmin perdelenmesi, ileri demokrasi peçesiyle kapatılması için BOP Eşbaşkanı’na büyük bir görev ve sorumluluk düşmüştür. Dünün olaylarıyla yarını örtmeye çalışan ve dikkatleri dağıtmaya çabalayan hükümetin; içine girmediği kepazelik, eğmediği ve bükmediği milli konu neredeyse kalmamıştır. Bütün gelişmeler göstermiştir ki, Hürriyet ve İtilaf’ın bugünkü temsilcisi, yabancı muhiplerin korunağı, acziyetin, teslimiyetin ve namertliğin elebaşısı Adalet ve Kalkınma Partisi’dir. Bu itibarla, Milliyetçi Hareket Partisi’nin, Başbakan’ın ve arkadaşlarının hakaret ve tarizlerinin boy hedefi haline gelmesinde şaşılacak bir durum yoktur. Cumhuriyet’in altını oymakla ve damarlarını tıkamakla uğraşan, milletimize mal olmuş değerleri yıkmakla meşgul olan AKP’nin; uydurma, mesnetsiz ve ahlaksız yollara tenezzül etmesi bozuk fıtratının ve çürük fikriyatının bir sonucudur. Partimizin, Diyarbakır’daki kazılardan rahatsız olduğuyla ilgili izansızca ve hayâsızca çamur atmaya çalışanlar, şunu bilmelidir ki, Milliyetçi Hareket Partisi gayri hukuki ve faili meçhul hiçbir eylemin gizli kapaklı kalmasına rıza ve onay vermeyecektir. Bilakis şaibelere terk edilmiş her meselenin aydınlatılmasını ve tüm yönleriyle ortaya çıkarılmasını istemektedir. Ancak, toprağın altından çıkanların ne olduğuyla ilgili kesin ve hukuki hüküm verilmeden, fırsatı ganimet gören bir kalleşlikle, Türk milletinin kardeşlik duygularına kazma sallayanlara iyi gözle bakılamayacağı da açıktır. Başbakan Erdoğan’ın bu gerçekleri fark etmesinde ve adım adım Türkiye’yi ateşin içine götüren sorumsuzluktan ve aymazlıktan sıyrılmasında büyük yararlar olacağı meydandadır. Ayrıca AKP’nin, Gençliğe Hitabe’den rahatsızlık duyduğu, Andımıza el uzatmayı planladığı, İstiklal Marşı’ndan gocunduğu ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü hedefine alarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu öğelerini dinamitlemek için adice faaliyet yürüttüğü belirgin hale gelmiştir. Bu kapsamda, büyük Türk milleti; AKP’nin cellât, küresel çevrelerin yargıç; PKK’nın, hainlerin, peşmergenin ve nesebi gayri sahihlerin müşahit; yalancıların, gafillerin ve canilerin şahit olduğu “Tarihi Şark Meselesi Mahkemesi’nde ölümle yargılanmaktadır. Gelişmelerin ve ortaya çıkan hadiselerin seyri bu vahim durumu doğrulamış ve daha da yüzeye çıkarmıştır. Eğer süreç böyle giderse, önümüzdeki dönemlerde başkent Ankara’nın durumu tartışmaya açılabilecek ve Mustafa Kemal’in de darbeci yaftası yiyerek verdiği milli mücadele sorguya çekilebilecektir. Zira var olan ölçü ve ayarlar tümüyle bozulmuş, Haçlı emellerinin cellâtlığına soyunan AKP’nin nerede duracağı ve daha neleri gasp edeceği belirsiz hale gelmiştir. Ne var ki, AKP fitnesi ne yaparsa yapsın, ayıran ve düşmanlık tohumları saçan niyeti amacına ulaşamayacak ve aradığı imkânı asla bulamayacaktır. Ruhu yabancı başkentlerde, bedeni burada olan köksüz, köhnemiş ve küflenmiş iktidar sözcüleri ve sahipleri, ne yaparlarsa yapsınlar 29 Ekim 1923 kararlılığını ve inancını alt edemeyeceklerdir. Unutulmasın ki, Milliyetçi Hareket Partisi’nin varlık gayesi de buna yöneliktir. |