23.01.2003 - Kıbrıs Ziyaretinde Yapmış Oldukları Basın Açıklaması
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Genel Başkanımız Dr. Devlet Bahçeli'nin
Kıbrıs Ziyaretinde Yapmış Oldukları Basın Açıklaması
23 Ocak 2003

Sayın Basın Mensupları,

Değerli Kıbrıslı Kardeşlerim,

Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kabul edilmekten ve çok yararlı bir görüşme yapmak imkânı bulmuş olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Bunun için kendilerine şükranlarımızı sunuyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanımızı ciddi bir rahatsızlık sonrası sağlıklarına kavuşmuş olarak görmekten çok mutlu olduğumuzu belirtmek isterim. Dualarımız kendileriyledir.

Bu vesileyle Kıbrıs sorununun içinde bulunduğu kritik dönemi ve yaşanan son gelişmeleri ele aldık. Yaptığımız ortak değerlendirmede her konuda tam bir mutabakat içinde olduğumuzu ifade etmek istiyorum.

Kıbrıs, Türkiye için de bir bekâ meselesidir. Türkiye’nin güvenliği ile Kıbrıs’ın güvenliği ayrılmaz bir bütündür. Kıbrıs’lı kardeşlerimizin milli varlıklarını sürdürmeleri, milli kimliklerini korumaları ve Türkiye’nin fiili ve etkin garantisi altında eşit egemenliğe ve haklara sahip kurucu halk olarak hayatlarını huzur ve güvenlik içinde sürdürmeleri Türkiye’nin temel amacıdır.

Hiç bir düşünce bunu değiştiremeyecek, hiçbir siyasi hesap Türkiye’yi bu hedeften saptıramayacaktır.

Bugün Kıbrıs’ın geleceğini ilgilendiren hayati bir dönüm noktasına gelinmiştir. Sorunun bir oldu-bittiye getirilerek Avrupa Birliği ilkelerine ve takvimine uygun bir çözüme kavuşturulması amacıyla içerde ve dışarıda yoğun bir baskı ve zorlama süreci başlatılmıştır.

Bu amaçla Kıbrıs Türkleri’nin meşru endişelerini ve haklı taleplerini karşılamaktan uzak bir çözüm modeli dayatılmak istenmektedir. Birleşmiş Milletler’in sunduğu plan, aslında, Rumların silah zoruyla yıktıkları 1960 Cumhuriyetinin devamlılığını esas almaktadır.

Siyasi çözüm önerisi, eşit egemenliğe ve eşit yetkilere sahip iki kurucu halk ve devlet arasında yeni bir ortaklık yapılanmasına dayandırılmamıştır.

Türk toplumu göçe zorlanmakta ve topraklarının büyük bir kısmını feda etmesi istenmektedir.

Kopenhag Zirvesi’nde Rumlar’ın üye olmasını kararlaştıran Avrupa Birliği, bu zorlama süreci de Kıbrıs ile Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini bir pazarlık unsuru, bir baskı aracı olarak kullanmak istemektedir. Türkiye’deki bazı çevreler de, maalesef, bu konuda Avrupa Birliği’ne ümit ve cesaret vermişlerdir.

Kıbrıs’ta çözüm müzakereleri bu sıkışık takvim içinde ve Kopenhag’ta Kıbrıs konusunda alınan uluslararası hukuka aykırı kararın gölgesinde yürütülmek ve bu zeminde sonuçlandırılmak istenmektedir. Rum tarafının adil ve dengeli bir çözümü istemesi için artık fazla bir neden kalmamıştır.

Kıbrıs Türkleri’nin milli kimliklerini kaybedecekleri ve Türk varlığının zaman içinde erime tehlikesine maruz kalacağı bu plânın, zaman baskısı altında kabul edilmesi için bir seferberlik başlatılmıştır.

Kıbrıs’a yaptığımız ziyaret, endişe verici gelişmelerin yaşandığı böyle bir hassas döneme rastlamaktadır.

Bugün Kıbrıs Türk toplumunu kamplara bölmek, Türkiye ile Kıbrıs’lı kardeşleri arasındaki dayanışmayı zayıflatmak ve Türkiye ile Kıbrıs Türkleri’ni bir tehdit ve şantaj kıskacına almak için maksatlı ve gürültülü bir kampanya sürdürülmektedir.

Bu amaçla hiçbir siyasi, insani ve ahlâki sınır tanınmamakta ve çok tehlikeli tahriklere başvurulmasından çekinilmemektedir.

Rum yönetiminin emellerine hizmet ettiklerinin farkına varamadıkları görülen Türkiye’deki ve Kıbrıs’taki bazı çevreler, bu amaçla, Kıbrıs Türk halkının ekonomik sıkıntılarını istismar etmekte ve Kıbrıs’lı kardeşlerimizi bu çirkin oyuna alet etmek için her çabayı sarfetmektedir.

Türkiye’de ve Kıbrıs’ta onurlu bir çözümü savunanlar, bu nedenle kampanyaların hedefi haline getirilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş aleyhine bu nedenle çok çirkin bir saldırı kampanyası başlatılmıştır.

Bunu şiddetle kınadığımızı ve bu tahriklere başvuranların amaçlarına hiçbir zaman ulaşamayacaklarını bir an önce idrak etmeleri gerektiğini ifade etmek istiyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, sadece Kıbrıs için değil, Türkiye ve Türk milleti için de mümtaz bir devlet adamı, milli bir kahramandır. Bütün ömrünü halkının ve anavatan Türkiye’nin çıkarlarını korumaya ve savunmaya adamıştır.

Kıbrıs’ta bugün belirli bir noktaya gelindiyse, unutulmamalıdır ki, bu Sayın Cumhurbaşkanımız’ın uzun yıllardır büyük bir feragatla sürdürdüğü ve bir ömür harcadığı şeref ve haysiyet mücadelesinin bir sonucudur.

Sayın Denktaş’sız bir Kıbrıs ve Denktaş’sız bir çözüm isteyenler, aslında milli kimliksiz bir Kıbrıs Türk’ü istemektedir. Rumlar’ın tahakkümüne açık bir konumda, bir azınlık statüsü altında yaşayacak ve zaman içinde milli varlıkları eriyecek bir toplum istenmektedir. Bu gerçekler artık anlaşılmalıdır.

Sayın Basın Mensupları,

Değerli Kıbrıslı Kardeşlerim,

Bugün Kıbrıs’ta ciddi ekonomik sıkıntılar yaşandığı bilinmektedir. Harcanan bütün çabalara ve olumlu gelişme ve sonuçlara rağmen bu güçlükler tamamiyle giderilememiştir.

Ancak, insanlığa aykırı baskılar ve ambargolar altında çok ağır şartlarda egemenliğini, bağımsızlığını ve hür ve insanca yaşama azmini koruyabilen Kıbrıs Türk’ü bu sıkıntıları da mutlaka aşacaktır.

Unutulmamalıdır ki, hayatta şeref ve haysiyetin dışında her kaybın telafisi mümkündür. Bugünkü sıkıntılar da birgün geride kalacaktır. Ancak Kıbrısta’ki Türk varlığının milli kimliğinin, bağımsızlığı ve güvenliğinin tehlikeye düşürülmesinin dönüşü olmayacaktır. Kıbrıs Türkleri bugün böyle bir dönüm noktasındadır.

Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye, adil ve dengeli bir çözüm bulunması için tüm olumsuz şartlara rağmen önümüzdeki dönemde de iyi niyetli çabalarını sürdürecektir.

Bu sıkışık takvim sonunda siyasi çözüm konusunda ulaşılacak nokta, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin seçilmiş parlamentosunun önüne gelecek ve izlenecek siyaset hakkında bir karar verilecektir.

Bundan sonra Kıbrıs Türk halkı, geleceğini ilgilendiren hayati bir sorumlulukla karşı karşıya kalacak ve hür iradesi ile bir tercih yapacaktır.

Karanlık ve acı bir dönemden geçerek bugünlere gelen Kıbrıs Türk halkının, millet olarak geleceğinin ipotek altına alınmasına asla izin vermeyeceği hususunda müsterih olduğumuzu belirtmek istiyorum.

Diğer yandan, konunun Türkiye’yi de ilgilendiren önemli bir başka yönü de bulunmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu konuda nihai bir değerlendirme yapması ve bir karar alması gerekecektir.

Bugünkü Parlamentonun bu meseleyle ilgili kararını oylarıyla ortaya koymasından sonra, çoğunluğunun iradesi 3 Kasım seçimlerinde Meclise yansımayan Türk milletinin görüşüne de başvurulması ve bu konuda bir referandum yapılması yerinde ve gerekli olacaktır.

Kıbrıs Türk halkı, milli birlik ve beraberliğinin korunmasına, bütün tahriklere rağmen sabır ve sükunetle hareket edilmesine her zamandan fazla gerek olan sıkıntılı ve çalkantılı bir dönemden geçmektedir.

Kıbrıslı kardeşlerimiz müsterih olsun. Geleceğe güvenle baksın. Bütün bu güçlükler aşılacak, bu hassas dönem geride kalacaktır.

Türkiye ve Türk milliyetçileri, dün olduğu gibi bugün de Kıbrıslı kardeşlerinin ve Sayın Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın yanındadır. Ebediyen de yanında olacaktır.

Hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyor, Kıbrıs Türk halkına ebedi saadetler diliyorum.

Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı