11.02.2003 - Kurban Bayramı Kutlama Mesajı
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Genel Başkanımız Dr. Devlet Bahçeli'nin
Kurban Bayramı Kutlama Mesajı
11 Şubat 2003

Aziz Vatandaşlarım, 

İslam alemi olarak bir mübarek kurban bayramını daha idrak etmekteyiz. Öncelikle, bu önemli ve anlamlı günlerin ülkemiz, milletimiz, bütün İslam alemi ve insanlık için hayırlara vesile olması dileklerimi ifade etmek istiyorum.

Bilindiği gibi, insanı insan yapan değerlerin ve erdemlerin yoğun olarak yaşandığı günler olan bayramlar, toplumsal hayatımız açısından büyük bir önem ve değere sahiptir. Çünkü, bu güzel günleri, kırgınlıkların, dargınlıkların unutulduğu, karşılıklı sevgi ve saygının pekiştiği, hoşgörünün hakim olduğu bir mana iklimini yaşamak ve kalıcı kılmak için bir vesile olarak görmek gerekmektedir.

Yüce dinimize göre bayramlar, manevi mânâda inancımızın bütün güzelliklerini hatırlamamızı, bizi biz yapan değerlerimizi bir kez daha farketmemizi sağlayan günler olduğu gibi, aynı zamanda toplumsal dayanışma, yardımlaşma ve işbirliğinin zeminleri olarak tesis edilmiş ve kabul görmüştür. Üstelik, aziz milletimiz, bu mübarek günleri kendi millî hasletlerinin güzellikleriyle bir kat daha zenginleştirmiş ve anlamlı kılmıştır.

Fakat ne yazık ki, ülkemizin kalbini oluşturduğu coğrafyanın üzerinde savaş bulutları dolaşmaktadır. Bayramın idrak edildiği bugünlerde hem ülkemiz, hem İslam alemi ve hem de bütün dünya büyük sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadır. Üstelik bu sorunlar, ülkemiz açısından daha da zorlu ve yoğun yaşanacak gibi gözükmektedir.

Milletçe şahit olmaktayız ki, 58. Hükümet göreve geldiği günden beri, iç ve dış politika alanında çok ciddî çelişkiler ve zaaflar ortaya koyan bir yönetim anlayışı sergilemektedir.

Bir taraftan komşumuz Irak’ta bir savaş tehlikesi sözkonusu iken, diğer taraftan Kıbrıs’ta çeşitli siyasî saplantıların ve millî duyarsızlığın ürünü olan endişe verici gelişmelerin yaşandığı bir dönem içerisindeyiz.

Özellikle Kıbrıs davamızda Türkiye’nin bugüne kadar elde ettiği bütün kazanımları bir anda kaybettirme noktasına getiren bu tutum ve davranışlar, Kıbrıs Türk halkının millî duruşunu çok olumsuz etkilemiş, buna karşılık Rum tarafını cesaretlendirmiştir.

Unutulmamalı ki, Annan Planı, Ada’da Kıbrıs Barış Harekatı ile sağlanan huzur ortamını tehlikeye atacak ve Türkiye’nin güvenliğini zaafiyete uğratacak bir çok hususu içermektedir. Kalıcı ve hakkaniyetli bir çözümü savunan Kıbrıs Türklerini azınlık durumuna sokacak ve Ada’yı yeniden çatışma ortamına sürükleyebilecek gelişmelerin kabulü, elbette ki mümkün değildir.

Bütün bu gerçeklere rağmen, ömrünü milletine adamış ve onun hizmetinde olmuş Sayın Rauf Denktaş’a karşı AKP yönetiminden gelen eleştiriler, insaf ve vicdan ölçülerini aşarak düşündürücü bir boyut kazanmıştır.

Irak’a yapılacak bir askerî müdahaleye destek olunurken, Kıbrıs Türk Halkı’nın millî hak ve çıkarlarını garanti altına almanın mücadelesini veren Sayın Denktaş’a destek olmaktan kaçınmanın hiçbir izahı yoktur.

Şurası çok iyi bilinmelidir ki, Türkiye ve Türk milleti, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Kıbrıs Türk halkının yanında olacaktır. Kıbrıs Türk halkının bir azınlık haline getirilmek istenmesine asla izin verilmeyecektir.

Muhterem Vatandaşlarım,

Yine, komşumuz Irak’ın ve bölgemizin güvenlik ve geleceğini yakından ilgilendiren gelişmelerin, önümüzdeki döneme damgasını vuracağı görülmektedir.

Türkiye, uluslararası ilişkilerde hukukun üstünlüğüne inanmakta ve dış politikasını bu temel yaklaşıma dayandırmaktadır. Bunun için, Irak'taki durumla ilgili olarak atılacak bütün adımların uluslararası meşruluk zemininde şekillenmesi gerekmektedir.

Irak’ta savaşsız bir çözüm ve sivil insanların hukukunun gözetilmesi, hem öncelikli hem de insanî bir hedeftir. Türkiye, bununla birlikte, bölgenin zorlu jeopolitik yapısını, özellikle de küresel hesapların kesiştiği bir alan olmasını da dikkate alarak, her türlü ihtimale en iyi şekilde hazır olmak durumundadır.

Türkiye, ancak, ne istediğini bilen, savunduğu değerlerin farkında olan, bütün bunları önce milletiyle dürüstçe paylaşan kararlı bir dış politika yaklaşımıyla saygın ve etkin olabilir.

Kapalı kapılar arkasında Türkiye’yi büyük yükümlülükler altına sokacak sözler verip, halkın karşısında barış havariliği yapmak, güvenilmez ve tutarsız bir siyasî tablo ortaya koymaktadır.

İki buçuk aylık bir süreçte böylesine zikzaklarla dolu ve inandırıcılıktan uzak bir dış politika ile, ülkemizin Körfez Harekatı’nın getirdiği kayıplardan daha büyükleriyle yüzyüze gelmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu sebepledir ki, AKP hükümetinin bir an evvel, millî, tutarlı ve onurlu bir dış politika anlayışı ile hareket etmesini dilemekte ve beklemekteyiz.

Dış politikada yanlış ve hatta tehlikeli tutumlar sergileyen 58. Hükümet, iç politikada da zihinlerde soru işaretleri yaratan bir yönetim anlayışı sergilemektedir.

Ne yazık ki, bu hükümetin olumlu gelişmelerle birlikte devraldığı ekonomik göstergeler bozulmaya ve özellikle de enflasyon oranları yeniden yükselmeye yüz tutmuş gözükmektedir. Tek parti iktidarı olmasına rağmen, çok başlı yönetimiyle bir koalisyon görüntüsü veren hükümetin ülkeyi ve geleceği düşünmek yerine, günübirlik politika ve söylemlerle avunmayı ve avutmayı tercih ettiği dikkati çekmektedir.

Türk Milleti’nin seçimlerde verdiği önemli siyasî imkânı tamamen çarçur etmemek için, temel sorunları çözüp, toplumsal ihtiyaçları karşılayacak bir yönetim anlayışı ve çalışma azmi ortaya koymaları gerekmektedir. Ancak, devlet yönetme ciddiyetinden uzak bir şekilde bürokraside kıyıma başlanması ve akraba kayırmacılığının ön plâna çıkması, AKP iktidarının başarılı ve ilkeli bir yönetim anlayışından çok uzak olduğunu göstermektedir.

‘Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben’ anlayışını kendisine düstur edinmiş Milliyetçi Hareket olarak, arzumuz, tek başına hükümet etme imkân ve şansını yakalamış olan iktidar partisinin herhangi bir bahanenin arkasına sığınmaksızın Türkiye’nin sorunlarına eğilmesidir. Bunu, hiç çekinmeden, kararlı ve cesur bir şekilde yapabilmesidir.

Millet ve devlet olarak, önümüzdeki zamanı ve imkânları çok iyi kullanıp huzur ve istikrara bir an önce kavuşmak için, Milliyetçi Hareket kendi üzerine düşen görev ve sorumlulukların idraki içinde çalışmalarını sürdürmektedir. Yüce milletimizin ümitsizliğe düşmesine ve yarınlarımızdan endişe etmesine gerek yoktur.

Milletimiz emin olmalıdır ki, Milliyetçi Hareket varoldukça, ülkemizin güçlü bir ekonomiye, saygın ve millî bir dış politikaya, kısacası onurlu bir geleceğe kavuşması mücadelesi kararlılıkla devam edecek ve mutlaka başarıya ulaşacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle, aziz milletimizin, Kıbrıs’taki soydaşlarımızın, Türk dünyasının ve İslâm âleminin mübarek kurban bayramını kutluyor, bayramın ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.

Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı