Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin
12 Eylül 1980 askeri darbesiyle ilgili olarak, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava dün görülmeye başlanmıştır. Sanık konumunda bulunan 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile emekli orgeneral Tahsin Şahinkaya sağlık sorunları mazeretlerini ileri sürerek duruşmaya katılmamışlardır. Milliyetçi Hareket Partisi son derece haklı ve yerinde bir şekilde, 32 yıl önceki demokrasi karşıtı müdahaleden en çok zarar gören taraflardan birisi olması bakımından, yürüyen söz konusu davaya müdahil olmuştur. Zira milliyetçi-ülkücü hareket, 12 Eylül askeri ihtilalinin gerçek anlamda çilesini ve müşkülatını yaşamış, bunun bedelini de işkencelerle ve idamlarla ağır bir şekilde ödemiştir. Bahsi geçen konu kapsamında partimizin ve camiamızın herkesten önce ve fazla söyleyecek sözü ve karşılanması gereken hakkı bulunmaktadır. Bu mesele hakkında yorum yapmak, fırsat düşkünü ve ganimet avcısı Başbakan Erdoğan’ın boyunu ve haddini ziyadesiyle aşacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi 12 Eylül Referandumunun öncesi ve sonrasında yaptığı değerlendirmelerde, iktidarın asıl amacının; 12 Eylül askeri ihtilalini yargılamak olmadığını, bunun da hukuk mantığı açısından mümkün görülmediğini değişik vesilelerle gündeme getirmiştir. Nitekim Anayasa’nın geçici 15’nci maddesinin kaldırılması AKP tarafından istismar malzemesi yapılmış ve Türkiye’nin tekrar yeni bir kutuplaşmanın içine sokulması bu kapsamda gerçekleştirilmiştir. Ara rejim ürünü olan AKP’nin, geçmişin kanlı ve karanlık dönemleriyle hesaplaşmak gibi bir derdi ve hedefi esasen bulunmamaktadır. Burada asıl maksat Türk milletini oyalamak, Türkiye’yi meşgul etmek ve gizli gündemleri alevlenen tartışmaların içine serpiştirmekten ibarettir. Bunun son derece çirkin ve aşağılık bir tertip olduğu da ayan beyan ortadadır. Başbakan Erdoğan’ın ise partimize yönelik mahcubiyet hatırlatması yapması ve 12 Eylül’le ilgili davaya müdahil olmamızı diline dolaması siyasi edep ve nezaketle bağdaşmayan kalitesizlikte bir durumdur. Ne yaparsa yapsın idraksizlikten, çelişkiden ve ölçüsüzlüğün sığlığından kurtulamayacak olan bu zihniyetin, partimizin 12 Eylül’le ilgili davaya müdahil olmasını geri adım veya eskiden söylenmiş sözlerin çiğnenmesi olarak göstermeye gücü yetmeyecektir. Şayet Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde darbe kovuşturmasının sonuç alması ve dönemin tüm faillerinin cezai yaptırıma uğraması halinde, Milliyetçi Hareket Partisi geçmişteki beyanlarından dolayı özür dilemeye hazırdır. Ancak bu mahkeme sürecinden herhangi bir sonuç çıkmaz ve darbeci anlayışın hak ettiği hukuki sonuç elde edilemezse; Başbakan Erdoğan’ın Türk milletinden açıkça af dileyecek ve bağışlanma talebinde bulunacak erdemi göstermesi kendi ahlak ve şerefi icabı olacaktır. Ayrıca 12 Eylül ihtilaliyle ilgili davanın görülmesi sırasında, mahkeme dışında toplanan bazı marjinal sol grupların, milliyetçi-ülkücü harekete yönelik hakaretamiz sözleri densizlik ve sorumsuzluk örneği olarak hatırlanacaktır. Geçmişin acılarını deşmeye tevessül etmek, yarım kalan bir hesaplaşma varmışçasına tavır almak şuursuzluk ve seviyesizliktir. Bu itibarla AKP marifetiyle kurgulanan oyuna düşmeyecek basiret ve dikkate herkes sahip olmalı, iki yanlıştan bir doğru çıkmayacağını malum taraflar iyi bilmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi sağduyunun, uzlaşmanın ve aklıselimin çizgisinden ayrılmayacak, ancak iftira ve saldırgan üslup ve eğilimleri hiçbir şart altından da cevapsız bırakmayacaktır.
|