Genel Başkanımız Dr. Devlet Bahçeli'nin Değerli Basın Mensupları, Sözlerime başlarken, hoşgeldiniz diyor, saygılar sunuyorum. Maalesef, iki çok üzücü ve düşündürücü gelişmeyi değerlendirmek üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bilindiği gibi, Ankara’mızın İncesu Caddesi’nde bir benzin istasyonunda şiddetli patlamalar ve yangın felaketi yaşanmıştır. 4’ü hayatî tehlike düzeyinde olmak üzere 189 insanımız yaralanmıştır. Bu üzücü gelişme için bütün Ankaralılar’a geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Bu felaket, şehir merkezlerindeki benzin ve LPG istasyonlarının gözden geçirilmesini gerektirmektedir. Ne yazık ki, yerel yönetimler yanıcı-patlayıcı maddelerin depolandığı tesislerin yer seçiminde titiz davranmamaktadır. Benzin ve LPG istasyonlarının yer seçimlerinin gözden geçirilmesi yanında, güvenlik önlemleri ve depolama sistemleri de yeniden belirlenmelidir. Unutulmamalı ki, bu konunun şakaya ve ihmale gelir yanı yoktur. Şehirlerimiz cehenneme dönmeden yerel yönetimler ve hükümet gerekli kararlılığı ortaya koymalıdır. Sayın Basın Mensupları, Türk kamuoyunun gündemine yine bomba gibi düşen çok vahim gelişme, Kuzey Irak Bölgesi’nde yer alan Süleymaniye’de Türk askerlerinin gözaltına alınmasıdır. Kuzey Irak’ta bulunan Amerikan işgal kuvvetlerinin bir Türk timinin irtibat bürosunu basarak 11 subayımızı gözaltına alması, her şeyden evvel çirkin ve küstahça bir girişimdir. Amerikan askerî birliklerinin özel timimize karşı terörist muamelesi yaparcasına giriştiği baskını ve sorgulamayı şiddetle ve nefretle kınıyoruz. Amerikan askerlerinin peşmerge unsurlarının desteğinde sergilediği bu tavır, hiçbir biçimde dost ve müttefik bir ülkenin tavrı değildir. Milliyetçi Hareket olarak, bu olay karşısında sorumsuz ve duyarsız davranan Amerikan yönetimi gibi, AKP hükümetini de şiddetle ve nefretle kınıyoruz. İlk sözümüz Amerikan askerî güçlerine ve yönetiminedir. Tavrınız hiçbir şekilde kabul edilemez, hafife alınamaz ve geçiştirilemez. Tavrınız hiçbir şekilde dostane ve dürüstçe değildir. Terörle mücadele ve ülkenizin güvenliği gerekçesiyle binlerce kilometre uzaktaki Irak’a savaş açan bir anlayışın Türk milleti ve devletini çok daha iyi anlaması ve takdir etmesi gerekir. Türkiye’nin Kuzey Irak’taki varlığı, terör tehdidi devam ettiği müddetçe var olmaya devam edecektir. Türkiye’nin güvenlik endişeleriyle her türlü önlemi almaya Amerika’dan daha fazla hakkı olduğu açıktır. Dost ve müttefik bir ülkenin ve onun silahlı kuvvetlerinin buna ancak saygı duyması gerekir. Bunun için, Süleymaniye’deki çirkin ve düşündürücü gözaltı ve sorgulama eylemi Amerikan yönetiminin sorumluluğunu bir kat daha arttırmaktadır. Bu sebeple, Türk subayları derhal serbest bırakılmalı, Türk milleti ve devletinden özür dilenmelidir. Türk-Amerikan ilişkilerinin daha fazla zarar görmemesi buna bağlıdır. İkinci eleştirimiz ve uyarımız AKP yönetimi ve iktidarınadır. AKP Hükümeti’nin Kuzey Irak’ta yaşanan gelişme karşısında ortaya koyduğu tavır, en az Amerikan işgal kuvvetlerininki kadar çirkin ve düşündürücüdür. Millî dava ve hassasiyetlerimizin gündeme geldiği her zeminde inanılmaz vurdumduymazlık ve sorumsuzluk sergileyen AKP iktidarı, aynı teslimiyetçi ve gayrî millî tavrını Irak’taki gelişmeler karşısında da sergilemiştir. Bilmelidirler ki, Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri Amerikan veya Avrupa Birliği yönetimlerine değil, Türk milletine ve tarihine karşı sorumludur. Teslimiyetçilik ve art niyet AKP iktidarının başını o kadar döndürmüş olacak ki, sık sık Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olduklarını bile unutabilmektedir. Irak Savaşı sırasında Amerikan askerlerinin can güvenliğini düşünen AKP iktidarının Türk askerleri konusunda aynı titizliği gösterdiği şüphelidir. Amerikan yönetimi karşısında eğilip büzülmeyi, Avrupa Birliği yönetiminin siyasî taşeronu olmayı benimseyen AKP zihniyeti, Türkiye’mizin onuru ve çıkarları söz konusu olunca kılını bile kıpırdatmamaktadır. AB’ye uyum makyajlı yıkım paketlerini yasalaştırmak için çırpınan ve celallenen AKP iktidarı, Irak’ta yaşanan krizi sıradan bir olay gibi geçiştirmeye çalışmıştır. Başbakan ile Dışişleri Bakanı’nın gayrî ciddî ve birbirleri ile çelişen açıklamaları bu ürkütücü vurdumduymazlığın ve teslimiyetçi zihniyetin delilidir. Adı geçen iki zatın günü birlik programlarını iptal edip Ankara’ya hemen dönmemeleri ve gerekli uyarıları yapmamaları dikkat çekmiştir. Acaba AKP iktidarı, teslimiyetçi ve bölücü yasal düzenlemeler gibi, bu sessiz ve duyarsız tutumlarının nelere mal olacağının farkında mı değil? AKP iktidarı, bölücülüğe prim veren, teröristleri affeden tutumuyla yol açacağı kaosun hesabını nasıl vereceğini düşünmektedir? Yine AB yönetiminin arkasına mı saklanmayı düşünmektedir? Sözün özü, Türkiye’yi daha fazla sıkıntıya sokmamak için AKP Hükümeti, Amerikan yönetimini biran önce ve şiddetle kınamalıdır. İkinci olarak, Amerikan yönetimine ve Irak işgal yönetimine karşı uygulayacağı önlemleri açıklamalıdır. AKP Hükümeti, üçüncü olarak, Türk Milletine verdikleri çelişkili ve yanlış bilgilerden ve sergiledikleri duyarsızlıktan dolayı özür dilemelidir. Sonuç olarak vurgulamak isterim ki, Türkiye’mizin millî onurunu ve haklarını korumada acz içinde olan ve taviz vermeye doymayan bir iktidarın Türkiye düşmanlarını cesaretlendirmesi kaçınılmazdır. Hiçbir siyasî iktidarın Türk Milleti ve devletini çaresiz ve zayıf göstermeye hakkı yoktur. Kendi gizli gündemlerini uygulama hevesiyle teslimiyetçi ruh hallerinin sonuçta yalnızca ülkemize değil, kendilerine de büyük bir bedel ödettireceği unutulmamalıdır. AKP iktidarı, artık ayağını denk almalı, haddini iyi bilmelidir. Hepinize teşekkür ediyor, bir kez daha saygılar sunuyorum.
Dr. Devlet Bahçeli |