Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin
Bingöl Karlıova’da şehit düşen 8 polisimizin kanı kurumadan ve sızısı dinmeden dün gelen yeni acı haberler Türk milletini yeniden kedere boğmuştur. PKK’lı tetikçiler, bu kez de Elazığ’da yerleşik 8.Kolordu Komutanlığı’na bağlı Kabul ve Toplama Merkezi’nden Van’a doğru hareket eden askeri konvoya Bingöl-Muş karayolunun Kardeşler Köyü mevkiinde uzun namlulu silahlarla ve roketatarlarla saldırmıştır. Bu hain eylemde 10 Mehmetçiğimiz şehit düşmüş, 70 Mehmetçiğimiz de yaralanmıştır. Alçakça yapılan bu terör saldırısında şehit sayısının daha da artma ihtimali bulunması hepimizi endişelendirmektedir. PKK’lı kan içicilerinin düzenledikleri hain ve kalleş suikastı şiddetle ve lanetle kınıyorum. Şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet; ailelerine, silah arkadaşlarına ve aziz milletimize sabır ve başsağlığı diliyor, yaralı evlatlarımıza acil şifalar niyaz ediyorum. Öncelikle askeri konvoyun geçiş güzergâhındaki kanlı pusunun çok yönlü ve derinlemesine tetkik ve tahkikinin yapılması gerekli ve zorunludur. Mehmetçiklerimizin izin ve görev dönüşü halinde oldukları için silahsız ve savunmasız bir şekilde bulundukları anlaşılmaktadır. Konvoyun intikal esnasında hava ve kara destekli güvenlik tedbirlerin alınıp alınmadığı, böylesi önemli bir sevkiyatın zaman ve hareket edeceği güzergâh bilgisinin sızıp sızmadığı mutlaka araştırılmalı ve netleştirilmelidir. PKK’lı canilerin Mehmetçiklerimizin geçeceği yol boyunda pusu kurması ve bir noktadan sonra askeri kafileyi ateş altına alması özenle değerlendirilmeli ve üzerinde hassasiyetle durulmalıdır. Emniyet ve istihbarat zaaflarıyla birlikte, araç ve personel kaynaklı eksiklikler kapsamında biriken şüpheler etraflıca ele alınmalı, görev ihmali veya dikkatsizlikten kaynaklı aymazlıklar ortaya çıkarılmalıdır. Bölücü terör artık sabır ve tahammül duygularını tüketmiş ve sona getirmiştir. Hükümetin derin gaflet ve uyuşukluğu sonucunda; askerimiz, polisimiz, korucumuz ve vatandaşımız canlı hedef haline gelmiştir. Nitekim bölücü ölüm mangaları her gün kurşun, mayın, roketatar ve bombayla Türk milletinin canına kast etmekte ve bağrını delmektedir. Dur durak bilmeden cinayetlerini otomatiğe bağlayan şeref ve namus yoksunu bedbahtlar için söz ve bahaneler bitmiştir. Şayet bölücü terör yok edilemezse Türkiye Cumhuriyeti; devleti ve milletiyle önlenemez bir ayrışma karanlığının girdabına çekilecektir. Bu itibarla havadan ve karadan sınırötesi harekât düzenlenerek terör kampları ve terörist inleri imha edilmeli, ayrıca saldırıların yoğunlaştığı illerimizi kapsamak üzere olağanüstü hal veya sıkıyönetim ilanı gündeme alınmalıdır. Ne var ki Başbakan Erdoğan hala gittikçe koyulaşan karanlık resmin şuurunda olmadığını beyan ve duruşuyla ispat etmektedir. Nitekim bizatihi kendisi PKK terör örgütüne yönelik, “Silahı bırakılarsa operasyonlar durur” diyerek, medya aracılığıyla müzakere çağrılarını ve şehitler üzerinden açık artırımı hız kesmeden sürdürmektedir. İktidar, mağlubiyet psikolojisine çoktan razı olmuş bir acziyetle hala PKK’dan adım ve beyanatlarına karşılık beklemektedir. Bu düpedüz şehitlerimizin ruhunu sızlatan ve milletimizin beklentilerini boşa çıkaran çaresizlik ve müzakereci pespayeliktir. Kaldı ki zehirli parazitler gibi milletimizin varlığını sömüren, kanını emen katiller çetesine ısrarla ve şifreli mesajlarla pazarlık davetleri devlet olmanın hiçbir yönüyle izah edilemeyecektir. Bölücü terörün tüm unsurlarını etkisiz hale getirecek, silahlı terörü imha edecek cesaret ve siyasi kararlılık acilen ve bir an önce tam bir inanmışlık ve adanmışlıkla gösterilmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi, Başbakan ve hükümetine bunları devamlı hatırlatmaktan ve lazım gelen uyarıları yapmaktan yorulmayacak ve vazgeçmeyecektir. Şayet AKP hükümeti, gerçekçi anlamda terörle mücadele etmekte direnir, bölücülüğün hayat damarlarını kesmekten verilmiş sözler gereğince kaçınırsa, Türk milleti ilk fırsatta kendisini siyasi tarihin karanlığına mevta olarak defnedecektir. Bugün ayrıca 19 Eylül Gaziler Günü’dür. Vatan ve millet vazifesini üstün bir görev şuuruyla icra ederken, “Gazilik” unvanına fedakârlıklarıyla ulaşan kahramanlarımız hepimizin gurur kaynağıdır. Gazilerimiz vefanın, sadakatin, vatan sevgisinin ve bağımsızlık tutkusunun simge ve zirve isimleridir. Bunun için muhterem hatıraları ve verdikleri asil mücadeleleri bizim için paha biçilmez ve hiçbir şeyle kıyaslanmaz değerdedir. Şehit ve gazilerimizin bayrak ve vatan uğruna gösterdikleri milli ruhu zedelemeden, lekeletmeden ve tartışmaya açılmasına fırsat vermeden sahip çıkılması şu günkü puslu ve sancılı ortamda herkesin en temel sorumlulukları altındadır. Unutulmasın ki, bölücülüğe verilen umut ışığı, teröristlere açılan pazarlık kanalları şehitlerimizin ruhunu incitecek ve gazilerimizi ise sükûtu hayale uğratacaktır. Bu düşüncelerle; başta Sakarya Meydan Muharebesi’nden sonra “Gazilik” unvanını alan Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Türk milletine rehber olmuş kurucu kahramanları şükranla anıyor, tüm gazilerimizin ‘Gaziler Günü’nü kutluyor, ebediyete intikal etmiş olanlara ve aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.
|