Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin, Bugün hüznün gölgesinde, kayıpların ortasında ve acıların kıskacında Türk Dil Bayramı’nı kutluyoruz. 26 Eylül 1932 tarihinde toplanan Birinci Dil Kurultayı’nın 80’nci yıldönümünde güzel dilimiz Türkçe’nin bayramını bir kez daha idrak ediyoruz. Dil, toplumdan ayrı başlı başına bir varlık olmadığı gibi, tarihin bir döneminde donmuş ve kalıplaşmış bir değer de değildir. Milletlerin hizmetinde bulunan sosyolojik bir olgu, insanla birlikte yaşayıp gelişen dinamik ve tarihi bir varlıktır. Dil aynı zamanda, hayatla edebiyat arasındaki ilişkiye paralel olarak, çağın anlayışını, yaşayışını, görüşünü ve eğilimlerini yakından takip eden bir kılavuzdur. Dil bilincinin sırlarına vakıf olmuş toplumlar, kendi dillerini yabancı öğelerden temizleyerek milli bir ruh vermeye çalışmışlar, sonra da işleyerek ve zenginleştirerek bu kıymeti yükseltmişlerdir. Bilinmelidir ki, dil uygarlığın habercisi, milli kimliğin harcı, milletin müjdesi ve milliyetçi şuurun bizatihi mimarıdır. Bu itibarla güzel dilimiz Türkçe’ye gözümüz gibi bakmalı, onu sevmeli ve doğru kullanımı için her gayreti sarfetmeliyiz. Dil iletişimi sağlayıp duyguları seslendirdiği gibi, kuşaklar arasındaki tarihsel mirası taşıyan bir kültür köprüsüdür. Türk milleti asırlara meydan okuyan varlığını öncelikle diline ve dilinin kudretine borçludur. Balkanlardan Orta Asya’ya, Mağrip’den Rusya steplerine, Türkmen ellerinden Avrupa’nın içlerine kadar Türkçe’nin mevcudiyeti bunun sonucunda gerçekleşmiştir. Türkçe; Orhun Anıtlarına işlenmiş ruh, Kaşgarlı Mahmut’un kaleminden çıkan gurur, Ahmet Yesevi ocağından tüten iddia, Karamanoğlu Mehmet Bey’in yönetim anlayışındaki irade, Yunus Emre’nin dizelerinden fışkıran ülkü ve Ali Şir Nevai’nin miras bıraktığı zenginliktir. Türkçe bin yıllık kardeşliğin tutkalı, milli varlığın ve milli bağımsızlığın teminatı ve güvencesidir. Şüphesiz bunların yanı sıra, Türkçe, milletimizin genişleme ve yükselme yolunu açan ve gelecek için ışık tutan bir kültür şaheseri olarak en büyük güç kaynağımızdır. Güzel ve yaygın dilimiz Türkçe, Türk milletine mensubiyeti müşterek kültür vahamıza bağlayan ve perçinleyen muazzam bir varlıktır. Bu itibarla, Türkçemizin onurunu ve saygınlığını muhafaza etmek her millet evladının görevi ve başlıca sorumluluklarından birisidir. Türkçe, yabancı dillerin salgınından kurtularak kendi mecrası içinde gelişmeli, bilim, teknik ve sanat dili olarak en çetin düşüncelerle en karışık sorunları, en ince duygularla engin hayalleri işlemeye elverişli duruma gelmelidir. Şüphesiz bu, hepimiz için milli bir hedef olmalıdır. Bugün Türkçe dışındaki başka dillerin eğitim alanı başta olmak üzere kabulü ve yayılması, en başta milli birliği çözücü ve tarihsel devamlılığı sakatlayıcı bir yanlış olarak karşımızdadır. Ana dilde eğitim istekleri, Türkçe karşısında mevzilenmiş çevrelerin, özerklik ve farklı bir devlet amaçlarının gerçekleşmesi için seferber edilmiştir. Ortak kültür ve ideallerimizi bozacak ve sarsacak, aziz millet fertlerinin aynı gelecek ufkunda buluşmasını örseleyecek böylesi bir gafletin sonuçları elbette çok ağır olacaktır. Sonuç olarak, Türkiye’nin bugünkü zaman aralığında sorunlarından kurtulması için Türkçe pusula olmalı, dünyaya Türkçe bakılmalı ve çağın satırları Türkçe okunmalıdır. Bu duygularla büyük milletimizin Türk Dil Bayramı’nı en içten hissiyatımla kutluyorum. Türkçe’nin gelişmesi, büyümesi ve yıldız gibi parlaması için emek ve çaba gösteren kutlu ecdadımızı hürmetle yad ediyor, şu an itibariyle Türkçe’yi sevda haline getiren ve korunmasını sağlayan değerli şahsiyetlere sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
|