Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin
Çok Değerli Vatandaşlarım, Muhterem Ereğlili Kardeşlerim, Aziz Dava Arkadaşlarım, Basınımızın Kıymetli Temsilcileri, Ereğli Belediyemizin düzenlemiş olduğu toplu açılış töreni münasebetiyle sizlerle birlikteyiz, sizlerle iç içeyiz. Konuşmamın başında hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Ereğli Belediyemiz hizmette, yatırımda ve çalışmada hamd olsun sınır tanımamaktadır. Verilen emekler, gösterilen çabalar, geceyi gündüze katan gayretler meyvelerini birer birer vermektedir. Gururla söyleyebilirim ki, Ereğli Belediyemiz mazeret değil, iş ve eser üretmektedir. Bu güzel ilçemizde, partimizin üstlendiği yerel yönetim sorumluluğu heyecanla taşınmakta ve sürekli ileriye götürülmektedir. Söylemek lazımdır ki, Ereğli kalıplarını aşmakta, ayak bağlarından kurtulmakta ve artan bir coşkuyla hizmetle buluşmaktadır. Bundan dolayı hepinizin huzurunda Ereğli Belediye Başkanımız Sayın Hüseyin Oprukçu Bey’i kutluyor, başarılı çalışmalarının devamını istiyorum. Belediye meclisinde görev alan arkadaşlarımı ve belediye personelini tebrik ediyorum. Ereğli’de partimizi özveriyle temsil eden, aynı zamanda yorulmak nedir bilmeyen ilçe başkanımıza, yönetimi kuruluna ve aziz dava arkadaşlarıma takdirlerimi iletiyorum. Ve elbette partimize destek veren, elini uzatan ve bizleri yalnız bırakmayan Ereğlili vatandaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Hepiniz sağ olun, var olun.
Muhterem Ereğliler, Değerli Dava Arkadaşlarım, Son günlerde mahalli idare seçimlerinin erkene alınması kapsamındaki karmaşa ve kafa karışıklıkları milletimizi fazlasıyla meşgul etmiştir. İlave olarak birçok mahsur ve tehlikeleri içinde barındıran büyükşehir belediyeleri ilgili kanun tasarısı TBMM İçişleri Komisyonuna intikal ederek görüşülmeye başlanmıştır. Bu iki mesele hali hazırda siyasi gündemin revaçta bulunan iki konusu olarak dikkat çekmektedir. Öncelikle, mahalli idareler seçimlerinin erkene alınmasıyla ilgili anayasa değişikliğinin birinci turu geçtiğimiz salı günü yapılmış, ikinci tur oylaması da takip eden cuma günü gerçekleştirilmiştir. Biz parti olarak, söz konusu seçimlerin 27 Ekim 2013 tarihine alınması hususundaki irademizi daha önceden duyurmuştuk. Ve bu yöndeki kararımızı da muhataplarımıza bildirmiştik. Normal yapılış tarihi 30 Mart 2014 olan mahalli idareler seçimlerinin erkene alınmasının bize göre üç avantajlı yanı bulunmaktadır. Malumlarınız olacağı üzere, 2014 yılının 28 Ağustos tarihinde 12. Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecektir. Aynı yılda iki seçimin yapılması milletimize ek bir külfet ve zahmet getirecektir. Birinci olarak, bunun önüne geçilmesi için seçimlerin 27 Ekim 2013’e alınmasına sıcak baktık ve destek verdik. İkinci olarak aynı yıl içinde yapılacak iki seçim dolayısıyla, ortaya çıkacak maliyet ve kaynak sarfiyatının azaltılması gerektiğini düşündük ve bu şekilde 27 Ekim 2013 tarihiyle ilgili kanaatimizi açıkladık. Diğer yandan mart ayında mevsim şartlarının olumsuzluğu ortadadır. Bu kapsamda üçüncü olarak, seçim çalışmalarında karşılaşabilecek zorlukları hafifletmek için daha uygun bir mevsimin seçilmesi hususundan hareketle 27 Ekim 2013 tarihini makul ve mantıklı bir seçenek olarak değerlendirdik. Seçimlerin erkene alınmasını sağlayacak anayasa değişikliğinin ikinci turunda ise maalesef arzulamadığımız bir netice ortaya çıkmıştır. Parti olarak daha önceki söz ve kararımıza sadık kalarak TBMM’ndeki oylamada üzerimize düşeni yaptık. Ancak anayasa değişikliği referandum seçeneğini dışarıda bırakacak bir oy çokluğuyla kabul edilememiştir. Bu durum karşısında Sayın Cumhurbaşkanı ya anayasa değişikliğini referanduma götürecek ya da TBMM’ne aynen iade edecektir. Bize göre referandum yolu doğru değildir. Milletimizi yeni bir referandumla uğraştırmak hakkaniyet ve siyasi ahlak kurallarıyla izah edilemeyecektir. Şayet bu değişiklik Meclis’e gelir ise aynı siyasi tutumumuzu sürdüreceğimizi de herkes bilmelidir. Bunların hiçbirisi olmazsa, Milliyetçi Hareket Partisi olarak mahalli idareler seçimlerinin normal zamanı olan 30 Mart 2014 yapılmasını uygun gördüğümüzü birkez daha belirtmek isterim. Bu aşamada, seçim tarihi üzerinden yeni bir kamplaşmanın anlamı yoktur. Türkiye’nin artan sorunları yeterince vatandaşlarımızı bunaltmaktadır. Bu açmazdan çıkmak için gerek Sayın Cumhurbaşkanı’nın ve gerek AKP hükümetinin sorumluluk bilinciyle hareket etmesi faydalı ve yerinde olacaktır. Mahalli idareler seçimlerinin normal tarihinde yapılması partimiz için bir şeyi değiştirmeyecektir. Bizim siyasetimizde seçimin ne zaman yapılacağının çok bir ehemmiyeti de bulunmamaktadır. Zira biz her zaman seçime hazırız ve her daim milletimize koşmaya varız. Asıl seçimden korkması ve çekinmesi gerekenler; milletten kaçmak için fırsat kollayan, milletin yüzüne bakacak hali kalmayan müflis siyaset temsilcileri ve partileridir. Allah’a şükürler olsun ki, Milliyetçi Hareket Partisi; “Türk milleti sensiz asla” diyerek emanetin sahibiyle yekvücut olacak ve bu uğurda her cefayı da göze alacaktır. İnanıyorum ki, tarihi ne zaman olursa olsun, önümüzdeki mahalli idareler seçimleri Milliyetçi Hareket’in başarısını tescilleyecek ve siz muhterem vatandaşlarımın desteğiyle bu gerçekleşecektir. Yardım ve himaye Cenab-ı Allah’tan, ilgi, yakınlık ve katkı sizlerden kaynaklandıktan sonra inşallah her güçlüğü yenecek, her zorluğu aşacak ve her mihneti mağlup edeceğiz. Buna inanıyor, sizlere sonuna kadar güveniyorum.
Aziz Vatandaşlarım, Değerli Dava Arkadaşlarım, Gündemdeki diğer bir konu da büyükşehir belediyeleri ile ilgili kanun tasarısıdır. AKP’nin sorumsuzca ve gizli gündemi paralelinde hazırladığı büyükşehir kanun tasarısı sakınca ve risklerle doludur. Komisyonda görüşülen bu tasarı çerçevesinde; 16 büyükşehir belediyesinin sınırı il sınırına genişletilmekte, ek olarak nüfusu 750 binin üzerinde olan 13 belediye, büyükşehre dönüştürülmektedir. Orman köylerimiz da dâhil olmak üzere, köy ve beldelerin tüzel kişiliklerinin ortadan kaldırılması ve yeni ihdası düşünülen 13 büyükşehir belediyesinde toplam 24 yeni ilçenin kurulması planlanmaktadır. Böylelikle nüfusu 2 binin altında bulunan 559 belde belediyesi tasfiye edilecek, toplam da ise bin 591 belediyenin tüzel kişiliği sonlanmış olacaktır. Büyükşehir sınırlarının il mülki sınırları olması hedeflendiğinden mahalleye dönüştürülen ve tüzel kişiliği kaldırılan 16 bin 82 köyümüz de belirsizliğe ve sorunlara mahkum edilecektir. Maalesef büyükşehir il özel idarelerinin kapatılması da söz konusudur. Mesela Konya il özel idaresi de bunlar arasındadır. Ayrıca Konya’da 168 belde belediyesi kapatılarak, bu belediyelerimizin mahalleri ilçe belediyelerine bağlanacaktır. Ve bu ilimizdeki 584 köyümüzün de mahalle haline getirilmesi gündemdedir. Buradan açıklıkla belirtiyorum ki, Milliyetçi Hareket Partisi belde belediyelerin kapatılmasına şiddetle karşıdır. Vatandaşlarımızın sorunlarını ilk elden dinleyen ve bu kapsamda çözüm arayan, demokratik katılımın gereklerini tabandan başlayarak hayata geçiren belde belediyelerimizin tasfiyesi akılsızlık ve art niyetliliktir. Toplumsal dönüşümün hayat damarları olan belde belediyeler; kent hayatıyla köy hayatının kesiştiği ve uyum zorluklarının yumuşatıldığı müstesna yönetim birimlerimizdir. Köy ve kent arasındaki geçiş ve irtibat noktaları çoğunlukla beldelerimiz vasıtasıyla tesis edilmektedir. Kentleşme dinamiklerine tamamen aykırı olan bu tasarının, yoğun göç dalgasının önünü açacağı, gettolaşmayı da kurumsallaştıracağı açıktır. Meselenin yalnızca ekonomik olarak ele alınıp; sosyal, psikolojik ve kültürel taraflarının ihmal edilmesi kimseye bir yarar sağlamayacaktır. Üzülerek ifade ediyorum ki, AKP belde belediyelerimizin kanına girme hazırlığı içindedir. Buralarda yaşayan vatandaşlarımızın ağırlaşacak ve katlanacak zorluklara mahkûm olması hükümetin umurunda bile değildir. Bunun yanı sıra insanımızın doğup büyüdüğü, köyüm diyerek yüreğinde taşıdığı kırsal yerleşim yerleri vicdansızca mahalleye dönüştürülecektir. Bu bir zulümdür, otoriter yönetim hevesinin delilli, ispatlı bir sonucudur. Köyümüzde, beldemizde insanımıza hayat hakkı tanınmamaktadır. AKP’nin bunu yapmaya ne hakkı ve ne haddi vardır? Oslo’da PKK’ya verdiği vaatler acaba bunu mu gerektirmiştir? Kandil’e, köyümüzü ve beldelerimizi yok edip, federasyon yönetiminin ümitlerini mi vermiştir? Ereğli’den soruyorum hükümete; İmralı’nın dayatmalarına boyun mu eğdiniz? Gurur duyup ayakta alkışladığınız Barzani’nin taleplerine rıza mı gösterdiniz? Nedir köylerimizden, köylülerimizden ve beldelerimizden istediğiniz? Söz konusu tasarı köylerimizi ve beldelerimizi boşaltacaktır. Hatıralar, yaşanmışlıklar ve geride kalan manevi izler heba edilecektir. Yeni parasal külfetler gelecek, hayat artık daha da pahalı olacaktır. Vergiler yükselecek, vatandaşımızın refahı hızla gerileyecektir. Suya para, alt yapıya para, emlağa para, çöpe para, yola para vatandaşımızın canını yakacak, cebini boşaltacaktır. Nasıl olsa Başbakan Erdoğan’a olacak bir şey yoktur. Onun ve yandaşlarının keyfi yerinde, rahatlarına diyecek yoktur. Fakat köylerimiz perişan olacak, beldelerimiz yoklukla karşılaşacaktır. AKP hükümeti, ayrıca idarenin bütünlüğünü da sakatlamakta ve anayasa suçu işlemeye teşebbüs etmektedir. Sayıları 29’u bulacak olan büyükşehirlerdeki hizmet birimleri ve bu doğrultuda tatbik edilecek hukuk uygulaması ile 52 ilimizdeki hizmet birimleri ve bunlara uygulanacak hukuk farklılık arz edecektir. AKP hükümeti Türkiye Cumhuriyeti’ni dilimleyerek eyaletleşmenin yolunu açmakta, milattan önceki devirlerde kurulan şehir devletlerini tekrar teşekkül ettirmek için kolları sıvamaktadır. Bu olacak ve kabul edilecek şey değildir. AKP’nin adımları ve ortaya koyduğu iradesi hayırlı sonuçlar doğurmayacaktır. Bunun sonu karanlıktır, mahrumiyettir ve perişanlıktır. Bizim önerimiz belde belediyelerimize dokunulmaması ve mümkünse de ilçeye çevrilmesidir. Varsa eksiklikleri giderilmeli ve destek olunmalıdır. AKP beldelerimize, köylerimize ilişmemeli, kendisini gözden geçirmelidir. Türkiye; Başbakan Erdoğan’ın fantezi ve tehlikeli teklif ve düşüncelerinden yorulmuştur. Başkalarını memnun etmeye yönelik kurduğu politikalarından bıkmış ve tahammül edemez bir noktaya gelmiştir. Bu zihniyetin akıllanacağı ve kendisine çeki düzen vereceği de görülmemektedir. Türkiye’yi idari anlamda bölmenin, federasyona kapı aralamanın Türk milletini felakete sürükleyeceği aşikârdır. Bizim buna mutlak anlamda itirazımız vardır, Ereğli’nin buna söyleyecek sözü bulunmaktadır. Bunun için de ilk fırsat mahalli idareler seçimidir. AKP gitmeli ve sandığa gömülmelidir. Türk milletinin duygu ve birlik ruhuna daha fazla zarar vermeden bu hükümetin demokratik yollardan görevden alınması sağlanmalıdır. İçtenlikle biliyorum ki, önümüzdeki ilk seçimde beldeler, köyler alev olup AKP’yi yakacak ve geldiği gibi de gönderecektir.
Değerli Ereğlili Kardeşlerim, Belediyecilik bir fedakârlık işi ise, bunu MHP’li yönetim gerçekleştirmiştir. Belediyecilik aşk ve adanmışlık işi ise, bunu MHP’li belediye yerine getirmiştir. Ereğli Belediyesinin çalışmalarını çekemeyenlerin iftiraları Allah’a şükürler olsun ki amacına ulaşamamıştır. Asılsız ve mesnetsiz suç imalleri, alçakça yapılan karalama kampanyaları hedefine ulaşamamıştır. Ve bundan sonra da ulaşamayacaktır. Baskınlarla yılacak, düzmece şikâyetlerle pes edecek aramızda kimseler yoktur ve bundan sonra da olmayacaktır. Belediyemiz ve değerli başkanımız dimdik ayaktadır. Biz belediyenin çalışmalarından razıyız, inşallah sizlerde de razısınızdır. Ereğlili kardeşimin, önümüzdeki mahalli idareler seçiminde bir kez daha Milliyetçi Hareket Partisi’ne gönül vererek arkasında duracağına inanıyor, şimdiden sizlere teşekkürlerimi sunuyorum. Konuşmama son verirken burada olsun olmasın, tüm Ereğlili kardeşlerimi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Cenab-ı Allah sizlerden bereket ve rahmetini eksik etmesin. İşiniz, haneniz ve geleceğiniz hilal gibi parlasın ve güzelliklerle bezensin. Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun. Allah yar ve yardımcısınız olsun. Sağ olun, var olun. Ne Mutlu Türküm Diyene.
|