Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin
Aziz Dava Arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan 90 yıl sonra bölünmeyi putlaştırmış, bölücülüğü kutsamış ve teröristleri özümsemiş bir iktidar kofluğuyla yüz yüze kalmıştır. Karşımızdaki vahamet düzeyi yüksek olayların hızı, hacmi, hareketi ve hedefleri tahammülleri bitirmiş, sabırları çatlatmış ve öfkeleri alarm verici bir noktaya taşımıştır. AKP hükümetinin çözüm süreci dediği, gerçekte çözülme ve çöküşten başka hiçbir anlama gelmeyen ve hiçbir kapıya açılmayan ihanet adımları, Türkiye’nin bahtını bağlamak, milletimizin birliğini bozmak üzerine temellenmiştir. Gelişmeler bölücülüğün meşrulaşmasına hizmet etmekte, terörün masumiyet kisvesine bürünerek amaçlarına ulaşmasını çabuklaştırmaktadır. Başbakan Erdoğan İmralı canisiyle Türk milletinin tüm değerlerini pazarlık konusu yapmaktadır. Türk devletinin ilke ve kuruluş ruhunu fosilleşmiş, köhnemiş ve çürümüş zihniyetiyle heba etmektedir. AKP, Türkiye’yi sıkıştırmaktadır ve Türk milletini tehditlerle, korku pompalayarak, yalan ve riyayı rehber edinerek esaret altına almaya çalışmaktadır. Aziz milletimiz çözüm rumuzlu felakete çivilenmek ve hapsedilmek istenmektedir. İmralı canisi, Nevruz Bayramı bahanesiyle, AKP’nin yardım ve yataklığıyla mesajlar vermekte ve sanki siyasal bir aktör gibi Türkiye gündemini meşgul etmektedir. Türk milleti İmralı canisinin vasiliğine ve kanlı niyetlerine tıpkı bir meta gibi devredilmiş durumdadır. İmralı canisinin örgütüne soluk aldırmak, derleyip toplamak için fırsat ve ara bir istasyon olarak gördüğü çöküş süreci, varlığımızı imha ve inkar noktasına doğru götürmektedir. Başbakan Erdoğan gafilce, benliğini ve millet vekâletini ipotek ettirmiş bir ruh haliyle, İmralı canisinin sözlerini olumlu karşılamış, hatta alkışlamış ve adeta yabancı ülkelerden hürmetle selamlamaktan geri durmamıştır. İmralı canisinin, bağımsız Kürdistan’ın sözde kuzey ayağını zımnen tescilleyen, milleti bölen ve yok sayan sözleri Başbakan’da umut uyandırmış ve heveslenmesine yol açmıştır. Görülmektedir ki, İmralı canisiyle Başbakan aynı ihanet kabından içen ve bölünme kampanyasına eşbaşkanlık yapan bir sefilliğin içine yuvarlanmıştır. Başbakan’ın tek millet sözleri yalandan, tek bayrak ifadeleri aldatmadan, tek devlet beyanları retorikten ibaret olduğu kesin ve keskin bir biçimde anlaşılmıştır. İmralı canisinin mesajlarının okunduğu ihanet meydanında, bir tek Türk bayrağının dahi olmaması Başbakan ve hükümetinin hangi kirli ve alçak amaçlar için faaliyet gösterdiğini, kimlerle uygun adımlar eşliğinde yürüdüğünü açıkça ve bir kez daha resmetmiştir. İnkâr edilemez bir gerçektir ki, AKP teröre kucak açmış, teröristbaşına cesaret ve cüret aşılamıştır. Başbakan ve İmralı canisi, Türkiye’nin dağılması ve Kürdistan’ın inşa edilmesi konusunda kararnamesiz memur tayin edilmişlerdir. Bu ortam içinde, Türk milletine akla ve hayale sığmaz kumpaslar, tuzaklar kurulmakta, çözüm kabından zemzem niyetine zehir içirilmektedir. Geçtiğimiz günlerde, başta AKP Genel Merkezi olmak üzere, değişik yerlere yapılan ve sipariş üzerine olduğu aslında tümüyle sabit olan terörist saldırılar bile istismar edilmiş ve sözde çözüm süreci için paravan işlevi görmüştür. Elbette Milliyetçi Hareket Partisi her türlü terör eylemini şiddetle reddetmekte ve kınamaktadır. Ancak Başbakan ve hükümetinin, mal bulmuş mağribi davranarak mütecaviz terör eylemlerinden nemalanma arayışı, çözüme karşı bir hareket olarak tevil etme kurnazlığı nasıl bir açmaz ve çaresizliğin içine düştüklerini göstermesi bakımından oldukça anlamlıdır. Bundan sonra terör örgütleri, müzakereci AKP’den rezil taleplerini almak için bombalı, silahlı saldırılarını yoğunlaştırabileceklerdir. Terörün karşısında pes etmiş, geri adım atmış, boyun bükmüş pespaye hükümet etme anlayışı, farklı örgütlerin kanlı saldırılarıyla bir başka pazarlık kanalı açmaya zorlanacak ve sonunda tıpkı PKK’da olduğu gibi teslim bayraklarını çekmek durumunda kalacaktır. Türkiye’nin bu hassas ve tehlikeli döneminde, Milliyetçi Hareket Partisi, Türk milletinin düşmeyen tek siperi, taviz vermeyen tek gücü ve mücadeleden çekinmeyen tek umudu haline gelmiştir. Bu kapsamda partimiz, Türkiye’nin dokuz bölgesinde, “Milli Değerleri Koru ve Yaşat” adı altında ve ilk kez konulu açık hava toplantıları düzenleyerek aziz milletimizle buluşacak ve ihanete karşı milli varlığın sözcüsü ve nefesi olduğunu gösterecektir. Ve bunlardan ilkini de 23 Mart 2013 tarihinde Bursa’da, “Kuruluş Mitingi” adıyla büyük bir coşku içinde gerçekleştirecektir. Milliyetçi Hareket Partisi, Bursa’dan sonra sırasıyla; √ İzmir’de “Bayrak Mitingi”, √ Adana’da “Vatan Mitingi”, √ Erzurum’da “Birlik Mitingi”, √ Konya’da “Türkçe Mitingi”, √ Elazığ’da “Kardeşlik Mitingi”, √ İstanbul’da “Demokrasi Mitingi”, √ Samsun’da “Kurtuluş Mitingi”, √ Ve Ankara’da “Türkiye Mitingi”ni büyük milletimizin yoğun katılım ve sahiplenmesiyle hayata geçirecektir. Ne var ki, ülkemizin bu kritik döneminde, partimizin milli kararlılığından ve yükselen milliyetçi tepkiden rahatsız olan iktidar takviyeli mihrakların; tahriklere, kışkırtmalara ve saldırılara başvurma ihtimali gittikçe belirmiş ve gün yüzüne çıkmıştır. Anlaşılmaktadır ki, AKP ve etnik temelli bölücü ortakları, partimizin açık hava toplantılarını sabote etmek, gözden düşürmek, karartmak için elinde gelen çabayı gösterecektir. Alınan duyumlar, ortaya çıkan gerçekler ve gelişmelerin istikameti buna işaret etmektedir. Bu itibarla, partimizin tüm teşkilat başkan ve yöneticileri aşağıda belirtilen hususlara azami derecede dikkat ve riayet edeceklerdir. 1– Kimden gelirse gelsin, çatışma, çekişme ve hizip iklimi oluşturmaya teşebbüs edenlere fırsat verilmeyecek; kavga çıkarmaya, ara bozmaya, dedikodu imaline ve fitne mimarisine heveslenenlere itibar edilmeyecektir. Bu çerçevede gerekli tedbirler üst seviyede alınacak, komploculuğu meslek edinen, provokatörlüğü kariyer ve geçim kapısı olarak gören kendini bilmezlerle ilgili gerek adli, gerekse de kolluk güçleri nezdinde lazım gelen girişimler eksiksiz yerine getirilecektir. 2– Açık hava toplantılarımızın güvenli, seviyeli ve esenlik içinde yapılabilmesi için her düzeyde uyanık ve şuurlu hareket edilecek, içimize sızarak ortalığı karıştırmaya ve duygularımızı kışkırtarak taşkınlık çıkarmaya niyetlenenlere fırsat verilmeyecektir. 3- AKP’nin kamu gücünü kullanarak açık hava toplantılarımızı tahrip etmeye, zorluk çıkarmaya ve yapay engellerle heyecanları törpülemeye çalışacağı gözlerden uzak tutulmamalıdır. Hükümetin bu konuda da sicilinin karanlık olduğu, siyasi kundaklamada rakipsiz bir konumda bulunduğu açık, yalın ve somut gerçekler arasındadır. Bu maksatla, herhangi bir olumsuzluk karşısında tüm demokratik imkânlar sonuna kadar kullanılacak, mitinglerimizi anlamsızlaştırmaya, değersizleştirmeye ve küçültmeye kalkışan kim olursa olsun tepkisiz ve duyarsız kalınmayacaktır. 4- Bilhassa açık hava toplantılarımızda görev alacak parti görevlilerimiz mutlaka eğitimden geçirilecek, uyum ve koordinasyon içinde hareket etmeleri temin edilecektir. 5- Bunların yanında, mitinglerimizin düzen, intizam, insicam ve coşku içinde geçmesi amacıyla, kısır polemiklerden kaçınılacak, sataşma, karşılıklı atışma ve söz düellolarından mutlaka uzak durulacaktır Her şart altında, kuşkulu tiplerin, ajitasyona niyetlenmiş kişilerin tespiti yapılacak ve ilk etapta güvenlik görevlileri konudan haberdar edilecektir. 6- Açık hava toplantılarımız esnasında, akılları karıştırmaya yeltenenlere, çirkefçe hareket edenlere, huzur ve heyecanı köreltmeye cüret edenlere, soğukkanlı ve sorumlu müdahaleler yapılarak miting alanından çıkarılmaları sağlanacaktır. 7- Açık hava toplantılarımızın yapılacağı alanlarda Genel Merkez tarafından belirlenmiş ve sınırları çizilmiş flama, afiş, bayrak ve pankart dışında herhangi bir materyal kullanılmayacaktır. AKP zihniyetinin, partimizin demokratik mücadelesine mani olmak adına, her türlü pervasızlığa, karanlık senaryoya başvurması halinde, bunun bedelini ağır şekilde ödeyeceği iyi bilinmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin açık hava toplantılarındaki en ufak bir aksaklık, huzursuzluk veya engel AKP’nin hanesine yazılacak ve misliyle de hesabı sorulacaktır. İnancım odur ki, Türk milliyetçileri ve Türkiye sevdalısı tertemiz vicdanlar olgunluk içinde, son derece ölçülü ve özgüvenli şekilde bir arada olacaklar; millet ve devlet bekasına tüm varlıklarıyla destek çıkacaklardır. Bu duygu ve düşüncelere, Türk milleti ve Türkiye’yi sahiplenmek, şirret hesapları bozmak ve bin yıllık kardeşliği yükseltmek için çıktığımız milli mücadelemizde Cenab-ı Allah’ın bizleri yalnız bırakmayacağına yürekten inanıyor, sizleri sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun. Ne Mutlu Türküm Diyene. |