Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin
Aziz Dava Arkadaşlarım, Kıymetli Vatandaşlarım, Muhterem Hanımefendiler, Beyefendiler Sayın Basın Mensupları, Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Karamürsel’de olmaktan ve sizlerin bu coşkunuza şahit olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Konuşmamın hemen başında hepinize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyorum. Bugün burada, partimizin Karamürsel Belediye Başkan Adayını değerli vatandaşlarımıza takdim ve tanıtmak maksadıyla toplandık. Bu yüzden 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan Mahalli İdareler Seçimlerine az bir süre kala Karamürselli kardeşlerimle buluştuk. 24 Ocak 2013 günü kuruluşumuzun ocağı, kuruluşumuzun bağrı olan Söğüt’ten çıktığımız yolun en önemli kavşak noktalarından birisindeyiz. Karamürsel bizim için değerlidir. Karamürsel bizim için saygındır. Karamürsel bizim için muhabbet ve bağlılık dolu bir vatan köşesidir. 290 gün sonra yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri ülkemiz, milletimiz için olduğu kadar Karamürsel açısından da bir karar ve kader anı olacaktır. Bizlere ilgisini gösteren, kollarını açan ve konukseverliğini ispatlayan Karamürselli her kardeşime şükranlarımı sunuyorum. Bu toplantıyı düzenleyen partimizin Karamürsel ilçe başkanımıza, yönetim kuruluna ve tüm dava arkadaşlarıma teşekkür ve takdirlerimi iletiyorum. İnanıyorum ki, Karamürsel her şeyin en güzeline layıktır. Karamürsel düğümlerinden, prangalarından ve engellerinden kurtulacak, ilaveten yüzü gülecek ve bahtı açılacaktır. Karamürsel bunu hak etmektedir. Yılların ihmaline, yılların kayıtsızlığına, yılların umursamazlığına hep birlikte mani olacağız. Milliyetçi Hareket Partisi bunun için vardır ve Karamürsel’in hizmetinde geceyi gündüze katarak; umutları yenilemeye, heyecanları diriltmeye ve geleceğin önündeki sis perdelerini indirmeye kararlıdır.
Değerli Dava Arkadaşlarım Kıymetli Karamürselli Kardeşlerim, Karamürsel bize aziz ceddimiz Osmanlı’nın ilk Kaptan-ı Deryası Mürsel Alp’in emanetidir. Mürsel Alp’in kahramanlığı, mertliği ve cesareti kendisine kara lakabının verilmesine neden olmuştur. Bizans’a denizleri dar eden bu mümtaz denizcimizi dua ve minnetle yad ediyorum. Ömrü cihad ve gazayla geçen hürmetle andığımız Karamürsel ebediyete göçmeden önce bıraktığı vasiyetinde; “Vefat edince beni öyle bir yere defnedin ki, sırtım dağlara dayansın, kucağıma deniz gelsin. Böylece daima donanmamı göreyim” demiştir. İşte bu yer Karamürsel’dir. Yedi asırdır sıcacık mekânında yattığı, kabrinin bulunduğu yer burasıdır. Üstelik bu ilçemizin tarifi ve tasviri ancak bu kadar güzel yapılacaktır. Karamürsel’in anılarında muzaffer akşamların gururu ve gönül okşayıcı huzuru vardır. Karamürsel’in mazisinde ihtişamın renkleri, heybetin nuru, görkemin derin izleri vardır. Sandıklarda hala özenle saklandığını düşündüğüm bindallılar dünden bugüne Karamürsel’in adeta özeti, adeta ifadesidir. Balkanlar’dan, Kafkaslardan ya da yurdumuzun değişik yerlerinden kopup gelen kardeşlerim Karamürsel’de bir ve beraberce yaşamışlar, geçmişten geleceğe uzanan sarsılmaz bir iradenin tarafı olmuşlardır. Kökeni ne olursa olsun Karamürsel’de yaşamayı tercih etmiş, burada hayatını kazanmış, halen de kazanmakta olan her kardeşim Karamürsel’de ayrımcılığın yeşermesine, ayrık otlarının filizlenmesine müsaade etmemiştir. Çünkü Mürsel Alp’in tavsiyesi budur. Aziz ceddimizin zamanlar üstü öğütleri, çağlar ötesi dilekleri ve insanlığa çığır açmış mesajları da bu şekildedir, bunu gerektirmektedir. Taslak ve taktik planlarla, sinsi ve kurnaz ittifaklarla bozgunculuk yapanlara Karamürsel’den onay ve müsamaha yoktur. Karanlık ve kanlı emellerden nemalanma arayışında olanlara Karamürselli kardeşimin gönlü kapalı, yüzü dönüktür. Katı kalplilere, hırçın bakışlara burada ekmek yoktur. Karamürselliler huzur istemektedir. Karamürselliler dirlik ve birlik talebindedir. Artık ertelenecek zamanımız yoktur. Gecikecek, oyalanacak, vakit kaybedecek halimiz yoktur. İsrafla geçirilecek, bahanelerle örtülecek ucuz değerlendirmelere itibarımız çoktan yerle yeksan olmuştur. Karamürsel kazanacaksa bu hemen olmalıdır. Karamürsel sorunlarından kurtulacaksa, talihsizliklerinden sıyrılacaksa bu acilen sağlanmalıdır. Bu nedenle dağınıklığı çözecek güç sizsiniz. Uyuşukluğu, çıldırmışlığı, çılgınlığı, çözülmeyi durduracak sizlersiniz. Ataleti, adaletsizliği, asayişsizliği, anormal gidişatı bitirecek ve tersine çevirecek muhterem ve meşru demokratik müdahale sizin elinizdedir. Karamürselli kardeşim şehrine sahip çıkmalıdır, çıkacaktır. Vatanını, bayrağını, milletini, milli ve manevi tüm değerlerini dün olduğu gibi yine sahiplenmelidir, biliyorum ki sahiplenecektir. Bunları sağlamak için önümüzdeki üç tarihi dönemde, üç siyasi imtihanda hepinizin, bütün Karamürselli kardeşlerimin insiyatif alarak üzerlerine düşen sorumlulukları yapacağına inanıyorum. Bunlardan birincisi; önümüzdeki yılın 30 Mart’ında yapılacak olan Mahalli İdareler Seçimleridir. Bu seçim Karamürsel’in devreye girmesine ve yetkisini kullanarak AKP iktidarına birinci dersi vermesine zemin ve saha açacaktır. Türk milletinin uyanışı bu seçimle olacaktır. Dağların doruklarında biriken kar kütleleri nasıl eriyip ırmaklarla, nehirlerle, göllerle ve son tahlilde denizlerle buluşuyorsa; sizler de karar ve seçimlerinizle demokratik tercihinizi gösterecek milli iradenin muazzam akış ve yönüne katkı vereceksiniz. Temenni ve beklentim de budur. Mahalli İradeler Seçimleri Karamürsel için çok mühimdir. Daha da önemlisi Türkiye’nin ve Türk milletinin geleceği bakımından tarihi bir özellik taşımaktadır. Sizlere sormak ve haykırışınızı duymak istiyorum: √ Karamürsel’e sahip çıkmaya, ufkunu aydınlatmaya var mısınız? (Evet) √ AKP’yi ikaz etmeye, yanlış yaptığını göstermeye, uzun süre dinlendirmeye var mısınız? (Evet) √ Dik başlar, tok karınlar ve kutlu yarınlar için MHP’ye evet demeye hazır mısınız? (Evet) Çok şükür Karamürsel kararını çoktan vermiştir. Bu evetlerle Karamürsel tarafını belli etmiş, nerede durduğunu göstermiştir. Karamürselli kardeşlerim belirsizliği yenmiş, kafa karışıklığını geçmiştir. Sizlerle ne kadar övünülse azdır. Sizlerle ne kadar iftihar edilse yetersizdir. Bugüne kadar hangi partiye oy verirse versin, siyasi inanç ve aidiyeti ne olursa olsun, bütün Karamürselli kardeşlerimin desteğini bekliyor, hepsini en ufak ayrım gözetmeksizin kucaklayacağımızı tereddütsüz ilan ediyorum. Önümüzdeki süreçte ikinci siyasi imtihan gelecek yılın Ağustos ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimidir. Bu seçim Türk milleti için hayatidir. Aynı zamanda tüm muammaların, tüm şüphelerin, tüm soru işaretlerinin cevap anahtarı mesabesindedir. Cumhurbaşkanlığı seçimi uzun uzadıya yapılan rejim ve sistem tartışmalarını sonlandırmak, parlamenter sistemin önündeki tortuları temizlemek için eşsiz bir fırsat sunacaktır. Bu seçim, hazırlanacak yeni anayasa kapsamında başkanlık rüyasına dalarak Türkiye’ye kâbus yaşatma inadına ve şımarıklığına kapılan Başbakan Erdoğan’a ders olacaktır. Veya partili cumhurbaşkanlığı yapısını kurma ve temellendirme hedefinin tökezlediği demokratik milat olarak tebarüz edecektir. Değerli kardeşlerim, soruyorum sizlere; √ Türkiye’nin başkanlık sistemi adı altında diktatörlüğe kaymasına sessiz kalacak mısınız? (Hayır) √ Başbakan Erdoğan’ın başına buyruk otokrat olmasına gözünüzü yumacak mısınız? (Hayır) √ İmralı canisiyle Başbakan’ın Türkiye’yi bölüp yutmasına tepkisiz duracak mısınız? (Hayır) Peki bu hayırlar ortadayken, Karamürsel bu kadar netleşmişken, Başbakan Erdoğan nasıl başkan olacak, nasıl sorumsuzca hareket edebilecektir? Başkan olmaya gücü nasıl yetecektir? Cumhuriyet’i idam sehpasına çıkarmaya nasıl kalkışabilecektir? Karamürselli kardeşim olduğu müddetçe yanlış hesap sandıktan dönecektir. İki cambaz bir ipte oynamayacak ve ipten düşen de Recep Tayyip Erdoğan’dan başkası olmayacaktır. Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanlığını çantada keklik görmemelidir. Karamürselli kardeşim diyor ki, Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması ancak ve ancak balık kavağa çıkınca mümkün olacaktır. Bu zihniyet bu defa baltayı taşa vurmuştur. Bu defa sert kayaya çarpmıştır. 10 yıl 7 aydır pişmiş aşa su katmasının, gece silahlı gündüz külahlı bölücü şaklabanlarla ağız ve emel birliği içinde olmasının karşılığını mutlaka alacaktır. Zira Karamürsel’in tavrı buna işaret etmektedir. Karamürselli kardeşlerim milli ve manevi değerlerimize veryansın edenlere haddini bildirecektir. Ve bu Allah’ın izniyle yakındır.
Değerli Vatandaşlarım, Aziz Dava Arkadaşlarım, Önümüzdeki süreçte üçüncü siyasi imtihan alanı, şayet normal zamanında yapılırsa, 2015 yılının Haziran ayındaki 25’nci Dönem Milletvekilliği Genel Seçimi’dir. Mahalli İdareler Seçimleri milletimiz için bir uyanış; Cumhurbaşkanlığı Seçimi AKP için bir uyarı, Milletvekilliği Genel Seçimleri ise AKP’nin iktidardan uzaklaştırılması için bir umuttur. Bunun Karamürsel ayağını bizzat yapacak olan siz muhterem kardeşlerimsiniz. Demokrasinin dolgu malzemesi olmadığını, belirli periyot ve yıllarda gündeme gelmeyeceğini en iyi sizler gösterecek, Başbakan ve partisini sandıkta silkeleyip atacaksınız. Pürüzleri çözecek yer sandıktır. Çelişkilerin aşılacağı yer sandıktır. Gerilimi düşürecek, gerginlik hatlarını inceltecek adres sandıktır. Kavgaları ayıracak, çatışmaları sakinleştirecek ve aksilikleri azaltacak demokratik zemin de sandıktan başkası değildir. Erken ya da zamanında yapılacak bir seçime Milliyetçi Hareket Partisi vardır ve hazırdır. Maalesef ülkemiz iyi yönetilmemektedir. Bölücülük almış başını gitmiş, teröristler rahat ve kolaya erişmiştir. İmralı canisiyle şakır şakır pazarlıklar sürmektedir. PKK, hükümetten taviz üstüne taviz koparmaktadır. Her gün yeni bir rezalet, her gün yeni bir kayıp ve her gün farklı bir huzursuzluk dalgası Türkiye’yi esir almıştır. Başbakan Erdoğan bir tarafta evladı yaşındaki gençlere gazlı, coplu, Toma’lı, zırhlı ve tazyikli sulu şekilde saldırırken; diğer tarafta İmralı canisiyle başlattığı ihanet süreci de kabul edilmesi mümkün olmayan çirkinliklere sahne olmaktadır. Başbakan gençlere karşı “Zaloğlu Rüstem” kesilmişken, İmralı canisi ve PKK terör örgütüne yumuşak, munis ve son derece anlayışlı bir derviş edasıyla yaklaşmaktadır. Başbakan teröristlerin önünü açmakta, gençlerin önünü tıkamaktadır. İmralı canisiyle diyalog kurmakta, pazarlıklarda rekorlar kırmakta; fakat gençlere gelince şiddet diliyle muamele etmektedir. Terör örgütü militanlarına sabırlı ve şefkatlidir; gencecik bedenlere zalim ve acımasızdır. Teröristlerin sözde çözüm ve barış sözleriyle gönlünü almakta; genç dimağları savaş naralarıyla, tehdit nidalarıyla, saldırgan bir üslupla sindirmeye çalışmaktadır. Bunlar kapatılamayacak, üzeri örtülemeyecek çelişkidir. Daha düne kadar ülkede huzurun geldiğini iddia eden Başbakan değil midir? Daha düne kadar her şeyin yolunda gittiğini, Türkiye’nin çiçek böcek bahçesine dönüştüğünü ifade eden Başbakan değil midir? Dana düne kadar demokrasinin ilerisinden, özgürlüklerin genişliğinden, hukukun gelişmişliğinden dem vuran Başbakan değil midir? Hatta daha düne kadar eski Türkiye-yeni Türkiye ayrımına giden, zulümle abat olunamayacağını ifade eden bu Başbakan değil midir? PKK’ya gelince tıs diye sönen, gençlere gelince buz gibi söven ve dayak atan Başbakan’dır. İmralı canisi için akan suları durduran, gençler için insaniyetini kurutan Başbakan’dır. PKK’nın, bölücü lobinin ve husumet cephesinin provakatif açıklama ve adımlarını görmezden gelen, varlığımızı, birliğimizi ve kimliğimizi gömmeye çalışan Başbakan’dır. Suriye politikası çöken, küresel projelere köküne kadar mahkum olan, yabancıların nezdinde oyuncağa dönen Başbakan’dır. Türkiye Taksim’e odaklanmışken PKK ve destekçileri ortamı boş bulmuş, tahrik kampanyalarına hız vermişlerdir. Demokratik Toplum Kongresi isimli ihanet oluşumu, 9 Haziran’da gerçekleştirdiği toplantıların ardından çürümüş tez ve taleplerini yayınlanan sonuç bildirgesiyle tekraren duyurmuştur. Bölücülüğün ve terörün fikir ve eylem üstlerinden birisi olan Demokratik Toplum Kongresi isimli fitne Başbakan ve hükümetinden; √ Anayasa değişikliğini beklemeden Türk Ceza Kanunu’nun değiştirilmesini, Terörle Mücadele Kanunu’nun kaldırılmasını, √ Seçim barajının kalkmasını, √ Düşünceyi ifade ve örgütlenmenin önündeki engellerin bertaraf edilmesini, √ Koruculuk sisteminin tasfiyesini, mayınlı arazilerin temizlenmesini, √ KCK tutuklularının bırakılmasını, √ Karakol ve baraj yapımından vazgeçilmesini, √ İmralı canisinin herkesle görüşmesinin sağlanmasını yüzsüzce, pişkince istemiştir. Demokratik Toplum Kongresi’ne göre Kürt kökenli kardeşlerimiz sanki tutsakmış gibi özgürlüğe yürümektedir. Ayrıca 15-16 Haziran 2013 günü Diyarbakır’da yapılacağı söylenen ve sözde Kuzey Kürdistan Çözüm ve Birlik Konferansı’nın sözüm ona Kürt halkının ulusal birliğine, özgürlüğüne ve Ortadoğu halklarının demokratik geleceğine katkılar yapacağı bu bölücü Kongre tarafından vurgulanmıştır. Başbakan Erdoğan’ın süreç ihanetinde yan yana dizildiği zebani kılıklılar Kuzey Kürdistan’dan pervasızca, alçakça bahsetmektedir. Peki bu Kürdistan nerdedir? Kuzeyi, güneyi, doğusu, batısı neresidir? Başbakan Erdoğan sözde Kuzey Kürdistan konusunda ve tanımlaması hakkında ne düşünmektedir? İmralı canisiyle yaptığı pazarlıkların esas maddesi Kuzey Kürdistan mıdır? Başbakan Erdoğan Taksim Gezi Parkı’nın üzerinden gizli ve şifreli planlarını yürütüp kamuoyunu meşgul ederken, arkasından ittiği, elinden tuttuğu bölücüler, teröristler bağımsız Kürdistan’ın kuzeyini mi oluşturmaktadır? Oyun büyüktür. Tehlike yanı başımızdadır. Şer takımı dört bir koldan can siperane şekilde nifak kazısı yapmakta, çatımızı uçurmak için öbek öbek faaliyete girişmektedir. Başbakan’da Taksim Gezi Parkı’nı ateşe vermekle, marjinal unsurlara müdahale kılıfıyla gençliği, demokratik haklarının peşinde olan masum insanlarımızı barbarca gaza boğmaktadır.
Değerli Vatandaşlarım, Muhterem Dava Arkadaşlarım, Taksim Gezi Parkı başta olmak üzere, yurdumuzun değişik yerlerinde iki haftayı aşan olaylarda, şimdiye kadar biri polis olmak üzere dört kişi hayatı kaybetmiştir. Ve şiddet giderek tırmanmaktadır. Sanırsınız İstanbul Beyrut’tur, Ankara Şam’dır, İzmir Trablus’tur. 11 Haziran’da Taksim’e yapılan operasyon Türkiye’yi uluslararası arenada mahcup etmiş, bir kez daha küçük düşürmüştür. Düşünebiliyor musunuz, hükümetin engelli birisine tazyikli su sıkacak kadar gözü dönmüştür. Başbakan Türk gençliğini karşısına almış, sertlik tonunun ibresini sınıra dayamıştır. Anneleri, babaları rencide etmiş, saygısızca davranmıştır. Eminim ki, Karamürselli kardeşlerim hadiselerden rahatsız ve kaygılıdır. Başbakan Erdoğan sınırlayan, denetleyen ve belirleyen yegane kişi olmak üzere tarihteki diktatörlere bile taş çıkarmaktadır. Türkiye vahim bir kutuplaşmanın içine düşürülmüştür. Terör örgütleri, aşırı uçlar ve yasa dışı yapılanmalar ortalığın daha da karışması için kışkırtmalarına son sürat devam etmektedir. PKK daha büyük ölçekte bir isyan ve başkaldırma eylemi için Gezi Parkı’nı fırsat kapısı görmektedir. İmralı canisi cezaevinden Gezi Parkı’nın direncini kırmak ve sulandırmak için postaları vasıtasıyla açıklamalar yapmaktadır. Gezi Parkı’nın, PKK ve aşırı uç örgütlerin hain emellerine dayanak yapılmasına asla imkan verilmemeli ve ihanet ittifakına pek tabidir ki göz açtırılmamalıdır. Halihazırda ülkemiz kontrolsüz bir şekilde uçuruma gitmektedir. Başbakan ve hükümeti tepkileri boğmak, itirazları silmek için tüm antidemokratik mekanizmaları harekete geçirmektedir. Başbakan Erdoğan toplumsal yapıyı cepheleştirmek için her yolu, her istismarı ve her dedikoduyu denemektedir. Kendisi adeta tam otomatik yalan tabancasına dönüşmüştür. Türkiye sıkışmıştır. Türkiye bir çıkmazdadır. Şiddetin dizginlenmesi, sokakların dirliğe kavuşması lazımdır. Başbakan Erdoğan, marjinal unsurların karamboluyla Türk gençliğiyle uğraşmayı bırakmalıdır. Buradan Başbakan’a Karamürsel’den esinlediğim bir sözle seslenmek istiyorum. Sayın Başbakan sen Türk gençliğini ufacık tefecik gördün de Karamürsel sepeti mi sandın? Derhal gençlerimizin yakasından elini çekmelisin. Artislerle konuşan, çakma Gezi Parkı temsilcileriyle bir masa etrafında mizansen şekilde buluşan Başbakan’ın asıl konuşması ve saygı duyması gereken haklarını yediği, ifade ve kişisel özgürlük alanlarını daralttığı tüm gençlerimiz ve masum vatandaşlarımızdır. Bu zalimlik son bulmalıdır. Sağduyu egemen olmalı, hükümet aklını başına almalıdır. Bundan sonra olaylar daha büyümeden, daha vahim can ve mal kaybına yol açmadan Başbakan birazcık vicdanı, birazcık insafı varsa soğukkanlı olmalı, empatiyle hareket etmelidir. Müşfik, babacan ve yumuşak bir dil benimsemekten geri durmamalıdır. Yoksa en başta Başbakan olmak üzere, Türkiye bir felakete yuvarlanacaktır. Ülkemizin sükûnete ihtiyacı vardır. Başbakan Erdoğan mitingler yoluyla provokasyonlarını arttırmamalı, kutuplaşmayı geri dönülmeyecek mecralara taşımamalıdır. Şayet bu ülkede büyük bir oyun bozulacaksa, biliniz ki bu AKP oyunundan başkası da değildir. Bunu da yapacak olan işte burada Karamürsel’de, siz muhterem kardeşlerimizsiniz. Bunun ilk durağı da Mahalli İdareler Seçimleridir.
Muhterem Vatandaşlarım, Değerli Arkadaşlarım, Milliyetçi Hareket Partisi, Karamürsel Belediyesi’ne taliptir. Vizyonuyla, kadrosuyla, birikimiyle, vatan ve millet sevdasıyla sizlerin hizmet ve himmetinize hazırdır. Bunun için huzurlarınızda partimizin Karamürsel Belediye Başkan Adayı olarak çok değerli dava arkadaşım Sayın İbrahim Usta’yı ilan ediyor, hepinizin desteğini bekliyor ve istiyorum. Sizlere son kez sormak istiyorum: √ Karamürsel Belediyesi’ni MHP’ye kazandıracak mısınız? (Evet) √ Bu defa belediyeyi MHP’nin yönetimine teslim edecek misiniz? (Evet) √ El birliği ve güç birliği yaparak Sayın İbrahim Usta kardeşimi belediye başkanı yapacak mısınız? (Evet) Cenab-ı Allah hepinizden razı olsun. İnanıyorum ki, teveccühünüz, coşkunuz ve yoğun ilginiz karşılıksız kalmayacaktır. Bu düşüncelerle burada toplanan aziz dava arkadaşlarımı, tüm Karamürselli kardeşlerimi bir kez daha sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun. Sağ olun var olun. Ne Mutlu Türküm Diyene.
|