Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin
Muhterem Hemşerilerim, Değerli Dava Arkadaşlarım, Saygıdeğer Hanımefendiler, Beyefendiler, Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Bugün Kadirli Belediyemiz tarafından düzenlenen toplu açılış ve temel atma töreni vesilesiyle bir araya geldik. Kadirli’nin sevincine ortak olmak için buraya koştuk. Dürüst ve çalışkan bir belediyecilik anlayışının mücadele azmini, engellere teslim olmayan cesaretini ve hizmet etme kararlılığını paylaşmak için Kadirli’yi ziyaret ettik. Bu itibarla, Çukurova’nın bu güzel ilçesinde sizlerle buluşmaktan mutluyum, gururluyum. Kadirli’nin istikrarlı bir şekilde gelişip büyümesinden kıvanç duyuyorum. Bu uğurda her türlü çabayı gösteren Belediye Başkanımız Sayın Ömer Tarhan Bey’i kutluyor, başarılarının devamını diliyorum. Kadirli’de Milliyetçi Hareket Partisi’ne gönül veren, mesajlarını herhangi bir yılgınlığa düşmeden ve heyecan içerisinde tebliğ eden aziz dava arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Üç Hilal’e umut bağlayan, başarısı için dua eden, oyunu ve desteğini esirgemeyen Kadirli’li hemşerilerime de şükranlarımla birlikte hürmetlerimi sunuyorum.
Muhterem Vatandaşlarım, Aziz Dava Arkadaşlarım, Kadirli, her zaman kadir-kıymet bilmiştir. Vefasından hiç ödün vermemiştir. Milli vasfından hiç şaşmamış, tutarlılığından hiç sapmamıştır. Milliyetçi Hareket Partisi Kadirli’nin sadakatini, sahiplenmesini ve sımsıcak ilgisini karşılıksız bırakmamıştır. Bu açıdan müsterihiz. Kadirli; MHP dedikçe kazanmış, sorunlarından kurtulmuştur. Kadirli; MHP’de dedikçe ilerlemiş ve kazanan taraf olmuştur. Allah’a şükürler olsun ki, Kadirli’nin önü açılmış, yüzü gülmüştür. Hepiniz görüyor ve yaşıyorsunuz ki, Kadirli Belediyesi hizmetleriyle bu ilçemizi güzelleştirmiş ve bayındır bir hale getirmiştir. Gerek açılışını yaptığımız, gerekse de temelini atacağımız Belediye eserleri Kadirli’ye karşı beslenen engin sevginin ve derin bağlılığın mümtaz bir sonucudur. Bu anlamlı günde, açılışını yaptığımız; √ Kadirli Belediyesi Yeni Hizmet Binası’nın, √ 503 Kişilik Konferans Salonu, 50 Kişilik Nikah Salonu ve Kütüphanesi olan Devlet Bahçeli Kültür Merkezi’nin, √ Canlı Hayvan Pazarı Tesisi’nin, √ İçerisinde 2 Adet Sinema Salonu ve Kafeteryası olan Kadirli Belediyesi Gençlik Merkezi’nin siz muhterem kardeşlerime hayırlı uğurlu olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum. Ayrıca temelini atacağımız 64 adetlik toplu konutun Kadirli’ye kutlu olmasını temenni ediyorum. Kısıtlı imkânlarla her şeyin en güzelini ve en iyisini sizler için yapmaya çalışan ve de sizlere layık gören bir Belediye yönetimiyle Kadirli’nin çehresi değişmektedir. İktidarın onca baskı, zulüm, eziyet ve haksızlıklarına rağmen yerinde durmayan, olanla yetinmeyen ve zorluklara teslim olmayan bir Belediyecilik anlayışı sizlerin emrindedir. Kadirli’ye verilen sözler havada kalmamıştır. Kadirli’ye olan gönül borcumuz, hizmetkar olma vaadimiz unutulmamış, inkar edilmemiştir. Görüyorsunuz, bizim emrimizde devletin uçak filosu ve sıra sıra dizilmiş helikopterleri yoktur. Bizim bindirilmiş kıtalarımız, meydanlara insan toplayan yandaş valilerimiz, kaymakamlarımız ve değişik kamu görevlilerimiz yoktur. Bizim yolsuzluk batağı haline gelen TOKİ’miz, sanal açılış ve temel atma törenlerimiz yoktur. Bizim işbirlikçi medya gücümüz yoktur. Bizim yandaş TRT ekranlarımız yoktur. Para babalarımız, yetim hakkına el uzatan, yatak odalarına para sayma makineleri koyan, milyon dolarları evlerine istifleyen haramzadelerimiz yoktur. Uluslararası menfaat gruplarına karşı diyet borcumuz yoktur. Hamd olsun, sırtımızda yolsuzluk kamburu, yakamızda hırsızlığın derin ve çıkmayacak lekesi yoktur. Yandaş çetelerin, soyguncuların ve zekat vurguncularının şaibesi de bulunmamaktadır. Ne mutlu bizlere ki, alnımız ak, yüzümüz pak ve mazimiz tertemizdir. Kadirli her şeyin tanığıdır. Kadirli Belediyesi’nin ve diğer tüm MHP’li belediyelerin insanı merkezine alan, samimiyeti pusula yapan, ilkeli ve faziletli yönetimi de ortadadır. Biliniz ki; Bizim çok konuşarak üstünü örteceğimiz yalanlarımız da yoktur. Bizim bankalarda biriken servetimiz de yoktur. Bizim helal kazanca sırt dönmüş, kul hakkına göz koymuş utanmaz, sıkılmaz ve arlanmaz yandaşlarımız da yoktur. Kimseden sakladığımız, gizlediğimiz, kaçırdığımız bir şey olmamış ve olmayacaktır. Bizim kalbimizde Allah inancı ve Allah korkusu vardır. Yanımızda milletimizin tutkusu, gönlümüzde vatanımızın sevdası, arkamızda ise sizlerin hayır duası yer almaktadır. Ve biz buradayız, karşınızdayız. Hizmetlerimizle, doğruluğa bağlılığımızla, en ufak bir mahcubiyet duymadan ilke ve ülkü mücadelemizi sürdürüyoruz. Sizin sevginiz her şeyin üstündedir. Sizin desteğiniz dünyevi her arzu ve arayıştan daha kadirdir.
Değerli Hemşerilerim, Muhterem Dava Arkadaşlarım, Türkiye’nin önünde çok ciddiye alınması gereken üç siyasi dönüm noktası bulunmaktadır. Birincisi, 30 Mart 2014 tarihindeki Mahalli İdareler Seçimleri’dir. İkincisi, 28 Ağustos 2014 tarihindeki Cumhurbaşkanlığı Seçimi’dir. Üçüncüsü ise, zamanında yapılması halinde, 2015 yılının Haziran ayındaki Milletvekilliği Genel Seçimi’dir. İlk etapta yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri, sonrakilerinin yönünü ve sonucunu aşağı yukarı yakından tayin edecektir. Bu kapsamda Türkiye’nin huzur, güvenlik, refah ve esenlik içinde olabilmesi, içine girdiği bölünme sürecinin durdurulması için AKP’nin demokratik yollardan tasfiyesi şart olmuştur. AKP hükümetinin uyarılması, miadının dolduğunun gösterilmesi için 30 Mart seçimleri çok ama çok önemlidir. Taviz, teslimiyet ve talanla özdeşleşen AKP iktidarının Türkiye’ye daha fazla zarar vermesinin, milletimize daha fazla düşmanlık tohumları saçmasının önüne geçmek vatan görevi halini almıştır. Fitneye dur demek sizin elinizdedir. Dedikoduyu, bozgunculuğu, gayri milliliği kovmak, etnik ve mezhep gerilimini düşürmek sizin yetkinizdedir. Çalanlardan hesap sormak için Kadirli ayağa kalkmalıdır. Fakir fukaranın rızkını cebine indirenlerden Kadirli hesap sormalıdır. Besmele çekerek soygun düzeni kuran yarım imanlılara karşı Kadirli hakkını savunmalıdır. Hırsızların yakasından tutmak için siyasi görüşü ne olursa olsun tüm Kadirli’li kardeşlerim sorumluluk üstlenmelidir. 30 Mart fırsatı kaçarsa Türkiye’ye yazık olacaktır. 30 Mart fırsatı heba olursa Türklüğe ve Türk milletine elveda demek kaçınılmazdır. Ülkemiz çözülmeden AKP çökmelidir. Ülkemiz daha çok yağmalanmadan, milletin alın teri onu bunu daha çok zengin etmeden AKP yolun sonuna geldiğini görmelidir. Türk milleti bölünmeden AKP bitirilmeli, sandıkta hesabı görülmelidir. Artık Başbakan ve hükümeti sabırları taşırmıştır. 90 yıllık Cumhuriyet tarihimizde bugünkü siyasi iktidar kadar inkarcı, istismarcı, iptidai, iftiracı bir yönetim hiç görülmemiştir. Yalana, dolana ve yanlışa gömülen bir siyaset örneğine hiçbir dönemde bu kadar şahit olunmamıştır. Bugün hayatın her alanında AKP zihniyetinin neden olduğu çok yüksek tehlike ve tehditler vardır. Yangın toplumun her kesimini sarmış, devletin her kurumunu kaplamıştır. AKP’li iktidar yıllarında; tahrip edilmemiş hiçbir milli varlığımız kalmamıştır. Başbakan Erdoğan’ın yönetimi altında; Türkiye, rehin alınmak istenmiştir. Türk milleti, teslim alınarak parçalanmak istenmiştir. Tehlike, Türk milletinin bekası ile ilişkilidir. Tehlike, Türk devletinin hükmü şahsiyetiyle ilgilidir. Türk’ün varlığı, bin yıllık kardeşlik hukuku ve milli bağımsızlığımız tehdit altındadır. İçte ve dışta buldukları destekle; √ Türk milleti ile yarım kalmış hesabı olanlar, √ Ecdadımızın şanlı tarihinden utanç duyanlar, √ Türk devletini asırlık emellerine engel görenler, √ Kendilerini işgal güçlerinin komiseri sananlar, güzel vatanımızı, aziz milletimizi Sevr şartlarına götürmek istemektedir. Bu tespitlerle abarttığım sanılmasın, bunları sırf muhalefet olsun diye söylediğim düşünülmesin. Türkiye Cumhuriyeti simsiyah bir gecenin içindedir. Şu günkü ortamda ümitleneceğimiz, gelecek için sevineceğimiz hiçbir gelişme, hareketlenme ve kıpırdanma görülmemektedir. Sanki ülkemizin üzerine ölü toprağı serpilmiştir. Sanki tüm musibetler üzerimize üşüşmüştür. Sanki tüm sorunlar varlığımıza ambargo koymuş ve yarınlarımıza şerh düşmüştür. İçinden geçtiğimiz bugünkü zaman diliminde; √ Koltuğunu kaybetmemek için çırpınan, √ İhanetlerini örtmek için kıvranan, √ Rezaletlerini gizlemek için çirkefleşen, √ Ve bahaneler ürettikçe batan bir hükümetle yüz yüzeyiz. İktidar Türkiye’yi yorgun düşürmüştür. İktidar Türkiye’yi çatışma ve cepheleşme sürecine kilitlemiştir. Emin olunuz, Türkiye’miz tarihinin en talihsiz yıllarını yaşamaktadır. Tutarsız, ilkesiz, ahlaksız ve milliyetsiz kadrolar milletimizin önünü tıkamaktadır. Yıllardan beri, küresel güçler şiddet ve vahşet senaryoları yazmış; hükümet kapı kapı gezerek bunlara kuryelik ve postacılık yapmıştır. Aziz milletimiz neticeleri çok ağır olacak bir kuşatmaya alınmıştır. Hükümetin iç ve dış politikasının referans kaynakları yabancı başkentlere göre kurulmuş ve kurgulanmıştır. Maalesef ki, toplum her alanda krize sokulmuştur. Başbakan Erdoğan’ın çizdiği pembe tablolardan ise ortada iz ve eser yoktur. Daha da kötüsü, daha da beteri yolsuzluğun iktidarı kanser hücresi gibi sarmış olmasıdır. Başbakan Erdoğan PKK’yla müzakere yapıp bölünmenin direklerini dikmekle meşgul iken, yanında ve yöresindekiler devleti soyup soğana çevirmekle uğraşmıştır. AKP iktidarı yolsuzluk olup çıkmıştır. AKP iktidarı gayri meşru kazanç kapısı haline gelmiştir. Yeri gelince kul hakkından, yeri gelince de haktan ve hukuktan bahsedenler heybelerini haramla doldurmuştur.
Aziz Vatandaşlarım, Değerli Dava Arkadaşlarım, Türkiye 17 Aralık’tan beri muhatabı iktidar olan çok ciddi yolsuzluk iddia ve haberleriyle çalkalanmaktadır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen “Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması” gittikçe büyümüş ve genişlemiştir. Öyle isnatlar, öyle suçlamalar vardır ki, bunların birisi bile doğruysa hükümetin yerinde durması mümkün değildir. Görünen odur ki, yolsuzluk dalgası AKP hükümetini şaşkına çevirmiş, gaflet anında yakalamıştır. Bazı bakan çocukları, yandaş işadamları, belediye başkanları, bürokratlar, danışmanlar ve bir kamu bankası genel müdürü ilk etapta gözaltına alınanlar arasındadır. Yöneltilen suçlamalar hafife alınacak türden değildir. Uzun süreli teknik takip ve dinleme sonucunda yolsuzluk bağlantıları tespit edilmiş ve şüpheliler kıskıvrak yakalanmıştır. Bu hadise yakın tarihimizin en önemli gelişmesi olup iktidarın maskesini indirmiştir. Kuşkusuz söylenecek çok şey vardır. Ancak şimdilik ve bu ortamda şu kadarını ifade etmeliyim ki, ortaya çıkan görüntüler, basına yansıyan bilgi, belge ve bulgular, evlerde adeta banka kuran, kasalarca para biriktiren yüzler AKP hükümetinin eseri ve asla altından kalmayacağı vebalidir. Rüşvetçi bakanlar ilgili ortalıkta dolaşan şayialar da kolay kolay hazmedilecek ve geçiştirilecek bir konu değildir. Bu iddiaların hepsi aydınlığa kavuşmalı, suçlular hak ettikleri cezaları bulmalıdır. Şayet tüm suçlamalar sübut bulursa, bu durumun mutlaka bir siyasi faturası çıkarılmalıdır. Bunu da adıyla, tarihiyle, kültürüyle, kimliğiyle ve varlığıyla oynanan Türk milletinden başkası yapamayacaktır. Başbakan Erdoğan “en iyi savunma karşı saldırıya geçmektir” basitliğinden hareket ederek hala meselenin vahametini idrak edemediğini kanıtlamıştır. Hükümet yolsuzluğun dibini boylamış, potansiyel suçlular dolmuş taşmış; Başbakan ise hala korkuluk taşlamaktadır. Yolsuzluk tasması hükümetin boynuna geçmiş, Başbakan ise hala çetelerden, sermaye guruplarından, medyadan ve karanlık güçlerden bahsetmektedir. Türk milletinin el emeği, göz nuru, alın teri hükümet güdümlü yolsuzluk şantiyesinde hiç edilmektedir, Başbakan ise hala Türkiye’ye istikamet çizenler, çirkin yollara girenler, kirli ittifaklar var diyerek milletimizi kandırmaktadır. Ateş bacayı sarmış, yolsuzluk dumanı görüş açısını sıfıra indirmiş, Başbakan ise hala “babamın oğlu olsa dinlemem” ezberleriyle vakit geçirmektedir. Kadirli’den Başbakan’a diyorum ki, madem “babamın oğlu olsa dinlemem” diyorsun, o zaman gel de evlatlarının gemicikleri nasıl edindiğini, pırlanta dükkanlarına nasıl ortak olduğunu Kadirli’lilere bir anlat. Sen ve hanedanına konan talih kuşu Kadirli’li kardeşimi niçin pas geçmiştir, zahmet edip de bu sorunun cevabını açıkla? Sayın Başbakan uzağa bakma, başka yerde şüpheli izi sürme, milli irade diyerek gizlenme. Siyasi mühendislik yapılıyor sözleriyle yolsuzluk operasyonunu kirletme, karartma, sulandırma, savsaklama. Hükümetinin her tarafına yolsuzluk virüsü bulaşmıştır da, bunu bir tek sen mi görmedin? Hükümetin, tepeden tırnağa rüşvete, suiistimale, kara paraya ve usulsüzlüğe batmıştır da, bunu sadece sen mi fark etmedin? Sen ve hükümetin Türkiye’nin geleceğini karartırken ve sabote ederken hiç mi vicdanın sızlamadı, hiç mi rahatsız olmadın? Buradan tüm tarafları ikaz ediyorum; süren “Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturmasını” hiç kimse engellemeye kalkmamalıdır. Başbakan Erdoğan ve hükümetinin başta İstanbul Emniyeti’ndeki polis müdürlerini görevden alması, hatta soruşturma açması tam olarak suçluluğun vermiş olduğu panik halidir. Hele hele soruşturmayı sürdüren savcılarla ilgili herhangi bir tasarruf, direkt olarak Başbakan ve bakanların suçlamalardan kaçmak ve kurtulmak arayışı olarak yorumlanacaktır. Artık takke düşmüş yolsuzluğun sevk zinciri belirmiştir. Yolsuzluk mahzeninin kapısı açılmış, pis kokular her tarafa yayılmıştır. Bu soruşturma sonuna kadar sürdürülmeli, ucu kime değerse değsin söz konusu hukuki süreç sağlıklı ve düzgün şekilde ilerletilmelidir. Ve Türkiye pırıl pırıl temizlenmeli, yolsuzluk illetinden çıkmalıdır. Hepinizin huzurunda tekraren ifade ediyorum; Milliyetçi Hareket Partisi yıllardır, hükümeti uyarmadı mı? Yanlış yoldasın, çıkmazdasın, yolsuzlukların içindesin, etrafın çıkarcılarla örülüyor ey Başbakan demedi mi? Yabancılara kazandırıyorsun, yandaşları palazlandırıyorsun, haram yiyenleri kolluyorsun, ihaleye fesat karıştıranları koruyorsun ey Başbakan diye ikaz etmedi mi? Kaynakları satmayı bırak, yatırım yap, helalden ayrılma, milletimizin hakkını gasp etme ey Başbakan diye seslenmedi mi? Bu zenginlik sahte, bu büyüme hormonlu, serveti çoğalan milletimiz değil sen ve çevren, çarşı, pazar ve mutfak perişan, yalanı bırak, gerçeğe dön diyerek Başbakan’a çağrı yapmadı mı? Biz her sözümüzde haklı çıktık. Her uyarımızda hedefi on ikiden vurduk. Öngörülerimizde hiç yanılmadık. Teşhislerimiz de hiç boş ve temelsiz çıkmadı. Başbakan Erdoğan ve hükümeti için ne demişsek doğru olduğumuz anlaşıldı. Şimdi sıra Türkiye’yi Başbakan ve hükümetinden kurtarmaya geldi. √ Milli varlıklarımızı peşkeş için yapılan işbirlikçi tutumun, √ Tezgâh altı ilişkiler ile kirletilen siyasetin, √ İşportaya düşürülen diplomasinin, √ İnsanımızı sefalete mahkûm eden ve muhtaç hale getiren çarpık sosyo-ekonomik düzenin, √ Bölücüye verilen cesaretin, √ Türklüğü yok sayan iffetsizliğin, milli emanetleri kundaklayan terör taşeronluğunun, √ 76 milyonun hakkını çarçur eden ahlaksızlığın hesabını mutlaka soracak, Türk milletini iktidara taşıyacağız. Bunu da sizlerin desteğiyle yapacağız. Soruyorum sizlere; Kadirli söz veriyor mu? Kadirli arkamızda dimdik duracak mı? Kadirli Türk milletine savaş açanlara karşı Milliyetçi Hareket’in yanında olacak mı? Cenab-ı Allah hepinizden razı olsun. Unutmayınız; Ya ötekiler Ya MHP, Ya kargaşa Ya MHP, Ya gerginlik Ya da MHP Ya çaresizlik Ya MHP, Ya yolsuzluk Ya MHP, Ya taviz Ya da yine MHP. Bu nedenle, oturmayacağız, beklemeyeceğiz, dinlenmeyeceğiz. Milletimize, komşumuza, arkadaşımıza, akrabamıza koşacağız. MHP’yi anlatacağız. Boş durmayacağız. Milletimizin bizi anlamasını beklemeyeceğiz. Biz onlara koşacağız. Kendimizi izah edeceğiz. Herkesle kucaklaşacağız, kökeni ve anasının dili ne olursa olsun tüm vatandaşlarımızla kucaklaşacağız, tanışacağız, buluşacağız ve mutlaka anlaşacağız. Yılmayacağız, bıkmayacağız, usanmayacağız. Başka çaresi ve çıkış yolu artık kalmamıştır. Konuşmama son verirken siz değerli hemşerilerimi bir kez daha sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. 30 Mart 2014 tarihindeki Mahalli İdareler Seçimlerinde yeniden Milliyetçi Hareket diyeceğinize inanıyor ve sizlerden bunu istiyorum. Cenab-ı Allah yar ve yardımcınız olsun. Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun. Sağ olun, var olun. Ne Mutlu Türküm Diyene.
|