Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin
Yakın tarihin en ciddi “Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması” tüm engellemelere rağmen sürmektedir. Çok ağır iddialar, izahı çok güç suçlamalar Başbakan ve hükümetini köşeye sıkıştırmakta, zora sokmaktadır. Türkiye; çıkarından başka bir şey düşünmeyen, yandaşlarını gayri meşru yollarla zenginleştirmek için mücadele veren bir iktidarın yönetiminde can çekişmektedir. AKP zihniyeti kanun dışı ilişkilerin yuvası; yolsuzlukları aklama, kayırma, koruma ve arkalama merkezine dönmüştür. Hukukun üstünlüğüne uyması ve bağlı kalması gereken, bu kapsamda rüşvetin ve yolsuzluğun üstüne samimiyetle gitmesi şart olan AKP hükümeti bürokrasiyi hedef seçmiş, resmen taş üstünde taş bırakmamıştır. Hükümet Anayasa ve yasalara göre suç işlemekte, arka arkaya yapılan yolsuzluk operasyonlarını manidar bularak suçun üzerini örtmeye yeltenmektedir. Başbakan Erdoğan hırsızlığın üzerine giden devlet görevlilerini cezalandırarak hırsızlara güvence vermekte, rüşvetçilerin intikamını almakta, adalet ve ahlak ilkelerine kast etmektedir. AKP iktidarı kendi oluşturduğu bürokrasiyle savaşmakta, atadığı bürokratları düşman gibi görmektedir. Ülkemiz vahim, nerede duracağı tam olarak kestirilemeyen siyasal felaketin tesiri altındadır. Bu çalkantılı, tehdit ve tehlikelerle dolu gündem içerisinde Türkiye Barolar Birliği Başkanı bir süredir “Yeniden Yargılama” bahanesi altında bir dizi girişim ve temaslarda bulunmaktadır. Bu şahıs, sivil inisiyatif başlattıklarını açıklayarak, kaldırılan “Özel Görevli Mahkemeler”le ilgili görüşlerini ve “Geçici 2.Madde”nin mahsurlarını günlerdir dile getirmektedir. Barolar Birliği’nin Sayın Başkanı, Başbakan Erdoğan’la da Dolmabahçe Sarayı’nda bir araya gelmiş, kamuoyuna yansıdığı kadarıyla adaletin hakkını savunamadığı gibi, rüşvet ve yolsuzlukla ilgili herhangi bir eleştiri getirememiştir. Bu durum hukukun bel kemiği olarak değerlendirdiğimiz Barolar Birliği’nin söz konusu Başkanı’na uygun düşmemiştir. Peşi sıra bu kişi, katıldığı bir televizyon programında şahsıma ve partimize yönelik eleştiride bulunmuş, “Yeniden Yargılama” konusunda A’dan Z’ye yanlış bilgilendirildiğimi ifade ederek dünkü grup konuşmamda kırıcı olduğumu iddia etmiştir. Anlaşıldığı kadarıyla “Yeniden Yargılama”yla ilgili muhtemel mutabakatın İmralı canisi ve mahkûmiyet almış PKK’lı militanlara kadar ulaşma risk ve kaygısını açık yüreklilikle beyan etmemiz Barolar Birliği Başkanı’nı rahatsız etmiş ve ürkütmüştür. Bu kapsamda Barolar Birliği Başkanı’nın maksadını aşan üslubu tarafımca yadırganmış ve sorunlu görülmüştür. Türkiye bu doğrultuda giderse Oslo ve İmralı müzakerelerinin “Yeniden Yargılama” havucuyla örtülü bir affa ortam açacağı güçlü bir ihtimaldir. Bu sebeple Barolar Birliği Sayın Başkanı’nın heyecanla sürdürdüğü, malum çevrelerle danışıklı dövüş içinde götürdüğü süreç çok farklı ve milli vicdanların kabullenemeyeceği mecralara kayma izlenimi taşımaktadır. Elbette Türk milleti ve Türkiye çok yakın zamanda her şeyi görecek ve yaşayacaktır. Bizim haklı, doğal ve meşru eleştirilerimizi kırıcı bulan Barolar Birliği Başkanı görüş ve düşüncelerini medya tarafından kendisine tanınan geniş imkânlarla zaten paylaştığından yarınki randevumuza gerek kalmamıştır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin Barolar Birliği Başkanı’ndan duyacağı ve öğreneği bir bilgi, dikkate ve kayda alacağı parlak bir fikri de görülmemektedir. Bu itibarla Barolar Birliği Başkanıyla yarın yapacağım görüşmeye ihtiyaç kalmadığından dolayı iptal ettiğimi muhataplarının bilmesini istiyor, herkesin bu çerçevede hareket etmesini özellikle ümit ediyorum.
|