09.04.2007 - Tırmanan Terör Eylemleri Ve Etnik Tahrikler Konusunda Yaptığı Yazılı Basın Açıklaması
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

 

Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet Bahçeli'nin
Tırmanan Terör Eylemleri Ve Etnik Tahrikler Konusunda
Yaptığı Yazılı Basın Açıklaması

9 Nisan 2007

Yakın tarihinin en ağır güvenlik tehditleriyle karşı karşıya bulunan Türkiye, içerden ve dışardan hain tahrik ve saldırıların hedefi olmaktadır.

Son dönemde artan terör eylemleri ve hayâsızca sürdürülen bölücü tahrikler artık sabır sınırlarını zorlamaktadır.

Bu hain tahrik ve saldırıların hedefi; devletin varlığı, ülkenin bütünlüğü ve Türk milletinin birliği ve kardeşliğidir.

Türkiye, bugün tarihi bir kavşak noktasında, milli bir hesaplaşmanın arifesindedir.

  • Hain teröristler son dönemde inlerinden çıkmış ve alçak saldırılarla can almaya başlamışlardır.

Sadece son üç günde Şırnak, Bitlis ve Bingöl’de on güvenlik gücü görevlimiz alçakça şehit edilmiştir.

Gönüllerimizde ebediyen yaşayacak olan ve Türkiye’nin onurlu geleceğinin bedelini kanları ve canlarıyla ödeyerek şehitlik mertebesine yükselen bu şerefli evlatlarımızın aziz hatırası önünde Türk milleti tazimle eğilmektedir.

Ruhları şad, mekânları cennet olsun. Başta yakınları olmak üzere Türk milletinin başı sağ olsun.

  • Bölücü teröristler sadece dağdan inmekle kalmamış, PKK’nın şehirdeki militan kadrosu sokaklara hâkim olmak için harekete geçmiştir.

-   İstanbul’un göbeğinde yakalanan seyyar bombacılar, Adana ve İstanbul’da polis karakollarına yapılan saldırılar, şehir eşkıyalarının Türkiye’yi kan gölüne çevirmek için eylem hazırlıklarının son aşamasına gelindiğini göstermektedir.

  • PKK’nın siyasi hüviyetle siyaset arenasındaki faaliyetlerini de pervasızca sürdürmektedir.

-   PKK’nın siyasi kolu ve maşası olan kin, nefret ve fesat oluşumu, yasal parti kimliğiyle alenen bölücülük yapmakta ve yıkıcı faaliyette bulunmaktadır.

-   Milli mensubiyet bakımından kendisini Türkiye’ye değil, Kuzey Irak’a daha yakın gören bu partinin yöneticileri, siyasi önderlerinin İmralı canisi, Talabani ve Barzani olduğunu kürsülerden haykırabilmektedir.

-   Bunun yanı sıra, PKK’nın sözcülüğünü yapan terör güdümündeki Belediyeler bölücü tahriklerini her geçen gün artırmaktadır.

-   Daha da hazin olanı, Kürt kökenli Türk vatandaşlarının siyasi koruyuculuğuna heveslenen peşmerge bozuntusu Barzani’nin emrinde olan bir parti de, bugün Türkiye’de yasal siyasi parti hüviyetiyle açıkça melanet icra edebilmektedir.

  • Türkiye’ye kin ve düşmanlığını her vesileyle kusan Barzani’nin tahrikleri, savaş ilanı boyutlarına taşınarak tırmandırılmaktadır.

Türkiye’nin PKK terörüne on şehit verdiği son dönemde iki ayrı açıklama yapan Barzani, Diyarbakır’a müdahale edecekleri ve Türkiye’nin Güneydoğusunu karıştıracakları tehdidini tekrarlamış ve Türkiye’nin bir bölgesini de içine alacak “bağımsız Kürdistan devletinin” 10-15 yıl içinde kurulabileceği hezeyanını dile getirmiştir.

Barzani’nin Türkiye’ye dil uzatan son küstahça açıklamaları karşısında AKP hükümetinin öngördüğü yegâne tedbirin Barzani’yi Amerika’ya şikâyet ederek ABD Dışişleri Bakanından yardım istemek olduğu hükümet yetkililerinin son açıklamalarından anlaşılmıştır.

Türkiye’nin varlığına kastetmek için harekete geçen bu husumet cephesinin hain saldırıları ve tehditleri karşısında, AKP hükümeti derin bir acz ve gaflet içinde bunları tepkisiz ve sessiz biçimde seyretmektedir.

İmralı canisinin, PKK’nın, Türkiye’deki etnik bölücülerin ve Barzani’nin etrafında kenetlendiği bu “Büyük Yıkım Projesi”nin karşısında, Başbakan Erdoğan ve hükümetinin sessizliğinin ne anlam taşıdığını Türk Milleti elbette değerlendirecek ve vicdanında en doğru hükme varacaktır.

Bu değerlendirmede Başbakan Erdoğan’ın ve AKP’nin karanlık siyasi sicilinin özetini oluşturan şu gerçekler üzerinde elbetle gereğince durulacaktır.

  • AKP döneminde Türkiye’nin iç ve dış güvenliği çok vahim tehdit ve tahriklerle karşı karşıya bırakılmış, terörle mücadele zaafa uğratılmış ve etnik bölücülüğün cüret ve cesaret kazanacağı bir ortam bilerek hazırlanmıştır.
  • Türkiye’nin milli kimliği bizzat Başbakan tarafından tartışmaya açılmış, Türkiye’nin bölünmesi reçetelerinin demokratikleşme adı altında serbestçe pazarlandığı platformlar oluşturulmuştur.
  • Kuzey Irak’tan kaynaklanan PKK terörü konusunda boş laf üretmekten başka hiçbir tedbir almayan ve Barzani’nin tehditleri karşısında sessiz ve hareketsiz kalan Başbakan ve hükümeti, Türkiye’nin milli güvenliğini tehlikeye atmıştır.

Bu peşmerge reisinin Türkiye’deki seçimlerde Başbakan Erdoğan’ı desteklediğini açıklaması ve Başbakan’ın da kendisini siyasi muhatap almaya hazırlanmasının ifade ettiği anlam üzerinde şimdi herkes çok iyi düşünmelidir.

  • Başbakan Erdoğan;

-   Türk milli kimliğine karşı duyduğu alerji ve kompleksiyle,

-   Tedavi kabul etmez kronik Türk Milliyetçiliği düşmanlığıyla

-   Terörün azmasının şartlarını hazırlamak ve etnik bölücülüğün önünü açmakla,

-   Türkiye’nin bölünme reçetelerini siyasi gündeme sokmakla,

-   PKK meşru muhatap alınarak bölücülerin istediği zeminde siyasi çözüm süreci başlatacağı ümitlerini yeşertmekle ve,

-   Barzani karşısında Türkiye’yi küçük düşürmekle,

İmralı canisinin, PKK’nın, etnik bölücülerin ve Barzani’nin ümit ve cesaret kaynağı haline gelmiştir.

Başbakan Erdoğan, bu anlamda, Türkiye’yi hedef alan “Büyük Yıkım Projesi”nin taşeronluğu misyonunu üstlenmiştir.

  • Bu siyasi geçmişi, sicili ve hüviyetiyle şimdi Cumhurbaşkanlığına heveslenen Başbakan Erdoğan, kendisini bekleyen hazin sondan kurtulamayacaktır.

Milliyetçi Hareket kendisini kaçtığı yere kadar kovalayacak ve Türk adaleti önüne çıkararak hesap soracaktır.

  • Türkiye’yi bir çatışma girdabının içine çekmek için harekete geçen husumet ve ihanet cephesine de şunları hatırlatmak isteriz:

-   Hayâsızca sürdürülen tahrik ve saldırılar, er veya geç, ama mutlaka hak ettikleri milli karşılığı bulacaktır

-   Tarihi hesaplaşma günü geldiğinde, Türkiye’nin varlığına kastedenler çok ağır bir bedel ödeyecek ve Türkiye’ye ihanet ve husumet cezasız kalmayacaktır.

-   Türkiye’ye küstahça dil uzatarak sonlarını hazırlayan peşmerge bozuntularına hadlerini bildirmek artık kaçınılmazdır. Bu sadece bir zaman ve vade meselesidir.

İhanet ve husumet erbabını bekleyen tarihin bu şaşmaz hükmü hiç unutulmamalıdır.

 

Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı