Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin
İstanbul’un fethi; yankıları hala devam eden, tesirleri hala hissedilen büyük bir zafer, büyük bir başarıdır. Türk milleti 561 yıl önce, büyük hakanımız Fatih Sultan Mehmet Han liderliğinde çağ açıp çağ kapatmış, dünya tarihinin akış ve yönünü değiştirmiştir. Fetih; insanlığa yeni ufuklar açmış, küresel dengeleri değiştirmiş, siyasi ve coğrafi tasavvurları etkilemiş, aynı zamanda Türk milletine yeni sorumluluklar yüklemiştir. Çünkü aziz milletimiz fetihle birlikte beşeriyetin tahtına çıkmış, kültürleri, inançları, ülkeleri, medeniyetleri ve milletleri hakimiyet havzasına teker teker dahil etmiştir. İstanbul’un fethi; disiplinli bir hazırlığın, teferruatlı bir planın, zamanın fevkinde bir teknik donanımın, hepsinden de mühimi inanmışlığın, imanın ve başarma azminin bir ürünüdür. Kasımpaşa sırtlarından Haliç’e kadar ite ite indirilen ve adeta karadan yürütülen gemiler kararlılığın ve başarıya susamışlığın kutlu bir eseridir. İstanbul’u kuşatan hisarlar fethin işareti, dökülen toplar fethin habercisi, verilen emekler, edilen dualar ve çekilen çileler ise fethin harcıdır. Hamd olsun Fetih, Bizans’ın köhnemiş bünyesini, kararmış aklını ve kaskatı kesilmiş vicdanını surlarla birlikte devirmiş; bunun yerine Türk milletinin hoşgörüsünü, asaletini, herkesi kavrayan adaletini ikame ve ihata etmiştir. İstanbul 561 yıl önce huzuru bulmuş, dirliğe kavuşmuş, güvene ulaşmış, rahmetle bereketlenmiş ve hak ettiği ellerde yükselmiştir. Geride kalan onca asra rağmen, İstanbul’un fethi bazı mihrak ve çevreler tarafından hazmedilebilmiş, sindirilebilmiş ve kabullenilebilmiş değildir. İstanbul’un dünyanın en büyük Türk kenti olmasından rahatsız olanlar, Bizans hayaletinden medet ummakta, Haçlı kalıntılarından çare beklemektedir. Maalesef ki, Türkiye’nin içinden, hatta sorumluluk mevkiini işgal edenlerden İstanbul’un aleyhine olacak şekilde, bayağılaşmış ve kokuşmuş yabancı tezlere, uydurma iddialara destek çıkılmaktadır. İstanbul onyıllardır istismarcıların ve milli değerleri inkar eden nifak yuvalarının kontrolündedir. Bu aziz kentin sokakları terör örgütlerinin, organize suç şebekelerinin, kapkaç ve cinayet çetelerinin güdümündedir. Eşitsizlik, hukuksuzluk, yoksulluk, işsizlik, zulüm ve mağduriyet İstanbul’un her köşesine sinmiş ve konuşlanmıştır. İstanbul sürekli kan kaybetmekte, sosyo-kültürel yapısı tehlikeli şekilde aşınmaktadır. Ümit ederim ki İstanbul, milletimiz ve sevdalıları sayesinde yeniden ayağa kalkacak, yeni baştan zincirlerinden kurtulacak, bir kez daha Bizans’ın içteki ve dıştaki varislerine hak ettiği dersi verecektir. İstanbul’un ‘Konstantinopolis’ olmasını hedefleyenler, bunu projelendirenler başaramayacak ve hevesleri mutlaka kursaklarında kalacaktır. Temennim, fethi Efendimiz tarafından müjdelenmiş bu tarihi kentimizin, silinmeye yüz tutmuş eser ve güzelliklerini tekrar kazanması, yüzyıllar evvel olduğu gibi barışın, kardeşliğin ve kucaklaşmanın sembolü olmasıdır. Bu düşüncelerle, İstanbul’u bir Türk-İslam kenti yapan büyük hünkarımız Fatih Sultan Mehmet’e, fetihte yer alan muhterem ceddimize ve tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyor, hepsini şükran ve minnetle yâd ediyorum.
|