26.04.2000 - Cumhurbaşkanlığı Seçimi İle İlgili Genel Merkezde Basın Yapılan Toplantısı
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Cumhurbaşkanlığı Seçimi İle İlgili
Genel Merkezde Düzenlenen Basın Toplantısı
6 Nisan 2000

 

Ülkemiz, yaklaşık 6 aydan bu yana cumhurbaşkanı seçimiyle meşgul edilmiştir. Kamuoyunun yakından bildiği gibi cumhurbaşkanlığı seçimi konusu birçok aşamada tartışmalara da vesile olmuştur.

Cumhurbaşkanlığı, ulvi bir makam ve ulvi bir görevdir. Anayasal şartlara haiz milletimizin her evladının böyle ulvi bir göreve talip olması hakkıdır. Dolayısıyla TBMM'ndeki her milletvekilinin de, cumhurbaşkanlığına aday olması en tabi hakkıdır.

Ancak, cumhurbaşkanlığı seçiminde sonuç alabilmek, yine Anayasamızda ifadesini bulan bazı şartlara bağlıdır. Kısacası, ancak son turda 276 oy alabilen şahsiyet cumhurbaşkanı olabilmektedir. Siyasi partilerimizin TBMM'ndeki milletvekilliği dağılımı hiçbir parti açısından cumhurbaşkanlığı seçimi için yeterli imkanı vermemektedir. Onun için geniş kapsamlı bir uzlaşma zeminine ihtiyaç olduğu açıktır.

Siyasi partilerimizin sayın liderleri ve değerli yöneticileri böyle bir zeminin oluşması için üstün bir gayret göstermişler ve dün, demokratik hayatımızda ilk defa TBMM'nde temsil edilen bütün siyasi partilerin katılımıyla büyük ve tarihi uzlaşma sağlanmış ve 5 siyasi partimizin sayın liderleri kamuoyu huzurunda biraraya gelerek Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Ahmet Necdet SEZER'i Cumhurbaşkanı Adayı olarak teklif eden metni imzalamışlardır.

Bunun anlamı şudur :

Demokrasimizin vazgeçilmez kurumları kabul edilen siyasi partilerimiz, yetkili organlarının görüşlerini de derleyerek yaptıkları genel değerlendirme sonucu ve yerleşmekte olan uzlaşma kültürünün güzel bir örneği olarak bir aday üzerinde bütünleşmişlerdir.

Sayın milletvekillerimizin kişisel tercihleri neticesinde aday olabilmeleri anayasal ve demokratik bir hak olmakla beraber kendi partileriyle ve TBMM'nin bütünlüğüyle uyumlu kalarak bir davranış sergilemeleri de demokrasinin bir başka güzelliği ve zenginliğidir.

Değerli basın mensupları,

Milliyetçi Hareket Partisi, uygulamakta olduğu " uzlaşma ve hoşgörü iklimi "nde ilkeli, temiz ve dürüst siyaset anlayışı çerçevesinde her olaya yaklaştığı gibi, cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde de bu hassasiyetini korumuştur. Tek aday üzerinde uzlaşma sağlanmadan önce birisi TBMM üyesi kıymetli bir arkadaşımızı, diğeri bilim hayatının değerli bir temsilcisi olan iki adayı topluma takdim etmiştir. Cumhurbaşkanlığı seçim süreci içerisinde 5 siyasi parti tarafından varılan uzlaşma üzerine de, her iki kıymetli adayını da geri çekerek, uzlaşılan aday etrafında bütünleşmeyi ve süreci içerisinde bir krize dönüşmeden cumhurbaşkanını seçmeyi siyasi ahlakın bir gereği olarak düşünmektedir. Bu anlayış bütün milletvkillerimizcede genel kabul görmüş ve hiçbir MHP'li milletvekili kişisel başvuruda bulunma yoluna gitmemiştir.

Hal böyle iken, başvuru süresinin son dakikalarında Aksaray milletvekili ve Devlet Bakanı Sayın Sadi SOMUNCUOĞLU'nun anlamakta güçlük çekilen bu ani kararı ve davranışı bütün Türk Milliyetçiliği camiasını üzmüştür. Gecenin bu geç saatinde, büyük bir medya grubunun hazır bulunduğu bir anda danışmanları, kardeşleri ve korumalarıyla birlikte provakatör bir gösteri yaparcasına TBMM'ne gelişi ve karşılaştığı milletvekili arkadaşlarıyla tahrik yüklü tartışması hiçbirimizin kabullenemeyeceğimiz çirkin bir olayın ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Böyle bir olayın, " bir sayın milletvekilinin adaylık için başvuru hakkının engelleniyor " gibi gösterilmesi ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin " antidemokratik bir Parti " gibi takdim edilmesi işin ayrı ve ilginç bir yönüdür. Bu yöndeki gayret sahiplerinin, karşı karşıya bulunduğumuz provakasyon olayının başkaca aktörleri olduklarını düşünüyoruz ...

Siyasi etik yönünden baktığımızda, Milliyetçi Hareket Partisi'nin değerli milletvekillerinin uzlaşma metnine imza attıktan sonra Parti olarak başka bir aday göstermeme eğilimi, MHP'nin uzlaşmaya, imzasına bütünüyle sadık kalarak cumhurbaşkanlığı seçiminin sonuçlandırılmasındaki güzel bir katkı olarak görülmelidir.

Basına aksettiği şekliyle FP'nin adaylık konusundaki kışkırtmasına inanarak, adaylık sendromuna kapılan Sayın Sadi SOMUNCUOĞLU'nun birinci tur oylamada alacağı oy sayısı provakasyon olayının boyutunu belirleyecek, bu oyunun aktörlerinin sayısını ortaya koyacak ve MHP üzerinde oynanmak istenen büyük oyunun traji- komik ilk sahnesini seyretmemize vesile olacaktır ...

Şu an adaylık başvurusu tartışmalı olan Sayın SOMUNCUOĞLU'nun TBMM Başkanlık Divanınca adaylığı kabul görür ise, bilinmelidir ki, kendisi Partimizin ve milletvekili arkadaşlarımızın gösterdiği bir aday konumunda değildir bizce sadece bağımsız bir milletvekili olarak adaylık koymuş demektir.

 

Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı